ANTİK ÇAĞ VE ORTA ÇAĞDA ESTETİK VE SANAT FELSEFESİ
Platon’un genel felsefi gelişimi kaç farklı dönemi kapsar?
Platon’un genel felsefi gelişimi üç farklı dönemi kapsar: Bunlardan birincisi Sokratik devir veya gençlik dönemi, ikincisi olgunluk dönemi, üçüncüsü ise yaşlılık dönemidir. Onun estetik konusundaki düşünceleri de bu gelişim dönemlerine göre farklılık gösterir. Platon, Sokrates’in etkisinin açıkça görüldüğü gençlik döneminde felsefe tarihinde ilk kez sistematik bir şekilde “Güzel nedir?” sorusunu bazı kavramsal çözümlemelerle yanıtlamaya çalışır. Olgunluk döneminde ise Platon’un güzel sorgulamasının amacı “güzel” kavramının tanımından çok onun ontolojik temellerini araştırmaktır. Bu yaklaşımda güzel, oluşa ve görüngüler dünyasına karşıt, zihinsel ve tözsel bir varlık olarak görülür. Yaşlılık döneminde Pitagorasçılığın etkisi altında olan Platon “güzel” kavramını sayı ve ölçüyle ilişkili olarak ele alır.
Platon hangi eserinde ilk kez “Güzel nedir?” sorusunu cevaplamaya çalışır?
Platon’un gençlik dönemi felsefesinin yer aldığı eserlerinden biri Büyük Hippias diyalogudur. Platon bu eserinde ilk kez “Güzel nedir?” sorusunu cevaplamaya çalışır.
Yaşlılık dönemindeki Platon’a göre güzel olan nedir?
Yaşlılık dönemindeki Platon’a göre güzel olan, salt geometrik formdur. Philebos’daki tartışmayla birlikte Platon’nun güzelliği ölçülebilen bir şey olarak; pergel, cetvel ve minkale ile çizildiği şeklinde düzeyleri ve küpleri anladığını görüyoruz.
Aristoteles’in estetik ve sanat felsefesi üzerine olan eserlerinden hangisi doğrudan sanatla ilişkilidir?
Aristoteles’in (M.Ö. 384-322) estetik ve sanat felsefesi üzerine görüşleri onun çeşitli eserlerinde yer almaktadır. Bunlardan doğrudan sanatla ilişkili olanı şiir üzerine açıklamalarının yer aldığı Poetika adlı eseridir.
Poetika’nın en önemli özelliği nedir?
Poetika’nın en önemli özelliği Platon’un Devlet’inde ortaya koyduğu şiir eleştirisine bir karşı cevap içermesidir. Aristoteles, hocası Platon’un sanatın taklide dayanan bir etkinlik olduğu görüşünü paylaşmakla birlikte estetik edimin ve deneyimin özerk olduğunu savunur.
Aristoteles'e göre destan, trajedi, komedi, dithrambos şiiri, flüt ve kitara sanatlarının ortak özelliği nedir?
Aristoteles Poetika’nın girişinde destan, trajedi, komedi, dithrambos şiiri, flüt ve kitara sanatlarının ortak özelliğinin taklide dayanmaları olduğunu söyler. Resim gibi figüratif sanatlar da taklide dayanır. Bu sanatlar sadece taklit ettikleri nesne bakımından, taklit etmek için kullandıkları araçlar bakımından ve taklit etme biçimleri bakımından birbirlerinden ayrılırlar.
Aristoteles’e göre, sanatların ve sanat eserlerinin amacı nedir?
Aristoteles’e göre, sanatların ve sanat eserlerinin amacı sadece estetik hoşlanma veya haz yaratmak değil aynı zamanda ahlaki bir değer yaratmak ve seyircisini ahlaki bir süreçten geçirmektir.
Yaşamının büyük bir bölümünü kendi okulunu kurmuş olduğu Roma’da geçiren ve yazıları öğrencisi Porphyry tarafından Dokuzluklar adlı eserinde toplanan filozof kimdir?
Mısır’da doğan Plotinus (204/5-70), yaşamının büyük bir bölümünü kendi okulunu kurmuş olduğu Roma’da geçirmiştir. Yazıları öğrencisi Porphyry tarafından Dokuzluklar adlı eserinde toplanmış ve günümüze kadar ulaşmıştır. Porphyry, dokuz sayısının yetkinliğine inandığı için kitabı dokuz ders olarak sınıflandırmış ve eser bu adla anılmıştır. Çalışmalarında mistik öğeler hâkim olan Plotinus, Platon’un en sıkı takipçilerinden olup Yeni-Platonculuğun kurucusudur.
Plotinus’un metafiziği hangi ikilemle başlar?
Plotinus’un metafiziği akılsal alan ve duyusal alan ikilemiyle başlar. Akılsal alan, değişmeyen, uzamsız gerçeklik alanıyken; duyusal alan uzamsal, değişen ve gerçek olmayanın alanıdır. Her iki alan da kendi içinde hiyerarşik bir varlık düzenine sahiptir. Bu hiyerarşik ontolojide akılsal alanın en üstünde “Bir” olmak üzere sırasıyla “Akıl”, ondan sonra da “Ruh” yer alır. Duyusal alanda ise cansız bedenler ve madde bulunur.
Plotinus'a göre kaç çeşit güzel vardır?
Plotinus, güzel olan şeylerin güzelliklerini kendilerinden mi, yoksa bir başka varlıktan mı aldıkları sorusunun yanıtını ararken iki çeşit güzel olduğunu tespit eder. Birincisi, tözlerinden dolayı değil de ideaya katılma nedeniyle araçsal güzel olan cisimler; ikincisi kendinde güzel olanlar.
Orta Çağ'da güzel kavramına bakış açısı nasıldır?
Birinci görüşe göre çağdaş anlamda düşünüldüğün-de Orta Çağ’da estetik olmasa da bu dönemde üretilen güzel kuramlarından ve tek tek sanatlar üstüne yapılan teknik çalışmalardan bir Orta Çağ estetiğinin olduğunu söyleyebiliriz. İkinci yaklaşıma göre ise, Orta Çağ’da güzel, sanat çerçevesinde değil, büyük ölçüde teolojik bağlamda düşünülüyor ve Tanrı’nın yaratısı olarak görülüyordu. Bu yaklaşıma göre, Orta Çağ’da güzelin aşkınsal olarak ele alınması da tartışılır çünkü güzel, birlik, doğru ve iyi gibi tüm var olanın bağımsız niteliği veya sıfatı gibi değil de sadece iyiliğin bir yönü olarak alınmıştır. Sanatların ele alınışına gelin-ce, modern güzel sanatlar sınıflandırmasının Orta Çağda olmadığını; sanat denin-ce gramer, mantık, retorik, aritmetik, geometri, astronomi ve müzik alanlarından oluşan liberal sanatların anlaşıldığını görüyoruz. Bunların dışında kalan görsel sanatlar, yazı ve müzik performansı ve hatta şiir bu dönemde sadece pratik beceri veya zanaat olarak görülmekteydi.
Aquinas sanatı nasıl tanımlar?
Sanatın, zanaat temelli görüldüğünü Aquinas’ın sanat konusundaki iki ünlü ifadesinde; “Sanat yapılması gereken şeye ilişkin doğru bilgidir” ve “Sanat, yapılacak şeylere ilişkin yapma ve düşünme ilkesidir”
St. Augustinus kimdir?
St. Augustinus (354-430) Orta Çağ Hıristiyan felsefesinin önde gelen filozoflarından biridir. Çalışmalarının tümünü incelediğimizde Augustinus’un güzel kuramının birlik, sayı, eşitlik, oran ve düzen kavramları üzerine kurulu olduğunu görmektedir.
Augustinus’a göre tüm gerçekliğin ve her türlü güzelliğin başlıca biçimi nedir?
Augustinus’a göre, en eksiksiz uyum birlik olmada ortaya çıkar. Bu nedenle, tüm gerçekliğin ve her türlü güzelliğin başlıca biçimi birliktir. Birlik bir bakıma derecelidir çünkü bazı varlıklar diğerlerine göre daha çok birliklidir. Tanrı tam olarak birlik sahibidir. Tek tek şeylerin birlik olarak varoluşları ve onların tekrarlama mümkünatı oran, ölçü ve sayıya ne-den olur. Bütün sanatlarda istenen orantıdır. Orantı varsa her şey güzeldir. Orantı ve uyum birliği arar, birliği gerektirir. Duyular dünyasında görülen şeyler birliğe yöneldikleri ve onu gerçekleştirdikleri oranda güzeldirler. Augustinus, Platon’un etkisinde kalarak, Tanrı’nın dünyayı yaratırken sayıyı temel ilke olarak kullandığını söyler. Her şey sayıya dayanır. Tanrının zihninde var olan biçimlere katılan nesneler sayısal özelliklerine göre vardırlar. Sayılar, hem varlık hem de güzel için temeldir. Parçalar arasında benzerlik ve eşitlik artıkça birlik artar. Kısaca sayıya göre yaratılmış güzel; birlik, oran ve düzenden kaynaklanır.
Augustinus’a göre, güzel nedir?
Augustinus’a göre, güzel dıştan gelen bir şey değildir çünkü güzele esas olan birlik varlığa da esastır ve tek tek cisimler ve canlılar tam da bu yüzden gerçekte oldukları derecede güzeldirler. Güzel yargısı aynı zamanda düzenin kavranmasını da içerir.
Augustinus taklit, komedya, şiir sanatlarını nasıl yorumlar?
Augustinus’a göre taklit, komedya, şiir yalanlarla doludur. Ancak bu, sanatların içerdiği yalanların amacı insanları kandırmak veya yanıltmak değil, onlara zevk vermektir. Ona göre, sanatların gerçeği aktarmamasında kasıt aramamak gerekir. Sanatlardaki yalanlar sadece insana haz vermek için gerekli kurgusal yalanlardır.
Aquinas’a göre, nesneyle güzel arasında nasıl bir ilişki vardır?
Aquinas’a göre, bir nesne iyiyse güzeldir. Güzellik ve iyilik ilişkili oldukları nesne bağlamında aynı gerçekliktirler çünkü her ikisi de nesnenin özsel biçimine dayanır. Güzel şeyler algılandıklarında zevk uyandıran şeylerdir. Algılamanın bilişsel olduğu düşünülürse güzel onu görenin algısıyla, bilişsel yapısıyla belirlenir.
Orta Çağ İslam sanat ve estetik anlayışının genel özelliği nedir?
Orta Çağ İslam sanat ve estetik anlayışının genel özelliği tıpkı Hıristiyan Orta Çağ’ında olduğu gibi, ontolojik, metafizik, dinî ve ahlâkî özellikler taşımasıdır.
Orta Çağ İslam filozoflarının güzel kavramını ele biçimi nasıldır?
İslam Felsefesinde güzelin metafiziksel ya da duyularla algılanamayan güzellik olarak ele alınması güzel kavramını Tanrı ile ilişkili olarak ele almayı gerektirmektedir. İslam filozofları da genel olarak bu yolu izlemişlerdir. El Kindi, Farabi, İbn Sina ve İbn Rüşd gibi düşünürlerin metafizik anlayışlarında Zorunlu Varlık, Bir, İlk Varlık, İlk Sebep ve Tanrı kavramları aynı anlama sahiptir. Bu düşünürler, tıpkı Plotinus’un metafiziğinde olduğu gibi, Zorunlu varlıktan evrendeki diğer varlıkların nasıl meydana geldiğini açıklamak için sudûr kuramına başvurmuşlardır.
Mevlana’ya göre, nesnelerde görülen güzelliğin kaynağı nedir?
Mevlana’ya göre, nesnelerde görülen güzellikler Tanrı’nın belli bir zaman için onlara verdiği bir niteliktir. Bu güzellik geri alınınca, nesnede veya insanda var olan güzellik de kaybolur.