aofsorular.com
FEL407U

SANAT EPİSTEMOLOJİSİ, SANAT ONTOLOJİSİ VE SANAT ETİK İLİŞKİSİ

3. Ünite 20 Soru
S

Sanat epistemolojisi ne anlama gelir?

Sanatın bilgi ile olan ilişkisinin irdelendiği alana genel olarak sanat epistemolojisi adı verilir. Başka bir deyişle sanat epistemolojisi, sanatın bilgi ile arasındaki ilişkiyi araştıran alandır. Bu aynı zamanda sanatın bilişsel değerinin olup olmadığının yapıldığı sorgulamadır. Bu tartışma alanı içerisinde olmak demek en temelde şu iki soruyu sormak demektir: “Sanat bilginin kaynağı olabilir mi?”, “Sanat bize bir şeyler öğretebilir mi?”

S

Platon sanat-bilgi ilişikisine nasıl yaklaşır?

Platon’un görüşü oldukça ilginç bir görüştür ve epistemolojik-ontolojik öğretisi içerisinde yerini alır. Ona göre sanatsal etkinlikler insanların dengesiz bir ruha ve dolayısıyla kötü bir karaktere sahip olmalarına yol açmasından ötürü zararlı şeylerdir. Sanatçılar, herhangi bir şeyin taklidini o şey hakkında herhangi bir bilgiye sahip olmadan yapabilen kişilerdir. Platon’a göre sanat bir şeyler öğretmesine rağmen gerçek bir bilgi kaynağı olamaz.

S

Aristoteles sanatın kişinin ahlaki karakterinin gelişimini etkilemesi konusuna nasıl yaklaşmıştır?

Aristoteles hocası Platon’un sanatın kişinin ahlaki karakterinin gelişimini etkilemesi görüşüne katılmıştır. Ne var ki Aristoteles kişinin karakteri üzerindeki bu etkilenmenin olumsuz değil olumlu olduğunu iddia etmiştir.

S

Romantik Dönemde sanat-bilgi ilişkisine nasıl yaklaşılmıştır?

Romantik Döneme baktığımızda ise Romantizmin Aydınlanma Dönemine bir tepki olarak ortaya çıkmasından ötürü bu dönem düşünürlerin aklın önemini vur gulamak yerine akla ek olarak ya da aklın üstünde sezgi, hayal gücü ve duygula ra önem verdiklerini görüyoruz. Bu görüş bilgilenmenin, dünyayı deneyimleme, anlama ve kurmanın tek bir yolunun olmadığını göstermeye çalışmıştır. Romantik lere göre sanat dünyayı sayısız şekilde tasvir edebilir. Sanat doğruları bilimlerin gittiği yoldan ortaya koymasa da bize dünyayı farklı şekillerde anlayabilmemiz için bir kavrayış verebilir.

S

Bilişsel sıfatı ne anlama gelir?

‘Bilişsel’ sıfatı; duyular aracılığıyla algılama, bellek işlevleri, akıl yürütme ve bilgilenme işlevlerini kapsayan üst düzey zihinsellik sürecine karşılık gelmektedir. Başka bir deyişle ‘bilişsel’ sıfatı genellikle, bilgi kavramını da içine alan daha geniş bir küme olarak anlaşılmaktadır.
S

Sanatın sağlayabileceği deneyimsel bilgiye nasıl örnek verebiliriz?

Örneğin pek çok kurgusal eser âşık olmanın ne anlama geldiği konusunda bize pek de yardımcı olmayabilir. Edebi yapıtlar kurgu olduklarından aktardıkları deneyimler de gerçeklikle örtüşmek durumunda olmaz. Söz gelimi, iyinin ve kötünün olmadığı bir dünya, aşkın dünyamızdan çok farklı bir anlama geldiği bir başka dünya, kadın erkek cinsiyetleri yerine tek bir cinsiyetin olduğu bir dünya, çocukların küçüklükten itibaren ortak anne ve babalar tarafından yetiştirildiği bir dünya kurgulanabilir.

S

Novitz "Empatik inançlar" kavramı ile neyi ifade etmek istemiştir?

Empatik inançlar deneyimsel inançlarımızın gerekçelendirilmeleri için kullanılmış bir kavramdır. Bu görüşe göre deneyimsel inançların gerekçelendirilmeleri sahip olduğumuz daha geniş deneyim kavramımızla desteklenebilir. Daha geniş olan deneyim kavramından anlaşılan şey geçmiş ya da gelecek deneyimleri mizin de dâhil edilmesidir. Eğer edindiğimiz empatik inançlar geçmiş ya da gele cek deneyimlerimizde bir temel bulabilirlerse ya da onlarla bağdaşırlarsa bu du rumda “empatik bilgi” yerine geçerler.

S

Sanat ahlaki bilgi sağlayabilir mi?

Sanat yapıtları içerisinde özellikle edebi yapıtların ahlaki bilgi sağladığı iddia edilir. Bu bilgi hem önermesel terimlerle ifade edilebi len ahlaki doğruların bilgisidir hem de nasıl yaşayabileceğimizin, arkadaşlarımıza nasıl davranabileceğimizin, ahlaki kararlarımızı nasıl alabileceğimizin bilgisidir. Sanat yapıtlarını ahlaki etkinliğin örnekleri olarak görebiliriz. Bu örnekler bize sorumlu birer ahlaki eyleyen olabilmemiz için beceri geliştirebilmemiz anlamında ahlaki bil gi sağlarlar.

S

Sanat bilgi kategorilerini şekillendirebilir mi?

Sanatı bilgi kaynağı olarak ele alabilmenin olanaklı yollarından biri de sanatın bilgi kategorilerini şekillendirmede rolünün olduğunu öne sürmektir. Bu görüşe göre örneğin “kavramsal bilgi” kategorisi yeniden şekillenebilir. Kimi düşünürler (Hagberg ve Wilson gibi) sanatın bize kavramsal bilgi sağladığı görüşünü savunmuşlardır.

S

Ontoloji ne anlama gelir?

Ontoloji (varlıkbilim) genel olarak varlıkları, bu varlıkların ne tür birer varlık olduğunu araştıran alanın adıdır. Ontolojiyle uğraşan düşünürler gerçekliğin geniş bir haritasını sunarlar. Bu harita içerisine kimi zaman birbiriyle örtüşen kimi zaman da birbirinden bağımsız varlık türleri ya da kategorileri girer.

S

Sanat ontolojisinin en temel soruları nelerdir?

Sanat ontolojisinin en temel sorusu olan “Bir sanat yapıtı ne tür bir varlıktır?” sorusu etrafında ayrıntılı olarak sorulabilecek sorular şunlardır: “Sanat yapıtları fiziksel nesneler midir?”; “Sanat yapıtları ideal türler midir?”; “Sanat yapıtları hayali varlıklar mıdır?”; “Sanat yapıtları sanatçının ya da izleyicinin zihinsel hâlleriyle nasıl bir ilişki içerisindedir?; “Sanat yapıtlarının fiziksel nesnelerle nasıl bir ilişkisi vardır?”; “Sanat yapıtlarının soyut olan görsel, işitsel yapılarla ya da dilsel yapılarla nasıl bir ilişkisi vardır?”; “Yapıtlar hangi şartlar altında varlığa gelirler, varlıklarını sürdürürler ve varlıklarını sonlandırırlar?”

S

Sanat yapıtları sadece fiziksel nesneler olarak görülebilir mi?

Sanat ontolojisindeki yaygın görüşlerden biri sanat yapıtlarının sadece fiziksel nesneler olduğunu savunan görüştür. Bu görüşe kısaca fiziksel nesne görüşü adı verilir. Bu görüşe göre sanat yapıtlarının ontolojik statüsü sopaların, taşların, mermer parçalarının statüsünden daha az ya da daha çok karmaşık değildir.

S

Tip-örnek kuramına nasıl bir örnek verebiliriz?

Tip-örnek kuramı olarak geçen bu görüşü anlayabilmek için alfabemizden bir örnek verelim: “A” harfinin Türkçenin alfabesinin ilk harfi olduğunu söylediğimizde sözünü ettiğimiz bir harf tipidir. fiimdi buraya içinde alfabemizin ilk harfinin üç kez geçtiği bir sözcük yazalım: Ankara. Bu sözcükte sözünü ettiğimiz harf tipinin ise üç örneği geçmektedir.

S

Sanatın etik değerlendirmesinde ahlakçılık ve özerkçilik neyi ifade eder?

Ahlakçılık (moralizm) ve özerkçilik (otonomizm) (estetikçilik). Ahlakçılık, sanatın estetik değerinin ahlaki değerince belirlenmesi ya da ona indirgenmesi gerektiğini savunur. Özerkçilik ya da estetikçilik ise ahlaki kategorilerin sanata uygulanmasının uygunsuz olduğu görüşündedir. Bu görüşegöre sanat eserleri yalnızca estetik ölçütlere göre değerlendirilmelidir.

S

Aşırı ahlakçı görüşün savunucuları arasında kimi örnek verebiliriz?

Aşırı ahlakçılığın en tipik savunucusu on dokuzuncu yüzyıl Rus yazarlarından Leo Tolstoy’dur. Sanatın toplum içerisindeki ahlaki öneminin estetik değeri için zorunlu olduğuna vurgu yapan Tolstoy sanatın insan yaşamındaki hizmet ettiği amaca göre tanımlanması gerektiğini de iddia etmiştir. Sanatın hizmet ettiği amaç da tüm toplumlarda var olan dini bilinç temelinde insanlığın birliği ve kardeşliğidir. Bu amaca uygun yaratılan yapıtlar “iyi sanat”, bu amaçla hiç ilgisi olmayacak şekilde yaratılmış yapıtlar ise “kötü sanat” tır.

S

Aşırı özerkçilik neyi ifade eder?

Aşırı özerkçiliğe göre sanata yalnızca saf estetik özellikler açısından yaklaşılmalıdır. Bu saf özellikler sanat yapıtının kendisinde bulunduğuna inanılan özelliklerdir. Buna göre sanata ahlaki ya da toplumsal kimi değerler açısından yaklaşmak sanat yapıtlarını yanlış değerlendirmektir. Aşırı özerkçiliğin sloganı “sanat sanat içindir” sözüdür. Anlaşılacağı üzere bu sözün gerçekleşmesi ancak sanatın toplumsal kılıfından çıkartılmasıyla olanaklıdır.

S

Aşırı özerkçiliğin tipik temsilsi olarak kimi örnek verebiliriz?

Aşırı özerkçiliğin en tipik temsilcilerinden biri on dokuzuncu yüzyılda yaşamış olan ‹rlandalı yazar ve şair Oscar Wilde’dır. Wilde’ın görüşüne göre edebi eserlerde ahlakla ilgili konular ele alınsa dahi bu işlenen konuların sanatın estetik değeriyle bir alakası bulunmamaktadır. Ahlaki konular hiçbir zaman izleyicinin ya da eleştirmenin sanat yapıtına yaklaşımını etkilememelidir. Dorian Gray’in Portresi (1968) adlı yapıtının önsözünde Oscar Wilde sanatın amacının sanatçıyı gizleyerek sanatı ortaya dökmek olduğunu; hiçbir sanatçının aslında bir şey kanıtlamak istemediğini; hiçbir sanatçıda “ahlaki eğilim” bulunmadığını ve eğer bir sanatçı ahlaki eğilime sahipse bunun bağışlanmaz bir yapmacıklık olduğunu söylemektedir.

S

Ilımlı özerkçiliğin aşırı özerkçilikten farkı nedir?

Aşırı özerkçiler sanat yapıtlarıyla ilgili ahlaki tartışma ve değerlendirmelerin hiçbir zaman uygun olmadığını savunurlarken ılımlı özerkçiler yalnızca sanat yapıtlarının estetik boyutunun özerk olduğunu iddia ederler. Ilımlı özerkçiler açısından bu şu anlama gelmektedir: Kimi sanat yapıtları hem ahlaki hem de estetik olarak değerlendirilebilir ancak yapıtın ahlaki değerlendirmesinin estetik değerlendirmesiyle bir ilgisi yoktur. Eğer bir sanat yapıtı ahlaki bir boyut içeriyorsa bile ılımlı bir özerkçi bu ahlaki boyutun yapıtın estetik boyutundan tamamen bağımsız olduğunu söyleyecektir.

S

Sanat yapıtlarının eğitimsel gücünden söz edilebilir mi?

Etik eleştiri konusuyla ilgili önemli bir tartışma da sanat yapıtlarının eğitimsel gücünün olup olmadığı tartışmasıdır. Özerkçiler, yapıtlardan bir şey öğrenilmediğini, öğrenilse bile bu öğrenilenlerin herkesin bildiği gerçekler olduğunu öne sürerler. Örneğin, kimse Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’ sını okuyarak cinayetin kötü bir şey olduğunu öğrenmez. Hatta cinayetin kötü bir şey olduğunu bilmenin Suç ve Ceza’nın gerektiği gibi anlaşılabilmesinin bir önkoşulu olduğu bile iddia edilebilir. Noël Carroll gibi ılımlı ahlakçılar bu iddiaya karşı çıkarak sanat yapıtlarının ahlaki eğitim verdiğini öne sürmüşlerdir.

S

Ortak neden argümanı neyi ifade eder?

Ilımlı ahlakçıların kullandığı argümanlardan biri “Ortak Neden Argümanı” adıyla bilinir. Bu argümana göre kimi durumlarda bir yapıtın ahlaki olarak kusurlu olmasının nedeni ile yapıtın estetik açıdan kusurlu olmasının nedeni aynı nedendir.