aofsorular.com
EDB103U

NAZIM BİÇİMLERİ: BEYİTLERDEN OLUŞAN NAZIM BİÇİMLERİ VE DÖRT MISRALI NAZIM BİÇİMLERİ

2. Ünite 22 Soru
S

Nazım biçimleri nedir?

Divan edebiyatında şiirler, biçimde gösterdikleri farklılıklar dikkate alınarak birtakım gruplara ayrılmış ve çeşitli adlarla anılmışlardır. Biçimde gösterdikleri bu farklılıklara göre birbirinden ayrılarak çeşitli adlar alan bu grupların hepsine birden nazım biçimleri (=eşkâl-i nazm, nazım şekilleri) denir. Bu gruplandırmada şiirlerin yazıldıkları nazım birimleri ve kafiye düzenleri esas alınmış ve divan edebiyatı nazım biçimleri “beyitlerden oluşan nazım biçimleri”, “dört mısralı nazım biçimleri” ve “bendlerden oluşan nazım biçimleri” olmak üzere üçe ayrılmıştır. Farklı araştırmacılar tarafından bu konuda başka gruplandırmaların yapıldığı da görülmektedir.

S

Nazım biçimlerinin edebiyata katkısı nelerdir?

Nazım biçimleri aslında şiir metinlerinin bir tür kalıplarıdır. Divan edebiyatının benimsemiş olduğu edebî anlayış, vezin ve kafiyede nasıl birtakım kesin kurallar koymuşsa, biçime yönelik de büyük ölçüde değişmez bir çerçeve çizmiştir. Şiirler diğer birtakım kurallara da uyarak nazım biçimlerinin önceden belirlemiş olduğu bu çerçeve içinde varlık bulurlar. Nazım biçimlerinin önceden belirlediği bu çerçeve, ilk bakışta şairleri kısıtlayan, onların anlatımda belli sınırlar içinde kalmasına neden olan ögeler olarak görülebilir. Ancak bu sınırlamanın şiirde belli konuları işlemek için hazır kompozisyon kalıpları sunmak, müzikaliteyi sağlamak ve belli bir düzen içinde düşünceleri ifade etmek gibi olumlu katkılarından da söz etmek mümkündür.

S

Nazım biçimlerini tanımak neden önemlidir?

Nazım biçimlerini tanımak, klâsik dönem Türk edebiyatına ait metinleri anlamak ve yorumlamak açısından oldukça önemlidir. Ancak nazım biçimleri ile ilgili henüz çözülememiş birtakım sorunların varlığını da burada hatırlatmak gerekir. Bir nazım biçimi için yapılmış olan tanım ile divanlarda aynı formda yazılmış şiirlerin adlandırılması arasındaki çelişki bu sorunlara örnek olarak gösterilebilir. Aynı konudaki bir başka sorun da nazım biçimi olarak bilinen bazı formların gerçekten bağımsız bir nazım biçimi olup olmadığının henüz kesinlik kazanmamış olmasıdır. Bunda Türk edebiyatı araştırmacılarının özellikle son dönemde hemen her farklı özelliği ayrı bir nazım biçimi adı altında değerlendirme eğiliminin de önemli payı vardır.

S

Beyitlerle kurulan nazım biçimleri hangileridir?

Beyitlerle kurulan nazım biçimleri: Kaside, gazel, müstezad, kıt'a, mesnevî.

S

Mısra nedir?

Divan şiirindeki bütün nazım biçimleri mısra’ ya da mısrâ’ adı verilen en küçük nazım biriminden doğmuştur. Mısra bir edebiyat terimi olarak aruz vezniyle söylenmiş beytin yarısıdır.

S

Beyit nedir?

Beyit (<beyt) bir edebiyat terimi olarak aruz vezniyle yazılmış iki mısradan meydana gelen nazım biriminin adıdır. Bağımsız şiirler hâlinde yazılmış olan beyitlere ferd ya da müfred denir. Müfredlerde iki mısra birbiriyle kafiyeli değildir.

S

Matla' nedir?

Gazel ve kasîdenin mısraları birbiriyle kafiyeli olan ilk beytine matla’ denir. Ayrıca iki mısraı birbiriyle kafiyeli; yani, musarra’ ya da mukaffâ olan tek beyte de matla denilmektedir. Bu tür matlalar divanların sonlarında metâli’ (=matlalar) başlıklı bölümlerde yer alırlar. Matla, genellikle gazel ve kasîdenin ilk beytine verilmiş bir ad olmakla birlikte şairler bazı manzumelerde birden fazla matla beyti de kullanmışlardır. Böyle manzumeler zâtü’l-metâli’ ya da zü’l-metâli’ olarak nitelenmiştir.

S

Merhun beyit nedir?

Beyitlerden oluşan nazım biçimlerinde şairin her ne kadar anlatacağı şeyi tek beyit içinde ifade etmesi şartı varsa da bu kurala uymayan, anlamı ancak başka beyitlerle tamamlanabilen örnekler de görülmektedir. Bu tür beyitlere de merhun beyit denir.

S

Kasîde nedir?

Kasîde, bir edebiyat terimi olarak ilk beytinin mısraları birbiriyle, diğer beyitlerinin ikinci mısraları ilk beyitle kafiyeli, aynı vezinle söylenmiş, en az 15 beyit uzunluğundaki bir nazım biçiminin adıdır. Bu nazım biçimi Arap edebiyatında doğmuş ve oradan Fars ve Türk edebiyatlarına geçmiştir. Kasîdenin beyit sayısının alt sınırı her ne kadar 15 olarak kabul edilmiş olsa da bu manzumelerin uzunluğu genellikle 31 beyit ile 99 beyit arasında değişmektedir. Ancak bu konuda kesin bir sayı yoktur. Beyit sayısı 31’den az ya da 99’dan fazla olan kasîdeler de vardır. Kasîdenin kafiye düzeni şöyledir: aa xa xa xa xa xa xa...

S

Kasidelerin yazılış amacı nedir?

Kasîdeler dinî konulu olanlar dışında genellikle bir devlet büyüğünü ya da zamanın ileri gelenlerinden birini çeşitli münasebetlerle övmek ve yapılan övgü karşılığında da memdûhtan câ’ize almak amacıyla yazılmış manzumelerdir. Ancak şairlerin kasîdede bu övgüye geçmeden önce ve sonra yerine getirmek zorunda oldukları birtakım biçim gereklilikleri vardır. Bu gereklilikler kasîde formunun bölümler hâlinde düzenlenmiş olmasından kaynaklanmaktadır.

S

Tam bir kasidede kaç bölüm bulunur?

Tam bir kasîdede 6 bölüm bulunur. Bu bölümler nesib ya da teşbib, girizgâh ya da gürizgâh, medhiyye ya da maksad/maksûd, tegazzül, fahriyye, du'â

S

Nesib (teşbib) nedir?

Kasîdenin 15 ile 20 beyit arasında bir uzunlukta olan giriş bölümüdür. Burada aşk konusu işlenmişse bölüm “nesib”, başka bir konu işlenmişse “teşbib” adını alır. Ancak bu iki terimin birbirinin yerine kullanıldığı da görülmektedir. Nesib ya da teşbib, kasîdenin edebî değeri yüksek bölümlerinden biridir. Bu bölümün önemi kasîdelerin nesib ya da teşbibde işlenen konulara göre adlandırılmış olmasından da anlaşılmaktadır.

S

Girizgâh (gürizgâh) nedir?

Şairin övgüye başlayacağını haber verdiği bir ya da iki beyitlik bölümdür. Nesib ile mehdiye arasındaki geçişin şairane bir tarzda yapılması gerekir. Şair bunu bazen ustalıkla yaparken bazen de üslupta bir kırılmayla doğrudan ifade eder. Aslında girizgâhı bir bölüm olarak değerlendirmek pek de doğru değildir.

S

Medhiyye (maksad, maksûd) nedir?

Bu bölümde kasîdenin sunulduğu kişi övülür. Kasîdenin asıl yazılış amacının ifade edildiği bölüm, şiirin merkezidir. Genellikle önemli bir kişinin ya da değerli bir varlığın övüldüğü bu kısımda şair sanatının bütün inceliklerini kullanarak memduhunu över. Medhiyede asıl amaç övgü olmakla birlikte şairin bölümdeki başarısı, övgüde ne kadar ileri gittiğine değil, sanat gücünü ne oranda gösterdiğine bağlıdır. Bu bölümün dili genellikle nesibden daha ağırdır.

S

Tegazzül nedir?

Kasîde içindeki gazeldir. Kasîdedeki yeri tam olarak belirlenmiş değildir. Nesibden hemen sonra gelebileceği gibi medhiyeden sonra da yer alabilir. Tegazzül her kasîdede görülmez. Bazı kasîdeler doğrudan tegazzülle başlar ve hemen ardından medhiyeye geçilir. Böyle kasîdelerde nesib bölümü bulunmaz. Kasîde uzun bir manzume olduğu için beyit sonlarındaki kafiye ile sağlanan ses tekrarları bu nazım biçimiyle yazılmış manzumelerde bir süre sonra bir tekdüzeliğin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Tegazzül ise musarra bir beyitle başladığı ve bu bölümde genellikle farklı bir konu işlendiği için kasîdede tekdüzeliği kırmakta ve okuyucunun şiire olan ilgisinin devamını sağlamaktadır.

S

Fahriyye nedir?

Şairlerin şiirdeki yetenekleriyle övündükleri bölümdür. Bu bölümde şairler memduhun erdemleri yanında kendilerinin de sahip oldukları özellik ve yetenekleri ona hatırlatırlar. Fahriyede şairler genellikle kendilerini diğer kasîde şairleriyle karşılaştırarak onlardan daha güçlü ve yetenekli şairler olduklarını iddia etmişlerdir.

S

kasidenin bölümlerinden olan du'â nedir?

Şairin memduha dua ettiği bölümdür. Aynı zamanda bu bölümde kasîdenin tamamlanması dolayısıyla Allah’a şükredilir ve memduhun içinde bulunduğu iyi durumun devamı için dua edilir. İlk kasîde örneklerinde görülmeyen bu bölüm kasîde formuna sonradan eklenmiştir.

S

Klasik tertibe uyularak düzenlenmiş divanlarda kasideler hangi sıraya göre dizilmişlerdir?

Klâsik tertibe uyularak düzenlenmiş divanlarda kasîdeler, en başta “kasâ’id (=kasîdeler)” başlıklı bölümde yer alırlar. Divanların tertibinde şiirlerin uzunluk ve kısalıklarının dikkate alındığı ve kasîdelerin ilk sırada yer almasında diğer şiirlere göre daha uzun manzumeler olmalarının etkili olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca divanların kasâ’id bölümlerinde kasîdelerin kendi içlerinde de bir sıralamaya tabi tutulduğu görülmektedir. Bu sıralamada dinî konulu kasîdeler başta yer almakta, bunları padişahlar, sadrazamlar, vezirler ve şeyhülislamlar için yazılmış olanlar izlemektedir. Bu da kasîdelerin sıralanışında beyit sayılarının çokluğu ya da azlığı yanında övgüsü yapılan kişilerin önem sıralarının da göz önünde bulundurulduğunu göstermektedir.

S

Kasidelerin adlandırılmasında başvurulan yollar nelerdir?

Kasidelerin adlandırılmasında başvurulan yollar başlıca üç gruba ayrılabilir. Bunlar; konularına göre, rediflerine göre, kafiyelerine göre adlandırmalardır.

S

Konularına göre adlandırılan kasideler nelerdir?

Tanrı’nın yüceliğini ve birliğini konu alan kasîdelere tevhîd, içeriği O’na yakarış olanlara münâcât, Hz. Muhammed, Çâr Yâr (=dört halife) ve hatta On İki İmam için yazılanlara da na’t adı verilmiştir. Padişahların tahta çıkışlarını kutlamak için yazılmış kasîdelere cülûsiyye denir. Yine memduhların ramazan, bayram, nevruz gibi özel günlerini kutlamak için yazılmış kasîdeler de sırasıyla ramazâniyye, îdiyye (=ıydiyye) ve nevrûziyye gibi adlarla anılmışlardır. Nesib ya da teşbibinde bahar, yaz, sonbahar, kış tasvirlerinin yapıldığı kasîdelere aynı sırayla bahâriyye, temmûziyye, hazâniyye, şitâiyye gibi adlar verilmiştir. Ayrıca sünbüliyye gibi bir çiçeğin, rahşiyye gibi bir atın niteliklerinin uzun uzun anlatıldığı kasîdeler de vardır.

S

Rediflerine göre sıralanan kasideler nelerdir?

Kasîdelerin bazıları da redifleri dikkate alınarak adlandırılmıştır. Ahmed Paşa’nın “Güneş” ve “Kerem” kasîdeleri, Fuzulî’nin “Su” kasîdesi bu adlandırma çeşidinin örneklerindendir. Aynı şekilde “Hançer”, “Tîğ”, “Gül” gibi redifleriyle adlandırılmış ünlü kasîdeler de vardır.

S

Kafiyelerine göre sıralanan kasideler nelerdir?

Bazı kasîdelerin kafiyelerinin “revî” (=kafiyeyi meydana getiren asıl harf) harfine göre adlandırıldıkları da görülmektedir. Bir kasîde “r” harfiyle bitiyorsa, “kasîde-i râ’iyye”; “mîm” harfiyle bitiyorsa “kasîde-i mîmiyye”; “nûn” harfiyle bitiyorsa “kasîde-i nûniyye” adını almıştır. Ancak kafiye ve redifleriyle adlandırılmış kasîdelerin yazıldığı dönemde beğenilmiş ve ün kazanmış bir kasîde olması lazımdır. Revî harflerine göre adlandırılmış kasîdeler İran ve Türk edebiyatlarında da görülmekle birlikte bu adlandırma biçimine Arap edebiyatında daha fazla rastlanmaktadır.