aofsorular.com
FEL201U

ALGININ EPİSTEMOLOJİSİ

7. Ünite 20 Soru
S

Deneysel psikolojinin bilişsel kanadında yer alan kuramcılara göre algı, nasıl tanımlanır?

Deneysel psikolojinin bilişsel kanadında yer alan kuramcılara göre algı, duyulardan gelen verilerin zihinsel yapımız tarafından seçilmesi, organize edilmesi ve yorumlanması olarak anlaşılmalıdır.

S

Felsefecilerin algı konusunu gündeme getirdikleri temel sorun tam olarak nedir?

Felsefecilerin algı konusunu gündeme getirdikleri temel sorun, sırasında epistemolojik ve ontolojik açıdan tam olarak neyin gerçekleştiğidir. Daha açık ifade edersek, felsefecilerin bu çerçevede ilgilendiği konu, algılar ile gerçekliğin bilinmesi arasındaki ilişkidir.

S

Algı felsefesi kapsamında öne sürülen temel felsefi görüşler nelerdir?

Algı felsefesi kapsamında öne sürülen temel felsefi görüşler temsilcilik, görüngücülük ve gerçekçiliktir.

S

Algı bağlamında temsilcilik görüşünün ana tezi nasıl ifade edilir?

Algı bağlamında temsilcilik görüşünün ana tezi flu şekilde ifade edilebilir: Algı adını verdiğimiz olgu veya süreç esnasında, insanların zihinsel durumları zihinden bağımsız gerçekliği temsil ederler.

S

Temsilcilik görüşüne göre, algının oluşması için üç ayrı şey gerekmektedir. Bunlar sırası ile nelerdir?

Temsilcilik görüşüne göre, algının oluşması için üç ayrı şey gerekmektedir. Birincisi, algının oluşması için algılayan bir insanın varlığı gerekir. İkincisi, algı ancak öznelerce algılanan gerçek bir nesne ile mümkündür. Ve son olarak da, algının olması, temsil işlevini gerçekleştirecek olan zihinsel durumların veya algısal verilerin dolayımını gerekli kılar.

S

‘Görüngü’ (Batı dillerinden uyarlanmış Türkçesiyle, ‘fenomen’), kavramı nasıl tanımlanır?

‘Görüngü’ (Batı dillerinden uyarlanmış Türkçesiyle, ‘fenomen’), bizim deneyimlediğimiz dünyaya ait olan olgulara verilen genel addır. Daha açıkça dersek, metafizikteki “gerçekliğin kendisi” kavramından farklı olarak bizim gibi sonlu varlıklara “görünen” dünyanın betimlemesidir.

S

Hume’un fikirleri Locke’ın epistemolojisi ile benzerlikler gösterse de arada çok önemli fark vardır. Bu fark nedir?

Hume’un fikirleri Locke’ın epistemolojisi ile benzerlikler gösterse de arada çok önemli ontolojik bir fark olduğu da kesindir.

S

Locke’a göre nesneler ne şekilde ele alınmaktadır?

Locke’a göre nesneler ve onların birincil nitelikleri zihinden bağımsız olarak var olmalıdır.

S

"idea’lar veya görüngüler gerçekten algılanıyor olsa da, onların nereden kaynaklandığına ilişkin akıl yürütmemiz olanaklı değildir" 

Yukarıda bahsi geçen düşünce hangi filozofa aittir?

Hume’a göre ise idea’lar veya görüngüler gerçekten algılanıyor olsa da, onların nereden kaynaklandığına ilişkin akıl yürütmemiz olanaklı değildir.

S

Neden, idea’lar veya görüngüler gerçekten algılanıyor olsa da, onların nereden kaynaklandığına ilişkin akıl yürütmemiz olanaklı değildir?

Çünkü bunu yapabilmek, zihinsel olarak bize verilenlerin dışına çıkıp gerçekliğe bakabilmeyi gerektirir. Bu da bizim gibi sonlu bilişsel varlıkların yapabileceği bir eylem değildir.

S

Algı felsefesinin üçüncü bakış açısı olan gerçekçilik temsilcilik ve görüngücülükten hangi nokta da ayrılmaktadır? 

Temsilcilik ve görüngücülükten farklı olarak, gerçekçiliğe göre, biz zihinsel durumlarımızı değil doğrudan nesneleri deneyimleriz.

S

Algı bağlamında gerçekçiliğe göre algılanan şey nedir ve bu görüşe “gerçekçilik” adı verilmesinin nedeni nedir?

Gerçekçiliğe göre, biz algı sırasında deneyimlerimizi algılamayız. Algı esnasında algılanan şey fiziksel gerçekliğin içindeki nesnelerin kendileridir. Algı bağlamında bu görüşe “gerçekçilik” adı verilmesinin nedeni de budur.

S

Temsilci ve görüngücü felsefeciler zihinsel durumlar ve temsil olgusu üzerinde dururken, doğrudan gerçekçi felsefeciler neyin gerektiğine inanırlar ve onlara göre aslında neye dikkat etmeliyiz?

Temsilci ve görüngücü felsefeciler zihinsel durumlar ve temsil olgusu üzerinde dururken, doğrudan gerçekçi felsefeciler zihinsel temsilin ve zihinsel içeriklerin abartılmaması gerektiğine inanırlar. Gerçekçiler için dikkat etmemiz gereken şey
algının nesnesidir. 

S

Gerçekçiliğe göre, temsilci ve görüngücü felsefeciler deneyimin nesnesiyle deneyimin sürecini neden karıştırmaktadırlar?

Çünkü Biz görsel alanımızda bulunan bir nesnenin kırmızı rengini algıladığımızda, “kırmızı” algılanan nesnenin özelliğidir, deneyimin değildir. Bu anlamda, doğrudan gerçekçiliğe göre, temsilci ve görüngücü felsefeciler deneyimin nesnesiyle deneyimin sürecini karıştırmaktadırlar.

S

John Searl'e göre algı söz konusu olduğunda neden iç-dış ayrımı yapmak zordur?

Algı söz konusu olduğunda iç-dış ayrımını yapmak son derece zordur. Algı, görünüşe göre, duyu organlarımızda ve beynimizde gerçekleşen bir olgudur. Peki bunlar “içe” mi aittir, yoka “dışa” mı? (Duyu organları ve beyin fiziksel dış dünyanın parçaları veya unsurlarıdır. Öte yandan, algıladığımız görüntüler zihnimizin içinde gibi görünür.) Bu kafa karıştırıcı soru aslında iç-dış ayrımı yapmanın ne kadar zor olduğunu göstermektedir.

S

Searle’e göre, geleneksel felsefecilerin gözden kaçırdıkları nokta nedir ve neden?

Searle’e göre, geleneksel felsefeciler genelde bilginin zihinselliği üzerine yoğunlaştıkları için, bilginin eylemselliğe ilişkin boyutlarını gözden kaçırmışlardır.

S

Doğrudan gerçekçi görüşe göre algılanan şey nesnedir. Ancak Searle bu fikir üzerinde önemli bir değişiklik yaparak, dünyada algıladığımız şeylerin neler olduğunu savlamaktadır?

Doğrudan gerçekçi görüşe göre algılanan şey nesnedir. Ancak Searle bu fikir üzerinde önemli bir değişiklik yaparak, dünyada algıladığımız şeylerin yalın olarak nesneler değil de olgular veya durumlar olduğunu savlar.

S

Searle’ün çarpıcı iddialarından biri, insanın algısal yapısının deneyimsel inancın yapısıyla benzerlikler gösterdiğidir. Onun "biz nesnelere inanmayız; nesnelerin belli hâllerde olduğuna inanırız" düşüncesini destekleyen nasıl bir örnek verilebilir?

Searle’ün çarpıcı iddialarından biri, insanın algısal yapısının deneyimsel inancın yapısıyla benzerlikler gösterdiğidir. Deneyim söz konusu olduğunda; örneğin, “Bir kediye inanıyorum” eksik ve hatalı bir ifadedir. “Bahçemdeki kedinin siyah olduğuna inanıyorum” ise daha doğru ve anlaşılabilir.

S

Bir insanın bir nesneyi veya olguyu algılaması esas olarak bir nasıl bir etkinliktir?

Bir insanın bir nesneyi veya olguyu algılaması esas olarak bir “problem çözme” etkinliğidir.

S

“Şu anda bir kedinin paspasın üstünde yat-tığını algılıyorum” iddiasına karşılık, bir öznenin algılarından hareketle algı-gerçeklik karşılaştırması yapması ve algılıyor olduğunu bilmesi olanaklı mıdır sorusuna Searle nasıl bir savunma getirmektedir?

Doğrudan gerçekçiliği savunan bir kuramcı, “algılayan kişi bunu o an bilmektedir” gibi bir iddiada bulunuyor değildir. Gerçekçinin söylediği şudur: Eğer dünyada algı gerçekleşiyorsa, gerçekleştiği durumlarda olan şey, gerekli olgusal koşulun sağlanmasıdır.