EKOLOJİ VE TURİZM

Turizm ile çevre arasındaki ilişki, doğal kaynakların hızla tüketilmeye başlanması ve yaşanılabilir bir çevrede bulunması gereken standart şartların gittikçe bozulması ile son yıllarda daha iyi anlaşılmaya başlanmıştır. Turizm sektörünün ülkeler açısından vazgeçilmez bir ekonomik katkı olduğu düşünüldüğünde, bu sektörün ilerlemesi için yapılan yatırım planlarına mutlaka doğayı, tarihi ve kültürü koruma koşulu getirilmelidir. Ekonomik kalkınma uğruna bugünün ve geleceğin tüm canlılarının yaşam hakkını riske atmamak gerekmektedir. Dünya geneline bakıldığında turizm potansiyeli yüksek ülkelerde doğanın hızla tahrip edildiği ve ekosistem sağlığının bozulduğu görülmektedir. Elbette bu tahribatı sadece turizme bağlamak doğru değildir. Ancak, özellikle kıyı alanlarının turizm amacı ile büyük zarar gördüğü bilinen bir gerçektir.

Atmosferin yeryüzü ile temasta olan ilk katmanı troposfer tabakasıdır ve yaklaşık 12 km kalınlığındadır. Bunu sırası ile stratosfer, mezosfer, termosfer ve ekzosfer tabakaları takip etmektedir. Bu tabakaların her birinin sıcaklığı ve kimyasal bileşimi birbirinden farklılık göstermektedir.

Kükürt trioksit (SO3) önemli hava kirleticiler arasındadır. Ancak, kükürt trioksitin (SO3) atmosferdeki ömrü çok kısadır, hemen su buharı ile birleşerek sülfürik asiti oluşturmaktadır. Sülfürik asit ise asit yağmurunu oluşturan asitlerden bir tanesidir ve ekosistemdeki canlı ve cansız yaşama (su, toprak, binalar, tarihi eserler gibi) zarar vermektedir. Azot oksitler havada nitrik aside dönüşerek sülfürik asit gibi asit yağmurlarına neden olmaktadırlar. Asit yağmurları, toprağın kimyasal, fiziksel ve biyolojik yapısını olumsuz etkilemektedir.

Atmosfere salınan çeşitli gazların sera etkisi yaratması ile yeryüzündeki sıcaklığın artışına küresel ısınma denir. 20. yüzyılda endüstrileşmenin artmasına bağlı olarak atmosferdeki sıcaklık artışının dünya ekosistemi üzerinde pek çok olumsuz etkisi olduğu bilinmektedir. Başta karbon dioksit olmak üzere metan, azot oksit ve su buharı atmosferde seraya benzer bir etki yaratmaktadır. Yeryüzüne gelen güneş ışınları tekrar geriye yansımaktadır. Atmosferde bulunan bu gazlar doğal bir tabaka oluşturarak geriye yansıyan ışınların tutulmasına ve bu tabaka ile dünya arasındaki havanın ısınmasına neden olmaktadır.

Kalsiyum, magnezyum, demir, alüminyum ve mangan gibi iyonlar kalıcı (kalsiyum ve magnezyum sülfatlardan oluşan) veya geçici (bikarbonatlardan oluşan) olarak sularda sertlik meydana getirirler.

Toprak kirliliğine neden olan maddelerin başlıcalarından olan gübreler ve pestisitler (zirai mücadele ilaçları) uzun süre toprakta kalarak zamanla toprağın verimsiz hale gelmesine neden olmaktadır. Yapay gübre ve pestisitler içerisinde bulunan kimyasallar zamanla toprak canlılarını ve onları tüketen diğer canlıları besin zinciri yoluyla olumsuz etkilemektedir.

Bir jeolojik dönem ya da yöre ilgili bitki yaşamına Flora denir. Yer kabuğunu oluşturan kayaç ve toprakların, başta akarsular olmak üzere farklı dış etkenlerle aşındırılarak yerinden koparılması, eritilmesi veya bir yerden başka bir yere taşınması olayına erozyon denir. Fungusit bir Pestisittir ve Fungusları (mantar) etkiler. Sediment ise tortu anlamına gelmektedir.

Bulaşık makinesi, buzdolabı, çamaşır makinesi, mobilya gibi evsel nitelikli eşyalar iri hacimli oldukları için iri katı atıklardır.

Biyokimyasal olarak ayrışabilen organik atıkların uygun sıcaklık koşullarında mikroorganizmalar (bakteri, mantar, aktinomiset, protozoa, vb.) tarafından ayrıştırılarak stabil (kararlı) ve çevreye zararlı etkisi en aza indirgenmiş ürüne dönüşmesi işlemine denir. Kompostlama işlemi, yarı-katı ve katı organik atıklara, katı ve sıvı şeklindeki insan ve hayvan dışkılarına, arıtma çamuruna, evsel atık ve tarımsal atıklara uygulanabilir. Kompost haline getirilmiş humus benzeri ürün topraklarda gübre amaçlı kullanılabilirler, böylece atıklar tabiattaki doğal döngülerine tekrar kazandırılmış olurlar.