Dış Ticarette Girişimcilikte Kültürel Farklılıklar
Kültür tanımlarında vurgulanan ortak noktalar nelerdir?
• İnsanların yaşam biçimleri
• Bireylerin gruplarından edindikleri toplumsal miras
• İnanma, hissetme ve düşünme biçimleri
• Bir gruptaki insanların davranış biçimlerine ilişkin kuram
• Derlenen bütün öğrenilen şeylerin deposu
• Tekrarlanan sorunlara yönelik geliştirilen tek tip davranışlar
• Öğrenilmiş davranışlar
• Davranışların normatif olarak düzenlenmesi
• Bireylerin dış çevreye ve öteki insanlara göre kendisini ayarlama teknikleri
• Tarihin izleri
Kültürü oluşturan unsurları kaç gurupta sıralayabiliriz?
Kültürü oluşturan unsurları beş grupta sınıflandırmak mümkündür:
• Değerler
• Normlar
• İnançlar
• Semboller
• Dil
Kültürü oluşturan unsurlardan değerleri nasıl açıklayabiliriz?
Değerler: Bir toplumun ya da toplumsal grubun varlığını devam ettirebilmek için üyelerinin
çoğunluğu tarafından doğru ve gerekli olduğu düşünülen düşünce ve ilkelerdir.
Değerler, normları içermekle beraber, normlardan daha genel ve soyut olarak, toplum
içindeki davranışlarımızı belirlemede bize neyin doğru neyin yanlış, neyin istenen neyin
istenmeyen olduğunu söyleyen ölçütlerdir. Değerler iyi, kötü, güzel ya da çirkini belirlemede
ölçütler sunar ve güçlü bir toplumsal kontrol aracı niteliğindedir. Örneğin misafirperverlik
toplumumuzun önemli bir değeridir.
Kültürü oluşturan unsurlardan normları nasıl açıklayabiliriz?
Normlar: Bir toplumun bütünlüğü ve devamlılığı için gerekli olduğu düşünülen ve bireylerin
davranışlarını düzenleyen yazılı olan veya olmayan kurallardır. Normlar, toplum
içindeki alışılmış davranışları kapsadığı gibi bizden beklenen ideal davranış kalıplarına da
işaret eder. Bu nedenle, normlara uymayanlar olumsuz yaptırımlarla karşı karşıya kalır,
çeşitli şekillerde cezalandırılır. Bu cezalar sert bir bakıştan, ömür boyu hapse kadar geniş
bir yelpazededir. Örneğin bir cenaze merasiminde gülmek ya da bir çocuğa tecavüz etmek
fiillerinde karşı karşıya kalınacağı gibi.
Kültürü oluşturan unsurlardan inançları nasıl açıklayabiliriz?
İnançlar gerçekliğin doğası hakkında ileri sürülen iddialar, başka bir deyişle
dünya hakkında paylaşılan fikirlerdir. Bir kültürde insanların birlikte sahip oldukları
doğrular, gerçekler, idealler inançları oluşturur. İnançlar, sağduyuya, dine, bilime ya da
bunların karışımına dayanabilir. Dini doktrinler birer inanç sistemidir. Siyasal ideolojiler
de siyasal alanda ne olması gerektiği konusundaki inançlara dayanır.
Kültürü oluşturan unsurlardan sembolleri nasıl açıklayabiliriz?
Semboller: Sembollere yüklenen anlamlar kültürden kültüre farklılık göstermektedir.
İnsanlar çevrelerindeki dünyayı duyumsar, ancak farklı anlamlar yükler. Örneğin çoğu
toplumda köpek dost ya da bekçi olarak görülürken, Çin’in kuzeyinde yaşayanlar için
akşam yemeğini sembolize edebilir. Sembollere yüklenen anlamlar zamanla değişebilir.
Örneğin yüzyıl önce işçilerin giydiği ucuz ve dayanıklı bir işçi pantolonu olan blucin günümüzde
birçok insan için rahatlığından dolayı günlük giyimde sıkça tercih edilmektedir.
Hatta belli markaların blucinleri, varlıklı gençlerin tercih ettiği bir statü sembolüne dönüşmüştür.
Kültürü oluşturan unsurlardan dili nasıl açıklayabiliriz?
Dil: Bireylerin birbirleriyle iletişimde bulunmalarına imkân tanıyan bir semboller sistemi
ve kurallar setidir. Kültürün öğrenilmesinde ve aktarılmasında dil büyük önem taşıyan
bir araçtır. Dilbilim alanında yer alan görelilik hipotezine göre kültür ile dil arasında
güçlü bir etkileşim söz konusudur.
Kültürün temel özellikleri nelerdir?
Kültürün temel özelliklerini şu şekilde sıralamak mümkündür:
• Kültür paylaşılır.
• Kültür öğrenilir.
• Kültür olduğu gibi kabul edilir.
• Kültür semboliktir, dil aracılığıyla aktarılır.
• Kültür bir denetim sistemidir.
• Kültür bir ihtiyacı karşılar.
• Kültür değişebilir.
Küreselleşme kavramı neyi ifade eder?
Küreselleşme; malların, hizmetlerin, fikirlerin, sermayenin, teknolojinin, bilginin, kültürün
ve bireylerin hızlı ve sürekli bir biçimde sınır ötesine akışı olarak tanımlanabilir.
Küreselleşme; ekonomik, politik, sosyal, kültürel, bilimsel ve teknolojik yönleri olduğundan
çok boyutlu bir kavramdır. Bugün başta internet ve televizyon olmak üzere
medyanın küresel düzeyde “kapsama alanı” muazzamdır. Medyanın küreselleşmesi ve
beraberinde küresel imgelerin, göstergelerin taşıyıcılığını yapması son derece önemlidir.
Kapitalizmin küresel yayılımı, bu hedef için yaratılmış mesajlar ve reklam sloganları kullanılarak
yerel/ulusal pazarlara sunulmasıyla gerçekleşmektedir. Coca-Cola, Nike, Levi’s
ya da McDonald’s örneklerini düşünmek herhâlde yeterlidir.
Kültürel farklılıkların belirleyicileri nelerdir?
Kültürel farklılıklar, kişisel ve toplumsal değerlerdeki farklılıkları ve iş yapma tarzlarındaki
değişiklikleri içermektedir. Dünya çapında eğitim sistemlerindeki, dillerdeki, dinlerdeki
ve hatta pek çok diğer kültürel faktörlerdeki farklılıklar değişik adetlere, alışkanlıklara
ve yaşam tarzlarına yol açar. Bazen aynı ülke içinde bile çok farklı kültürel mozaiklere
rastlamak mümkün olabilmektedir.
Kültürel farklılıkların belirleyicileri arasında dil, din, teknoloji, sosyal yapı, eğitim, estetik, değer ve tutumlar yer almaktadır.
Yüksek ve düşük bağlamlı kültürler ifadesi nasıl açıklanabilir?
Kültürler, yüksek ve düşük bağlamlı (konteks) kültürler olarak ikiye ayrılabilir. Yüksek
bağlamlı kültürler “ima” kültürleridir. Burada düşüncelerin açık açık ifade edilmesi
yerine ima yoluyla aktarılması söz konusudur. Sözlü mesajda çok az bilgi iletilir ve
kelimeler yerine beden dili daha önem kazanır. Yüksek bağlamlı kültürlerde konuşma
olmasa bile bir iletişim, mesaj verme söz konusudur. Ayrıca konuşmacı ve dinleyicinin
etkin iletişim sorumluluğunu beraberce yüklendiği varsayılır. İma yoluyla iletişimde
hoş olmayan durumlardan, yüzleşmelerden ve anlaşmazlıklardan mümkün olduğunca
kaçınılmaya çalışılır.
Düşük bağlamlı kültürlerde ise düşünceler doğrudan sözcüklerle ifade edilir. Açık iletişime
sahip bu kültürlerde yöneticiler “düşündüğünü söyle, söylediğini kastet” (say what
you mean, and mean what you say) ilkesine göre hareket ederler. Fikirler savunulur, kişi
karşı tarafın fikrine katılmıyorsa bunu açık açık söyler. Bu gibi kültürlerde belirsiz ifadeler
ve oynak cevaplar zayıf iletişim yeteneği olarak algılanmaktadır.
Yüksek bağlamlı kültürlere örnek olarak hangi ülkeler verilebilir?
Çin, Kore ve Arabistan
Düşük bağlamlı kültürlere örnek olabilecek ülkeler hangileridir?
Almanya, İsviçre ve Kanada
"Kişinin sözü, onun senedidir. Olasılıkları hesaplamaya ve yasal müeyyidelere lüzum yoktur. Çünkü kültür, sorumlulukların ve güvenin önemli değerler olduğunu vurgular. Bu kültürlerde ortak sorumluluk ve onur duygusu yasal müeyyidelerin yerini alır."
belirtilen koşullar hangi kültürel bağlamı işaret etmektedir?
Yüksek kültürel bağlam.
Yüksek bağlamlı kültürlerde kişinin sözü, onun senedidir. Olasılıkları hesaplamaya ve
yasal müeyyidelere lüzum yoktur. Çünkü kültür, sorumlulukların ve güvenin önemli değerler
olduğunu vurgular. Bu kültürlerde ortak sorumluluk ve onur duygusu yasal müeyyidelerin
yerini alır. Bu durum ise yüksek bağlamlı kültürlerde gerçekleşen uzun soluklu
anlaşmaların önemini açıklar. Bu kültürlerde anlaşma yapmanın kısmi amacı da potansiyel
ortağı tanımaktır.
Hofstede’ye göre kültürün dört boyutu nelerdir?
Hofstede’ye göre kültürün dört boyutu bulunmaktadır:
• Bireycilik- kolektivizm (individualism versus collectivism)
• Güç mesafesi (power distance)
• Belirsizlikten kaçınma (uncertainty avoidance)
• Erillik-dişilik (masculinity versus femininity)
Hofstede’ye göre kültürün dört boyutundan biri olan Bireysellik – Kolektivizm neyi ifade eder?
Bireysellik – Kolektivizm, kişinin tek başına ya da toplulukla beraber hareket etme
davranışını açıklar. Bireyci toplumlarda kişisel başarılar ve bağımsızlık ön plandayken kolektivist
toplumlarda ekip ruhu, beraber hareket etme, başarı veya başarısızlığı ekip olarak
kabul etme daha önemlidir. ABD ve Kanada gibi ülkeler bireysel toplumlarken Çin ve
Güney Kore gibi ülkeler kolektivist toplumlardır.
Farklı ülke kültürleri ile bu kültürel ortamlarda faaliyet gösteren şirket yönetimi arasındaki ilişkiler üzerinde yapılan araştırmalar hangi görüşleri ortaya koymuştur?
Farklı kültürlerde yürütülecek uluslararası işletmecilik için göz önüne alınması gereken
önemli bir soru, toplumların sahip oldukları kültürlerin iş yerinde bulunan değerlere nasıl
etkide bulunacağıdır. Farklı ülke kültürleri ile bu kültürel ortamlarda faaliyet gösteren şirket
yönetimi arasındaki ilişkiler üzerinde yapılan araştırmalar bu alanda üç farklı görüşün
ortaya çıkmasına neden olmuştur:
• Kültürel ayrışma (divergence)
• Kültürel benzeşme (convergence)
• Kültürel bütünleşme (crossvergence)
Kültürel ayrışma neyi ifade eder?
Kültürel ayrışma, çokuluslu şirketlerin yönetimlerinde, hangi ülkede faaliyet gösterdiklerine
bakılmaksızın, ulusal kültürlerin etkili olduğunu ifade etmektedir. Ayrışma
görüşünü benimseyenlere göre, yönetsel değer ve davranışlar ulusal kültürün etkisinde
şekillenir. Ne bir ülkenin ekonomik ideolojisi ne de gelişmişlik düzeyi yöneticilerin ulusal
kültürün etkisinde şekillenmiş olan değerlerinin değişmesine yol açabilir. Kültürel değerler
ile yönetim uygulamaları arasında bir uyum olmalıdır. Avrupa ve Uzakdoğu’da faaliyet
gösteren çokuluslu şirketler üzerinde yapılan bir araştırmada, şirket kültürünün ve değerler
sisteminin içinde bulunduğu ülkenin kültür ve değerler sistemi ile uyumlu olduğu
durumlarda, şirketlerin mali başarılarının daha yüksek olduğunu ortaya konmaktadır.
Buna göre ulusal kültür ile yerel ülke kültürü arasındaki fark arttıkça, yöneticiler yeni
kültürel ortama uyum sağlamak için daha çok çaba harcamak zorunda kalmaktadır. Aynı
araştırma ayrıca, ulusal kültürle yoğrulan şirket kültürünün çok güçlü olduğu durumlarda,
uyumun daha az olduğunu ve yeni ülke kültürüne uyum sağlamak için daha çok çaba
harcanması gerektiğini ortaya çıkarmaktadır.
Kültürel benzeşme neyi ifade eder?
Kültürel benzeşme, çokuluslu şirketlerin yönetiminde giderek endüstrileşmiş ülkelerin
değerlerini benimseyen yerel ülke kültürünün hâkim olduğunu ifade eden bir görüştür. Benzeşme görüşü taraftarları, tüm ülkelerin ve çokuluslu şirketlerin zamanla, gelişmiş ülkelerin kültür ve değer sistemlerini benimseyeceklerini, bunun doğal bir gelişme olduğunu vurgulamaktadırlar.
Kültürel bütünleşme neyi ifade eder?
Kültürel bütünleşme, karşılıklı etkileşim sonucu ortak bir değerler sisteminin
oluştuğunu ve çokuluslu şirketlerin evrensel denilebilecek ulusal kültür ile yerel kültürlerin
bir karması olan değerlerle yönetildiğini öngören görüştür. Ralston ve arkadaşları,
gerçekte ayrışma veya benzeşmenin olmadığını, ulusal kültür ile ekonomik
ideoloji arasında karşılıklı ve dinamik bir etkileşim olduğunu, bu etkileşimin ortak
bir kültürün ortaya çıkmasına yol açtığını ileri sürmektedirler. Ancak bu tür ortak
yönetsel değer ve davranışların bu yolla ortaya çıkmaları ve bütünleşmeleri uzun zaman
almaktadır.