Devlet Borçlarının Ekonomik Etkileri
Klasikler devletin hangi temel hizmetleri yerine getirmesini savunmuşlardır?
Klasik iktisatçılar devlete minimal görevler yüklemiş ve onun ekonomiye müdahalesine karşı çıkmışlardır. Klasikler devletin sadece savunma, güvenlik ve adalet gibi temel hizmetleri yerine getirmesini ve bu hizmetlerin finansmanını vergi gelirleriyle yapmasını savunmuşlardır.
Klasik yaklaşımın devletin borçlanmasına bakış açısı nasıldır?
Klasik yaklaşıma göre devlet borçlanmamalıdır. Çünkü borçlanmayla birlikte kamu harcamaları da artış gösterecektir. Bu durum başta bütçe açığı olmak üzere ekonomik ve mali sorunların ortaya çıkmasına neden olacaktır.
Klasik teori hangi sınırlar dahilinde devletin borçlanmasını kabul etmektedir?
Klasik teori, denk bütçenin gerekliliğini devletin ekonomideki rolünü azaltmaya ve kamu açıklarının finansmanında borçlanmayı ise sınırlı ölçüde ve verimli yatırımlara yönelikse kabul etmektedir.
Ricardocu denklik teoreminin devletin borçlanmasına bakışı nasıldır?
Devletin borçlanması durumda kamu tasarruflarında meydana gelen azalma, özel tasarruflardaki artışla dengelendiğinden toplam tasarruflarda değişme olmayacaktır. Dolayısıyla devlet bütçesinin vergiler ya da borçlanmayla finanse edilmesi durumunda tüketim, yatırım, faiz oranları ve millî gelir etkilenmeyecektir.
Keynesyen yaklaşımın temel varsayımları nelerdir?
Keynesyen yaklaşımın temel varsayımları şu şekilde sıralanabilir:
• Ekonomi eksik istihdamda dengeye geldiği ve tam istihdamın istisnai bir durum olduğu,
• Fiyatların esnek değil yapışkan olduğu,
• Kişilerin ileri görüşlü olmadıkları,
• Kişilerin cari tüketimlerinin büyük oranda cari gelirlerine bağlı olduğu, faiz oranlarından etkilenmediği
Keynesyen iktisatçıların devletin borçlanmasına bakış açısı nasıldır?
Keynesyen iktisatçılara göre bütçe dengesinin sağlanması zorunlu değildir ve durgunluk dönemlerinde başarılı bir şekilde uygulanan açık bütçe politikaları ekonomik kalkınmaya olumlu etkilerde bulunmaktadır. Devlet borçlanması ile iç kaynaklarla gerçekleştirilemeyecek kadar büyük yatırımlar gerçekleştirilebilir. Keynesyenler aynı zamanda kamu harcamalarının çarpan etkisiyle tüketimi ve yatırımları artıracağını, böylece talep sorununun giderileceğini savunurlar.
Monetaristler enflasyonun temel nedeni olarak neyi görürler?
Monetaristler enflasyonun temel nedeni olarak para arzının hükûmetlerce gereksiz yere ve aşırı ölçüde artırılmasını görmektedirler. Monetaristlere göre, ekonomik istikrarsızlıkların birçoğu parasal kökenlidir.
Monetarist yaklaşım maliye politikalarının etkinliğine nasıl bakmaktadır?
Monetarist yaklaşım maliye politikalarının etkinliğine karşı çıkarak ekonomi üzerinde etkili olan iktisat politikası aracının para politikası olduğunu savunmuştur.
Dışlama etkisi nedir?
Devletin kamu harcamalarındaki bir artışı borçlanma yoluyla finanse ettiği durumda artan faiz oranları nedeniyle özel yatırım harcamalarının azalmasına dışlama etkisi denilmektedir.
Devlet borçlanmasıyla finansman hangi ekonomik değişkeni etkilemektedir?
Önemli bir kamu geliri olan devlet borçlanmasıyla finansman, borcun alınmasından başlayıp ödenmesine kadar devam eden süreçte ekonomik büyüme, enflasyon, yatırımlar ve gelir dağılımı gibi birçok ekonomik değişkeni etkilemektedir.
Borçlanmanın ekonomik büyüme amacına hizmet etmesi nasıl mümkün olmaktadır?
Borçlanmanın ekonomik büyüme amacına hizmet etmesi, borçlanmayla elde edilen fonların üretken yatırım alanlarına aktarılmasıyla mümkün olabilir. Bütçe açıklarını ya da uzun vadede ekonomiye dolaylı katkı yapacak (altyapı gibi) harcamaları finanse etmek için yapılacak borçlanma ekonomik büyüme için istenilen olumlu etkiyi yapmayacaktır.
Hangi durumda borçlanma ile elde edilen fonlar enflasyonist etkiler meydana getirebilir?
Eğer borçlanma ile elde edilen fonlar, mal ve hizmet alımı yoluyla tekrar ekonomiye aktarılıyorsa bu durum fiyatlar genel düzeyinin artmasına neden olarak enflasyonist etkiler meydana getirebilir.
Bir ekonomide borçlanmanın Merkez Bankası kaynaklarından yapılması nasıl bir etki meydana getirecektir?
Bir ekonomide borçlanmanın Merkez Bankası kaynaklarından yapılması ise daima enflasyonist bir etki meydana getirecektir. Gelişmekte olan ülkeler iç ve dış borçlanma olanaklarının sınırlı olması ve sermaye piyasalarının gelişmemiş olması nedeniyle finansman ihtiyaçlarını daha çok Merkez Bankası kaynaklarına başvurarak karşılamaktadır. Finansman ihtiyacının bu şekilde karşılanması para arzının artmasına, fiyatlar genel düzeyinin yükselmesine ve para değerinin düşmesine neden olmaktadır.
Hoş Olmayan Monetarist Aritmetik nasıl bir olguyu ortaya koymaktadır?
T. Sargent ve N. Wallace “Hoş Olmayan Monetarist Aritmetik” adlı çalışmalarında iç borçlanma ile elde edilen finansmanın uzun dönemde enflasyonu yükselten önemli bir etken olduğunu ortaya koymuşlardır. Uzun dönemde para basılarak değil de borçlanılarak finansman yolunun seçilmesi sonuç itibariyle daha fazla enflasyonist etki yaratır. Çünkü borç geri ödemesi faiz ile birlikte yapılmakta ve daha fazla kaynağa ihtiyaç duyulmaktadır. Sürdürülebilir bir borçlanmanın olmaması durumunda oluşan borç ve faiz yükü ancak emisyonla ödenebilir. Böyle bir durumda oluşacak enflasyonist etki, daha başlangıçta yapılacak emisyonun ortaya çıkaracağı etkiden çok daha şiddetli olacaktır.
Hangi durumda borçlanmanın gelir dağılımı üzerinde herhangi bir bozucu etkisi olmayacaktır?
Borçların anapara ve faiz olarak geri ödenmesi için devletin temel kaynağı vergi gelirleridir. Vergi verenlerle borç faizi elde eden kişiler aynı olduğunda borçlanmanın gelir dağılımı üzerinde herhangi bir bozucu etkisi olmayacaktır. Buna karşılık vergi verenlerle borç faizi elde edenler farklı kişiler olduklarında gelir dağılımı vergi verenlerin aleyhine olacaktır.
Ülkemizde iç borçlanma büyük ölçüde nereden yapılmaktadır?
Ülkemizde iç borçlanma büyük ölçüde ticari bankalardan yapılmaktadır. Bankalar senetlerinin tamamını vade sonuna kadar tutmamakta, ikincil piyasada satmaktadır.
Faiz dışındaki yan çıkarlar gelir dağılımı üzerinde nasıl etkiler yaratmaktadır?
Faiz dışındaki yan çıkarlar da gelir dağılımındaki dengesizliği artırmakta ve sosyal adaleti zedelemektedir. Başabaşın altında istikrazlar, ikramiyeli istikrazlar, tahvillerin haczedilmezliği, paraya çevrilme kolaylıkları, artırma, eksiltme ve sözleşmelerde güvence olarak kabul edilmesi bunlara örnek olarak gösterilebilir. Bu uygulamalar, gelir dağılımında adaleti daha çok bozmaktadır..
Dışa açık bir ekonomide bütçe açığı veren bir ülkenin açıklarını iç borçlanmayla finanse ettiği zaman dış ticaret dengesi bu durumdan nasıl etkilenmektedir?
Bütçe açığı veren bir ülkenin, açıklarını iç borçlanmayla finanse ettiği düşünüldüğünde devletin fon alıcısı olarak piyasaya girmesi sonucunda fon talebi artarken fon arzında bir artış olmayacağı için piyasa faiz oranları yükselecektir. Dışa açık bir ekonomide piyasa faiz oranları dünya faiz oranlarının üzerine çıktığı zaman dışarıdan içeriye sermaye girişi (kısa vadeli portföy yatırımı-sıcak para) başlayacaktır. Sermaye girişiyle piyasada bulunan döviz arzı artacaktır. Bu nedenle döviz kurları düşecek (esnek kur sistemi), ulusal para değerli hâle gelecektir. Ulusal paranın değerlenmesi ihracat mallarını daha pahalı hâle getirirken ithalat mallarını ucuzlatacaktır (ihracat dışlaması). Bu sürecin sonucunda ithalat artarken ihracat azalacak, dolayısıyla ülke dış ticaret açığı verecektir.
Hangi durumda dış borçlanma ekonomi üzerinde pozitif etki yaratmaktadır?
Eğer alınan borçlar verimli yatırımlara yönlendirilmiş ve uzun vadede üretim artışı gerçekleşmişse borcun geri ödenmesinde sıkıntı yaşanmayacağından ekonomi üzerinde pozitif etki yapacaktır.
Esnek döviz kuru sistemine sahip bir ülkede alınan dış borçlar ödemeler dengesini nasıl etkiler?
Esnek döviz kuru sistemine sahip bir ülkede alınan dış borçlar piyasadaki döviz stokunu artırdığından döviz ucuzlayıp yerli para değer kazanacaktır. Yerli paranın değer kazanması ithalatı ucuzlatıp ihracatı pahalı hâle getireceğinden dış ödemeler dengesi,ihracat aleyhine açık verir.