Psikoloji Bilimi
Psikoloji bilimini açıklayınız.
Psikoloji, davranışı ve davranışın altında yatan fizyolojik ve zihinsel süreçleri inceleyen bir bilim dalıdır. Bir bilim olarak psikoloji sistemli bir biçimde insan davranışına ve nedenlerine yönelik bilgileri belirli bilimsel yöntemleri kullanarak ortaya koyar.
"Kuram" kavramını açıklayınız.
Kuram, kendi içinde birbiri ile tutarlı veya çelişkisiz bilgiler bütünüdür.
Psikoloji biliminin tarihsel sürecinde öne çıkan olayları açıklayınız.
Geçmişten günümüze yüzyıllar boyunca insanlar kendi doğasını ve davranışlarını anlamaya, açıklamaya çalışmışlardır. Örneğin, Aristo ve Platon gibi Yunan filozofları, zihin ve iradenin doğasını ve işleyişlerinin nasıl oldukları ile ilgili sorular sormuşlar, ancak cevaplar için uygun araçlara ulaşamamışlardır. 19. yüzyılda fizyoloji alanında zihnin deneysel yöntemler kullanılarak araştırılmasına yönelik çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede psikolojinin tarihsel sürecinde Alman araştırmacılar Helmholtz, Weber, Fechner ve Wundt’un araştırmaları oldukça önemli ve dikkate değerdir. Örneğin Hermann von Helmholtz’un (1821–1894) araştırmaları duyusal psikolojiye getirmiş olduğu katkılar, zihinsel süreçlerin bilimsel yöntemlerle ölçülebileceğini ve bilimsel araştırmaların yapılabileceğinin ilk göstergesi olması açısından önemlidir. Ernst Weber (1795-1878)’in çalışmaları ise fizyolojinin deneysel yöntemlerinin zihnin araştırılmasında kullanılabileceğini ileri sürerek psikolojinin ortaya çıkışında ve felsefe ile olan bağlarının zayıflamasında önemli olmuştur. Psikofizik alanının öncüsü olan Gustav Fechner (1801-1887) ise fiziksel bir uyarıcı ile psikolojik algı arasında niceliksel bir bağ olduğunu ortaya koymuş ve böylece, zihnin ölçülebilmesini sağlamıştır. 19 yüzyılın ortalarından bilimsel araştırma yöntemlerinin insan zihnini anlamak için kullanılması sonucu, insan zihnine yönelik pek çok araştırma
yapılmıştır. Bu çerçevede psikolojinin bir bağımsız bilim dalı olarak ortaya çıkmasında Wilhelm Wundt (1832-1920) araştırmaları öncü bir rol oynamıştır. Wundt, diğer çalışma alanlarında kullanılan teknikler ile de zihinsel süreçlerin araştırılabileceğinden hareketle Almanya’da ilk psikoloji laboratuvarını 1879 yılında kurmuştur. Dolayısıyla, psikoloji biliminin tarihsel sürecinde Wundt’un ilk psikoloji laboratuvarını kurması psikoloji biliminin başlangıcı olarak düşünülmektedir. Psikoloji alanında izleyen süreçte Wundt gibi
diğer araştırmacılarda insan zihninin yapısını ve işleyişini incelemişlerdir. Araştırmacılar duyum ve düşünce gibi bilincin temel bileşenlerini incelemişler ve bilincin temel bileşenlerinin zihnin yapısını biçimlendirmede birleştiklerini ileri sürmüşlerdir. Zihinsel yapı üzerine yapılan bu açıklamalar doğrultusunda, bu bakış açısı “yapısalcılık” olarak nitelendirilmiştir. Ayrıca Wundt ve onu izleyen diğer araştırmacılar duyum ve algı, dikkat, duygu, kelime çağrışımları gibi çok geniş konu alanlarında çalışmışlar ve “içebakış” olarak belirtilen teknik ile zihnin bileşenlerini ve bu bileşenlerin birleşme kurallarını incelemişlerdir. Psikolojinin tarihsel süreci içerisinde William James (1842-1910) “Psikolojinin Prensipleri” isimli kitabı ile psikoloji alanını etkilemiş ve böylece insanların alışkanlıkları, duyguları ve bilinç gibi konulardaki işlevselci bakış açısını ortaya koymuştur. Dolayısıyla James’in işlevselcilik olarak nitelendirilen bu bakış açısı, zihinsel yapının bileşenlerinden (duyum ve düşünce) daha çok zihinsel aktivitelerin işlevleri (öğrenme ve algılama) üzerine odaklanmıştır. Bu bakış açısına göre zihinsel yapıyı oluşturan her bir bileşenin bir işlevi bulunmaktadır ve insan zihni çevreden gelen yeni bilgilere sürekli olarak uyum sağlamaktadır. Bu çerçevede, insanın çevresine uyum sağlamasına ilişkin zihinsel süreçler incelenmelidir. Bu işlevselci bakış açısının psikoloji alanının gelişmesine önemli katkıları ve etkileri olmuştur. Yapısalcılığın zihinsel yapıların, parçaların toplamı olduğu görüşüne alternatif olarak önemli tepkilerden biri de, 1990’ların başında Gestalt psikolojinin gelişmesi olmuştur. Max Wertheimer (1883-1943) zihnin farklı gestaltlerine, organize olmuş bütünlüklerine odaklanarak zihnin bu tür deneyimleri nasıl yaşadığını incelemiştir. Bu çerçevede, Gestalt psikoloji algının nasıl düzenlendiğini incelemiş ve “bütün, onu oluşturan parçaların toplamından farklıdır” görüşünü ileri sürmüştür. Psikolojinin tarihsel süreci içerisinde yirminci yüzyılla birlikte, psikoloji alanında yapısalcılık, işlevselcilik ve gestalt psikolojisinin yanısıra insan davranışını anlamak ve açıklamak için bir çok kuramsal bakış açısı ortaya çıkmıştır.
Psikoloji alanındaki psikodinamik bakış açısını açıklayınız.
Psikodinamik bakış açısı, insan davranışlarının bireyin kontrol edemediği bilinçdışı süreçler ve geçmiş yaşantılar tarafından belirlendiği görüşünü savunmaktadır.
Psikodinamik bakış açısının temel ilkeleri, nöroloji alanında çalışan bir hekim olan Sigmund Freud’un (1856-1939) çalışmaları sonucunda ortaya çıkmıştır. Freud, yıllarca süren gözlem ve çalışmaları sonucunda birçok hastanın probleminin fiziksel nedenlerden ziyade psikolojik temellere dayandığı sonucuna ulaşmıştır. Freud’un geliştirdiği bakış açısına göre, organizma çatışmaları azaltmaya ve ihtiyaçlarını doyuma ulaştırmaya çalışmaktadır. Aynı zamanda bu bakış açısına dayanan ve psikoanaliz olarak bilinen tedavi yöntemini de geliştirmiştir. Freud’un bu bakış açısı bilimsel deneylere değil hastalarını gözlemelerine dayanmakla birlikte Freud, kuramının biyolojik temellerini kurmada ikna edici olmuştur.
Psikoloji alanındaki davranışçı bakış açısını açıklayınız.
Davranışçı yaklaşım davranışın çevresel güçler tarafından belirlendiğini ve sadece gözlenebilen ve ölçülebilen davranışlarla çalışılması gerektiğini savunurlar.
Davranışçı bakış açısı, Amerikalı psikolog John B. Watson (1878-1958) tarafından 1920’li yıllarda ortaya konulmuştur. Watson ve diğer davranışçılar bu bakış açıları ile insanın çevresini kontrol ederek istenilen davranışların kazandırılabileceğine inanmaktadırlar ve davranışı anlamak için organizmanın çevresindeki her durumun kontrol edilmesi gerektiğini savunmaktadırlar. Bunun içinde, Watson ve diğer davranışçılar insan davranışlarında çevrenin tamamen kontrolünün mümkün olmadığından hareketle çoğunlukla laboratuvar ortamlarında hayvanlar ile çalışmışlardır. Bununla birlikte, onların araştırmaları insan problemlerine odaklı olup, hayvanlarda geçerli olan davranış prensiplerinin insanlar için de geçerli olduğunu savunmaktadırlar.
Davranışçı bakış açısına temel oluşturan çalışmalardan bir diğeri ise Watson ile aynı zamanlarda Rus fizyolog İvan Pavlov’un (1849-1936) köpeklerle yaptığı deneylerdir. Pavlov açıklamalarını bütün davranışların çevredeki bazı uyarıcılar karşısında gösterilen tepkiler olduğu düşüncesi üzerine temellendirmiştir. Bu temel çerçevesinde klasik koşullanma olarak adlandırdığı öğrenme yöntemi üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırmıştır. Aynı zamanda Watson, Pavlov’un klasik koşullanma ilkelerinin insanlara uyarlanabileceğini, klasik koşullanma ile insanlarda korkuların oluşturulabileceğini ve bu korkuların ortadan kaldırılabileceğini de göstermiştir.
Davranışçı bakış açısının bir diğer önemli ismi ise B.F. Skinner (1904-1990)’dır. Skinner da tüm davranışların uyarıcı ve tepki arasındaki ilişkilerin çalışılması ile anlaşılabileceğini savunmuş ve davranışların sonuçlarını analiz ederek bu bakış açısını genişletmiştir. Böylece Skinner davranışçılık repertuarına yeni bir kavram olan pekiştirme kavramını kazandırmış ve istenilen davranışı kazandırmak için ödül/pekiştirme olması gerektiğini belirtmiştir.
Psikoloji alanındaki hümanistik bakış açısını açıklayınız.
Hümanistik bakış açısına göre insanlar kendi seçimlerini yapabilme, potansiyellerini geliştirebilme ve davranışlarını kontrol edebilme kapasitesine doğuştan sahiptirler.
Hümanistik bakış açısında görüşleri en etkili olan psikologlar ise Abraham Maslow (1908-1970) ve Carl Rogers (1902-1987)’dır. Maslow, kendini gerçekleştirme kavramını ileri sürmüş ve bireylerin var olan tüm kapasitelerini kullanmaya odaklı olduklarını ve bu arzu engellendiğinde güçlükler yaşayacağını belirtmiştir. Ayrıca, Maslow insanların doğuştan kendini gerçekleştirmeye yönelik bir potansiyelleri olduğunu ve bu potansiyeli gerçekleştirebilmek için de hiyerarşik olarak dizilmiş olan ihtiyaçların karşılanması gerektiğini belirtmektedir. Ortaya koyduğu temel ihtiyaçlar hiyerarşisinde en alt seviyede yeme, içme, güvenlik gibi temel ihtiyaçlar bulunmakta olup, bireylerin bu ihtiyaçlarının karşılanması ile bir üst seviyedeki diğer ihtiyaç harekete geçmektedir.
Rogers’a göre ise bireyler psikolojik gelişmeye yatkındırlar ve bu gelişme bireyin çevresi tarafından desteklenebilir veya engellenebilir. Bu çerçevede Rogers koşulsuz olumlu saygı
kavramı tanımlayarak, psikolojik gelişimde önemini vurgulamıştır. Ayrıca, Rogers danışan-merkezli yaklaşımı ile empatik anlayış ve içtenlik içerisinde danışan-danışman ilişkisinin önemini vurgulamıştır.
Psikoloji alanındaki bilişsel bakış açısını açıklayınız.
Bilişsel bakış açısı, davranışı etkileyen düşünme yolları ve bilgi işleme süreçleri üzerinde odaklaşmaktadır.
Bilişsel bakış açısı, birçok psikolog tarafından benimsenmiştir. Örneğin Sir Frederick Bartlett (1887-1969) ve Jean Piaget (1896-1980) insanların, şemaları yoluyla bilgiyi anladıklarını ve yorumladıklarını belirtmektedirler. Bu çerçevede, insanların sahip oldukları şemaların, onların bilgiyi organize etmelerini, geri getirmelerini ve hatırlamalarını sağlayan içsel bir mekanizma olduğu ve bireylerin içerisinde yaşadıkları fiziksel ve sosyal çevre tarafından belirlendiği belirtilmektedir. Bu nedenle farklı şemalara sahip bireyler farklı davranışlar ortaya koymaktadırlar. Günümüzde bilişsel bakış açısının zihinsel süreç odaklı olması, bir çok psikolog tarafından en yaygın görüş olarak benimsenmesini sağlamıştır.
Psikoloji alanındaki biyolojik bakış açısını açıklayınız.
Biyolojik bakış açısı, beynin, sinir sisteminin, endokrin siteminin ve genlerin işleyişinin davranış üzerindeki etkilerini belirlemeye odaklanmaktadır.
Biyolojik bakış açısına sahip psikologlar, atalarımızdan miras aldığımız bazı özellikler insan davranışlarını nasıl etkilemektedir? İnsanlar bisiklet kullanmayı öğrenirken beyinlerinde nasıl değişiklikler olmaktadır? Beynin belli bölgeleri belli davranışlardan sorumlu mudur? ile Genler psikolojik bozuklukların ortaya çıkmasında önemli bir faktör müdür? sorularına yanıtlar aramaktadırlar.
Psikoloji alanındaki evrimsel bakış açısını açıklayınız.
Evrimsel bakış açısı, zihinsel becerilerin milyonlarca yıl içerisinde belli uyum sağlayıcı (adaptif) amaçlara göre evrimleştiğini savunmaktadır.
Evrimsel psikologlar, insan davranışlarının çoğunun insanın atalarının hayatta kalma ve üreme ile ilgili karşı karşıya kaldıkları sorunların çözümü için kullandıkları zihinsel mekanizmaların ve adaptasyonların sonucunda oluştuğunu iddia etmektedirler. Evrimsel psikologlar, kadın ve erkek cinsiyet rolleri, eş seçimi, aile ilişkileri, komşuluk, dil kullanımı, şiddet, çocuk yetiştirmede, günümüze kadar geçirilen psikolojik adaptasyonların nasıl çalıştığını araştırmaktadırlar.
Psikoloji alanındaki sosyo-kültürel bakış açısını açıklayınız.
Sosyo-kültürel bakış açısı, kültürlerarasında davranışın neden ve sonuçları arasındaki farklılıklara odaklanmaktadır.
Sosyo-kültürel psikologlar, kültür çocuk yetiştirme yöntemlerini farklılaştırmakta mıdır?, İnsanların saldırganlık davranışlarında kültürel farklılıklar bulunmakta mıdır? Duyguların ifade ediliş biçimleri kültürler arası farklılık göstermekte midir? gibi bir çok konuda araştırmalar yapmaktadırlar.
Psikoloji biliminin uzmanlık alanları ile ilişkisinin açıklayınız.
Psikolojinin hem bir bilim dalı hem de bir meslek olarak uygulama alanlarına sahip olması birçok uzmanlık alanının ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Deneysel psikolojinin amacı ve kapsamı nedir?
Psikoloji biliminin bir bilim alanı olarak ortaya çıkması deneysel psikoloji ile olmuştur. Deneysel psikoloji, çevresel koşulların davranışı nasıl ve ne kadar belirlediğini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda deneysel psikologlar, duyu, algı, duyum, öğrenme, motivasyon gibi süreçleri incelemek için laboratuvar ortamında genellikle insan olmayan deneklerle çalışmaktadırlar.
Fizyolojik psikolojiyi açıklayınız.
Fizyolojik psikoloji ise beyin ile sinir ve endokrin sistemin işleyişinin davranışlar üzerindeki etkilerini belirlemeye odaklanan bir alandır. Bu alanda yapılan çalışmalardan elde edilen bilgiler bu alanın bir alt dalı olarak psikofarmakolojiyi ortaya çıkarmıştır. Psikofarmakoloji ise ilaçların, davranışları nasıl etkilediğini incelemektedir.
Gelişim psikolojisinin açıklayınız.
Gelişim psikolojisi insanlarda döllenmeden itibaren fiziksel, bilişsel ve psikososyal gelişim alanlarında yaşla birlikte ortaya çıkan değişimleri ve bu değişimlerde kalıtımsal ve çevresel faktörlerin rollerini belirlemeye odaklanmaktadır. Diğer yandan gelişim psikologları, kalıtım ve çevre faktörlerinin insan davranışlarında bireysel farklılıkları nasıl ortaya çıkardığını da incelemektedirler. Bilişsel psikoloji ise zihinsel süreçleri incelemektedir. Bilişsel psikologlar, algı, hatırlama, düşünme, dil kullanımı, problem çözme, karar verme süreçlerinin nasıl gerçekleştiğini açıklamaya çalışmaktadırlar. Sosyal psikoloji insan davranışlarının diğer insanlar tarafından nasıl etkilendiğini incelemektedirler. Sosyal psikologlar, önyargı, akran baskısı, değerler, saldırganlık, hoşlanma, ikna etme, boyun eğme süreçlerini açıklamaya çalışmaktadırlar.Kişilik psikolojisi kişiliğin nasıl geliştiğini ve bu süreçte kalıtım ve çevresel faktörlerin etkilerini ortaya koymaya odaklanmaktadır
Klinik psikolojiyi açıklayınız.
Klinik psikolojisi psikolojik bozuklukların teşhis ve tedavisine yöneliktir. Klinik psikologlar, psikolojik bozuklukların nedenlerine yönelik farklı bakış açılarının açıklamaları çerçevesinde farklı tedavi yöntemlerini belirlemeye yönelik araştırmalar gerçekleştirmektedirler. Danışma psikolojisi insanların kendilerini tanımaları, var olan potansiyellerini ortaya koyabilmeleri, kendilerini geliştirebilmeleri, günlük yaşam stresleri ile baş etmede problem çözme ve karar verme becerilerini kullanabilmelerine nasıl yardım edilebileceğine yönelik konular üzerinde çalışmaktadırlar (Ersanlı, 2005). Eğitim psikolojisi öğrenme ve öğrenme yetersizliklerinde psikolojik süreçler ile psikolojik bilgilerin eğitim ortamlarına uygulanmasını incelemektedir (Westen, 1996). Endüstri ve örgüt psikolojisi işyerindeki insan davranışları ve iş doyumu, üretimde verimlilik ve çalışanlar arası uyuşmazlık gibi konular üzerinde çalışmaktadır
Betimsel araştırma yöntemlerini açıklayınız.
Betimsel araştırma yöntemleri, incelenmesi hedeflenen değişken/değişkenlere ilişkin verilerin toplanarak, bu değişken/değişkenlerin mevcut var olan durumunun belirlenmesini, ortaya konmasını amaçlar. Bu çerçevede, incelenen değişken/değişkenlere ilişkin betimleyici veriler, gözlem, anket, görüşme veya test/ölçek gibi bilgi toplama yolları veya teknikleri ile elde edilir.
Betimsel yöntemlerden biri olan gözlem tekniğinin açıklayınız.
Gözlemsel çalışmalar veya gözlem tekniğine dayalı gerçekleştirilen nitel araştırmalar, gözlemcinin/gözlemcilerin duyu organlarını kullanarak gözlenecek davranışa ilişkin bilgi elde etmesini ve bu davranışın mevcut var olan durumunu olduğu gibi ortaya koymasını amaçlar. Bu araştırmalarda gözlemi gerçekleştiren gözlemcinin bu araştırma yönteminin kullanımı ve incelediği değişken hakkında yeterli bilgilere sahip olması gerekir.
Görüşme ve anket tekniğini açıklayınız.
Psikolojide bireylerin davranışlar hakkında bilgi toplamak için görüşme ve anket teknikleri yoluyla bilgiler toplanmakta ve bu bilgilere dayalı betimsel araştırmalar gerçekleştirilebilmektedir.
Psikoloji alanında kullanılan standart testleri açıklayınız.
Psikoloji alanında insanların belirli özellikleri veya davranışları hakkında bilgi toplamak üzere çeşitli testler geliştirilmiştir. Psikolojik testler olarak adlandırılan bu testler, belirli bir özelliği temsil edecek kapsamda ve nitelikte çeşitli yazılı veya sözlü ifadeler veya sorular içerir. Bu testler, ölçmek istediği özelliği amacına uygun ve tutarlı bir biçimde bir biçimde
ölçebilme gücüne sahiptirler. Bu açıdan geçerli ve güvenilir olan bu ölçme araçları, aynı zamanda tüm bireyler için aynı içeriğe, ölçme ve uygulama koşullarına ve değerlendirme ölçütlerine sahip olmaları nedeniyle standart testler olarak da nitelendirilirler. Psikoloji alanında bireylerin yetenek, zekâ, tutum, ilgi, kişilik gibi çok çeşitli özelliklerini ölçmek üzere bu standart testlerden yararlanılmaktadır.
Olay incelemesini açıklayınız.
Olay incelemesi veya vak’a incelemesi, bir birey veya küçük bir grup hakkında tüm bilgi toplama araçları kullanılarak bilgi toplanmasını ve bu bilgiler çerçevesinde detaylı bir biçimde derinliğine incelenmesini amaçlar. Bu çerçevede, bu yöntemi kullanan bir araştırmacı araştırdığı bireylerin davranışının nedenlerini ortaya koymaya çalışır Psikoloji alanında geçmişten günümüze pek çok bilgi, olay incelemesi yoluyla elde edilmiş ve edilmektedir.
Deneysel yöntemi açıklayınız.
Deneysel yöntem, değişkenler arasındaki ilişkiyi sebep-sonuç ilişkisi bağlamında ortaya koyar.
Deneysel yöntemde ortaya çıkan sonucun gerçekten deneysel işlemden kaynaklandığını söylemek için ise iki veya daha fazla farklı grup kullanılması gerekir. Genellikle iki farklı grubun kullanıldığı durumlarda birbirine denk/eşit iki grup oluşturulur. Deney grubu olarak adlandırılan bir gruba deneysel işlem belirli bir süre uygulanırken, kontrol grubu olarak adlandırılan diğer gruba ise bu sürede herhangi bir işlem uygulanmaz. Sonrasında, iki grup uygun ölçme araçları veya standart testler kullanılarak karşılaştırılır. Dolayısıyla başlangıçta incelenen özellik açısından birbirine denk/eşit iki grup arasında deney sonrası farklılık oluşuyorsa ve bu farklılık deney grubunda deneysel işlem kaynaklı oluşuyor, ancak kontrol grubunda oluşmuyor ise bu durumda bağımsız değişkenin bağımlı değişkenin bir nedeni olduğu ileri sürülebilir.
Gelişimsel yöntemleri açıklayınız.
Psikolojide geçmişten günümüze insan davranışının veya özelliklerinin zamana bağlı olarak değişimini veya gelişimini anlamak, açıklamak ve buna yönelik uygulamalar sağlamak istenmiştir. Bunun içinde yaşın diğer değişkenler ile ilişkisini incelemeye yönelik araştırmalar planlanmıştır. Yaşa bağlı değişimi inceleyen ve gelişimsel araştırmalar olarak adlandırılan bu yöntemler ise kesitsel yöntem, boylamsal yöntem ve her ikisinin birleşimi olan kesitsel-boylamsal yöntemden oluşur.
Gelişimsel yöntemlerden biri olan kesitsel yöntemi açıklayınız.
Kesitsel yöntem, belli bir özelliğin zaman içerisinde veya yaşa bağlı değişimini ortaya koymak için farklı yaş gruplarını temsil eden bireylerin belirlenmesini ve bu belirlenen yaş gruplarındaki bireyler incelen özellik açısından aynı zamanda karşılaştırılmasını gerektirir. Örneğin, çocukluk yıllarında sosyal becerilerin gelişimini incelemek isteyen bir araştırmacı, çocukluk yıllarını temsil edecek biçimde yaş grupları belirleyebilir. Örneğin ikişer yaş aralıkları ile yaş grupları oluşturabilir. Bu çerçevede belirlediği tüm yaş gruplarından çocukların aynı zaman içerisinde sosyal becerilerini ölçecek ve bu ölçüm sonuçları açısından yaş gruplarını karşılaştıracaktır. Bununla birlikte, kesitsel yöntem farklı yaş gruplarındaki farklı zamanlarda ve koşullarda doğmuş olan çocukları aynı zamanda ölçerek karşılaştırması bir sınırlılığıdır.
Gelişimsel yöntemlerden boylamsal yöntemi açıklayınız.
Bu yöntemde ise belirli bir yaş grubundaki bireylerin belirlenerek, bu bireylerin incelenmek istenen özellik açısından gelişimlerinin belirli zaman süresince incelenmesini içerir. Böylece, belli bir yaş grubundaki bireylerin ilerleyen süreçteki incelen özellik bakımından değişimleri farklı zamanlarda ölçülerek karşılaştırılır. Örneğin yukarıdaki örnekte araştırmacı iki yaşındaki bir çocuk grubu belirleyecek ve bu yaş grubunu çocukluk dönemi sonuna kadar belirli aralıklarla yıllar içerisinde sosyal beceri gelişimi bakımından ölçecek ve ölçüm sonuçlarını analizler yaparak karşılaştıracaktır. Boylamsal yöntem ise aynı yaştan tek bir grubun yıllar boyunca incelenmesi nedeniyle ortaya çıkan sonuçların ayn yaştan diğer bireylere genellenmesi açısından yöntemsel sınırlılıklara sahiptir.
Gelişimsel yöntemlerden kesitsel-boylamsal yöntemi açıklayınız.
Kesitsel ve boylamsal yöntemlerin sınırlılıkları nedeniyle araştırmacılar, bu iki yöntemi bir arada kullanarak bu sınırlılıkları ortadan kaldırmaya çalışırlar. Kesitsel-boylamsal yöntem olarak adlandırılan bu yöntemde araştırmacı, yukarıda verilen örnekteki gibi bir yandan kesitsel yöntem ile farklı yaş gruplarını incelerken diğer yandan boylamsal
yöntem ile belli bir yaş grubunu belli bir zaman aralığında inceleyerek bu grupların karşılaştırmalarını yapabilecektir. Dolayısıyla her iki yöntemin sınırlılıklarını ortadan kaldırmakta ve özellikle farklı yaşlarda doğmaktan kaynaklanan etkileri ortadan kaldırabilmektedir.