Sosyal Dezavantajlı Çocuklar İçin Gelişimsel Destek Programları
Sosyal olarak dezavantajlı grubu oluşturan kişilerin özellikleri nelerdir?
Sosyal olarak dezavantajlı grubu oluşturan kişiler şu özellikleri taşır (Havighurst, 1965):
- Bu gruplar gelir düzeyi olarak toplumun en altında yer alırlar.
- Kırsala dayalı bir geçmişe sahiptirler.
- Toplumun büyük çoğunluğunda sosyal ve ekonomik ayrımcılığa uğramaktadırlar.
- En çok büyük şehirlerde görülmelerine karşın çok yüksek gelirli topluluklar dışında her yerde bulunmaktadırlar. Kırsal alanda sayıları oldukça fazladır.
UNESCO (2010) dezavantajlı bireyleri hangi kategoriler altında incelemektedir ve bu kategoriler neyi ifade etmektedir?
UNESCO (2010) dezavantajlı bireyleri; grupsal, yoksullukla ilişkili, konumsal ve bireysel farklar olmak üzere dört kategori altında incelemektedir:
- Grupsal: Etnisite, dil, din, ırk ve yerliliği kapsamaktadır.
- Yoksullukla ilişkili: Sosyoekonomik statü ve gelir yoksulluğunu kapsamaktadır.
- Konumsal: Yaşanılan yerin kentsel ya da kırsal bölge oluşu ile göçmenlik statüsünü ifade etmektedir.
- Bireysel farklar: Eğitilebilirlik ve özel eğitim gereksinimini ifade etmektedir.
Sosyal dezavantajlı çocukların genellikle sergiledikleri davranışlar nelerdir?
Sosyal dezavantajlı çocuklar genellikle şu davranışları sergilemektedir:
- Okuldan kaçma,
- Alkol, madde kullanma,
- Suç işleme ya da suç işleme
eğilimi içinde olma, - Şiddet eğilimi gösterme,
- Sokakta çalışma,
- Evden kaçma,
- Kendine zarar verme
Maccoby'nin alt sosyoekonomik düzeydeki ailelerle üst sosyoekonomik düzeydeki aileler arasında çocuk yetiştirme yöntemleri bakımından ortaya koyduğu temel farklar nelerdir?
Maccoby, alt sosyoekonomik düzeydeki ailelerle üst sosyoekonomik düzeydeki aileler arasında çocuk yetiştirme yöntemleri bakımından dört temel fark ortaya koymuştur (Akt.:Koçak ve Tepeli, 2006):
- Alt sosyoekonomik düzeydeki aileler otorite sağlamada itaate ve saygıya vurgu yaparken üst sosyoekonomik düzeydeki aileler çocukta merak ve bağımsızlığı vurgulamaktadırlar.
- Alt sosyoekonomik düzeydeki aileler daha otoriter olma ve güce dayalı disiplin yöntemleri kullanma eğilimi gösterirken üst sosyoekonomik düzeydeki aileler daha hoşgörülü ya da esnek bir tutum sergilemektedirler.
- Üst sosyoekonomik düzeydeki aileler çocuklarıyla daha fazla konuşmakta ve daha etkili bir dil kullanmaktadırlar.
- Üst sosyoekonomik düzeydeki aileler çocuklarına daha fazla sıcaklık ve şefkat göstermektedirler.
Kısıtlı dil uygulayan bir aile çocuğa hangi özellikleri olan bir dil ortamı sunar?
Bernstein, çocuklarının zihinsel gelişimiyle ilişkili olarak ailelerin dil davranışları üzerinde çalışmıştır. İki biçim ya da tür dil bulunmaktadır. Birinci türdeki dil “kısıtlı”, ikinci türdeki dil de “özenli” dildir. Kısıtlı dil uygulayan bir aile çocuğa şu özellikleri olan bir dil ortamı sunar (Akt.: Havighurst, 1965):
- Kısa, gramer olarak basit, çoğunlukla tamamlanmamış cümlelerin bulunduğu,
- Basit ve tekrarlı bağlaç kullanıldığı (böylece, o hâlde, çünkü),
- Bilgisel içerikte anlam kaymasına yol açılan,
- Sıfat ve zarfların tekrarlı ve az kullanıldığı,
- Kişi zamirinin sık kullanıldığı,
- Neden ve sonucun şaşırılarak kesin anlam içeren cümlelerin üretilemediği ifadelerin sık kullanıldığı,
- Bir önceki konuşma dizisinin pekiştirilmesi gerekliliğine işaret eden çok sayıda ifade ve sözcük grubu bulunan “Olmaz mıydı? Anlıyorsun ya? Biliyorsun ya?” vb. anlayışın sergilendiği,
- İmalı anlam içeren bir dilin kullanıldığı.
Özenli bir dil uygulayan bir aile çocuğa hangi özellikleri olan bir dil ortamı sunar?
“Özenli” bir dil uygulayan aile çocuğa şu özellikleri içeren bir dil ortamı sunar:
- Doğru gramer ve söz diziminin kullanıldığı,
- Mantıksal değişimlerin ve vurgunun özellikle farklı bağlaç ve yan cümlecikler kullanımıyla gramer olarak karmaşık cümle oluşturularak iletildiği,
- Mantıksal ilişkileri gösteren edatların sık kullanıldığı,
- “Ben” şahıs zamirinin sık kullanıldığı,
- Deneyimin düzenlenmesinde olasılıklara işaret eden bir dil kullanıldığı.
Sosyal açıdan dezavantajlı çocuk ne demektir?
Sosyal açıdan dezavantajlı çocuk, yetkin ve doyurucu bir yaşam sürmek için geçerli yetiştirilme süreci kesintiye uğramış çocuktur.
Türkiye'de genel olarak çocuk işçiliğinin temel nedenleri nelerdir?
Türkiye’de çocukların çalışmasının temel nedenleri ile çocuk çalışması konusunda uluslararası düzeyde yapılan çalışmaların sonuçları, büyük oranda birbiriyle benzerlik göstermekte ve genel olarak çocuk işçiliğinin temel nedenleri; yoksulluk, göç, nüfus fazlalığı, geleneksel bakış açısı, eğitim olanaklarının yetersizliği gibi etmenleri içermektedir (Tor, 2010).
Sokak çocuğu neyi ifade etmektedir?
Atauz (1998) sokak çocuğunu; yaşamı ve yaşam kaynakları için sokağı kendine mekân edinmiş, sorumlu yetişkin gözetiminden ve yönlendirmesinden yoksun olan, henüz yetişkinliğe ulaşmamış herhangi bir kız ve erkek çocuk olarak tanımlamaktadır.
Sokaktaki çocuklar ve sokağın çocukları arasındaki fark nedir?
“Sokaktaki çocuklar” ya da “sokakta çalışan çocuklar” deyimi; ailesinden giderek daha az destek alan, ailesinin geçim sorumluluğunu sokaklarda ve pazarlarda çalışarak paylaşan çocukları kapsar. Bu çocuklar için aile ortamı; oyun, kültürel etkinlik ve günlük yaşam mekânı olma özelliğini kaybetmiştir. Bu çocuklar için sokaklar, günlük etkinliklerin gerçekleştiği mekânlara dönüşmüş olmakla birlikte, çocukların çoğu akşamları evlerine dönmektedir. Aileleri ile olan ilişkileri zayıflasa da çocukların ev ya da aileye olan bağlılıkları devam etmektedir. “Sokağın çocukları” ise günlük geçim mücadelesinde ailelerinden hiçbir destek almayan, yalnız başlarına yaşayan, küçük bir grubu tanımlamaktadır. Bu çocuklar genellikle “terk edilmişler” olarak adlandırılmaktadır. Bu çocuklar güvensizlik duygusu, istenmeme, şiddete maruz kalma gibi nedenlerle ailelerini terk etmiş, evle olan bağları kopmuş ve bu nedenlerle aileden uzaklaşmış bir gruptur.
Aile Araştırma Kurumunun aile içi şiddete maruz kalan çocukların olası tepkileri ve kişilik özelliklerine ilişkin bulguları nelerdir?
Aile içi şiddetin doğrudan kurbanları olan çocukların olası tepkileri ve kişilik özellikleri ise şiddeti uygulayanlara derin bir nefret yoğunlaşmasıyla belirginleşmektedir. Aile Araştırma Kurumunun bulguları bu önermeyi doğrulamaktadır:
- Şiddet uygulanan hanelerin %74.5’inde çocuklar şiddete şahit olmaktadırlar.
- Şiddeti gözlemleyen çocukların gösterdikleri tepkilerin içinde en sık rastlananı %54’lük bir oranla ‘korku’dur.
- Örneklemin %8.4’ü çocukların yaşının henüz bir şey anlayamayacak kadar küçük olduğunu belirtmiştir.
- Çocukların %16.4’ü tepkilerini ‘babayı sevmemek’ şeklinde göstermektedir.
- Şiddete tanıklık eden çocukların %6.9’u hiç ses çıkartmamaktadır.
- Çocukların %4.9’u içlerine kapanmakta ve %4.9’u ise saldırgan davranışlara yönelmektedir.
Çocuğun sağlıklı bir ruhsal ve toplumsal gelişme gösterebilmesinin önemli ve öncelikli koşulu nedir?
Çocuğun sağlıklı bir ruhsal ve toplumsal gelişme gösterebilmesinin önemli ve öncelikli koşullarından biri, ailede tutarlı bir disiplinin uygulanması ve belli ölçüde bir otoritenin, denetimin varlığı ile olmaktadır. Öte yandan sert ve aşırı otoriter bir baba, çocukta olumsuz tutumların oluşmasına ve onun uyumsuz bir birey olmasına yol açabilmektedir.
Perry (2001) hangi özelliklere sahip çocukların şiddete başvurma bakımından risk altında olduklarını belirtmektedir?
Perry (2001) aşağıdaki özelliklere sahip çocukların şiddete başvurma bakımından risk altında olduklarını belirtmektedir (Akt. Taşdelen, vd. 2014):
- Saldırgan ve tepkisel olanlar, dürtülerini kontrol edemeyenler,
- Okulda sosyal etkinliklere katılmayıp dışarıda kalanlar,
- Derslerinde sorun yaşayan başarısız öğrenciler,
- Parçalanmış ailelerden gelenler ve çocuğa nasıl davranması gerektiğini yeterince bilmeyen anne ya da babası olanlar,
- Evde şiddete uğrayan ya da şiddete şahit olanlar,
- Geçmişinde istismara uğrayanlar.
Hangi davranışları sergileyen öğrencilerin şiddetin yakın işaretlerine sahip oldukları söylenebilir?
Aşağıdaki davranışları sergileyen öğrencilerin de şiddetin yakın işaretlerine sahip oldukları söylenebilir:
- Arkadaşları ya da aile bireyleriyle fiziksel olarak ciddi boyutlarda kavga etmek,
- Eşyalara ciddi oranda zarar vermek,
- Nedeni basit gibi görünen olaylar karşısında bile şiddetli biçimde öfkelenmek,
- Ölümcül şiddet uygulayacağına ilişkin ayrıntıları belirtilen tehditler etmek,
- Ateşli, kesici silah ve diğer tehlikeli aletlere sahip olmak ya/ya da bunları kullanmak,
- Kendini yaralayacağına ya da intihar girişiminde bulunabileceğine ilişkin tehditlerde bulunmak.
GAP Eylem Planının hazırlanma amacı nedir?
990’lı yıllardan sonra küreselleşme süreci ile birlikte gündeme gelen yerelleşme olgusu gerek yerel yönetimlerin gerekse yereldeki sivil toplumun ve diğer aktörlerin iş birliğiyle çok ortaklı yapıların etkin olmasını gündeme taşımıştır. Bu çerçevede; her bir bölgenin ihtiyaçlarını, potansiyellerini ve önceliklerini dikkate alan ve tüm bölgelerin ekonomik ve sosyal kalkınmasını birlikte hedefleyen bir politika önem kazanmıştır.
Bu kapsamda, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ekonomik büyüme, sosyal gelişme ve istihdam artışı sağlayarak bölgede yaşayan vatandaşların refah, huzur ve mutluluğunun artırılması amacıyla, 2008–2012 yılları arasında mevcut bölgesel kalkınma projelerini tamamlamak üzere GAP Eylem Planı hazırlanmıştır.
GAP 1. Eylem Planının önemli hedeflerinden biri nedir?
1. Eylem Planının önemli hedeflerinden biri, kırsaldan şehire göç, yoksulluk ve işsizlik gibi alanlarda yaşanan sorunlar ve değişen sosyal yapının doğurduğu yeni gereksinimlere yanıt verebilmek üzere bölgedeki sosyal yatırım gereksinimini karşılayabilmek ve bölgenin sosyal göstergeler bakımından ülke ortalamalarını yakalayabilmesini sağlamaktır.
GAP Eylem Planında, Sosyal Destek Programı'nın (SODES) oluşturulma amacı nedir?
GAP Eylem Planında “sosyal gelişmenin sağlanması” önemli bir bileşen olarak kurgulanmış ve bu bileşen altında; sosyal sermayeyi geliştirmek, insanların refah düzeyini yükseltmek, daha huzurlu yaşamalarını sağlamak ve bireyleri daha donanımlı duruma getirmek üzere insan odaklı bir bakış açısıyla Sosyal Destek Programı (SODES) oluşturulmuştur.
Yoksulluk kültürünü önlemeye çalışan, kişileri bir değer olarak kabul edip onlara kendilerini ifade edecekleri becerilerini geliştirip yeteneklerini açığa çıkartacakları fırsatlar sunmayı hedefleyen sosyal politika uygulamaları kapsamında SODES ile sosyal kalkınmanın gerçekleştirilmesi ve sosyal refahın artırılması için yoksulluk, göç ve kentleşme gibi sosyal sorunların çözümüne yönelik yerel dinamiklerin harekete geçirilmesi hedeflenmiştir.
SODES'in 2008 ve 2009 yıllarında uygulandığı iller hangileridir?
SODES 2008 ve 2009 yıllarında Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak illerinde uygulanmıştır.