aofsorular.com
ÇGE102U

Yaşam Alanları ve Çocuk Psikolojisi

2. Ünite 20 Soru
S

Çocuk psikolojisinin konu alanı nedir?

Çocuk psikolojisi, bireyin doğum öncesi döneminden başlayarak ergenlik evresine kadar süregelen gelişimini ele alır.  Bir bilim dalı olarak çocuk psikolojisi, büyüme ve olgunluk aşamalarını, çevresel faktörlerin bireyin gelişim alanlarına olan etkisini, çocukla toplumun diğer üyeleri arasındaki duygusal ve sosyal etkileşimini konu edinir.

S

Sosyal kültürel kuram neyi açıklar?

Sosyal kültürel kuram, kültürün ve sosyal etkileşimlerin çocuğun gelişimini ve yaşamını nasıl etkilediğini açıklar.

S

Olumsuz yaşam olaylarının çocuk psikolojisine etkisi nasıldır?

Çocuğun pskilolojisini etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Bunlar çocuğun doğumdan önce ve çocuğun hayata gözlerini açtığı ilk günden itibaren etkili olmaya başlar. Birtakım genetik faktörlerin yanı sıra aile içi ilişkiler, yakın çevre, okul çevresi, toplumsal hayattaki tüm ilişkiler çocuğun psikolojisini etkiler (Nazik, 2001). Ayrıca çocuğun bazı özel durumlarla karşı karşaya kalması hastalık, boşanma, ölüm, üvey-anne-baba yanında yaşama gibi durumlar çocukların psikolojisini etkileyebilmektedir. Böyle durumlarda alınabilecek önlemlerin ne olduğunu bilmek ve bu konuda deneyim sahibi olmak hem çocuğa hem de ailesine büyük yarar sağlayabilir. 

S

Çocuk psikolojisine etki eden süreğen hastalık ne demektir?

Çocuğun psikolojisini etkileyen önemli durumlardan biri de hastalıktır. Hastalık ani ya da süreğen olabilir. Hastalığın süreğen olarak nitelendirilebilmesi için yılda en az üç ay boyunca çocuğun yaşam kalitesinini etkilemesi ve bir ay süreyle hastanede yatmayı veya hastane kontrolünü zorunlu kalmasını gerekmektedir.

S

Çocuk psikolojisini etkileyen süreğen hastalık durumunun aşamaları nasıldır?

Sürecin başlangıcı olan baş etme aşamasında ailenin, tanıyı öğrenmesinin
ardından doğrudan hastalığa ilişkin bilgi edinmeleri önemlidir. Daha sonraki bir aşama olan tedavi planı oluşturmaları beklenmektedir. Bu karar doğrultusunda başvuracakları birimleri belirlemeleri söz konusu olmaktadır. Bu süreçte aile üyelerinin çocuğun bakımı ile ilgili bilgilendirilmeleri ve bakım aşamasına katılımlarının sağlanmaları önemli olmaktadır. Kamusal kaynaklardan faydalanma sürecinde ebeveynler, sağlık hizmeti almak üzere kamusal kaynaklara, hastanelere ve sağlık merkezlerine başvurmaktadır. Aile bireylerinin hastalıkla mücadele için bütün olarak hareket etmeleri beklenmektedir. Özellikle hasta çocukların kardeşlerinin anne babanın ilgi ve bakımını diğerine yöneltilmiş olmasından dolayı diğer çocuklarla olan ilişkilerde bazı zorluklar ortaya çıkabilmektedir. Son süreç olarak da çocuklarının süreğen bir hastalık tanısı almasından sonra ebeveynlerde ve çocuklarda oluşabilecek depresif duygu durum konusunda ailelerin farkındalık kazanmalarını ve gerekirse psikolojik destek almalarını sağlamak gerekmektedir.

S

Çocukluk dönemindeki çocukların ölüm algısı nasıldır?

İlk çocukluk yıllarında ölüm korkutucu değildir çünkü belirsiz ve bulanık bir kavramdır. Çocukların ölüm karşısındaki
tepkilerini incelemeden önce ölüm kavramının yaşlara göre gelişmesini anlamak daha yararlı olur. Çocuklar, ölümle çok küçük yaşlardan itibaren ilgilenmeye başlar. Anne-babanın konuşmalarını dinleyerek, ölüm haberlerini duyarak ve ölü hayvanları görerek sorular
sorar, bir anlam çıkarmaya uğraşırlar. Ancak çok etkilenmiş görünmezler. Genellikle beş yaştan önce “ölüm, ölmek, ölmüş” gibi sözler tam kavranmadan, duygulanım olmadan söylenir. Üç-dört yaşları için ölüm, uzun bir ayrılık ya da dönüşü olmayan uzun bir yolculuktur. Bu yaşlarda ölümün yalnız canlılar için değil cansızlar için de olabileceğini çocuk anlamaya başlar. Üç yaşında bir çocuk “bir adam ölmüş, sonra da evi ölmüş”diyebilir. Bu yaş çocukları yere yatarak ölmüş gibi yapar sonra da ayağa fırlayıp “ben canlandım” der.
Dört yaşında bir çocuk kafesinden ölmüş bir kuşu, “anne bak kuşumuz ölmüş” diye doğru olarak bildirebilir. Ancak biraz sonra “neden kalkmıyor, kalksın artık, ilaç verelim de iyileşsin” diyebilir.
Beş yaşlarında ölüm, uzun bir uyku ile eş anlama gelir ve yavaş yavaş korkutucu olmaya başlar. Çocuk, anne-babasının ölüp ölmeyeceğini sık sık sorar. Eğer aile çocuğu yatıştırmak için ölümün uykuya benzediğini söylemişse bazı çocuklar yatağa yatmaktan,
uykuya dalmaktan korkabilir.
Genellikle sekiz ve on yaşlarında ölümün yaşamın geri dönülmez bir sonu olduğu gerçeğini çocuklar benimsenmeye başlar. Yetişkinlerden çok farklı olarak küçük çocukların yas tutma yetenekleri sınırlıdır. Çocuk, yetişkin gibi uzun süre üzüntülü ve acılı kalamaz, içinden ne kadar tedirgin olsa da yaslı görünümü yoktur. Çocuğun yas dönemini sağlıklı geçirmesi sürecinde çevresindeki yetişkinlere birçok sorumluluk düşmektedir (Yörükoğlu, 1996). Dokuz on yaşlarından ergenliğe kadar uzanan dönemde hayali düşünceler devam eder zaman içinde çocuk ölümün tamamen geri dönüşü olmayan, tüm canlı varlıklarda görülen bir şey olduğunu kavramaya başlar. Teorik olarak ölümle ilgilenmeye başlar. Cenaze törenlerine ilgi duyarlar. Kendi aileleri ve yakın çevreleri için endişelenmeye başlarlar.
“Ne oldu?” sorusunu sıklıkla sorarlar. Yaşama ve ölüme felsefi bir bakış açısıyla yaklaşır. Ergenlikte özellikle yaşamın anlamı sorgulanır. Bazı ergenler ölüm korkusunu engellemek için yaşam şekillerinde değişiklik yapar. Ergenlik dönemindeki kayıplar kimlik gelişimi açısından oldukça önemlidir. Ergen bu dönemde kendini kabul, benlik saygısı düzeyini belirlerken varoluşunu da sorgulamaya başlayabilir (Yıldız, 2004).

S

Ebeveynleri boşanan çocukların boşanma sonrasında sergileyebileceği davranışlar nelerdir?

Boşanma nedeniyle parçalanmış aileye sahip çocuklarda saldırganlık, inatçılık, kendini suçlama, içe kapanma ve okula isteksizlik reaksiyonları da görülebilir.

S

Bebeklik dönemindeyken ebeveynlerin boşanmasına verilebilecek tepkiler nelerdir?

Bebeklik dönemindeki (0-3 yaş) boşanmaların çocuk açısından en az problemin yaşandığı dönem olduğu kabul edilmektedir. Çocuk, boşanmanın hemen öncesinde gerçekleşen rahatsız edici olay ve konulara şahit olmamaktadır. Dolayısıyla evde bu tür yaşantılara erken tanık olması bu süreçten daha az etkilenmesine neden olabilmektedir.

S

Beş altı yaşındaki bir çocuğun evebeynlerinin boşanmasına verdiği tepkiler neler olabilir?

Beş altı yaşlarında çocuğun abartılmış korkular, huzursuzluk ve sürekli bir endişe taşımasına neden olabilir (Yörükoğlu, 1996; Deniz Yılmaz, 2011; Barbaroğlu, 2013; Öngider, 2013).

S

Fiziksel istismar ne demektir?

Fiziksel istismar; 18 yaşından küçük çocuğun, anne-babası ya da bakımından sorumlu kişi tarafından sağlığına zarar verecek biçimde fiziksel hasara uğraması, yaralanması ya da yaralanma riski taşımasıdır. Bu hasar elle ya da bir nesneyle vurularak, itilerek, sarsılarak, yakılarak ya da ısırılarak oluşabilmektedir. Fiziksel istismar ya da taciz; kemiklerde kırılmalar, iç kanamalar, çürükler, yanıklar ve zehirlenme tarzında yaralanmalarla sonuçlanabilir. Fiziksel istismarın tedavisi çok yönlü olmalı, aile, çocuk ve çevresel etkenler üzerinde odaklanmalıdır (Nazik, 2001; Akgiray, 2007; Barbaroğlu, 2013; Santrock, 2014).

S

Duygusal istismar ne demektir?

Duygusal istismar; bakım veren kişi (ebeveyn, bakıcı, öğretmen, çocuklam ilgilenen yakın akrabalar gibi), tekrarlayıcı biçimde azarlayarak ve şiddet kullanarak çocukta ciddi psikolojik zedelenmelere neden olduğunda ortaya çıkar. Fiziksel ve cinsel istismar olgularında çogunlukla duygusal istismar da yer almaktadır. Duygusal istismara uğramış çocuklar, pasif kişilik özelliklerine sahip olan, kendine güveni olmayan ve antisosyal davranışlar gösteren kişiler olarak tanımlanmaktadır (Nazik, 2001; Akgiray, 2007; Barbaroğlu, 2013; Santrock, 2014)

S

Cinsel istismar nedir?

Cinsel istismar; bir çocuk ya da yetişkin arasındaki ya da bir çocukla ondan yaşça belirgin şekilde daha büyük bir başka çocuk arasındaki cinsel davranışlardır.

S

Çocuk istismar ve ihmalini önleyebilmek için neler yapılabilir?

Çocuk istismarını ve ihmalini önleyebilmek üzere ya da çocuk üzerindeki olumsuz etkilerini mümkün olduğu ölçüde azaltmak için şunlar önerilebilir:
• Okul öncesi dönemden lise dönemine kadar tüm okullarda tüm düzeylerde çocuklara, güvende olma, ihmal ve istismar konusunda bilgiler sunmak üzere programlar hazırlanabilir.
• Çocuk tacizi ile başa çıkabilmek için çocuklara vücutlarını koruma ve bu anlamdaki hakları anlatılabilir.
• Uzmanlar programlarında çocuklara vücutları üzerindeki hakları gibi konularda bilgi sunularak, bu konuda sınıf içi etkinlikleri ve drama çalışmalarına yer vermelebilir.
• Çocuklara iyi dokunma (örn. başına dokunma) ve kötü dokunma (örn. çocuğun vücudunun özel bölgelerine dokunma) açıkça anlatılmalıdır. Ancak taciz yalnızca dokunma ile gerçekleşen bir durum değildir. Çocuğun giyinik değilken bir kimse tarafından gözlenmesi, giyinik olmayan bir yetişkinin çocuğu kendisini gözlemeye teşvik etmesi, çocuğa pornografik film, resim vb. gösterilmesi yoluyla da tercih edilebilir.

S

Çocuk suçluluğu ile suçlu çocuk tabirleri arasındaki farklılık nedir?

Çocuk suçluluğu “çocuğun ceza kanunlarınca suç sayılan bir fiili işlemesi sonucunda, yargı organlarının önüne getirilmesi” şeklinde tanımlanırken suçlu çocuk “bir hukuki normu ihlal etmiş on sekiz yaşından küçük kimse” olarak ele alınmaktadır.

S

Sokakta çalışan çocuklar için uzmanlar neler yapabilir?

Sokakta yaşayan çocuklar için bir uzman olarak şunlar yapılabilir:
• Çocuk gelişimi uzmanları öncelikle ilgili kurum ve kuruluşlarla iş birliği yaparak bu çocukların ailelerine ulaşmaya çalışmalıdır.
• Ulaşabildikleri aileleri bilinçlendirmek için eğitimler, toplantılar yaparak bağlantıyı sürekli olarak devam ettirmelidirler.
• Bu ailelerin çocuklarıyla ilişkileri sürekli olarak takip edilmeli, gerekli destek verilmelidir.
• Sokak çocuklarına güvenli bir ortam sağlanmalı ve toplumla yeniden bütünleşmelerine yardımcı olacak beceriler geliştirilmelidir.
• Cinsel istismara maruz kalanlar, uçucu madde bağımlısı olanlar, sokaklarda çeşitli işler yapanlar, evlerinden kaçanlar ya da sokağa itilenler gibi farklı gereksinimleri olan çocuklar için güvenli ve destekleyici ortamlar sağlanmalıdır.
• Çocukların sokakta yaşamalarına yol açan temel nedenlere karşı alınacak önlemler desteklenmelidir.
• Kaynakları harekete geçirmek, sokak çocukların eğitim ve öğretim gereksinimlerini karşılamak üzere hükûmet kuruluşları ile birlikte özel sektör ve kamu sektörü ile ortak çalışmalar geliştirilmelidir.
• Polis, jandarma, sosyal hizmet uzmanları, psikologlar vb. gibi bu konumdaki çocuklarla ilgili görevler yapan kişilere yönelik eğitim çalışmaları düzenlenmeli ve bu çalışmalar desteklenmelidir.

S

Sokakta çalışan çocukların en büyük problemleri nedir?

Sokakta çalışan çocukların en büyük problemlerinden biri de “güvensizlik sosyalleşememe” sorunudur.

S

Göç ne demektir?

Göç, bireylerin ya da grupların belirli bir zaman aralığında bir ülkeden başka bir ülkeye, bir bölgeden başka bir bölgeye ya da bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim birimine hareket etmesi, kalıcı mekân değişikliği şeklinde tanımlanabilir. Göç bir yönüyle toplumsal, bir yönüyle ise bireysel bir süreçtir.

S

Göçün çocuk ve ergenler üzerindeki etkileri nasıl olabilirmektedir?

Göç yaşantısında çevresel değişim genellikle ani olduğundan, bireylerin uyum süreci bu değişimden olumsuz yönde etkilenebilmektedir. Özellikle çocuk ve ergenlerde göç yaşantısının etkileri daha olumsuz olabilmektedir. Çocuk ve ergenler göç sürecinde yetişkilere göre daha fazla risk altındadır ve bunun nedeni ise göçle birlikte gelen ani değişim ve fiziksel-ruhsal büyümeyle aynı anda baş etme zorunluluğuna bağlanmaktadır. Çocuklar için göçün etkileri dikkat çekicidir. Bu etkiler arasında çoğunlukla daha yüksek anksiyete, arkadaş ilişkilerinde yaşanan sorunlar, hiperaktivite belirtileri, travma sonrası stres bozukluğu, düşük benlik saygısı, düşük yaşam doyumu, çift dillilikten kaynaklanan sorunlar, altını ıslatma, düşük akademik başarı, kuşak çatışması en çok da uyum sorunları yer almaktadır (Polat Uluocak, 2009).

S

İstismar ve ihmale maruz kalan çocuklarda ne gibi sorunlar görülebilir?

İstismar türleri ve ihmal çocukta fiziksel ve psikolojik zararların yanı sıra gelişimsel bozukluklar, uyku bozuklukları, yeme bozuklukları, alkol veya ilaç bağımlılığı, depresyon, anksiyete, panik bozukluk, suç işleme ve şiddet davranışında artış, kendine zarar verme, intihara eğilim ve kendi çocuklarına da aynı yöntemleri kullanma eğilimi görülebilir (Diaz ve diğerleri, 2002; Akgiray, 2007).

S

Ellen Galinsky ve Judy David 'in (1998), çocuklarla boşanma hakkında iletişim kurmaya yönelik olarak önerdikleri kurallar nelerdir?

Ellen Galinsky ve Judy David (1998), çocuklarla boşanma hakkında iletişim kurmaya yönelik olarak bir dizi kural geliştirmiştir.
• Ayrılmanın nedeni çocuğa açıklanmalıdır.
• Ayrılmanın çocuğun hatası olmadığı açıklanmalıdır.
• Daha iyi hissetmenin zaman alabileceği açıklanmalıdır.
• Mümkün olduğunca tutarlılık sağlanmalıdır.
• Çocuklar ve kendileri için destek sağlanmalıdır (aktaran Santrock, 2014).