Bilişsel Gelişim ve Dil Gelişimi
Bilişsel gelişimle ilgili temel kavramlar nelerdir?
Bilişsel gelişimle ilgili temel kavramlar; algı, dikkat, taklit, bellek ve hatırlama, yaratıcılık, kavram, düşünme ve akıl yürütme, problem çözmeden oluşur.
Alıcı hücreler, dış çevredeki fiziksel enerjileri sinirsel enerjiye dönüştürür. Bu sinirsel enerji beyinde işlendiğinde ortaya algısal bir ürün çıkar. Yapılan işleme algılama, ortaya çıkan ürüne algı denir. Algının amacı duyularla elde edilenleri bazı bilişsel ögelerle eşleştirme ve evrendeki olguları anlayabilmedir.
Dikkat, uyarıcılar üzerinde bilinçli bir odaklaşma sürecidir. Çevrede bulunan pek çok uyarıcıdan dikkat edilenler ve önemli olan bilgiler öğrenilir.
Taklit bir davranış örneğini ya da modelini takip ve kopya etme yeteneğidir.
Bellek, bireyin deneyimlerinden elde ettiği, öğrendiği bilgileri güvenilir biçimde tam ve doğru olarak depolamaya ve istenildiği zaman yeniden kullanmaya olanak sağlayan bilişsel bir yetenektir. Bellek sürecinde tanıma ve hatırlama önemlidir. Tanıma, önceden gösterilen nesnenin diğer nesneler içinden seçilmesidir. Hatırlama ise uygun bir uyarıcı ile zihindeki bilgilerin güvenilir şekilde, değişmeden bilinçli hâle gelebilmesidir.
Yaratıcılık bir düşünme biçimi olarak, hayal gücü ile çok yakın bir ilişki içindedir. Tüm duygusal ve zihinsel etkinliklerde, her türlü çalışma ve uğraşı içinde yer alır. Yaratıcılık, yeni alışılmadık ve benzersiz yollardan giderek, bilinen şeylerden yeni bir şeyler oluşturmak, çeşitli sosyo-kültürel ortamlarda, durumlarda akıcı, esnek, orjinal ve başkalarına çağrışım yapabilecek nitelikte davranış ve ürün ortaya koyabilme şeklinde tanımlanır.
Kavram, ortak duygu, düşünce ve tepkilere yol açan olgu, olay ve nesnelerdir.
Düşünme, mevcut bilgilerden başka bir şeye ulaşma ve sahip olunan bilgilerin ötesine gitme şeklinde de tanımlanır. Akıl yürütme, daha önce öğrenilmiş bilgilerin yeni karşılaşılan soruna çözüm bulmak için birleştirilip düzenlenmesidir.
Problem çözme, bir amaca erişmekte karşılaşılan güçlükleri yenme sürecidir.
Dil gelişimi ile ilgili temel kavramlar nelerdir?
Dil gelişimi ile ilgili temel kavramlar; dil, iletişim ve konuşmadır.
Dil, anlam, üretim ve kullanımdaki özellikleri ile yalnızca insanlarda olan bir yetenektir. İletişimi sağlama aracıdır. Sesler, semboller ve sözcükler gibi temel birimlerden oluşur. Dil, çocuğun öğrenmesinde önemli bir yer tutar. Çocuk, yetişkin konuşmalarını taklit ederek dili öğrenir. Ayrıca dil, bilgi iletmeyi düzenleyen bir dizi kurala göre birleştirilmiş karmaşık, sözel simge olarak tanımlanabilir. Dil gelişiminin temelinde iletişim kurma, diğerleri¬nin dikkatini çekme, isteklerini, duygu ve düşüncelerini iletme gereksinimi bulunur. Dil; biçim, içerik ve kullanım olmak üzere üç bileşenden oluşur.
İletişim, kişiler arasında bilgi ve düşünce alışverişini sağlar. İletişim, kaynak ve hedef arasında davranış değişikliği oluşturmak amacıyla bilgi, tutum, duygu ve becerilerin anlamlarının ortak kılınması, paylaşılması için gerçekleştirilen etkileşim sürecidir.
Konuşma, iletişimde kullanılan en yaygın yöntemdir. Konuşma düşüncelerin, duyguların ve bilgilerin seslerden oluşan dil aracılığıyla aktarılmasıdır. Konuşmada; akciğerler, gırtlak, dil ve diğer ağız yapıları hızlı ve eşgüdümlü olarak kullanılır. Konuşma, zihinsel bir çabayla, zihinsel birikimle oluşturulan iletinin dil aracılığıyla karşıdakine sunulmasıdır.
Dilin bileşenleri nelerdir?
Dilin bileşenleri; ses bilgisi, anlam bilgisi, söz dizimi, biçim bilgisi ve kullanım bilgisinden oluşur.
Ses Bilgisi (Fonoloji): Sesbilgisi, bir dildeki ses sistemi ile ilgili kurallardır. Bir dildeki seslerin yapısı, dağılımı ve sıralanmalarını içerir. Sesbirim (fonem) bir dilde anlam değişikliği yaratabilen en küçük ses birimine verilen isimdir. Türkçe’ de 8 ünlü, 20 ünsüz toplam 28 sesbirim vardır.
Anlam Bilgisi (Semantik): Anlam bilim, hem kavramları ifade eden sözcük etiketleri hem de kavramlar arasındaki bağlantıları ifade eden şemalar ya da semantik bağlantılar anlamına gelir. Anlam bilimsel bağlantılar-şemalar-kavramsal bilgiyi düzenlemeyi sağlayan bellekteki bilişsel yapılar olarak düşünülebilir. Bu bağlantılar yeni bir öğrenme durumunu ve bilgiyi geri çağırmayı kolaylaştırır ve daha önce öğrenilen kavramların değerlen-dirilmesine, düzenlenmesine katkıda bulunur.
Söz Dizim Bilgisi (Sentaks): Söz dizimi, bir dilde hangi sözcük gruplarının ad öbeği olarak kurulabileceğini, hangi sözcük gruplarının eylem öbeği olarak kurulabileceğini belirler. Söz dizimi, sözcüklerin kurallı bir biçimde sözce içinde diziliş kurallarını içerir.
Biçim Bilgisi (Morfoloji): Çocukların zihinsel becerileriyle birlikte dilleri de geliştikçe, kazanılan her yeni söz, dizimsel ve biçimsel öğe tümcelerin uzunluğunu ve karmaşıklığını etkiler. Kazanılan her yeni morfem ile çocukların tümcelerinin uzunluğu da artar. Biçim bilgisi, genel olarak sözcük yapısına ilişkin bilgi anlamına gelir. Başka bir deyişle biçim bilgisi; sözcüklerdeki kök ve ekleri, bunların kurallı düzenleniş biçimleri ile türetilişlerindeki özellikleri içerir. Biçim bilgisi sözcüklerin içyapılarını ilgilendiren kurallardır.
Kullanım Bilgisi (Pragmatik): Kullanım bilgisi, dilin biçiminden çok amaçlarını, sosyal etkileşim için farklı kişi ve durumlarda kullanım tarzını (sosyal uygunluğunu) ve söylemi belirleyen kurallardan oluşur. Dilimizi çoğu zaman kiminle, nerede ve nasıl konuştuğumuza göre uyarlamayı öğreniriz. Bir konuşmaya başlarken, sürdürürken veya konuşmayı sonlandırırken uymamız gereken kurallar vardır. Ayrıca bu kurallar, bir sosyal durumdan diğerine değişebilir. Çocuklar dilin bu bileşenini ilgilendiren kuralları erken yaşlarda öğrenmeye başlar.
Kalıtım ve çevre bilişsel ve dil gelişimini nasıl etkiler?
Kalıtım bireye anne ve babadan genler yoluyla geçen özelliklerdir. Tek hücreyle yaşama başlayan insan yavrusu, bu hücrenin içindeki genlerde kodlanmış bilgilerin yönergesine uyarak belirli aşamalarda değişik gelişim basamaklarına ulaşır. Çevre, kalıtımla getirilen özelliklere gelişme olanağı veren veya kalıtımla getirilen özellikleri sınırlandıran dış uyarıcılardır. Herkes gelişmeye açık bir kapasite ile doğar ve bu kapasite, içinde bulunulan çevrenin etkilerinin niteliğine göre biçimlenir. Yani, çocuğun etkileşimde bulunduğu çevrenin tümü onun gelişiminde etkili olmaktadır.
Yeni doğan bir çocuk kuşkusuz anne babasından aldığı kalıtımsal özelliklerle belirli bir potansiyele sahiptir. Bunun yanında dış uyarımlara da son derece açık bir canlıdır. Daha ilk günlerden aldığı uyarımlar, ondaki bu potansiyel özelliklerin olumlu veya olumsuz yönde gelişmesine neden olabilir. Yalnız başına kalıtım, belirleyicilikten uzaktır. Çocuğun genetik süreçleri ne olursa olsun uygun olmayan bir çevre gelişimi geciktirebilir, hatta engelleyebilir. Fakat benzer çevre şartları altında aynı gelişim sonuçları da ortaya çıkmaz. Bu da kalıtımın önemini gösterir. Dil gelişiminde de çevre, kalıtımdan bağımsız değildir. Çocuğun doğuştan getirdiği ve sınırları belli olan bir zekâ kapasitesi vardır. Bu kapasite çevre şartlarına göre üst sınıra ulaşabilir, engellenebilir ya da gecikebilir. Bilişsel gelişim ile dil gelişimi arasında paralel bir ilişki vardır. Çevre şartlarının bilişsel gelişime katkı sağlaması dil gelişimini olumlu yönde etkilerken, dildeki gelişme de bilişsel gelişimi olumlu yönde etkiler. Buna karşın olumsuz çevre koşullarının da gelişim üzerinde olumsuz etkileri vardır. Çevresel kirleticiler de hem bilişsel hem de dil gelişiminde olumsuzluklara neden olur. Dünyada ve Türkiye’ de çok sayıda çocuğu etkileyen veya etkileyebilecek olan çevresel etmenler arasında; metaller (kurşun, cıva, manganez), endüstriyel yan ürün olan polihalojenli aromatik hidrokarbonlar, tarımda yaygın olarak kullanılan pestisitler ile özel durumlarda karşılaşılan radyasyon gelişim üzerinde önemli etkilere sahiptir. Ayrıca annenin veya ailenin uygulamaları nedeni ile çocuklara olumsuz bir çevre sunma, alkol (fetal alkol sendromu), çevresel sigara dumanına maruz kalma, teknolojik araçlar çocukların bilişsel ve dil gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir.
Beslenme bilişsel ve dil gelişimini nasıl etkiler?
Bilişsel ve dil gelişimini etkileyen etmenlerin başında beslenme yer alır. Anne sütü ile beslenme, bebeğin zekâ gelişimini ve entelektüel yapısını olumlu yönde etkilerken, konuşma sorunlarının da daha az olmasını sağlar. Bu durum anne sütündeki protein ve yağların bebeğin beyin gelişimi için en uygun miktarda ve yapıda olmasına bağlıdır. Anne sütünde bulunan taurin, uzun zincirli doymamış yağ asitleri ve sinir büyüme faktörlerinin beyin gelişiminde önemli rolü vardır. Kolostrum da içeriği açısından beyin gelişiminde oldukça önemlidir. Anne sütü ile beslenen bebeklerin daha erken aylarda yürüdükleri ve gelişim indekslerinin daha iyi olduğu gözlenmiştir. Özellikle emzirmenin hem besinsel olarak hem de anne-bebek ilişkisi sonucu gelişime katkısı büyüktür. Ayrıca dünyada ve Türkiye’de çok sayıda çocuk demir, çinko ve iyot eksikliğinden olumsuz yönde etkilenir.
Aile bilişsel ve dil gelişimini nasıl etkiler?
Çoğu çocuk bir ailede doğar ve büyür, aile içindeki tutumlar gelişimi olumlu veya olumsuz yönde etkileyebilir. Sevgi, uygun uyarı, tutarlı tutumlar ile disiplin verilmesi gelişimi olumlu etkilerken, istismar ve her türlü ihmal çocuğun gelişim potansiyeline ulaşmasına engel olur. Ailedeki birey sayısının fazla olması ve ailede iki ayrı dilin konuşulması, ailenin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik koşullar, çocuğun bilişsel ve dil gelişiminde önemli bir yere sahiptir.
Paiget’nin bilişsel gelişim kuramı nasıl açıklanabilir?
Bilişsel gelişimi, organizmanın çevreye uyum yeteneği olarak tanımlayan Jean Paiget’nin bilişsel gelişim kuramının anlaşılabilmesi için bazı temel kavramların açıklanması gerekir. Piaget’nin bilişsel gelişim kuramındaki temel kavramlardan şema, adaptasyon (uyum), örgütleme (organizasyon) ve dengeleme kavramları önem taşır.
Piaget’ye göre insan gelişimi basamaklar serisidir. Her basamağa ait özellikler, çocuğun bilişsel fonksiyonlarının özelliklerini kapsar. Piaget bilişsel gelişimin evreler halinde gerçekleştiğini belirterek bilişsel gelişim kuramında dört temel kuralın olduğunu ifade etmiştir. Bunlar;
• Evreler değişmez bir şekilde belli bir sıra ile ortaya çıkar.
• Evreler arasında hiyerarşik bir sıralama vardır. Her bir evre kendisinden önceki evrelerin kazanımlarını da içerir.
• Bireysel farklılıklar söz konusudur. Her birey kendisine göre bir gelişim gösterir.
• Her dönem için kritik olan gelişim özellikleri vardır.
Bu temel kurallara göre Piaget bilişsel gelişimi dört döneme ayırarak incelemiştir. Bunlar;
• Duyu-Motor Dönem (0-2 yaş)
• İşlem Öncesi Dönem (2-7 yaş)
• Somut İşlemler Dönemi (7-11 yaş)
• Soyut İşlemler Dönemi (11 yaş ve üzeri)
Bruner’in bilişsel gelişim kuramı nasıl açıklanabilir?
Bilişsel gelişimi tepkilerin uyarıcıdan bağımsız hale gelmesi olarak tanımlayan Jerome Bruner’e göre bilişsel gelişim, yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Bruner bilişsel gelişimin fonksiyonlarını ve işlevlerini incelemiş; bilişsel gelişimin duyu organlarından giderek bağımsız hale geldiğini belirtmiştir. Bu süreçte sembollerin ve dilin önemini vurgulamıştır. Bruner’a göre dil, bilişsel gelişimin anahtarıdır. Dile çok önem vermiştir. Bebeklik, ilk çocukluk, orta çocukluk, ergenlik (son çocukluk) ve erişkinlik üzerine çalışmalarını yoğunlaştıran Bruner, insan gelişimini, eylemsel, imgesel ve sembolik dönem olmak üzere üç döneme ayırarak incelemiştir.
Gagne’nin bilişsel gelişim kuramı nasıl açıklanabilir?
Çocuğun doğuştan öğrenmeye hazır olduğunu, çocuğun da bilişsel gelişiminin bu doğuştan donanımla elde ettiği deneyimlerinin birikimine bağlı olarak ortaya çıktığını savunan Robert Gagne; gelişimin “basitten karmaşığa doğru” olan temel ilkesi doğrultusunda bilişsel gelişimi sekiz düzeye ayırarak incelemiştir. Bunlar:
• İşaretle öğrenme düzeyi: Bu düzeyde öğrenme, davranışsal psikolog Pavlov tarafından ilk kez tanımlanan klasik koşullanmadan oluşur. Öğrenmenin basit şeklidir, birey uyarıcılara tepki vermeyi öğrenir.
• Uyarım-tepki ile öğrenme düzeyi: Bu düzeyde birey, Skinner tarafından geliştirilen edimsel koşullanma yoluyla öğrenir.
• Zincirleme öğrenme düzeyi: Bu düzey öğrenmenin daha gelişmiş bir şeklidir. Uyaran- tepki arasındaki ilişkiyi belli bir sıra ile öğrenme esastır. Ayrıca bu öğrenme, en karmaşık motor becerilerin (piyano çalma, bisiklete binme, vb.) öğrenildiği süreçtir.
• Sözel bağ kurma düzeyi: Dil becerilerinin gelişmesinde önemli bir süreçtir. Bu düzeyde öğrenme, kelimeler ve anlamları arasında ilişki kurmayı temel alır. Zincirleme öğrenmenin bir türüdür, ancak bağlantılar sözel birimlerdir.
• Ayırt ederek öğrenme düzeyi: Bu düzey sistematik bir şekilde farklı uyarıcılara farklı tepki vermeyi esas alır.
• Kavram öğrenme düzeyi: Birbirine benzer özellikleri olan nesne, olay veya nesneleri sıralama, sınıflama ya da kategorilere ayırmayı içerir. Örneğin; renk, şekil, boyut, şiddet, dalga boyu gibi somut veya soyut özelliklerine göre gruplama yapma.
• Kurallı öğrenme düzeyi: Bu düzeyde kavramlar arasındaki ilişkileri öğrenmek ve farklı durumlarda bu ilişkileri uygulamak gibi yüksek düzey bilişsel süreci içerir. Problem çözmeyi kolaylaştıran bilgi edinme ile ilgili bir düzeydir.
• Problem çözme düzeyi: Gagne’ye göre bilişsel sürecin en yüksek seviyesidir. Bu düzeyde birey öğrendiği kuralları kullanarak karşılaştığı problemleri çözer.
Vygotsky’nin sosyokültürel bilişsel gelişim kuramı nasıl açıklanabilir?
Bilişsel gelişimle ilgili sosyal bir kuram oluşturan Lev Vygotsky’ye göre, bilişsel gelişimin kaynağı, kişisel psikolojik süreçlerden önce, insanlar ve kültür arasındaki etkileşimdir. Kişisel psikolojik süreçler ise insanlar arasında paylaşılan sosyal süreçlerle başlar. Vygotsky’nin kuramında karmaşık bilişsel süreçlerin ilk önce sosyal süreçler olarak başlayıp daha sonra özerk oldukları betimlenir. Ayrıca çocuğun kendi kendine konuşmasının yani içsel konuşmasının, zor ve alışık olmadığı araçlarla uğraşmasının gelişimine katkı sağlayacağı da belirtilmektedir. Vygotsky, diğer insanların konuşmalarını öğrenip daha sonra bu konuşmaları kendilerine yardım etmek için kullanan çocukların problemlerini çözebildiklerini öne sürmüştür.
Bu kurama göre, çocuğun bilgiyi içselleştirmesine ve kazanmasına yardım edebilmesi için yetişkinin iki odak noktası belirlemesi gerekir. Bunlar;
• Yetişkin yardımı olmadan, çocuğun bağımsız olarak kendi kendine sağlayabileceği gelişim düzeyini belirlemek.
• Yetişkin rehberliğinde çalışan çocuğun, gösterebileceği potansiyel gelişim düzeyini belirlemek.
Bu iki nokta arasındaki fark, çocuğun “gelişmeye açık alanı”nı oluşturur. Vygotsky’nin gelişim ve eğitime getirdiği en önemli kavram gelişmeye açık alandır.
Psikolinguistik kuram nasıl açıklanabilir?
Psikolinguistik kuramcılardan Noam Chomsky ve Lenneberg; dil gelişiminin biyolojik temellere dayandığını ve çevrenin dil gelişiminde etkili olduğunu belirtir. Bu kurama göre dil öğrenebilmek için insanlar, özel bir mekanizmaya sahip olarak dünyaya gelirler. Bu mekanizma, çocuğun yakınında konuşulan dili içselleştirmesini, kuralları anlamasını, öğrenmesini ve kurallara uygun olarak konuşmasını sağlar. Tüm çocuklar aynı aşamalardan geçer, biyolojik olarak belli olgunluğa eriştiklerinde konuşmayı öğrenir.
Psikolinguistik kuramcılara göre konuşmayı öğrenmede, sözcüklerin anlamlarını kavramayla anlamlı sesler çıkarma ya da konuşma olmak üzere iki farklı süreç etkili olur. Bu süreçler birbiriyle iç içe olup bilişsel gelişime paralel olarak gelişir.
Davranışçı kuram nasıl açıklanabilir?
Davranışçı kuramcı Skinner’a göre, konuşma tıpkı diğer davranışlarda olduğu gibi işlevsel şartlanma yoluyla kazanılır. Bebekler çeşitli sesler çıkarıp tekrar ederken, doğru sözcüklere benzer sesler çıkardıklarında, anne babası ve çevresindekiler tarafından pekiştirilmesi ve pekiştirilen seslerin daha çok kullanılması ile çocuğun dil alanı gelişir.
Bazı dil bilimciler, dilin kazanılmasının sadece taklit ve pekiştirme ile açıklamanın yeterli olmadığını belirtir. Aynı ev ortamında yetişen çocukların farklı zamanlarda konuşmaya başlaması ve farklı kültürlerde yetişen çocukların ilk sözcüklerin benzer olması gibi nedenler, dil gelişimine yönelik farklı bakış açılarının ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Sosyal öğrenme kuramı nasıl açıklanabilir?
Sosyal öğrenme kuramı dilin öğrenilmesinde gözlem modelinin önemini vurgular. Çocuklar dili, bölüm bölüm taklit ve geliştirmeyle öğrenir. Çocuğun bir sözcüğü duyar duymaz taklit etmesi gerekli değildir. Bazen bir çocuk, bir sözcüğü on- on beş kez duymasından bir hafta ya da daha az zaman geçtikten sonra taklit edebilir.
Sosyal öğrenme kuramcılarına göre dil, ebeveynin model olması, çocuğun taklit etmesi, anne babanın pekiştirmesi ve düzelterek geribildirim vermesi ile kazanılır. Bu kurama göre çocuk duyduğunu taklit eder, destek ve genelleştirme ile öğrendiğini yeni duruma uygular. Bu aşamaların sonucunda bazı söz ve söz öbeklerini ne zaman ve nerede kullanacağını anlar.
Etkileşimci kuram nasıl açıklanabilir?
Etkileşimci kurama göre dil, kalıtım ve çevre etkileşimiyle gerçekleşir. Çocuklar dil öğrenme yeteneğiyle dünyaya gelir ve dili kazanmaya gereksinim duyar. Piaget’e göre çocuklar iki yaşta kendilerini duyusal-motor yoluyla ifade eder. İki yaşına gelen çocuk olaylar, insanlar ve durumlarla ses bağlantısı kurar. İnsan ve nesneleri temsil eden semboller sistemi geliştirir. Çocuk için bu sistem sonraki bilişsel gelişimi için de gereklidir. Çünkü bilişsel gelişim ile dil gelişimi paralellik gösterir. Dil gelişimi ve bilişsel beceriler çocuğun çevresiyle etkileşimlerinden çıkardığı sonuçlarla gelişir. Bebekler doğduğu andan itibaren konuşmaya, üç-dört aylık olduğunda sese tepki vermeye başlar ve sesin geldiği yöne doğru döner ve sesin kaynağını ararlar. Çevreyle etkileşime girmenin dil gelişimi üzerinde büyük etkisi vardır.
Dil gelişim süreci hangi dönemlerden oluşur?
Dil gelişimi, doğumla birlikte başlayan ve tüm yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Bilişsel işlevleri yerinde olan ve olağan bir toplumsallaşma ortamı içinde büyüyen iki yaşını doldurmuş tüm çocuklar, formal eğitimden geçmeden doğdukları dil ortamında duydukları dilin dizgesini içselleştirip bu dille yaşıtları ve yetişkinlerle iletişim kurmayı başarırlar.
Yaşamın ilk birkaç ayında bebekler gerçek konuşmanın temeli olan ağlama ve anlamsız sesler çıkarma yoluyla iletişim kurarlar. Çocuklar dili öğrendikçe daha etkili iletişim kurmak için sözcük ve işaretleri birleştirirler. Çocukların işaretleri anlama ve kullanma becerisi, sözlü dilden bağımsız bir şekilde gelişebilir. Dil bilimciler altı aya kadar tüm bebeklerin aynı dili konuştuğunu, ikinci altı ayda ise çevresinde duyduğu seslere özel bir duyarlık geliştirdiklerini ifade etmiştir.
Dil gelişim süreci, iç dil (8-9 ay), alıcı dil (9-13 ay) ve ifade edici dil (18-24 ay) olmak üzere üç dönemden oluşur.
İç dil; evrenseldir ve tüm dünya çocuklarında görülür.
Alıcı dil; konuşma öncesi sözcükleri anlama becerisi olarak tanımlanır.
İfade edici dil; iletişim kurarken kullanılan dildir. Çeşitli sesleri üretebilme, kelime ve cümleleri oluşturabilme, doğru ve gramatik dil örüntülerini kullanabilme yeteneğidir.
Dil gelişimi dönemi kaça ayrılır?
Dil gelişimi konuşma öncesi ve konuşma dönemi olmak üzere ikiye ayrılır. Bu iki dönem kendi içinde alt dönemlere ayrılarak incelenir. Konuşma öncesi dönem; yeni doğan, agulama, gığıldama, mırıldanma ve mırıldanmanın tekrarı dönemlerinden oluşur. Konuşma dönemi ise ses- sözcük, tek sözcük, iki sözcüklü birleşimler, üç ve daha fazla sözcüklü cümleler dönemi ve gramer kurallarına uygun konuşma dönemlerinden meydana gelir.
Çocuklarda bilişsel gelişimi desteklemek amacıyla doğumdan yetişkinliğe kadar yapılabilecekler nelerdir?
• Çocuğun ilk çıkardığı sesler dinlenmeli, yeni sesler çıkarması için cesaretlendirilmelidir.
• Çocuklara zengin uyarıcılı bir çevre sunulmalı, farklı boyut ve dokularda ses çıkaran nesneler verilmelidir.
• Çocuk düşünme düzeyinin üzerinde bilgi edinmesi için zorlanmamalıdır.
• Çocukların küçük yaşlarda bellekleri kısa süreli olduğu için öğretilecek bilgiler parça parça açıklanmalıdır.
• Çocuğa bilgi hazır olarak verilmemeli, çocukların bilgiye deneme yanılma yoluyla araştırarak ulaşması sağlanmalı ve çocuk öğrenmeye güdülenmelidir.
• Çocukların çalışmalarına müdahale edilmemeli, ancak gerektiğinde onlara rehberlik edilmelidir.
• Çocuklara yapılacak her türlü açıklama, kısa olmalıdır.
• Çocuk dramatizasyon, oyun, sanat, müzik gibi etkinliklere yönlendirilmelidir.
• Çocukların mümkün olduğu kadar ellerini kullanmalarına ve eşyalara dokunmalarına izin verilmelidir.
• Çocuklara karmaşık konular açıklanırken bol örnekler verilmeli, bağlantılar kurulmalı ve karşılaştırmalar yapılmalıdır.
• Çocuğa çevresindeki nesne ve olaylarla ilgili sorular sorulmalı ve onların sorularına sabırla basit ve anlaşılır yanıtlar verilmelidir.
• Çocukların düşünce sistemlerini desteklemek amacıyla somut nesnelerle korunum, sınıflandırma, sıralama, tersine çevirme ve uzaysal işlemlere yönelik etkinlikler yapılmalıdır.
• Çocuklara sunulan konuların daha iyi anlaşılması için grafikler, şekiller ve tablolar kullanılmalıdır.
• Toplumsal, kültürel, teknolojik ve ekonomik konularda çocukların tartışmaları ve hipotezler kurarak ispat etmeleri sağlanmalıdır.
• Çocuklar, bilimsel düşünmeye alıştırılmalı ve problem çözerken yüksek sesle düşünmeleri sağlanmalıdır.
Çocuklarda dil gelişimini desteklemeye yönelik sıfır-bir yaşta neler yapılabilir?
• Şarkı ya da ninni söylerken, bebeğin yüz hareketleri taklit edilmelidir.
• Beslenme, banyo, alt değiştirme gibi bakım saatleri konuşma saatlerine dönüştürülmelidir.
• İsmi ile seslenildiği zaman bebeğin bakması teşvik edilmelidir.
• Çıkardığı bütün sesler pekiştirilmelidir.
• “ma” ve “ba” gibi heceleri çıkarması için desteklenmelidir.
• Göz kontağı kurması sağlanmalıdır.
• Onunla konuşurken değişik ses tonları kullanılmalıdır.
• Seslerin farkına vardıkça (kapı sesi, telefon sesi, vb.) ne olduğu ona açıklanmalıdır.
• Söyleneni anlaması için ona zaman tanınmalıdır.
• Günlük aktiviteleri tanımlarken aynı ifadeler kullanılmalıdır.
• Parmak oyunları, ceee-eee gibi oyunlar oynanmalıdır.
• Kitaplarla tanıştırılmalıdır.
Çocuklarda dil gelişimini desteklemeye yönelik iki-üç yaşta neler yapılabilir?
• Çocuğun model alması için basit ve anlaşılır cümleler kullanılmalıdır.
• Çocuğun yaptığı resimler hakkında konuşulmalıdır.
• Çocuğun diğer çocuklarla oynaması için fırsatlar yaratılmalıdır.
• Kitap içindeki eylemler tanımlanmalı, onlar kısa cümlelerle anlatılmalıdır.
• Çocuğun sorulara verdiği cevaplar dinlenmeli ve sorunun cevabı yetişkin tarafından da tekrarlanarak çocuğa olumlu model olunmalıdır.
• Çocukla altında-üstünde, içinde-dışında gibi kavramların vurgulandığı oyunlar oynanmalıdır.
• Çocuğun söylediklerinin anlaşıldığını göstermek için söylediği cümleler tekrarlanmalıdır.
• Resimli kitaplardaki resimler hakkında konuşulmalıdır.
Bilişsel ve dil gelişimini değerlendiren araçlara hangi testler örnek olarak verilebilir?
Bilişsel ve dil gelişimini değerlendiren araçlara; Stanford-Binet Testi, Wechsler Çocuklar İçin Zeka Ölçeği- IV, Raven Standart Matrisler Testi (RSPM), Bilişsel Değerlendirme Sistemi (CAS), Denver Gelişimsel Tarama Testi (DGTT), Gazi Erken Çocukluk Gelişimi Değerlendirme Aracı (GEÇDA), Ankara Gelişim Tarama Envanteri (AGTE), Gelişimi İzleme ve Destekleme Rehberi (GİDR) ve Peabody Resim Kelime Testi (PRKT) örnek olarak verilebilir.