aofsorular.com
HUK215U

Yaptırım Teorisi

8. Ünite 20 Soru
S

Ceza genel hukukunun incelediği en önemli teorisi hangisidir?

Ceza genel hukukunun incelediği en önemli teorisi “suç teorisi”dir. Ceza genel hukukunun suç teorisinden sonra incelediği ikinci önemli teori ise yaptırım teorisidir.

Ceza genel hukukunun suç teorisinden sonra incelediği ikinci önemli teori yaptırım teorisidir. Yaptırım, en genel tanımıyla, ceza kanunlarında suç olarak düzenlenen fiillere karşılık olarak belirlenmiş cezalar ve güvenlik tedbirleridir. Bu temel yaptırım türlerine ek olarak günümüz ceza hukukunun geldiği süreçte “onarıcı adalet anlayışı”nın da sonucu olarak mağdurun korunmasına ilişkin kurumlara da yer verildiği görülebilmektedir.

S

Ceza kavramını açıklayınız?

Yalnızca kanunla konulabilen, gayesi bir yargı kararıyla suç işlediği kesin olan kimseyi kusurunun karşılığında birtakım yoksunluklara tabi tutarak ıslah etmek (özel önleme) yanında toplumda da caydırıcılığı (genel önleme) sağlamaya yönelik olan korkutucu yaptırımlar, “Ceza” kavramlarıyla ifade edilmektedir. Ceza hukukunda cezalandırmanın amacının, kefaret teşkil etmesi (suçun karşılığı olması), genel önleme (korkutarak, ibret teşkil ederek başkalarının suç işlemesini önleme) ve özel önleme (bizzat faili korkutarak uslandırmasıdır) olduğu kabul edilmektedir.

S

İyi ve modern bir yaptırımda bulunması gereken özellikler nelerdir? Sıralayınız.

İyi ve modern bir yaptırımda bulunması gereken özellikler şunlardır:

  • Suçların karşılığı olarak belirlenen cezaların mutlaka kanunla düzenlenmesi gerekir.
  • Aynı suçu işleyen kişiler için soyut norm olan kanun maddesinde aynı cezalar ön görülmelidir. Diğer bir söylemle ceza, eşit olmalıdır.
  • Cezalar hümanist (insancıl) ve ahlaki olmalıdır.
  • Ceza, failin kusur ve kişiliğine göre bireyselleştirilebilir olmalıdır.
  • Cezanın kişiselliği prensibi gereğince yaptırım yalnızca suç faili hakkında uygulanmalıdır.
  • Ceza failin kusuru ve suçun ağırlığı ile orantılı ve etkili olmalıdır.
  • Hapis cezası son çare olmalıdır.
  • Ceza, infazı sırasında imkân dahilinde devlete en az yük getirmelidir.
  • Ceza infaz edilebilir olmalıdır.
  • Ceza yargı organı tarafından verilmelidir
  • Adli bir yanlışlık veya hata yapılması durumunda ceza geri alınabilir ve değiştirilebilir olmalıdır.
S

Süreli hapis cezası ile ilgi süre uygulaması nasıldır?

TCK’nin 49. maddesinin birinci fıkrasında aksi belirtilmeyen hâllerde, alt sınır bir aydan az ve üst sınırı 20 yıldan fazla olmayan hapis cezasına süreli hapis cezası denir. Hapis   cezasının kısa süreli mi yoksa uzun süreli mi olduğu, hükmedilen somut cezaya göre belirlenecektir. Ayrıca kanunda bir suç karşılığı olarak belirtilen hapis cezasının alt sınırı gösterilmemişse bir ay, üst sınır gösterilmemiş ise yirmi yıl olarak nazara alınmalıdır.

S

Kısa süreli hapis cezalarını açıklayınız?

Bir yıl veya daha az süreli hapis cezaları kısa süreli hapis cezaları olarak nitelendirilmiştir (TCK md. 49/2). Kısa süreli hapis cezaları, yerine TCK’nin 50. maddesinde yer verilen seçenek yaptırımların uygulanabilmesi imkanı bakımından önem taşır. Kısa süreli hapis cezaları yerine seçenek yaptırımların uygulanmasının temelinde, kısa süreli hapis cezalarının suçlunun ıslahı bakımından beklenen olumlu etkiyi gösterememesi gerekçesi yatmaktadır. Değinildiği üzere, hapis cezasının kısa süreli olup olmadığının belirlenmesinde, TCK’nin 61. maddesine göre ceza bireyselleştirildikten sonra ortaya çıkan sonuç ceza dikkate alınacaktır. TCK’nin 50. maddesinde kısa süreli hapis cezası yerine uygulanabilecek seçenek yaptırımlar ve çevirme koşulları belirtilmiştir.

S

Süre ve yaşın "Erteleme" uygulamasındaki yeri nedir?

Sanık hakkında verilen, ertelemeye konu olacak hapis cezasının Kanun’da belirlenen ağırlığı aşmaması gereklidir. Bu doğrultuda, işlenen suçtan dolayı sonuç olarak hükmedilen hapis cezasının, iki yıl veya daha az süreli olması halinde, cezanın ertelenmesi gündeme gelebilir.

Genel kural bu şekilde olmakla birlikte, failin suçu işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş olması durumunda, bu sınır üç yıl olarak düzenlenmiştir.

Çocuklar bakımından belirtilen yaş sınırlamasının erteleme kararının verildiği tarihteki değil suçun işlendiği tarihteki yaş olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

S

TCK’de düzenlenen güvenlik tedbirleri nelerdir? Sıralayınız.

 TCK’de düzenlenen güvenlik tedbirleri şu şekildedir:

  1. Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırım olarak güvenlik tedbirleri (md. 50).
  2. Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma (md. 53).
  3. Eşya müsaderesi (md. 54).
  4. Kazanç müsaderesi (md. 55).
  5. Çocuklara özgü güvenlik tedbirleri (56).
  6. Akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri (md. 57).
  7. Mükerrirlere ve diğer özel tehlikeli suçlulara özgü güvenlik tedbirleri (md. 58).
  8. Sınır dışı edilme (md. 59).
  9. Tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirleri (md. 60).
S

Güvenlik tedbirlerine hükmedilmesi için gerekli şartlar nelerdir? Maddeler halinde anlatınız.

Güvenlik tedbirlerine hükmedilmesi için gerekli şartlar şu şekildedir:

  • Bir Suçun İşlenmesi Gerekmektedir: Buna göre, bir güvenlik tedbirine hükmedilebilmesi için, öncelikle bir suçun işlenmesi gerekmektedir. Ancak kişinin kusurlu olması şart değildir. Kişinin kusurlu olması durumunda hem cezaya hem de güvenlik tedbirine hükmedilecektir. Örneğin silahla bir kişinin öldürülmesi durumunda fail, hem öldürme suçundan ceza alacak hem de silahı müsadere edilecektir Ancak kişinin kusurlu olmaması nedeniyle cezaya hükmolunmasa da, güvenlik tedbirine hükmedilebilecektir.
  • İşlenen Suç Nedeniyle Tehlikeli Bir Hal Ortaya Çıkmalıdır: Güvenlik tedbirleri toplum açısından tehlikelilik arz eden suç failleri hakkında uygulanmaktadır. Ancak tehlikeli bir hali söz konusu olmakla birlikte, henüz suç işlememiş kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Bu nedenle buradaki tehlikelilik hâli, suç işleyen kişilerin yeniden suç işleme olasılığını ifade etmektedir.
  • Kanunda Hüküm Bulunmalıdır: Suç ve cezalar bakımından uygulanan kanunilik ilkesi, güvenlik tedbirleri bakımından da geçerlidir. Nitekim Anayasa’nın 38. maddesinde ve TCK’nin 2. maddesinde güvenlik tedbirleri bakımından kanunilik ilkesinin uygulanacağı düzenlenmiştir. Dolayısıyla güvenlik tedbirleri, kanunda açıkça düzenlenen durumlarda, bir suçun işlenmesine bağlı olarak, ancak kanunda öngörülen şartların gerçekleşmesi durumunda uygulanabilecektir.
S

Müsadere kavramını kısaca açıklayınız?

Mahkûmiyetin bir sonucu olarak suçla ilgili eşyanın veya suçtan elde edilen kazancın mülkiyetinin devlete geçmesini ifade eden kavram “Müsadere”dir.

TCK’nın 54. maddesinde eşya müsaderesi, 55. maddesinde ise kazanç müsaderesi düzenlenerek iki çeşit müsadere hükmüne yer verilmiştir. Müsadere genel ve özel müsadere olmak üzere ikiye ayrılmaktadır: Özel müsadere suçla bağlantılı eşya veya kazancın mülkiyetinin devlete geçmesi anlamına gelirken, genel müsadere suçlunun tüm mal varlığının mülkiyetinin devlete geçmesini ifade etmektedir. Anayasa’nın 38. maddesinde “genel müsadere cezası verilemez” şeklinde bir hükme yer verildiğinden, hukukumuzda genel müsadereye veya bu sonucu doğuracak şekilde müsadereye izin veren bir düzenleme veya uygulama yapılması mümkün değildir.

S

Eşya müsaderesinin söz konusu olacağı durumlar nelerdir? Maddeler halinde açıklayınız.

Eşya müsaderesinin düzenlendiği 54. maddeye göre, eşya müsaderesi dört farklı durumda söz konusu olabilecektir:

  • Bir Suçla Bağlantılı Olarak Eşyanın Müsaderesi: TCK’nin 54. maddesinin birinci fıkrasına göre, “kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine” hükmolunacaktır.
  • Suçun İşlenmesine Tahsis Edilen Tehlikeli Eşyanın Müsaderesi: TCK’nin 54. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen diğer bir müsadere nedenine göre, suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşyanın, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilecektir.
  • Konusu Suç Teşkil Eden Eşyanın Müsaderesi: TCK’nin 54. maddesinin dördüncü fıkrasında, bir suçla ilişki kurulmadan, sadece eşyanın niteliğini dikkate alan özel bir müsadere hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu hüküm, “üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan” eşyanın müsadere edileceğini düzenlemektedir. Burada müsadere kararı verilebilmesinin nedeni, eşyanın bizatihi kendisinin konu itibarıyla suç teşkil etmesidir.
  • Kaim Değerin (Eşdeğerin) Müsaderesi: Müsadereye tabi eşyanın ele geçirilemediği durumlarda, buna eşdeğer bir değerin müsaderesi de mümkündür. TCK’nin 54. maddesinin ikinci fıkrasına göre, müsadereye tabi eşyanın, ortadan kaldırılması, elden çıkarılması, tüketilmesi veya müsaderesinin başka bir surette imkânsız kılınması hâlinde; bu eşyanın değeri kadar para tutarının müsaderesine karar verilecektir. Buna göre müsadere edilmesi gereken eşyanın, herhangi bir nedenle müsaderesi imkânsız duruma geldiyse söz konusu eşyanın değeri kadar bir paranın müsaderesine karar verilecektir.
S

Çocuklara özgü güvenlik tedbirleri nelerdir? Açıklayınız.

Çocuklara özgü güvenlik tedbirleri şunlardır:

  • Danışmanlık Tedbiri: Çocuğun bakımından sorumlu olan kimselere çocuk yetiştirme konusunda; çocuklara da eğitim ve gelişimleri ile ilgili sorunlarının çözümünde yol göstermeye yönelik tedbirdir.
  • Eğitim Tedbiri: Çocuğun bir eğitim kurumuna gündüzlü veya yatılı olarak devamına; iş ve meslek edinmesi amacıyla bir meslek veya sanat edinme kursuna gitmesine veya meslek sahibi bir ustanın yanına yahut kamuya ya da özel sektöre ait işyerlerine yerleştirilmesine yönelik tedbirdir.
  • Bakım Tedbiri: Çocuğun bakımından sorumlu olan kimsenin herhangi bir nedenle görevini yerine getirememesi hâlinde, çocuğun resmî veya özel bakım yurdu ya da koruyucu aile hizmetlerinden yararlandırılması veya bu kurumlara yerleştirilmesine yönelik tedbirdir.
  • Sağlık Tedbiri: Çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığının korunması ve tedavisi için gerekli geçici veya sürekli tıbbî bakım ve rehabilitasyonuna, bağımlılık yapan maddeleri kullananların tedavilerinin yapılmasına yönelik tedbirdir.
  • Barınma Tedbiri: Barınma yeri olmayan çocuklu kimselere veya hayatı tehlikede olan hamile kadınlara uygun barınma yeri sağlamaya yönelik tedbiridir.
S

Suçun nitelikli unsurları kapsamında olmamakla birlikte, kusurluluğu etkileyen sebepler nelerdir?

Suçun nitelikli unsurları kapsamında olmamakla birlikte, kusurluluğu etkileyen sebepler şunlardır: haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı.

Sonuç ceza belirlenirken, cezada artırma veya azaltma yapılmasını gerektiren hususlar, suçun nitelikli unsurları ile sınırlı değildir. Suçun nitelikli unsurları kapsamında olmamakla birlikte, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı şeklinde ortaya çıkan kusurluluğu etkileyen sebepler ile teşebbüs, iştirak, zincirleme suç şeklinde ortaya çıkan suçun özel görünüş şekilleri de sonuç cezanın belirlenmesi sırasında dikkate alınmak zorundadır. Aynı şekilde sonuç ceza belirlenirken cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplere ilişkin hükümler ile bulunması durumunda takdiri indirim nedenlerinin uygulanması gerekmektedir. Bu husus 61. maddenin beşinci fıkrasında, “yukarıdaki fıkralara göre belirlenen ceza üzerinden sırasıyla teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplere ilişkin hükümler ile takdiri indirim nedenleri uygulanarak sonuç ceza belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir.

S

Adli para cezası nasıl belirlenir ve bireyselleştirilir?

Adli para cezası gün para cezası sistemine göre belirlenecektir. Bu sisteme göre, gün para cezasının miktarının belirlenebilmesi iki aşamada gerçekleşmektedir.

Birinci aşamada para cezasının belirlenmesinde esas alınacak gün biriminin belirlenmesi gerekmektedir. Bu belirleme, hapis cezasında temel cezanın belirlenmesinde olduğu gibi, kanun maddesinde gösterilen alt ve üst sınırlar arasından 61. maddenin birinci fıkrasında belirtilen hususlar dikkate alınarak yapılacaktır. Diğer bir ifadeyle, adli para cezasının hesaplanması için hâkim öncelikle cezanın bireyselleştirilmesindeki ölçütleri esas alarak, suç karşılığı olarak kanundaki sınırlar arasından temel gün birimini belirleyecektir. 61. maddenin birinci fıkrası uyarınca temel gün birimi belirlendikten sonra, cezanın artırılmasını veya azaltılmasını gerektiren nedenler mevcutsa, aynı maddenin sekizinci fıkrası uyarınca, adli para cezasından artırma ve indirimler de gün üzerinden yapılarak, sonuç gün belirlenecektir. Diğer bir ifadeyle, sonuç gün sayısı ile kişinin bir gün için ödeyebileceği paranın miktarı çarpıldıktan sonra, bu belirlenen para miktarı üzerinden artırım veya indirim yapılması mümkün değildir. Buna göre, tüm artırım ve indirimler belirlenen temel gün birimi üzerinden yapılacaktır.

Adli para cezasının belirlenmesi için ikinci aşamada, bir gün karşılığı hükmedilecek para miktarının tespit edilmesi gerekmektedir. Adli para cezasının kişinin ekonomik durumuna ve ödeme gücüne göre belirlenmesi amacıyla, bir gün karşılığı hükmedilebilecek para miktarı da alt ve üst sınır belirlenmek suretiyle kanunda açıkça düzenlenmiştir. 52. maddenin ikinci fıkrasına göre, en az yirmi ve en fazla yüz türk lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilecektir.

61. maddenin sekizinci fıkrasına göre, failin ödemesi gereken adli para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunacaktır.

S

Sanığın ya da hükümlünün ölümü ceza ilişkisi üzerine etkisi nedir? Açıklayınız.

TCK’nin 64. maddesinin birinci fıkrasında, “sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir.” ifadesi yer almaktadır. Bilindiği üzere CMK hükümlerine göre sanık, kovuşturmanın başlamasından hükmün kesinleşmesine kadar suç şüphesi altında bulunan kişiyi ifade etmektedir (CMK md. 2/1-b). Kovuşturmanın sonunda verilen hüküm kesinleşinceye kadar suç şüphesi altında olan sanığın ölümü kamu davasını ortadan kaldıracaktır. Bu şekilde kovuşturma devam ederken sanığın ölmesi durumunda mahkeme ölen sanık hakkında resen kamu davasının düşürülmesine karar verecektir.

S

Ceza ilişkisini ortadan kaldıran nedenlerden olan "Af" uygulamasının türlerini sıralayınız ve anlatınız?

Af, geçmişte ve belli bir zamana kadar işlenen, suçlar için ceza verme hakkını ortadan kaldıran, verilmiş bulunan cezaları kısmen veya tümüyle infazını engelleyen kimi zaman da kamu davasını düşüren veya mahkûmiyeti tüm sonuçlarıyla birlikte yok sayan yetkili makamlarca yapılmış hukuki tasarruflardır.


Ceza adalet sistemimizde “genel” ve “özel” olmaküzere iki tür af kurumu mevcuttur. Affın genel veya özel olması demek, içeriğine dâhil olan kişilerin sayısına göre değil, affın hukuki sonuçlarına göre
tespit edilir.

Genel af ile özel af arasındaki farklılık sonuçları bakımındandır. Genel af, işlenen suç için kamu davası ikame edilmeden çıkarılmışsa davanın açılmamasına; kovuşturma aşamasında gerçekleşmiş ise, kamu davasının düşmesine; hükmün kesinleşmesinden sonra çıkmış ise, mahkûmiyetin ceza hukuku yönünden bütün sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkmasına ve infazın sona ermesine neden olur.

Özel af ise, yalnızca kesinleşmiş ceza mahkûmiyetini ortadan kaldırmakta veya başka bir yaptırıma dönüştürmekte veyahut da hafifletmektedir. Genel ve özel af uygulanacakları zaman aralığı bakımından da değişiklik gösterir. Genel af hükmün kesinleşmesinden önce veya sonra olabilirken, özel af kesin hükümden sonra etki doğurur ve yalnızca cezanın infazına dair sonuçlar ortaya çıkarır.

S

Zamanaşımı nedir? Zamanaşımını belirleyen kriterler nelerdir? Anlatınız.

Zamanaşımı, belli bir işlemin yapılması veya hakkın kullanılması için öngörülen sürenin geçmesi anlamına gelmektedir. Ceza hukuku yönünden ise suçun işlenmesinden veya cezanın verilmesinden sonra aradan uzun bir zaman geçmesi nedeniyle devletin kovuşturma yapma ve cezalandırma yetkilerini ortadan kaldıran durum olarak tanımlanmaktadır. Zamanaşımı durumu ortaya çıktığında suç isnadı altında bulunan kişi bakımından kazanılmış bir hak durumu doğmaz. Bununla birlikte, devletin soruşturma ve kovuşturma yetkisini kaybetmesi nedeniyle fail hakkında adli takibat yapılamaz veya kesinleşen ceza infaz edilemez.

Bu kapsamda TCK’de “dava zamanaşımı ve ceza zamanaşımı” olmak üzere iki türü bulunmaktadır (TCK md. 66-69). Dava zamanaşımı, bir suç için kovuşturma yapılmasına engel teşkil ederken ceza zamanaşımı, kesinleşmiş mahkûmiyet hükmünün infaz edilmesine engel olur.

Suçun işlendiği andan itibaren başlayan ve kanunda belirtilen sürelerin geçmesinden sonra fail hakkında soruşturma yürütülmesini, kamu davası açılmasını veya başlamış olan kovuşturmanın sürdürülmesine engel teşkil eden kuruma dava zamanaşımı adı verilmektedir.

Sanık hakkında hükmedilen mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden itibaren kanunda öngörülen belli bir süre içerisinde infaz edilememesi durumunda devletin infaz yetkisinin ortadan kalkmasına ceza zamanaşımı denir.

S

Şikayetten vazgeçme uygulaması nasıl olmaktadır? Açıklayınız.

TCK’nin 73. maddesinin dördüncü fıkrasında, şikâyet hakkına sahip mağdur veya suçtan zarar görene, aynı zamanda şikâyetten vazgeçme hakkı da verilmiştir. Söz konusu fıkraya göre, kovuşturma yapılabilmesi şikâyete bağlı suçlarda, kanunda aksi yazılı olmadıkça, suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürecektir. Ancak, hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmayacaktır.

S

Şikayetten vazgeçme nasıl gerçekleşir? Bu süreçte sanığın rolü nedir? Anlatınız.

Şikâyetten vazgeçmenin söz konusu olabilmesi için, öncelikle mağdur veya suçtan zarar görenin şikâyet hakkını kullanmış olmaları ve daha sonra bu şikâyeti geri almaları gerekmektedir. Soruşturma aşamasında şikâyetten vazgeçilmesi durumunda Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına, kovuşturma aşamasında şikâyetten vazgeçilmesi durumunda mahkeme tarafından kamu davasının düşmesine karar verilecektir.

Öte yandan, 73. maddenin altıncı fıkrasına göre, kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçme onu kabul etmeyen sanığı etkilemeyecektir. Buna göre vazgeçme iki taraflı bir işlemdir. Vazgeçmenin hüküm doğurabilmesi için şüpheli veya sanığın vazgeçmeyi kabul etmesi gerekmektedir. Şikâyetten vazgeçmeye rağmen, şüpheli Cumhuriyet savcısından soruşturmaya, sanık ise mahkemeden kovuşturmaya devam edilmesini talep etme hakkına sahiptir. Şikâyetten vazgeçme karşı tarafın kabulüyle hüküm kesinleşinceye kadar mümkündür.

S

Önödeme uygulaması hangi cezalara uygulanabilmektedir?

Önödeme, suçun kanunda öngörülen cezasının sadece adli para cezası olması veya hapis cezasının üst sınırının 6 ayı aşmaması durumunda iddianame düzenlenmesini engelleyen, bir şekilde iddianame düzenlenmiş ise sanık hakkında kamu davasının düşmesi sonucunu ortaya çıkaran bir kurumdur. (TCK md. 75).

S

Önödeme uygulamasında ödeme süreci nasıl işlemektedir? Anlatınız.

Dava şartı niteliği de olan önödeme, Kanunda belirtilen yönteme göre hesaplanan belli bir miktar paranın Devlet Hazinesine ödenmesi sonucunda şüpheli hakkında kamu davasının açılmamasını veya açılmış olan sanık hakkındaki kamu davasının düşmesini sonuçlamaktadır.

Özel kanun hükümleri gereğince işin doğrudan mahkemeye intikal etmesi halinde de fail, hakim tarafından yapılacak bildirim üzerine saptanacak miktardaki parayı yargılama giderleriyle birlikte ödediğinde kamu davası düşecektir. Cumhuriyet savcılığınca madde kapsamına giren suç nedeniyle ön ödeme işlemi yapılmadan dava açılması veya dava konusu fiilin niteliğinin değişmesi suretiyle madde kapsamına giren bir suça dönüşmesi hâlinde de hâkim tarafından yapılacak bildirim üzerine saptanacak miktardaki para yargılama giderleriyle birlikte ödendiğinde kamu davası düşecektir.