Ceza Hukuku Normlarının Uygulanma Alanı
Ceza hukukunda kanunların zaman bakımından uygulanmasında söz konusu olan üç ilke nelerdir?
Ceza hukukunda kanunların zaman bakımından uygulanmasında söz konusu olan üç ilke geriye yürüme, derhal uygulanma ve ileriye yürümedir.
Geriye yürüme: Kanunun geriye yürümesi, yürürlüğe girmesinden önce işlenmiş fiillere veya ortaya çıkmış olaylara uygulanmasıdır.
Derhal Uygulama: Kanunun yürürlüğe girdiği andan itibaren ilgili olduğu olaylara uygulanmasıdır.
İleriye yürüme: Yürürlükten kalkmasına rağmen kanunun, yürürlükte bulunduğu süre içerisinde meydana gelen olaylara uygulanmaya devam etmesidir.
Geçmişe yürüme yasağı hangi durumlarda geçerli değildir?
İnfaz hukukuna ilişkin değişiklikler bakımından kural olarak geçmişe uygulama yasağı geçerli değildir. Diğer bir ifadeyle infaz hukukuna ilişkin değişiklikler, kural olarak failin lehine veya aleyhine olduğuna bakılmaksızın derhal uygulanacaktır. İnfaz hukuku alanında olduğu gibi, muhakeme hukukuna ilişkin kanunların zaman bakımından uygulanması konusunda da derhal uygulanma ilkesi geçerlidir.
Hangi kanunun lehe olduğunun belirlenmesinde kullanılan ölçüler nelerdir?
Hangi kanunun lehe olduğunun belirlenmesinde kullanılan dört ölçü vardır. Bunlar:
1- Adli para cezası getiren yeni kanun hapis cezası öngören kanuna göre lehedir.
2- Önceki kanuna göre daha hafif hapis veya adli para cezası getiren kanun lehe kanundur.
3- Önceki kanun ile sonraki kanunda öngörülen cezanın üst sınırları aynı ancak aşağı sınırları farklı ise aşağı sınırı az olan kanun lehe kanundur (X Kanunu 2-4 yıl hapis; Y Kanunu 3-4 yıl hapis cezası ise X Kanunu lehedir).
4- Önceki kanun ile sonraki kanunda alt sınır aynı yukarı sınır farklı ise yukarı sınırı az olan kanun lehedir (X Kanunu 2-6 yıl hapis; Y Kanunu 2-4 yıl hapis ise Y Kanunu lehedir).
Geçici ve süreli kanunlar nelerdir?
Yürürlükte kalacağı sürenin (iki yıl gibi) kanun metninde açıkça belirtildiği kanunlara süreli kanun; olağanüstü hâl veya savaş hâli gibi ilgili oldukları durum veya olayın devamı sürecinde yürürlükte kalan kanunlara ise geçici kanun adı verilir. Geçici kanunlar da fiilen süreli olmakla birlikte, süresi önceden bilinemez.
Suç, hareketin yapıldığı zaman mı yoksa neticenin gerçekleştiği zaman mı işlenmiş sayılır?
Suçun hareketin yapıldığı anda işlendiğini kabul eden görüşler (hareket teorisi) bulunsa da neticeli suçlarda, suçun tamamlanmış sayılabilmesi için, hareketin icrasının yanı sıra yine kanuni tarifteki neticenin gerçekleşmesi gerektiğinden, neticeli suçlarda hem neticenin gerçekleştiği anda suçun tamamlandığı hem de neticenin gerçekleştiği an suçun işlendiği an olduğu kabul edilir.
Ceza hukukunda kanunların yer bakımından uygulanmasında kullanılabilecek sistemler arasındaki farklılıklar nelerdir?
Ceza hukukunda kanunların yer bakımından uygulanmasında kullanılabilecek beş sistem vardır.
1- Mülkilik sistemi: Ceza kanunları fail veya mağdurun vatandaşlığına bakmaksızın o ülkenin siyasi sınırları içinde işlenen suçlara uygulanacaktır.
2- Şahsilik Sistemi: Failin veya mağdurun o ülkenin vatandaşı olması durumunda başka ülkede işlenen suçlara ceza kanunu uygulanabilir.
3- Koruma Sistemi: Devletin korunması amacıyla, devletin güvenliğine, varlığına, bütünlüğüne karşı işlenen suçlarda, nerede veya kim tarafından işlendiğine bakılmaksızın ceza kanunu uygulanabilir.
4- İkame Yargı Sistemi: Mağdur ve failin vatandaş olmamasına ve suç da o ülkede işlenmemesine rağmen, ceza kanunu uygulanabilir.
5- Evrensellik Sistemi: Evrensel kötülük olması nedeniyle evrensel değerleri ihlal eden ve bu nedenle herkesi ilgilendiren bazı suçlar bakımından ceza kanunu uygulanabilir.
Türkiye, ceza hukukunda kanunların yer bakımından uygulanmasında kullanılabilecek sistemlerden hangisini kabul etmiştir?
TCK’de kural olarak fail veya mağdurun vatandaşlığına bakılmaksızın Türkiye’de işlenen suçlarda, Türk adli makamlarınca ve Türk kanunlarına göre yargılanabilmesini ifade eden mülkilik sistemi (TCK md. 8-9) kabul edilmiştir.
Bununla birlikte, mülkilik sistemi ülkemizin cezalandırma yetkisinin, sadece Türkiye’de işlenen suçlarla sınırlı olduğu anlamına gelmemektedir. Nitekim mülkilik sisteminin uygulamasında ortaya çıkabilecek boşlukların giderilmesi için,TCK’de, şahsilik (TCK md. 10, 11, 12/2), koruma (TCK md. 12/1, 13/1-b), ikame (TCK md. 12/3) ve evrensellik (TCK md. 13/1 [b bendi hariç]) sistemlerine de yer verilerek karma sistemin benimsediği söylenebilir.
Aynı olaydan ötürü iki defa yargılama olabilir mi?
Ceza kanunun yer bakımından uygulanmasıyla doğrudan bağlantılı bir konu da ceza hukukunun temel ilkelerinden birisi olan “aynı olaydan ötürü iki defa yargılama olmaz” kuralıdır. Adalet ilkesinin bir sonucu olan söz konusu ilke, ceza ile fiilin haksızlık içeriği tüketildikten sonra ikinci kez cezalandırmayı yasaklamaktadır. Ayrıca hukuksal güvenlik ilkesi de aynı fiilden dolayı ikinci kez yargılama yapılmamasını gerektirmektedir.
Suçun işlendiği yer neye göre belirlenir?
Suçun tüm unsurları genellikle tek bir ülke üzerinde gerçekleştiğinden, suçların birçoğunda suçun işlendiği yerin tespitinde bir sorun yaşanmaz. Suçun kanuni tanımında ayrıca bir neticenin gerçekleşmesinin aranmadığı, hakaret, tehdit, hırsızlık gibi sırf hareket suçlarında, suç tipini ihlal eden icrai veya ihmali hareketin yapıldığı yer, suçun işlendiği yerdir.
Suçun kanuni tanımında hareketten ayrı olarak bir neticenin meydana gelmesinin arandığı neticeli suçlar ise, hareket ve netice aynı anda meydana gelmişse, yine icrai veya ihmali hareketin yapıldığı yer, suçun işlendiği yer olacaktır.
Ancak Türkiye’den kargoya verilen bombanın Almanya’da patlayarak kişilerin ölümüne sebep olması örneğinde olduğu gibi, hareket ve netice farklı yerlerde gerçekleşmişse suçun nerede işlendiğinin net olarak tespiti bir sorun oluşturmaktadır. Bu konuda çıkabilecek tartışmalara son vermek ve suçun cezasız kalmasını engellemek amacıyla TCK’nin 8. maddesinin birinci fıkrasında, fiilin kısmen veya tamamen Türkiye’de işlenmesi veya neticenin Türkiye’de gerçekleşmesi hâlinde suçun Türkiye’de işlenmiş sayılacağı açıkça düzenlemiştir.
Ceza kanununun yer bakımından uygulanmasında Şahsilik sistemine neden yer verilmiştir?
Mülkilik sisteminin, suçun işlendiği ülke ceza kanunlarının uygulanmasını gerektirmesi, ülke dışına çıkan vatandaşların bulundukları ülkenin idaresinin adaletine terk edilmesine neden oluyordu. Zaman içerisinde teknolojik gelişmeler sonrasında dünyada iletişim ve ulaşımın kolaylaşması sonucunda pür ülkesellik sistemi terk edilerek, şahsilik sistemine de yer verilmiştir.
Yabancı bir ülkede suç işleyen Türk vatandaşlarının Türkiye’de cezalandırılabilmesi için birlikte gerçekleşmesi gereken şartlar nelerdir?
Yabancı bir ülkede suç işleyen Türk vatandaşlarının Türkiye’de cezalandırılabilmesi için birlikte gerçekleşmesi gereken şartlar şunlardır:
- Suç yurt dışında işlenmiş olmalıdır.
- Suç Türk vatandaşı tarafından işlenmelidir.
- İşlenen suç TCK’nın 13. maddesinde yer alan suçlar dışında bir suç olmalıdır.
- İşlenen suç Türk kanunlarına göre aşağı sınırı bir yıldan az olmayan hapis cezasını gerektirmelidir.
- Mağdur yabancı ise işlenen fiil işlendiği yer kanununa göre suç sayılmalıdır.
- Fail Türkiye’de bulunmalıdır.
- Suç nedeniyle yabancı ülkede hüküm verilmemiş olmalıdır.
- Suç için aranan soruşturma ve kovuşturma şartları gerçekleşmelidir.
TCK 10. maddesinde belirtildiği üzere, yabancı ülkede Türkiye namına memuriyet veya görev üstlenmiş olup da bundan dolayı bir suç işleyen kimse, bu fiile ilişkin olarak yabancı ülkede hakkında mahkûmiyet hükmü verilmiş bulunsa bile, Türkiye’de yeniden yargılanır.
Görev suçlarına ilişkin bu hükmün uygulanabilmesi için, iki şart aranmaktadır:
1- Fail yabancı bir ülkede Türkiye namına memuriyet veya görev üstlenmiş olmalıdır.
2- Fail suçu, yabancı ülkede üstlenmiş olduğu memuriyet veya görev nedeniyle işlemiş olmalıdır.
Mağdura göre şahsilik sistemi nedir?
Mağdura göre şahsilik, yabancı ülkede işlenen suç teşkil eden bir fiil bakımından mağdurun vatandaşı olduğu devletin kanunlarının uygulanmasını gerektirir. Bu durumda uyruğu yabancı olan fail hakkında suç mağdurunun vatandaşı olduğu ülkenin kanunlarına göre işlem yapılmasını öngören sisteme mağdura göre şahsilik sistemi adı verilir.
Mağdura göre şahsilik sisteminin birlikte gerçekleşmesi gereken şartlar şunlardır:
- Suç yurt dışında işlenmiş olmalıdır.
- Fail suç teşkil eden fiili işlediği sırada yabancı olmalıdır.
- İşlenen suç TCK’nın 13. maddesinde yer alan suçlar dışında bir suç olmalıdır.
- Alt sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektirir bir suç olmalıdır.
- Suç mağduru Türk vatandaşı olmalı veya suçtan zarar gören Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisi olmalıdır.
- Suç faili Türkiye’de bulunmalıdır.
- Suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olmalıdır.
- Mağdurun veya suçtan zarar gören tüzel kişinin şikâyeti olmalıdır.
Ceza Kanununun yer bakımından uygulanması çerçevesinde Koruma (savunma) sistemi nedir?
Devletin varlığına karşı işlenen suçların yurt dışında işlenmesi hâlinde, bu suçların cezalandırılmasına imkân sağlayan sisteme koruma sistemi adı verilir. Koruma sisteminin düzenlendiği TCK’nin 12. maddesinin birinci fıkrasında ve 13. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, yurt dışında ülkemize yönelik işlenen suçları işleyen faillerin Türkiye’de cezalandırılabilmelerine ilişkin düzenleme yapılmıştır. TCK’nin 12. maddesinin birinci fıkrasına göre, bir yabancı, 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektiren bir suçu yabancı ülkede Türkiye’nin zararına işlediği ve kendisi Türkiye’de bulunduğu takdirde, Türk kanunlarına göre cezalandırılacaktır. Ancak bu suçlar bakımından yargılama yapılması adalet bakanının istemine bağlı kılınmıştır.
TCK 12. maddenin birinci fıkrasında düzenlenen Koruma sisteminin uygulanabilmesi için şu şartlar birlikte gerçekleşmelidir:
- Suç yurt dışında işlenmiş olmalıdır.
- Fail suç teşkil eden fiili işlediği sırada yabancı olmalıdır.
- İşlenen suç TCK’nin 13. maddesinde yer alan suçlar dışında bir suç olmalıdır.
- Alt sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektirir bir suç olmalıdır.
- Suç Türkiye’nin zararına işlenmelidir.
- Suç faili Türkiye’de bulunmalıdır.
- Adalet Bakanı yargılama yapılması için talepte bulunmalıdır.
Nerede işlenmiş olursa olsun, Türkiye’de yargılama yapılarak Türk vatandaşı veya yabancı olmasına bakılmaksızın fail hakkında Türk kanunlarına göre cezaya hükmolunacak olan suçlar hangileridir?
TCK’nin 13. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre, İkinci Kitap, Dördüncü Kısım altındaki “Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar” başlıklı Üçüncü Bölümde, “Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar” başlıklı Dördüncü Bölümde, “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı Beşinci Bölümde, “Millî Savunmaya Karşı Suçlar” başlıklı Altıncı Bölümde, “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” başlıklı Yedinci Bölümde ve “Yabancı Devletlerle Olan İlişkilere Karşı Suçlar” başlıklı Sekizinci Bölümde sayılan suçlar nerede işlenmiş olursa olsun, bu nedenle Türkiye’de yargılama yapılarak Türk vatandaşı veya yabancı olmasına bakılmaksızın fail hakkında Türk kanunlarına göre cezaya hükmolunacaktır.
"Yabancı Devletlerle Olan İlişkilere Karşı Suçlar” başlıklı Sekizinci Bölüm hariç, yabancı ülkede işlenen bu suçlar dolayısıyla failler hakkında Türkiye’de re’sen takibat yapılacaktır. Sekizinci Bölümde düzenlenen suçlardan dolayı Türkiye’de yargılama yapılması ise, Adalet Bakanının talebine bağlı kılınmıştır.
Almanya’da bir Rus vatandaşını öldüren İngiliz vatandaşı failin Türkiye’de yargılanması hangi ilkeyle mümkündür?
Suçun mağduru ve faili Türk vatandaşı olmamasına, yani olayda faile veya mağdura göre şahsilik ilişkisi bulunmamasına ve suçta Türkiye’de işlenmemesine rağmen, Türk ceza kanunları uygulanarak failin cezalandırıldığı sisteme ikame yargı sistemi adı verilir. Örneğin, Almanya’da bir Rus vatandaşını öldüren İngiliz vatandaşı fail bu ilke sayesinde Türkiye’de yargılanabilecektir.
İkame yargı sistemine göre yabancı failin Türkiye’de yargılanabilmesi için birlikte gerçekleşmesi gereken şartlar nelerdir?
İkame yargı sistemine göre yabancı failin Türkiye’de yargılanabilmesi için birlikte gerçekleşmesi gereken şartlar şunlardır:
- Suç yurt dışında işlenmiş olmalıdır.
- Fiil işlendiği sırada mağdur yabancı olmalıdır.
- Fiil işlendiği sırada fail yabancı olmalıdır.
- İşlenen suç TCK’nın 13. maddesinde yer alan suçlar dışında bir suç olmalıdır.
- Suç, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı üç yıldan az olmayan hapis cezasını gerektirmelidir.
- Suç faili Türkiye’de bulunmalıdır.
- Adalet Bakanının istemi bulunmalıdır.
- Suçluların geri verilmesi anlaşması bulunmamalı veya geri verilme istemi suçun işlendiği ülkenin veya failin uyruğunda bulunduğu devletin hükûmeti tarafından kabul edilmemiş olmalıdır.
Ceza hukukunda kanunların yer bakımından uygulanması çerçevesinde evrensellik sistemi nedir?
Evrensel olarak korunması gereken hukuki değerleri ihlal eden ve ortak kültür değerlerine yönelik olarak işlenen suçların cezasız kalmaması ve bu suçlarla etkin mücadele amacıyla, nerede ve kim tarafından işlendiğine bakılmaksızın failin yargılanmasını kabul eden sisteme, “evrensellik sistemi” adı verilmektedir. Bu sisteme göre, bir devlet, ülkesi dışında işlenen, ancak tüm devletlerin ortak çıkarları ile insanlığın barış ve güvenliğine zarar veren veya tehlikeye sokan ve bu nedenle evrensel geçerliliği olan hukuki değerleri temelden ihlal eden suçları, bir bağlantı noktası aramadan cezalandırmalıdır.
Evrensellik sisteminin düzenlendiği 13. maddeye (koruma sisteminin düzenlendiği birinci fıkranın (b) bendi hariç) göre, vatandaş veya yabancı tarafından, yabancı ülkede işlenmesi hâlinde Türk kanunlarının uygulanacağı suçlar hangileridir?
Vatandaş veya yabancı tarafından, yabancı ülkede işlenmesi hâlinde Türk kanunlarının uygulanacağı suçlar şunlardır:
- İkinci Kitap, Birinci Kısım altında yer alan “Soykırım” başlıklı Birinci Bölümde, “Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti” başlıklı İkinci Bölümde yer alan suçlar.
- İşkence (madde 94, 95)
- Çevrenin kasten kirletilmesi (madde 181)
- Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188)
- Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde 190)
- Parada sahtecilik (madde 197)
- Para ve kıymetli damgaları imale yarayan araçların üretimi ve ticareti (madde 200)
- Mühürde sahtecilik (madde 202)
- Fuhuş (madde 227)
- Deniz, demiryolu veya havayolu ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması (madde 223, fıkra 2, 3) ya da bu araçlara karşı işlenen zarar verme (madde 152)
Yabancıların iadesine ilişkin temel uluslararası antlaşma nedir?
Yabancıların iadesine ilişkin temel uluslararası antlaşma 13.12.1957 tarihli Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi'dir. Türkiye bu sözleşme ile bu Sözleşmenin 2 Numaralı Protokolüne taraftır.
Yabancıların iadesi ile ilgili fiil bakımından aranan şartlar nelerdir?
Yabancıların iadesi ile ilgili fiil bakımından aranan şartlar şunlardır:
- Suç yabancı ülkede işlenmiş olmalıdır.
- İade talebine esas teşkil eden fiilin, her iki ülke kanununa göre suç olması gerektiğinden, Türk kanunlarına göre suç olmalıdır.
- Fiil Türkiye’de kovuşturulabilir nitelikte olmalıdır.
- Fiil Türkiye’nin yargılama yetkisine giren bir suç olmamalıdır.
- Talep eden devlet hukuku ile Türk hukukuna göre, üst sınırı bir yıl veya daha fazla hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren bir suç olmalıdır. Kesinleşmiş mahkûmiyet kararları bakımından iade talebinin kabul edilebilmesi için hükmolunan cezanın en az dört ay hürriyeti bağlayıcı ceza olması gerekir.
- Suç nedeniyle yabancı hakkında adlî merciler tarafından ceza soruşturması veya kovuşturması başlatılmış veya mahkûmiyet kararı verilmiş olmalıdır.
- İade durumunda yabancı failin yargılanacağı suçlar, siyasi suçlar ile bunlarla bağlantılı suçlar olmamalıdır.
- İade talebine esas teşkil eden fiilin, iade talebinin, ölüm cezası veya insan onuru ile bağdaşmayan bir ceza gerektiren suçlara ilişkin olması durumunda iade talebi kabul edilmeyecektir.
- Aynı olaydan ötürü iki defa yargılama olmaz ilkesi ihlal edilmemelidir.
Yabancıların iadesi için fail bakımından aranan şartlar nelerdir?
Yabancıların iadesi ile ilgili fail bakımından aranan şartlar şunlardır:
- İadesi istenen kişi yabancı olmalıdır.
- İade durumunda yabancı failin kötü muameleye maruz kalma tehlikesi bulunmamalıdır.
- İade orantısız biçimde failin kişisel ve ailevi mağduriyetine neden olmamalıdır.
Anayasa’nın 105. maddesine göre Cumhurbaşkanının suç işlediği iddia edilirse hukuki süreç nasıl işleyecektir?
Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğu bakımından Anayasa’nın 105. maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) kararı olmadan soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engelleyen bir dokunulmazlık kabul edilmiştir.
Maddeye göre, cumhurbaşkanının suç işlediği iddiasıyla TBMM üye tam sayısının salt çoğunluğu tarafından verilecek bir önergeyle soruşturma açılması talep edilebilecektir. TBMM tarafından bu önerge en geç bir ay içerisinde görüşülür ve görüşme sonunda üye tam sayısının 3/5 çoğunluğunun gizli oyuyla soruşturma açılmasına karar verilebilir. Soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde milletvekilleri arasından oluşturulacak 15 kişilik bir komisyon tarafından soruşturma yapılır. Komisyon raporunu iki ay içerisinde TBMM Başkanlığına sunar. Bu rapor başkanlığa geldikten sonra on gün içerisinde üyelere dağıtılır. Dağıtımı takip eden on gün içerisinde TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen rapor üye tam sayısının 2/3 çoğunluğu tarafından kabul edilmesi halinde Yüce Divan’a sevk kararı verilir. Yüce Divan yargılamayı üç ay içerisinde tamamlamakla yükümlüdür. Bu sürede yargılama sonuçlandırılamazsa bir defaya mahsus üç ay daha ek süre verilir.
Mutlak dokunulmazlık ve geçici dokunulmazlık nedir?
Anayasa’nın 83. maddesinde milletvekilleri bakımından ceza kanunlarının sürekli veya geçici olarak uygulanmamasına göre, yasama sorumsuzluğu (mutlak dokunulmazlık) ve kovuşturma yasağı (geçici dokunulmazlık) şeklinde iki çeşit dokunulmazlık kabul edilmiştir.
Mutlak dokunulmazlık: Milletvekillerinin TBMM’de yapmış oldukları çalışmalar esnasındaki suç teşkil edebilecek oy ve sözlerinden veya Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden sorumlu tutulamamaları anlamına gelir.
Geçici dokunulmazlık: TBMM üyelerinin yasama sorumsuzluğu kapsamına dahil olmayan suç teşkil eden fiilleri nedeniyle meclis kararı olmadıkça kovuşturma yapılamaması anlamına gelir.
Yasama dokunulmazlığının uygulanmasındaki istisnalar nelerdir?
Yasama dokunulmazlığının uygulanmasında iki önemli istisna söz konusudur.
1- Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlar bakımından suçüstü hallerinde Cumhuriyet savcıları milletvekili hakkında doğrudan soruşturma başlatıp kamu davası açabilecektir.
2- Seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasa’nın 14 üncü maddesinde belirtilen durumlardır. 14. madde kapsamına giren durumlar ise, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler olarak belirtilmiştir. Soruşturma sonucunda milletvekili mahkum olursa kesinleşen mahkeme kararının TBMM Genel Kuruluna bildirilmesiyle milletvekilliği düşecektir.
Diplomatik yargı bağışıklığından kimler yararlanabilir?
Diplomatik yargı bağışıklığından, gönderen devletten kabul eden devlete gönderilen diplomat statüsünde çalışan kişiler ile bunların aileleri yararlanmaktadır. Buna göre büyükelçi, elçi, maslahatgüzar, elçilik müsteşarı, elçilik katipleri, elçilik ataşeleri, askeri ataşeleri ve bunların yardımcıları ile aile üyeleri diplomatik yargı bağışıklığından tam olarak yararlanmaktadır.
Diplomatik bağışıklık ne kadar süreyle geçerlidir?
Vazgeçilmesi mümkün olmayan diplomatik bağışıklık sürekli mahiyettedir. Diplomat görevini bıraksa veya emekli olsa dahi görev sıfatını taşıdığı süre boyunca işlediği suçlar nedeniyle sorumlu tutulmayacaktır. Uluslararası yargı bağışıklığı, şahsi cezasızlık sebebi niteliğinde olduğundan bu kişiler hakkında CMK’nin 223. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilecektir.
Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri nedeniyle işledikleri suçlar bakımından doğrudan dava açılması mümkün müdür?
Hayır, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri nedeniyle işledikleri suçlar bakımından doğrudan dava açılması mümkün olmayıp yetkili merciin izninin alınması gerekmektedir. Bununla beraber şahsi suçlarının soruşturulması ve kovuşturulması genel hükümlere göre yapılır.