Çevre Yönetimi, Türkiye’de Çevre Örgütlenmesi, Kurumsal Yapı ve Çevre Tüzesi
Devlet nedir?
Hukukî açıdan devlet, genellikle unsurlarından hareketle tanımlanır. Buna göre devlet; “Ülke adı verilen belirli bir toprak üzerinde yaşayan insan topluluklarının bir egemenlik anlayışı ve hukuku içinde bir siyasi iktidar altında örgütlenmesidir.” Devlet en genel tanımı ile toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş halk veya halklar topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır.
Devlet şekilleri nelerdir?
Devlet şekilleri Üniter (Tekli) Devletler ve Federal (Birleşik) Devletler şeklinde tanımlanabilir.
Egemenliğin kaynağına göre tarih boyunca değişik işlevler üstlenen devletler yönetim erklerine göre nasıl sınıflandırılabilirler?
Egemenliğin kaynağına göre devletler tarih boyunca değişik işlevler üstlenerek, aşağıdaki yönetim erklerine göre sınıflandırılabilmektedir:
- Monarşik(Tek erkli) Devlet
- Oligarşik(Takım erkli) Devlet
- Teokratik(Din erkli) Devlet
- Demokratik Devlet
- Sosyalist (Toplumcu) Devlet
Devleti diğer toplumsal kurumlardan ayıran en önemli ve belirgin özellikleri nelerdir?
Devlet aygıtını diğer toplumsal kurumlardan ayıran en önemli ve belirgin özellikleri ise; hacmi ve büyüklüğü, geniş ve karmaşık bir iş bölümüne dayanması, çoğunlukla etkin bir yaptırım gücüne sahip bulunması ve ağırlıkla modern dönemde olmak üzere hukuksal ilkelere dayanan zorlama olanağına, “zor gücüne” sahip olmasıdır.
Yönetim nedir?
Yönetim kavramı ise en geniş anlamı ile; “Ortak amaçları gerçekleştirmek için işbirliği eden kişi kümelerinin eylemleri ve bu eylem süreçlerinin bütünüdür.” şeklinde tanımlanmaktadır.
Kamu yönetimi nedir?
Geniş anlamda kamu yönetimi, düzenli toplumlarda kamu gücünün örgütlenmesini ve işleyişini tanımlar. Bu her türlü devlet görevlerini ve örgütlerini içine alan bir tanımlamadır. Olağan anlamda kamu yönetimi dendiğinde, yasama, yargı ve belli bir ölçüde yürütme dışında kalan, tüm kamusal kuruluşları ve işleyişleri ifade eder.
Devletin en önemli temel hedefi nedir?
Devletin temel hedeflerinden en önemlisi örgütlenme yoluyla toplumsal düzenin kurallarını koymak ve uygulamaktır. Devletin ikinci temel hedefi ise toplumsal sorunlara çözüm aramaktır. Örgütler belirli amaçları gerçekleştirmek üzere oluşturulmuş ve planlanmış kuruluşlar olduklarına göre, devlet de yeni amaçlar ortaya çıktıkça yeniden örgütlenmektedir. Bu sorunlara çözüm bulmak için plan ve programlar yapmak durumundadır.
Çevre yönetimi nedir?
Çevre Yönetimi: Tüm canlıların ekosistem içinde dengeli, sağlıklı ve sürekli yaşamaları, doğal varlıkların korunması, geliştirilmesi ve değerlendirilmesi süreçlerinde bir dizgenin (sistemin) oluşturulması olarak tanımlanabilir.
Çevreyi koruma örgütlenmesinde görülen seçenekler nelerdir?
Dünya ülkelerinde, çevre koruma örgütlenmesinde genelde iki seçenek ortaya çıkmaktadır. Kimi ülkelerde, sadece çevre sorunlarından sorumlu bir Çevre Bakanlığı bulunmaktadır. Bu ülkelerde çevre bakanlığı, bağımsız bir bakanlık veya sağlık, imar, konut, yerel yönetimler ve enerji bakanlıklarının biri ile birleştirilmiş yapılar olarak örgütlenmektedir. Örneğin, İngiltere’de Çevre Bakanlığı, Avusturya’da Sağlık ve Çevre Koruma Bakanlığı, Küba’da Bilim, Teknoloji ve Çevre Bakanlığı, İtalya’da Kültür ve Çevre Bakanlığı gibi kurumsal örgütlenmelere rastlanmaktadır. Öte yandan, bazı ülkelerde, çevre konuları bakanlık düzeyinde değil, merkezi ya da bölgesel kurumlar aracılığı ile yönetilmektedir. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nde Çevre Koruma Kurumu (EPA), Japonya’da Çevre Kurumu gibi kuruluşlar bu nitelikte çevre yönetim birimleridir.
Çevre yönetiminin amaçları nelerdir?
Doğanın yani ekosistemin sahip olduğu özyönetim düzeni nedeniyle, çevre yönetiminin amacının ve konusunun, çevre ve doğal varlıkların yönetilmesi olmadığı kabul edilmelidir. Bu bağlamda çevre yönetimi; çevre, doğal ortamlar ve insan arasındaki ilişkilere ilişkin süreçleri yönetmeyi amaçlar. Çevre yönetiminin amacı, doğal varlıkların ve doğal kaynakların korunması ve geliştirilmesi ile birlikte, bugünkü ve gelecek kuşaklar için yaşanabilir bir dünya ve ekosistem yaratılması temel yaklaşımına dayanır. Çevre yönetiminin temel amaçlarından bir diğeri bilimsel ve demokratik planlamadır. Çevre yönetimi ve planlamasında ise, çevresel etki değerlendirmesi, stratejik çevre etki değerlendirmesi, sağlık etki değerlendirmesi, kalite yönetim sistemleri ve çevre yönetim sistemleri ile sanayileşme, kentleşme, enerji, madencilik gibi süreçlerin yönetilmesi hedeflenmektedir.
Çevre Yönetimi’nin, çevre politikalarına ve çevresel planlamaya temel oluşturan ilkeleri nelerdir?
Çevre Yönetimi’nin, çevre politikalarına ve çevresel planlamaya temel oluşturan ilkeleri şu şekilde özetlenebilir:
- Doğal varlıkların korunması ve geliştirilmesi
- Kaynak kullanımının azaltılması, geri dönüşüm ve geri kazanım
- Kirlilik önleme
- Planlama ve karar alma süreçlerinde, çevresel etkilerin öncelikle göz önüne alınması
- Tüm üretim süreçlerinde, ekolojik yaşam döngüsünü dikkate alacak düzenlemelerin yapılması
- Sağlık Etki Değerlendirmesi’nin (SED), doğa ve insan ilişkilerinde temel alınması, üretim süreçlerinin ve tüketim ortamlarının SED ilkeleri ile şekillenmesi
- Halk için çevre eğitimi
- Çevre koruma ve çevre sorunlarını giderme süreçlerinde halk katılımı.
Çevre Yönetimi'nin bileşenleri nelerdir?
Çevre Yönetimi’nin belli başlı bileşenleri olarak tanımlanabilecek unsurlar beş kümede özetlenebilir: yapılar, süreçler, ölçekler, araçlar, işlevler.
Türkiye’de çevre alanında, çevre koruma politikalarını oluşturan, çevre sorunlarını önlemede görev alan ve oluşan çevre sorunlarını gidermekle yükümlü bulunan yapılar nelerdir?
Türkiye’de çevre alanında, çevre koruma politikalarını oluşturan, çevre sorunlarını önlemede görev alan ve oluşan çevre sorunlarını gidermekle yükümlü bulunan çok sayıda yapı yer almaktadır.
Kurumsal Yapılar
• Kamu kurum ve kuruluşları, TBMM, Bakanlıklar, DPT vb. özel yasalarla kurulmuş kurumlar, yerel yönetimler • Üniversiteler • Meslek Odaları ve Sendikalar
• Sivil Toplum Kuruluşları, Gönüllü Kuruluşlar, Dernek ve Vakıflar (Doğal Hayatı Koruma Derneği, Nükleer Karşıtı Platform, Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma Vakfı, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, Egeçep Derneği vb.)
• Özel Kuruluşlar
Hukuksal Düzenlemeler
• Anayasa (çevre ve doğal varlıklar ile ilgili hükümler), Yasalar, Yönetmelikler, Tüzükler, Genelgeler
Toplumsal ve Kültürel Yapılar
• Nüfus, Topluluklar, Sınıflar, Eğitim-Öğretim, Sanat, Siyaset, Örgütlenme
Altyapılar
Çevre Yönetimi'yle ilgili olarak yönetilmesi gereken süreçler nelerdir?
Çevre yönetimi kapsamında, yönetilmesi gereken varlıklar ve nesneler değildir. Doğal varlıkların ve nesnelerin içinde olduğu, birbiri ile etkileşimde bulunan süreçlerin yönetilmesi gerekmektedir. Bu süreçler ise üretim ve tüketim süreçleri, ürün ve hizmetlerin üretimi ve/veya tüketimi, eğitim ve kültür, büyüme, gelişme ve kalkınma, nüfus hareketleri olarak tanımlanabilir.
Çevre yönetiminde, değişik çevre sorunları kapsamında ve değişik ölçeklerde, farklı amaçlar için oluşturulmuş ve geliştirilmiş teknikler ve araçlar nelerdir?
Çevre yönetiminde, değişik çevre sorunları kapsamında ve değişik ölçeklerde, farklı amaçlar için oluşturulmuş ve geliştirilmiş tekniklerden ve araçlardan söz etmek mümkündür.
• Veri, Bilgi Tabanı
• Planlama
• Standartlar ve Kalite Yönetim Sistemleri
• Çevresel Etki Değerlendirmesi
• Sağlık Etki Değerlendirmesi
Şu anda çevre ile ilgili olarak nasıl bir bakanlık süreci mevcuttur?
2011 yılında, yapılan yeni bir düzenleme ile çevre yönetimi sürecinde tartışmaya açık bir adım atılmıştır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı adı ile yeni bir bakanlık kurulmuş, eski İmar ve İskan Bakanlığı, Bayındırlık Bakanlığı ve Toplu Konut İdaresi (TOKİ) gibi kurumlar yanında, eski Çevre ve Orman Bakanlığı’na bağlı bazı kuruluşlar ve birimler bu Bakanlığa bağlanmıştır. Orman ve Su İşleri Bakanlığı olarak yeniden örgütlendirilen eski Çevre ve Orman Bakanlığına da çevre yönetiminde bazı sorumluluklar yüklenmiştir. 2011 yılında yapılan düzenlemeler ile birlikte, bir bakıma kamu yönetiminde örgütsel bir yenilenme olarak tarif edilen süreç doğal olarak çevre örgütlenmesini, çevre yasasını ve ilgili yönetmelikleri de etkilemiştir. Kamu yönetiminde yapılan bu yeni düzenleme ile “birleşik bakanlık modeline” geçilmiştir. Böylece, Çevre ve şehircilik Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı kurulmuştur. 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçimi ile birlikte, gerek TBMM’nın yetkileri gerekse de Bakanlar Kurulu’nun görev ve sorumlukları ve Cumhurbaşkanı’nın görev ve sorumlukları yeni bir sistemi tarif edecek şekilde değişmiştir. Hali hazırda, Başbakanlık makamı ve teşkilatı kaldırılmış ve böylece Bakanlar Kurulunun, doğal olarak bakanlıkların da doğrudan Cumhurbaşkanına bağlı olduğu bir yapılanma tesis edilmiştir. Çevre Yönetimi açısından da yeni bir dönem olarak görülebilecek bu değişim ile birlikte 2011 yılında oluşturulan çevre yönetim dizgesi hemen hemen tümüyle değiştirilmiştir. Bu noktada, sadece “birleşik bakanlık” modeline devam edildiği söylenebilir. “Çevre ve şehircilik Bakanlığı” yeni sistemde yapısını korumakla birlikte, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın birleştirilmesi ile oluşturulan "Tarım ve Orman Bakanlığı" çevre yönetiminden ilk elden sorumlu bakanlıklar arasında yerini almıştır
Mevzuat nedir?
Yürürlükte olan hukuk kurallarının tümüne mevzuat denir. Dar anlamında kanun (yasa), yasama organınca yapılan ve kanun adıyla gerçekleştirilen işlerdir. Zaman zaman kanun, hukuka koşut anlamlar da taşır. Ancak, kanun sadece hukukun ögelerinden biridir.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine göre kanun yapma yetkisi nasıl tanımlanmıştır?
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine göre, kanun yapma yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)'nindir. Kanun teklifi (kanun tasarısı), milletvekillerince tek veya grup halinde gerekçeleri ile birlikte Meclis Başkanlığına sunulur. Bu noktada, yine kişi ve kurumlar, kanun isteklerini TBMM’ye doğrudan iletebilirler. Ayrıca, yeni sisteme göre Cumhurbaşkanı da, TBMM’ye kanun teklifinde bulunabilir ya da “Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” yayınlayabilir. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ve kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır. TBMM’de kabul edilen kanunlar Cumhurbaşkanına sunulur ve Cumhurbaşkanı onaylar ise yürürlüğe girer. (Eğer cumhurbaşkanı kanunu TBMM'ye geri gönderirse, kanunun aynen yayımlanabilmesi için Meclis'in salt çoğunluğu tarafından kabul edilmesi gerekir.)
Neden “Çevre Yönetimi” kavramının da değişik ölçeklerde kurgulanması ve oluşturulması gerekmektedir?
Çevre sorunları sınır tanımayan bir özelliğe sahiptir. Çevre sorunları ve doğal varlıkların yok edilmesi, bugün yerel ölçekte olduğu kadar, çeşitli etkileşimlerle küresel ölçekte de soruna yol açmaktadır. Bu nedenle “Çevre Yönetimi” kavramının da değişik ölçeklerde kurgulanması ve oluşturulması bir zorunluluk olmaktadır. Çevre koruma politikalarının çevrebilimin gerekleri doğrultusunda hayata geçirilmesi için hem ekosistemler düzeyinde hem de örgütsel açıdan değişik ölçeklerde yönetim birimleri oluşturulmalıdır. Bu birimler yerelden başlayıp bölgesel, ulusal, küresel düzeylerde yapılandırılabilir.
BM Rio Çevre ve Kalkınma Konferansı ne açıdan önemlidir?
Çevre sorunları sınır tanımayan bir özelliğe sahiptir. Çevre sorunları ve doğal varlıkların yok edilmesi, bugün yerel ölçekte olduğu kadar, çeşitli etkileşimlerle küresel ölçekte de soruna yol açmaktadır. Bu nedenle “Çevre Yönetimi” kavramının da değişik ölçeklerde kurgulanması ve oluşturulması bir zorunluluk olmaktadır. Çevre koruma politikalarının çevrebilimin gerekleri doğrultusunda hayata geçirilmesi için hem ekosistemler düzeyinde hem de örgütsel açıdan değişik ölçeklerde yönetim birimleri oluşturulmalıdır. Bu birimler yerelden başlayıp bölgesel, ulusal, küresel düzeylerde yapılandırılabilir. Küresel çevre sorunları, ülkelerin tek başlarına karşı karşıya olduğu yerel çevre sorunlarından daha büyük ve daha ciddi tehlikelere yol açmaktadır. Bu sorunlarla ulus devlet düzeyinde başa çıkılamaması küresel düzeyde işbirliği içeren bir yönetimi gündeme getirmiştir. Bu konuda küresel ölçekte bağlayıcı kararların alındığı ve önemli adımların atıldığı konferans BM Rio Çevre ve Kalkınma Konferansı olmuştur. Bu zirvenin ardından, süreç içinde küresel işbirliği çabaları artarak gelişmiştir