Ulusal Çevre Koruma Politikaları
Sosyal bilimler açısından bakıldığında, Çevre Koruma Politikaları'nın temel ilkeleri nelerdir?
Sosyal bilimler açısından bakıldığında, Çevre Koruma Politikaları'nın, nesnel ve bilimsel olmasını sağlayan temel ilkeler şu şekilde özetlenebilir:
• Çevre politikalarının ekolojik sistemler ve nüfus dağılımı üzerinde yaratacağı etkiler dikkate alınmalıdır.
• Çevre üzerindeki olumsuz etkilerden bazıları tümüyle giderilebilecek niteliktedir, bazıları ise ciddi ve kaçınılmaz sorunlar yaratabilir. Bunların birbirlerinden ayrılarak, her birini gerçekleştirmenin kısa ve uzun dönemdeki maliyetleri hesaplanmalıdır.
• Bir yatırım, yerleşim kararı vb. faaliyetlerin gelecek kuşaklar için etkileri dikkate alınmalıdır.
• Etkilerin, geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açması durumunda, karar vericilere durum aktarılmalıdır.
• Yatırım, yerleşim vb. kararların farklı toplumsal kesimlere getireceği yarar ve zararlar göz önüne alınmalıdır.
Çevre politikasının belirlenmesinde ve ardından uygulanmasında gerekli temel koşullar nelerdir?
Çevre politikasının belirlenmesinde ve ardından uygulanmasında temel koşullar aşağıda sıralanmaktadır:
Tanı (Teşhis): Bu aşama, çevre sorununun belirlenmesi, sorunun nedenleri ve bileşenleri ile çözüme taraf olabilecek kişi - kurumlar arasında bağlantı kurulması gibi noktalan kapsar.
Karışma / Düzenleme (Müdahale): İkinci aşama olarak görülebilecek bu süreçte, çevre sorununun çözümüne yönelik arayışların, yöntemlerin incelenmesi ve karşılaştırması yapılır ve en uygun çözüm yöntemine karar verilir.
Uygulama: Son aşama olarak, belirlenen çözüm yönteminin ve politikanın karar mekanizması içinde uygulanması sağlanır.”
Ülkelerin çevre politikalarını belirleyen ortak hedefleri nelerdir?
Çevre politikaları alanında her ülkenin farklı hedef ve yaklaşımları olmakla birlikte, ortak hedeflerden de söz edilebilir.Ülkelerin çevre politikalarını belirleyen ortak hedefleri ise kısaca; sağlıklı bir çevrede, insanca bir yaşam ortamının sağlanması, toplumun sahip olduğu çevre değerlerinin korunması ve geliştirilmesi, çevre politikalarının uygulanmasında, gerekli olan işbirliğinin ve buradan hareketle bireyler ve toplumun değişik kesimleri arasında eşitlik ve paylaşımın sağlanması, böylece doğal varlıkların korunması ve geliştirilmesinde işbirliği yapılması olarak sıralanabilir.
Çevre politikaları içerik yönünden nasıl sınıflanır?
Çevre politikaları içerik (öz) açısından düzeltim (reform) yanlısı ve düzeltim karşıtı olarak iki kümeye ayrılabilir.
1. Düzeltimci Politikalar: Burada çevre sorunlarına etkin bir politikayla çözüm aranması söz konusudur. Bu politikalar, belli bir siyasal ideolojiye bağlı olmaktan çok, konuya yararcı (pragmatik) olarak yaklaşmakta ve iyimser bir özellik taşımaktadır.
2. Düzeltim Karşıtı Politikalar: Bu tür politikaları savunanlar, çevrebilim konusuna özel bir önem verilmesinin gerekli olmadığına inanırlar.
Dışsallık nedir?
Çevreyi kirletenlerin, maliyetini karşılama gereğini duymadıkları zararlı sonuçlara, ekonomi uzmanları dışsallık adını vermektedir. Bir ekonomik birimin etkinliklerinin, başka birimleri (kişi ya da kuruluş) etkilediği ve bu etkinin piyasa ekonomisi yöntemleri ile giderilemediği her yerde bir dışsallıktan, bir başka deyişle dış etkiden söz edilebilir. Buna dış etki adı verilmesinin nedeni, etkiyi yaratan ekonomik karar mekanizmasının etkilenen birimin dışında bulunmasıdır. Olumsuz (negatif) ve olumlu (pozitif) dışsallıklar, bugün özellikle piyasa ekonomilerinde, çevresel değerlerin ve varlıkların, kaynak veya mal olarak görüldüğü yapılarda öne çıkmaktadır.
"Kirleten Öder İlkesi" nedir?
Kirleten Öder İlkesi, çevre kirliliğine yol açan kişi ve kurumlardan bu kirliğin maliyetinin tahsil edilmesidir. Bu anlamda genel kural kirletenlerin, önleme ve temizleme maliyetlerini karşılamak zorunda olmaları üzerine şekillenmiştir. Klasik kapitalist ekonominin çevre alanındaki çözüm yöntemi olarak görülen bu ilke, süreç içinde hukuk metinlerinde, uluslararası anlaşmalarda ve örneğin Avrupa Birliği gibi kurumların politika belgelerinde yerini almıştır. 1970’li yılların çevre politikalarını belirleyen bu yaklaşım yerini, 1990’lı yıllarla birlikte "kirlilik önleme" ilkesine bırakmaya başlamıştır.
Ülkemizde çevre politikası belirleme yönünde ilk adımlar nasıl atılmıştır?
İlk iki kalkınma planında çevre sorunlarına ve çözümlerine ilişkin hiçbir politika, hedef veya ilkeye rastlanmadığı belirtilmelidir. Türkiye’de, “Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı’’ ile birlikte (1973-1977), çevre sorunlarına yönelik politika belirleme yönünde ilk adımlar atılırken, çevre örgütlenmesi ve çevre tüzesinin oluşturulması yönünde de tartışmalar başlamıştır.
1961 Anayasası planlama konusunda devlete nasıl bir sorumluluk yüklemiştir?
1961 Anayasası, planlama görevini temel haklar ve ödevler bölümünde düzenlemekte (Madde 41) ve devlete, “iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmayı demokratik yollarla gerçekleştirmek; bu maksatla milli tasarrufu arttırmak, yatırımları toplum yararının gerektirdiği önceliklere yöneltmek ve kalkınma planları yapmak” ödevini yüklemekteydi. Bu hüküm, 1982 Anayasasında köklü bazı değişikliklere uğramış, kalkınma planları temel politika belgesi olmaktan çıkmaya başlamıştır.
Avrupa Birliği'ne üyelik süreci ile çevre politikaları nasıl şekillenmiştir?
Türkiye'de , Avrupa Birliği üyelik sürecinin başlamasıyla yeni bir döneme girmiş, bir yandan yapısal sosyo-ekonomik krizler gündeme gelmiş, bir yandan da Dünya Bankası ve IMF politikaları ile şekillenen ekonomik modeller denenmiştir. Böyle bir kesitte, değişik nedenlerle ekolojik tahribat ve kirlenme en üst noktaya erişmiştir. Orman arazilerinin, meraların, ovaların yapılaşmaya açılması ve satışı yönündeki girişimler, enerji ve madencilik alanlarında özelleştirme/yabancılaştırma uygulamaları ve sonucunda yaşanan çevresel sorunlar ülke gündeminde öncelikli konular haline gelmiştir. Bu arada, fiziksel çevre de bozulmaya başlamış, hızlı ve çarpık kentleşme, yanlış yerleşim politikaları ve sanayileşme sürecinin yarattığı baskılar, kentsel yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemiştir. Bu süreçte, bir yandan Avrupa Birliğime üyelik süreci ülkemizin çevre politikalarını belirlerken, öte yandan sanayi, enerji, bilim ve teknoloji, eğitim, gümrük politikaları gibi alanlara ilişkin öngörü ve hedefler, ilerleyen döneme ait çevre performansını da şekillendirmiştir.
Devlet Planlama Teşkilatı'nın temel görevleri nelerdir?
DPT’nin iki temel görevinden birincisi hükümete iktisadi ve sosyal konularda danışmanlık yapmak; ikincisi ise hükümet tarafından kabul edilen hedefleri gerçekleştirmek çiin uzun ve kısa vadeli planlar hazırlamaktır.
Üçüncü Beş Yıllık kalkınma Planı'nda çevre sorunlarına ve çözümüne yönelik hangi maddeler yer almaktadır?
1973 - 1977 dönemini kapsayan ve 15 yıllık dönemin üçüncü kısmını oluşturan “Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı”, siyasal ve ekonomik belirsizliklerin başladığı, ithal ikameci büyümenin yarattığı sorunların ortaya çıktığı bir dönemde gündeme gelmiştir. Planda, çevre sorunları açısından ayırt edici özellik, ayn bir çevre bölümünün olmasıdır. Burada, ülkenin su, hava ve kıyılar gibi Belli başlı sorunlarına dikkat çekilmekte ve bunların bir bütün olarak, planlama sistemi içinde incelenmesinin gereği vurgulanmaktadır.
Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda çevre sorunlarına ve çözümüne yönelik hangi maddeler yer almaktadır?
1979 - 1983 arasındaki “Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda çevre sorunlarına hem toplumdaki gelişmeler, hem de temel politikalar bölümüne yer verilmiştir. Bu planda, özellikle çevre alanındaki düzenlemelerde, proje ve uy-yerel yönetimlere yetki verilmesinin önemi üzerinde durulmaktadır.
Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda hangi konularda yasal altyapının çevre ve ekonomik değerler temelinde oluşturulması öngörülmüştür?
“Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planr’nda (1990-1994) benimsenen temel çevre politikası, insan sağlığını ve doğal dengeyi koruyarak, sürekli bir ekonomik büyüme sağlanmasıdır. Bu dönemde, sektörler itibarıyla çevre sorunlarına yönelik önlemler üzerinde durulmuş, örneğin enerji, madencilik, petrol ürünleri, nükleer güvenlik gibi konularda yasal altyapının çevre ve ekonomik değerler temelinde oluşturulması öngörülmüştür.
8. Beş Yıllık Kalkınma Planı hazırlık sürecinde oluşturulan Çevre Özel İhtisas Komisyonu raporu neden sakıncalı bulunmuştur?
8. Beş Yıllık Kalkınma Planı (2000-2007) hazırlık sürecinde de Çevre Özel İhtisas Komisyonu kurulmuş, hatta hu komisyonun raporu, ilk kez hükümet, DPT ve ilgili bakanlık tarafından (çevre alanına yönelik kurumsal reform önerisi nedeni ile) sakıncalı bulunmuştu. Bu planın çevre alanındaki temel yaklaşımı ise:“...8. Beş Yıllık Kalkınma Planı (2000-2007) hazırlık sürecinde de Çevre Özel İhtisas Komisyonu kurulmuş, hatta hu komisyonun raporu, ilk kez hükümet, DPT ve ilgili bakanlık tarafından (çevre alanına yönelik kurumsal reform önerisi nedeni ile) sakıncalı bulunmuştu. Bu planın çevre alanındaki temel yaklaşımı ise kurumsal reform,AB uyum sürecinin hızlanması ve Ulusal Çevre Eylem Planı'nın yenilenmesi üzerine şekillenmiştir.”
Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından “bütünsel önleyici bir çevre stratejisinin ürün ve süreçlere sürekli olarak uygulanması ile insanlar ve çevre üzerindeki risklerin azaltılması” olarak tanımlanan yaklaşım nedir?
Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından “bütünsel önleyici bir çevre stratejisinin ürün ve süreçlere sürekli olarak uygulanması ile insanlar ve çevre üzerindeki risklerin azaltılması” olarak tanımlanan Kirlilik Önleme,, Temiz Üretim olarak da bilinen bir yaklaşımdır. Yaklaşımda, kirliliğin oluşmadan önlenmesi azaltılması hedeflenir.
Çevre etiği nedir?
Ülkemizde çevre-insan ilişkilerinde ve bu yöndeki yasal düzenlemelerin uygulanmasında sorunlar olduğunu belirtmek yanlış olmayacaktır. Bu noktada, çevre felsefesi bağlamında; “çevre etiği” kavramı; doğaya saygı ve gelecek kuşaklara yönelik sorumluluk duygusunu geliştirmek için yeni bir çözüm yolu olarak öne çıkmaktadır.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından her yıl hazırlanan; “İnsani Kalkınma Göstergesi”'nde ülkelerin hangi konulardaki performansları değerlendirilir?
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından her yıl hazırlanan; “İnsani Kalkınma Göstergesinde de ülkelerin, ekonomik gelişmişlikleri dışında kalan göstergeleri dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmaktadır. Bu çalışmada, ülkelerin gayri safi milli gelir dışında kalan değişik performansları göz önüne alınmaktadır. Sağlık, eğitim, çevre koruma faaliyetleri, iklim değişikliği ve enerji alanındaki çevre dostu uygulamalar, sürdürülebilir gelişme konusundaki çalışmalar bu göstergenin belirleyici unsurları olarak görülmektedir. Ülkelere bu alanda yaptıkları veya yapamadıkları ile not verilmekte ve bir gelişmişlik göstergesi elde edilmektedir. Bu gelişmişlik göstergesi, ülkeleri klasik iktisat kuramlarında kullanılan değişkenlerle incelemek yerine, örneğin temiz üretim uygulamaları veya karbon salmalarına yönelik aldığı önlemlerle incelemeyi öngörmektedir.
Çevrecilik nedir?
Çevrecilik” çevreye duyulan ilgiden, bu ilgi ve çevre koruma kaygılarından hareketle tanımlanan ideolojiler ve hareketler olarak tanımlanır.
”Önce gelişme, sonra çevre” yaklaşımı günümüzde yerini hangi yaklaşıma bırakmıştır?
“Önce gelişme, sonra çevre” yaklaşımının, son yıllarda ekonomik gelişmelerin ve küreselleşmenin yaşamı tehdit ettiğinin algılanması ile birlikte yerini, “gelişme ve çevre arasındaki denge” düşüncesine bıraktığı görülmektedir. Bu anlayış değişikliğine karşın, zengin ülkelerle yoksul ülkeler arasındaki eşitsizlikler sürekli büyümektedir. Buradan hareketle, gerek ulusal gerekse de uluslararası ortamlarda, “çevre politikası” her zamankinden çok daha büyük bir önem kazanmaktadır.