aofsorular.com
İSG106U

Çevre Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatı

2. Ünite 25 Soru
S

Çevre kavramı nasıl tanımlanmaktadır?

Çevre, insanların ve diğer tüm canlıların içinde yaşadığı, birbirleriyle iletişim kurduğu, sosyal, kültürel, ekonomik, fiziksel ortam olarak tanımlanmaktadır.

S

Sürdürülebilirlik kavramı nasıl tanımlanmaktadır?

Sürdürülebilirlik, daimi olabilme yeteneği olarak tanımlanmaktadır.

S

Sürdürülebilirlik kavramı ile çevresel sorunlarla ilişkisi nedir?

Günümüzde kaynak tahribatının yanında tüketim ve üretim süreçlerinden kaynaklanan kirleticilerin artması çevre sorunlarının küresel boyutlarda etkilere sahip olmasına neden olmuştur. Sağlıklı bir yaşamın sürdürülmesi ancak sağlıklı bir çevre ile mümkün olduğundan, çevreye ilişkin düzenleme yapmak zorunlu bir gereklilik hâline gelmiştir. Günümüzde yaşayan insanların ihtiyaçlarını sağlamanın yanında gelecek kuşakların da ihtiyaçlarını sağlayabilecek sürdürülebilir düzenlemelerin yapılması oldukça önemlidir.

S

Çevre hukuku nedir?

Çevre hukuku, çevrenin korunmasını içeren ve tüm hukuk normlarını içerisinde barındıran bir hukuk kavramıdır.

S

Türkiye'de çevrenin korunması ve çevre hakkı ile ilgili hukuki düzenlemeler nelerdir?

Türkiye'de anayasa, kanun ve yönetmeliklerde yer alan ifadelerin denetlenmesi Çevre ve Şehircilik Bakanlığının taşra teşkilatları tarafından gerçekleştirilmektedir. 1983 yılında Resmî Gazete’de yayımlanmış olan 2872 sayılı Çevre Kanunu 2006 yılında revize edilerek çevre kirliliğine neden olan kurum, kuruluş ve işletmelere ağır yaptırımlar getirmiştir. 26.04.2006 tarih ve 5491 sayılı yasa ile pek çok maddesi değiştirilen ve 26 Nisan 2006 tarihinde yürürlüğe giren yeni 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 3/a maddesine göre, çevrenin korunması bütün yurttaşların ortak ödevi kabul edilmiştir

S

Türkiye'de çevre suçlarına karşı idari yaptırımlar hangi kanun ile şekillenmekte ve ne tür cezalar uygulanmaktadır?

2872 sayılı Çevre Kanunu’nda çevre suçlarına karşı oluşturulacak idari yaptırımlar, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle şekillenmiştir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 181. maddesi çevrenin kasten kirletilmesine hapis cezasını, 182. maddesi ise çevrenin kasten kirletilmesine dair adli para cezasını getirmiştir. Ayrıca 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 30. maddesinde bulunan “Çevreyi kirleten veya bozan bir faaliyetten zarar gören veya haberdar olan herkes ilgili mercilere başvurarak faaliyetle ilgili gerekli önlemlerin alınmasını veya faaliyetin durdurulmasını isteyebilir.” hükmüyle herkesin çevrenin korunması için ilgili mercilere başvurma hakkı vardır ifadesi desteklenmiştir.

S

Uluslararası düzeyde çevre hakkının korunmasına ilişkin hangi yasalar bulunmaktadır?

İngiltere’de 1956 yılında Temiz Hava Yasası; Almanya’da 1957 yılında Su Kirliliği ve 1973 yılında Hava Kirliliği Yasası, Bulgaristan’da 1964 yılında Temiz Hava Yasası; Japonya’da 1967 yılında Çevre Kirliliği Kontrol Yasası; 1973’de Polonya ve 1976’da Finlandiya’da Su Kirliliği Önleme Yasaları; 1964’de İsveç, 1970’de Norveç ve 1972’de Danimarka’da çıkarılan Doğayı Koruma Yasaları çevre sorunlarına karşı benimsenen yasalar olarak ulusal düzeydeki çevre hukukunun kaynakları olarak sayılmaktadır.

S

T.C. Anayasasının hangi maddesi ve hangi ifadesiyle çevre sağlığı güvence altında alınmaktadır?

T.C. Anayasa’nın 56. maddesinin birinci paragrafında yer alan “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir.” ifadesiyle çevre sağlığı güvence altına alınmaktadır.

S

Sağlıklı bir çevrenin oluşturulması ve kaynakların korunması ile ilgili ülkemizde ilk kez yayımlanan kanun hangisidir?

Sağlıklı bir çevrenin oluşturulması ve kaynakların korunması ile ilgili ülkemizde ilk kez yayımlanan kanunlardan bir tanesi 831 sayılı 10.05.1926 tarihinde yayımlanan Sular Hakkında Kanun’dur.

S

Ülkemizde çevre sağlığı ve çevre korumayla ilgili uygulanan kanunlar hangileridir?

Ülkemizde çevre sağlığı ve çevre korumayla ilgili uygulanan kanunlar aşağıda sıralanmıştır.

  • 1926 Sular Hakkında Kanun
  • 1943 Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu
  • 1956 Orman Kanunu
  • 1960 Yeraltı Suları Hakkında Kanun
  • 1971 Su Ürünleri Kanunu
  • 1983 Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu
  • 1983 Milli Parklar Kanunu
  • 1983 Çevre Kanunu
  • 1985 Maden Kanunu
  • 1990 Kıyı Kanunu
  • 1998 Mera Kanunu
  • 2001 Yapı Denetimi Hakkında Kanun
  • 2004 Büyükşehir Belediyesi Kanunu
  • 2004 Türk Ceza Kanunu
  • 2005 İl Özel Dairesi Kanunu
  • 2005 Denizlerin Petrol ve Diğer Zararlı Maddelerle Kirlenmesinde Acil Durumlarda Müdahale ve Zararların Tazmini Esaslarına Dair Kanun
  • 2005 Mahalli İdare Birlikleri Kanunu
  • 2005 Belediye Kanunu
  • 2005 Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu
  • 2009 Uçucu Maddelerin Zararlarından İnsan Sağlığının Korunmasına Dair Kanun
S

Türkiye'de kültür varlıklarının kanunlarla korunması amacıyla yayımlanan kanunlar ve özellikleri nelerdir?

Ülkemizin tarihinin en önemli şahitleri olan kültür varlıklarının kanunlarla korunması ilk olarak 1951 yılında yayımlanan 5805 sayılı kanunla gerçekleştirilmiştir. 23.07.1983 tarihinde yayımlanan 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile kültür ve tabiat varlıklarının korunması için sit alanlarının oluşturulması, kültür ve tabiat varlıklarının sayılarının artırılmasına katkı sağlamıştır. Bu kanunun amacı; korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili tanımları belirlemek, yapılacak işlem ve faaliyetleri düzenlemek, bu konuda gerekli ilke ve uygulama kararlarını alacak teşkilatın kuruluş ve görevlerini tespit etmektir.

S

11.08.1983 tarihinde yayımlanan 2872 sayılı Çevre Kanunun amacı nedir?

Çevrenin korunması, sağlıklı ve güvenli bir çevrenin oluşturulmasının hukuki güvence altına alınması amacıyla 11.08.1983 tarihinde 2872 sayılı Çevre Kanunu yayımlanmıştır. Çevre kanununun temel amacı, tüm insanlığın ortak varlığını oluşturan çevrenin korunması, iyileştirilmesi; kırsal ve kentsel alanların, doğal kaynakların korunması ve sürdürülebilirliğe uygun kullanılması; doğanın bileşenleri olan su, toprak ve havanın kirlenmesinin önlenmesi; ülkenin biyoçeşitliliğinin, tarihi ve doğal zenginliklerinin korunarak, sürdürülebilir bir ülke oluşturulması için yapılacak düzenlemeleri ve alınacak önlemleri, ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleriyle uyumlu olarak belirli hukuki ve teknik esaslara göre düzenlemektir.

S

11.08.1983 tarihinde yayımlanan 2872 sayılı Çevre Kanununda yer verilen sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri nasıl tanımlanmaktadır?

Sürdürülebilir çevre, gelecek kuşakların ihtiyaç duyacağı kaynakların varlığını ve kalitesini tehlikeye atmadan hem bugünün hem de gelecek kuşakların çevresini oluşturan tüm çevresel değerlerin her alanda (sosyal, ekonomik, fizikî vb.) ıslahı, korunması ve geliştirilmesi sürecini tanımlamaktadır.
Sürdürülebilir kalkınma, bugünkü ve gelecek kuşakların, sağlıklı bir çevrede yaşamasını güvence altına alan çevresel, ekonomik ve sosyal hedefler arasında denge kurulması esasına dayalı kalkınma ve gelişmeyi tanımlamaktadır.

S

2872 sayılı Çevre Kanunun temelinde yer alan "çevre koruma" ve "çevre kirlilikleri" ifadeleri nasıl tanımlanmaktadır?

Çevre Kanunu’nun temelinde yer alan çevre koruma ifadesi kanunun 2. maddesinde “Çevresel değerlerin ve ekolojik dengenin tahribini, bozulmasını ve yok olmasını önlemeye, mevcut bozulmaları gidermeye, çevreyi iyileştirmeye ve geliştirmeye, çevre kirliliğini önlemeye yönelik çalışmaların bütünü” olarak tanımlanmaktadır. Çevresel değerlerin bozulmasında etkin rol oynayan çevre kirlilikleri ise “Çevrede meydana gelen ve canlıların sağlığını, çevresel değerleri ve ekolojik dengeyi bozabilecek her türlü olumsuz etki” olarak tanımlanmaktadır.

S

Çevresel değerlerin korunması, sağlıklı ve güvenli bir çevre oluşturulmasını hedefleyen 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun genel ilkeleri nelerdir? 

Çevresel değerlerin korunması, sağlıklı ve güvenli bir çevre oluşturulmasını hedefleyen Çevre Kanunu’nun genel ilkeleri şunlardır:

  • Başta idare, meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere herkes, çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi ile görevli olup bu konuda alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlüdürler.
  • Çevrenin korunması, çevrenin bozulmasının önlenmesi ve kirliliğin giderilmesi
    alanlarındaki her türlü faaliyette; Bakanlık ve yerel yönetimler, gerekli hallerde meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yaparlar.
  • Arazi ve kaynak kullanım kararlarını veren ve proje değerlendirmesi yapan yetkili kuruluşlar, karar alma süreçlerinde sürdürülebilir kalkınma ilkesini gözetirler.
  • Yapılacak ekonomik faaliyetlerin faydası ile doğal kaynaklar üzerindeki etkisi sürdürülebilir kalkınma ilkesi çerçevesinde uzun dönemli olarak değerlendirilir.
  • Çevre politikalarının oluşmasında katılım hakkı esastır. Bakanlık ve yerel yönetimler; meslek odaları, birlikler, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların çevre hakkını kullanacakları katılım ortamını yaratmakla yükümlüdür.
  • Her türlü faaliyet sırasında doğal kaynakların ve enerjinin verimli bir şekilde kullanılması amacıyla atık oluşumunu kaynağında azaltan ve atıkların geri kazanılmasını sağlayan çevre ile uyumlu teknolojilerin kullanılması esastır.
  • Kirlenme ve bozulmanın önlenmesi, sınırlandırılması, giderilmesi ve çevrenin iyileştirilmesi için yapılan harcamalar kirleten veya bozulmaya neden olan tarafından karşılanır.
  • Çevrenin korunması, çevre kirliliğinin önlenmesi ve giderilmesi için uyulması zorunlu
    standartlar ile vergi, harç, katılma payı, yenilenebilir enerji kaynaklarının ve temiz
    teknolojilerin teşviki, geri kazanım katılım payı, plastik poşet ve plastik ambalaj kullanımının azaltılması, depozito uygulaması, emisyon ücreti, kirletme bedeli ve kirliliğin önlenmesine yönelik teminat alınması ve karbon ticareti gibi piyasaya dayalı mekanizmalar ile ekonomik araçlar ve teşvikler kullanılır. 
  • Bölgesel ve küresel çevre sorunlarının çözümüne yönelik olarak taraf olduğumuz uluslararası anlaşmalar sonucu ortaya çıkan ulusal hak ve yükümlülüklerin yerine getirilmesi için gerekli teknik, idarî, malî ve hukukî düzenlemeler Bakanlığın koordinasyonunda yapılır.
  • Çevrenin korunması, çevre kirliliğinin önlenmesi ve çevre sorunlarının çözümüne yönelik gerekli teknik, idarî, malî ve hukukî düzenlemeler Bakanlığın koordinasyonunda yapılır. 2690 sayılı Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Kanunu kapsamındaki konular Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından yürütülür.
S

12.10.2004 tarihinde yayınlanan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun çevre ile ilgili güvence ve yaptırımları nelerdir?

12.10.2004 tarihinde yayınlanan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu insanların sağlıklı ve güvenli çevrede yaşamalarını hukuki olarak güvence altına almaktadır. Bu kanunda “Çevreye Karşı Suçlar” kısmında çevrenin kasten kirletilmesi, çevrenin taksirle kirletilmesi, gürültüye neden olma suçlarına dair çeşitli yaptırımlar bulunmaktadır. İnsanların sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşamaları için çevreye zarar veren kirleticilerin belirlenmesi, önlenmesi ve yönetilmesi de oldukça önemlidir.

S

Çevre sağlığı ve korunmasını doğrudan ilgilendiren yönetmelikler hangileridir?

Çevre sağlığı ve korunmasını doğrudan ilgilendiren yönetmelikleri; ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) ve planlama yönetimi, su ve toprak yönetimi, hava yönetimi, kimyasal yönetimi, su ve toprak yönetimi, ölçüm, izleme, izin ve denetim başlıkları altında ele alınabilir. 

S

06.07.2019 tarihinde yayımlanan 30823 sayılı İçme Suyu Temin Edilen Suların Kalitesi ve Arıtılması Hakkında Yönetmeliğin özellikleri nelerdir?

06.07.2019 tarihinde yayımlanan 30823 sayılı İçme Suyu Temin Edilen Suların Kalitesi ve Arıtılması Hakkında Yönetmelik, su kaynaklarının insan kullanımı için gerekli olan standartların güncellendiği yeni yönetmeliktir. Bu yönetmelikle insanların yaşamsal faaliyetleri için gerekli olan içme suyu kaynaklarının arıtma süreçlerine başlamadan ve bittikten sonraki değerlerinin takibiyle çevre ve insan sağlığının korunması hedeflenmektedir.

S

2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 13. maddesinde hava kirliliğinin önlenmesi, “Havada, suda, toprakta kalıcı özellik gösteren ve ekolojik dengeyi bozan kimyasal maddelerin üretimi, ithal, taşıma, toplama ve kullanımında çevre koruma esasları dikkate alınır.” şeklindeki havanın korunması hakkındaki ifade sonrasında hangi yönetmelikler yayımlanmıştır?

Çevre Kanunu’nda havanın korunması hakkındaki ifade sonrasında 1986 yılında “Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği” ortaya çıkmıştır. Bu yönetmelik 2008 yılında güncellenerek “Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği” adını alarak yayımlanmıştır. Hava kirliliklerinin en önemli kaynakları olan sanayi ve ulaşımın etkilerinin değerlendirilmesi, oluşan etkilerin azaltılması ve önlenmesi amacıyla “Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği”, “Bazı Akaryakıt Türlerindeki Kükürt Oranının Azaltılmasına İlişkin Yönetmelik” ve “Benzin ve Motorin Türlerinin Çevresel Etkilerine Dair Yönetmelik” kullanılmaktadır.

S

30829 sayılı “Sıfır Atık Yönetmeliği” ile ne hedeflenmektedir?

Türkiye'de 12.07.2019 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan 30829 sayılı “Sıfır Atık Yönetmeliği” ile hammadde ve doğal kaynakların etkin yönetimiyle sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda atık yönetiminin sağlanması hedeflenmektedir.

S

Türkiye'de deniz ve kıyılarda oluşabilecek kirliliklerin önlenmesi amacıyla yayımlanan yönetmelik hangisidir ve amacı nedir?

Deniz ve kıyılarda oluşabilecek kirliliklerin önlenmesi amacıyla ilk kez 2004 yılında “Gemilerden Atık Alınması ve Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” yayımlanmıştır. Bu yönetmeliğin amacı, Türkiye’nin deniz yetki alanlarında bulunan gemilerin ürettiği atıklar ile yük artıklarının denize verilmesinin önlenmesi ve deniz ortamının korunması maksadıyla, yükümlüleri tarafından atık kabul tesislerinin kurulması ve işletilmesi ile atık alma gemilerine ilişkin usul ve esasları belirlemektir.

S

Çevresel güvenlik ilkeleri nelerdir?

Çevresel güvenlik ilkeleri;

• Ekolojik dengenin korunması,
• Çevresel çatışmaların önlenmesi,
• Doğal kaynaklar üzerinde hak eşitliğinin sağlanması,
• Ekolojik güvenliğin sağlanması,
• Askeri faaliyetlerin çevresel etkilerinin azaltılması,
• Çevresel göçlerin azaltılması,
• Yoksulluğun azaltılması,
• Çevre için ülkelerin uluslararası düzeyde sorumluluk almasının sağlanması,
• Çevreye verilebilecek etkilerin belirlenmesi ve önlenmesi,
• Nüfus artışının etkilerinin azaltılmasının sağlanması,
• Sürdürülebilir iktisadi faaliyetlerin desteklenmesi,
• Şehirleşmede sürdürülebilir kaynak kullanımının sağlanması,
• Demokrasi ve insan haklarının uluslararası alanda önemsenmesi,
• Çevresel iş birliği faaliyetlerinin ülkeler tarafından desteklenmesinin sağlanmasıdır.

S

Çevresel makro ve mikro düzeyde güvenlik kavramları ne anlama gelmektedir?

Çevresel makro düzeyde güvenlik kavramı ekosistemlerde çevre sorunlarından kaynaklı oluşabilecek bozulmalar, küresel ısınma, iklim değişikliği ve dünyanın tamamına etki edebilecek tüm büyük faktörleri içermektedir. Çevresel mikro düzeydeki güvenlik kavramı ise belli bir düzeyde etki alanı bulunan hava kirliliği, su kirliliği ve atık sorunları gibi çevresel sorunları içermektedir.

S

Türkiye'de çevre sorunlarından kaynaklanabilecek güvenlik sorunları ile hangi kurumlar ilgilenmektedir.

Türkiye'de çevre sorunlarından kaynaklanabilecek güvenlik sorunlarının ortadan kaldırılması amacıyla T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı altında bulunan Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğüne bağlı olan Sıfır Atık ve Atık İşleme Dairesi Başkanlığı, Deniz ve Kıyı Yönetimi Dairesi Başkanlığı, Hava Yönetimi Dairesi Başkanlığı, Kimyasallar Yönetimi Dairesi Başkanlığı, Su Toprak Yönetimi Dairesi Başkanlığı ve İklim Değişikliği ve Uyum Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen yönetmelik, tebliğ ve genelgeler ile yayımlanmakta ve düzenlemeler yapılmaktadır.

S

Türkiye'de iklim değişikliğinin kaynaklar üzerinde oluşturduğu baskılar sonucunda ülkeler arasında oluşan kaynak paylaşım sorunlarının önlenmesi amacı ile yapılan çalışmalar nelerdir?

Günümüzde en önemli çevre güvenliği konularından bir tanesi olan iklim değişikliğinin kaynaklar üzerinde oluşturduğu baskılar sonucunda ülkeler arasında oluşan kaynak paylaşım sorunlarının önlenmesi amacı ile çeşitli çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Ülkemizde İklim ve Uyum Dairesi Başkanlığı gerçekleştirdiği pek çok çalışma ile küresel çevre güvenliğinin sağlanması için yönetmelikler, tebliğler ve genelgeler yayınlamaktadır. Bu yönetmeliklere örnek olarak “Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmelik”, “Ozon Tabakasını İncelten Maddelere İlişkin Yönetmelik” ve “Florlu Sera Gazlarına İlişkin Yönetmelik” verilebilir.