Jürgen Habermas
Aşağıda verilen bilgilerden hangileri Jurgen Habermas'ı Frankfurt okulunun diğer ilk üyelerinden ayıran özelliklerindendir?
1-Alman olması
2-Hıristiyan olması
3-Marksist olması
4-Nazi gençlik örgüne katılması
Düsseldorf (Almanya, 1929) doğumlu Jürgen Habermas’ın ailesi, Frankfurt Okulunun Yahudi diğer ilk kuşak üyelerinin (Max Horkheimer, Herbert Marcuse, Erich Fromm, Otto Kircheimer, Friedrich Pollock, Leo Lowenthal vd.) aksine Protestan bir küçük burjuva ailesiydi. Babası, Düsseldorf Sanayi ve Ticaret Odası başkanlığına kadar yükselmişti. Baba ve oğullar, dönemin ruhuna bağlı olarak Nazi kültürü ve hareketinden etkilendiler. Habermas, 10 yaşında, kısmen zorunlu kısmen de ailesinin fırsatçılığı nedeniyle Nazi Gençlik Örgütüne katıldı.
Jurgen Habermas Frankfurt okulu mensubu olmasına rağmen, üniversitede öğretme yeterliliği sınavına sahip olma anlamına gelen habilitation’unu Marburg Üniversitesinde tamamlamasının nedenleri nelerdir?
1956 yılından itibaren Horkheimer ve Adorno’nun yanında (Frankfurt Üniversitesi) çalışmaya başlayacaktır. Horkheimer’in Habermas’ın çalışmalarındaki Marksist tondan kaynaklanan çekincelerini korumasından dolayı, habilitation sınavını başka üniversitede almıştır. Horkheimer tarafından radikal bulunduğu için Enstitüden ayrılmak zorunda kaldığı açıktır, zaten hayatı boyunca ılımlı davranmış ve radikal tutumlar almak yerine, bazı sorunların çözümünü ya ertelemiş ya da zamana bırakmıştır. Horkheimer, Federal Almanya’nın “Amerikanlılaştırılmaya” çalışılan yeni
toplum düzenini korumaya kararlıdır; mesele Habermas’ın radikal olması değildir. Ancak 1964 yılında Adorno’nun yoğun ısrarları neticesinde, Nazi zulmüne uğramış insanlar için oluşturulan istisnai bir kadroya atanarak Frankfurt Üniversitesine geri dönmüş ve Horkheimer’in kürsüsüne atanmıştır.
Habemas'ın Eleştirel Teori hakkındaki görüşleri nelerdir?
Habermas, daha 60’ların ortalarında bile “Eleştirel Teori” denilen bir bütünden söz edilemeyeceğini, bunun için gerekli malzemenin ortada olmadığına değinirken Enstitünün dergisi Zeitschrift für Sozialforschung’un tam bir koleksiyonuna asla ulaşamadıklarını belirtir. Habermas, Eleştirel Teorinin üç konuda kendisine yeterince güven vermediğini belirler. İlkin, Eleştirel Teorinin kendi iddialarını somutlaştırabileceği normatif temellerinin olmadığını, buna bağlı olarak da hakikat kavramının bilimlerle ilişkisinin kurulamadığını ve nihayet siyasal olarak burjuva demokrasisinin Adorno ve Horkheimer tarafından küçümsendiğini vurgular. Gerçekte felsefî kariyeri boyunca Habermas, kendisini Eleştirel Teoriye karşı asal bir mirasçı olmaktan uzaklaştıran bu üç boyutta çalışmalarını yoğunlaştırır. Fakat bir bakıma, Eleştirel Teori, Adorno ve Horkheimer’in siyasal ve sosyolojik içgörülerinin, en önemlisi de bir tür özgürleşim idealinin korunduğu bir iz olarak arka planda kalmayı sürdürür.
Habermas Marxisizm hakkındaki temel düşüncesleri nelerdir?
Aynı şey Habermas ve Marksizm arasındaki ilişki konusunda da geçerlidir. Bir söyleşide Habermas şöyle demektedir: “Hazır ve net çözümler sunan bir [modele] inanma anlamında bir Marksist değilim; buna rağmen, Marksizm, bana demokrasi ve kapitalizm arasındaki ilişkiyi inceleme itkisi ve araçları sundu”.
İdeaoloji nedir?
İdeoloji kavramı ilk kez Antoine Destutt de Tracy tarafından fikirlerin bilimi anlamına gelecek şekilde 18. yüzyılda kullanılmıştır. Fakat zamanla ideoloji kavramına yüklenen anlamlar değişmiştir. İdeoloji, politik bir inanç sistemidir. İnsan eylemine rehberlik eden ideallerden ve ilkelerden oluşan politik öğreti kümesine karşılık gelir. Marksistler ise ideolojiyi sömürülenler arasında yanlış
bilinçliliği pekiştiren bir araç olarak tanımlar. Marksistlere göre ideoloji, üretim araçlarını ellerinde bulunduran hâkim sınıfın çıkarlarını koruyan bir maskedir.
Habermas'ın felsefi düşünme alanları nelerdir
Bizzat Habermas çalışmalarını 5 ciltlik derleme altında toplamıştır. Çalışmalarını şu başlıklar altında yayımlanmıştır:
1. Sosyolojinin dil teorisindeki temelleri
2. Rasyonalite ve anlam teorisi
3. Söylem etiği
4. Siyasal felsefe
5. Akıl eleştirisi
Habermas'ın iletişim eylem teorisi hakkındaki görüşleri nasıldır?
Habermas, “iletişimsel eylem teorisi”nin, öncelikle felsefî problemlerin ışığında öncüllerinin oluştuğunu ancak muhtelif disiplinlerin sosyal teori bağlamında geliştirildiğini, dolayısıyla, felsefî söylemin içerisinde değil, bu söylemi kuşatan daha geniş bir teorik çerçevede ele alınması gerektiğini vurgular. Felsefî söylemin sorunlarının, sosyal-bilimsel söylemin sorunlarından ayrı bir mantığa sahip olduğunu ve bu sorunlara karşılık aranan bağlama ilişkin argümanların, çoğunlukla tekil herhangi bir disiplinin öncüllerini aşacağını düşünmektedir.
Hbermas dil hakkındaki düşünceleri nasıldır?
Gündelik iletişimin rasyonalite potansiyelini, bilen öznenin “biliş edimleri”nin yerine eyleyen öznelerin konuşma edimlerini koyarak ve anlamın üretimini bilinçli monadların deneysel dünyasının kuruluşuna değil, bir dili kullananlar topluluğunun iletişimine götürerek açıklamaktadır. Habermas şöyle demektedir: “Anlamlı olarak yapısallaşmış bir hayat olarak kavradığımız
her toplumun hakikatle içkin bir ilişkisi vardır. Çünkü anlam yapılarının gerçekliği, geçerliliğe yönelik özel olgusallık iddialarına dayalıdır.
Hermenötik disiplin nedir?
Hermenötik, metni, insanı ve insan eylemini yorumlamaya ilişkin bir metodolojik disiplindir. Bir başka deyişle hermenötik, metne ve insan eylemine ilişkin bir anlama yöntemidir. Bu anlama yöntemi tarihselliği vurgular. Dilthey, Heidegger, Gadamer hermenötik yöntemin temellerini atan önemli düşünürler olarak bilinirler.
Habermas’ın söylem etiği nasıldır?
Habermas’ın söylem etiği, bir evrensel pragmatik varsayımına dayalıdır. Bu pragmatik, sadece önermelerin fonetik, sentaktik ve semantik özelliklerinin değil, lingüstiksel söyleyişlerin pragmatik açılımının önemli olduğunu ve sadece dilsel değil, aynı zamanda iletişimsel yeterliliğin lingüistik evrensellerin kurulmasındaki işlevini vurgular. Evrensel pragmatiğin vazifesi, mümkün anlama [biçimlerinin] şartlarını belirlemek ve yeniden inşa etmektir. Habermas’ı bu bağlama götüren, söylemin deneyim ve eylemin sınırlarının aşıldığı bir uğrak olarak görüldüğü ve söylemde, rasyonel iradelerin somutlaştığı ve haklılaştırılabildiği bir normatif düzenleyiciliğin iletişimsel olarak paylaşıldığı bir pragmatanın geliştirilmesi inancıdır.
Habermas'ın politik teori ve siyaset hakkındaki görüşleri nelerdir?
Habermas’ın siyaset ve politik teori konusundaki görüşlerine muhtelif boyutlarda bakılabilir. İlk dönem kaygıları itibariyle, şimdilerde biraz naif sayılabilecek bir biçimde Habermas, epistemolojinin sosyal bir teori olarak kurgulanmasının politik vargıları olacağını da düşünmektedir. Habermas, Teori ve Pratik (1963) kitabında, yukarıda zikredilen beklentinin kavramsallaştırılması olarak “siyasal aydınlanmanın örgütlenişi”nden söz eder.
Habermas’ın politik teoriyle ilgisini esas olarak iki bağlamda izlemek mümkündür. İlk bağlam Federal Almanya’daki siyasal kültürün demokratizasyonuyla ve Nazi geçmişiyle hesaplaşılması bağlamıdır. İkinci bağlam, klasik siyasal teorinin “iyi ve adil
bir hayat” düşüncesiyle ilgilidir. Bu bağlamların ilki, giderek Avrupa Birliği’nin bir tür Kantçı bir kozmopolitizmle savunulmasına, ikinci bağlam, farklılıkların ve ötekilerin kendi konumlarına terk edildiği bir liberalizm eleştirisiyle, anayasal yurttaşlık esasında
devletin ve toplumun eşitlikçi ve özgürlükçü bir pedagoji eşliğinde tahayyül edildiği bir demokrasi argümanına doğru evrilir. Habermas politik değerlendirmelerin ve yargıların zorunlu bir biçimde olmasa da doğdukları şartların ürünü olduklarını belirtir
Habermas'ın demokrasi anlayışı nasıldır?
Demokrasinin, özellikle Habermas’ın tercih ettiği biçimde müzakereci demokrasinin esas amacı, pratik sorunlara bürokratik ve teknokratik verili çözümlerin sunulmasına karşı, yurttaşların siyasal olan üzerinde rasyonel bir tartışmayı öncelemeleridir. Habermas’ın müzakereci demokrasi kavramı birçok bakımdan ana damar yaklaşımlardan ayrılır. Ayrıca, sanıldığı gibi müzakereci demokrasi, ideal bir konuşma durumu ve baskıdan serbest bir iletişim sürecine dayanmaz sadece. İdeal konuşma durumu ve baskısız iletişimin karşılaştığı engellerin, özellikle demokrasinin bugünkü problemleri düşünüldüğünde, görülmemesi imkânsızdır. Müzakere, sonuçları garanti etme prosedürü değil, sonuçların meşruiyetini sağlayacak edimlerin oluşturulması prosedürüdür.
Habermas'ın akıl eleştirisine yönelik görüşleri nelerdir?
Habermas, hem idealist geleneğe hem de okulun ilk kuşak üyelerinin ilgilerine bağlı kalarak bir “işlevselci akıl eleştirisi”ne yönelir. İşlevselci akıl, ileri kapitalist toplumlarda siyasal meşruiyetin dayandığı bilimci teknokratik tahakkümün somutlaşımı olarak sistem ve hayat-alanı farklılaşmasının sürdürülmesinde, böylece, modernliğin patolojilerinin neredeyse kurumsallaşmasını sağlayan bir akıl biçiminde belirlenir. Akıl, ilkin sağaltıcı öz bilgi, özgürleştirici temellük, sonra da modernitenin sapmalarına karşı
dinin ve geleneğin gücünü geri çağıran tamamlayıcı bir hatırlama olarak kavramsallaştırılır.
Habermas felsefe açısından neden önemlidir?
Bazı isimler ki Habermas onlardan bir tanesidir, hem felsefi gelenekleri hem de felsefe tarihinin ikonlarını bir araya getiren, birbirleriyle konuşmalarını sağlayan problematiklerle felsefe yaparlar -yaptıklarına her zaman “felsefe” denilmese bile. Bu katkının en önemli boyutu, geleneğin güncelleştirilmesiyle ilişkilidir.
Habermas, bir taraftan Eleştirel Teorinin temel motiflerini ve eleştirel bir toplum görüşü sunma girişimini sürdüren, diğer taraftan felsefenin zaten kaçmış bulunan ancak henüz sezilebilir bir uzaklıkta duran hakikat kaygısını hatırlama görevini üstlenen, Alman idealist geleneğiyle uzlaşmaz gözüken linguistik, ahlaki evrimcilik ve işlevselciliği bir araya getirmeye çalışan, hümanist kültürün ve bu kültürün taşıyıcısı olarak Avrupa’yı, öncelikle de Avrupa ideasını savunmaya çalışan, düşünsel sorumluluklarını ihmal etmeyen, kendi toplumunun geçmişiyle her zaman radikal bir biçimde hesaplaşan ve bu geçmişi normalizasyon çabalarına inatla karşı çıkan önemli bir düşünürdür. Bir aydınlanmacı ve bir öğretmendir.
Otopraksi nedir?
Otopraksi, inançların gündelik hayat içinde pratize edilmesi anlamına gelmektedir. Bu durumda ortopraksist düşünür ise inançların gündelik hayat içinde pratize edilmesinin gerekliliğinin altını çizen düşünür modeline karşılık gelmek üzere kullanılmaktadır.
Habermas'ın üniversite ve öğrenci hareketleri hakkındaki görüşleri nasıldır?
Üniversite hayat-alanının sorunlarına kendisini açabilecek bir özgürleşimci bilim anlayışına kapıyı aralayacak, bu anlayışın yaratacağı kendi üzerine düşünme pratikleri toplumsal reformun ön şartını (ancak ön şartını) oluşturacaktı. Öğrencileri teoriden pratiğe giden yolun uzun ve zahmetli olduğu konusunda uyaracak, politik apati ve ekstrem konformizmi şiddetle yenmenin mümkün olmayacağını vurgulayacaktı. Öğrenci liderleri tarafından önerilen iradeciliğin bir tür sol kanat faşizmine yol açabileceğini, kurulu iktidarlara karşı bu türden bir mücadeleyle bir yere varılamayacağını düşünmektedir.
Habermas'ın modernite hakkındaki düşünceleri nasıldır?
Habermas’ın akıl eleştirilerinin esas somutlaştığı felsefî tartışma, modernite kavramı üzerinedir. Öncelikle Habermas, modernite ve modernizasyon arasında bir ayrım yapar ve modernizasyonu daha çok modernitenin kurumsal/toplumsal altyapısını oluşturan bir süreç olarak değerlendirir; bu süreç gözlemlenebilir bir tarihsel gelişme momentine işaret eder. Buna rağmen, modernite, modernleşme boyutuna indirgenemez ve kendinde yenilenmeye ve tüketilmemeye dair bir vaad taşır.
Habermas kamusal alanı nasıl ele alır?
Kamusal toplum sivil toplum (“burjuva toplumu”) içerisindeki özgül bir alanı, kamusallık bu alan içerisindeki söylemsel ve pratik edimlerin bütününü gösterir. Kamusal, bu edimlerin sonucunda ortaya çıkan, çıkması varsayılan sonucun bir niteliğidir. Ayrıca üç tür kamusal alanın mevcudiyetinden söz edebiliriz: Edebî kamusal alan, politik kamusal alan ve temsili kamusal alan. Temsili kamusal alan, kamusal alanın bir tür ön tarihidir; politik kamusal alan, yurttaşların devletin ve iktidarın meşruiyet ve yasallığına karşı oluşturdukları kanaat ve eylemlerden oluşur. Edebî kamusal alanlar salonlar ve kafelerin, sadece edebiyat ve sanatla sınırlı olmayan sorunların tartışılması sürecinde ortaya çıktı.
Habermas'ın Avrupa Birliği hakkındaki düşünceleri nelerdir?
Habermas’ın anayasal yurttaşlık ve kozmopolitizm idealarına bağlı olarak belki de hem Almanya’nın em de dünyanın yerleşik siyasal çatışmalarına karşı bir Avrupa Birliği ideası geliştirmeye çalışmış olmasının bir nedeni de belki kendi ulusal tarihinin yerlileştirilmesinin siyasal sonuçlarından kaygı duymasıyla ilgilidir. Avrupa Birliği Habermas için siyasal düzeyde postnasyonel ve entelektüel düzeyde postmetafizik
düşüncenin siyasal karşılığı olma potansiyelini taşımakla birlikte, Brüksel bürokrasinin yarattığı karmaşa nedeniyle ve gerekli politik adımları atmakta geç kalması sebebiyle henüz istenilen seviyede değildir. Yine de Birliğin postnasyonel bir uluslararası hukuk ve toplumun yaratılması için bir ön model olduğu da unutulmamalıdır. Habermas, herhangi bir siyasal topluluğun, bu topluluğu bağlayacak normları üretme kapasitesine özel bir önem atfetmektedir. Çünkü bu normlar verili tarihsel ve kültürel normlardan ve siyasilerin zorladığı bir tür iradecilikten değil, kamusal aklın gereği ve müzakerenin sonucu olarak ortaya çıkacaktır.
Habermas'ın ahlak teorisine yaklaşımı nasıldır?
Habermas, Piaget’nin jenetik (türeyimsel) yapısalcılığıyla Kohlberg’in ahlaki gelişim teorisinden etkilenerek postkonvensiyonel bilinçlilik formlarının, ahlak teorilerinin somut tarihsel biçimlerin hayatında değil, lingüistik olarak biçimlenmiş hayatında şekillendiğini savunacaktır. Ahlaki ilkenin haklılaştırılması, iletişimsel eylem bağlamında gerçekleşir. Ahlaki yargıların, ampirik ve değer-kuşkucu kavramsallaştırmalarına karşı, bilişsel yorumuna odaklanır. Ahlaki çatışmalardaki tarafların, normatif bağlamdaki farklı görüşlere rağmen, rasyonel söylem pratiğinde, ortak duyusal bir çözüm bulabileceklerine inanır. Bireyler kendi kapasitelerine göre geliştirdikleri söylem pratikleriyle tartışmaya konu olan normlar hakkında bir anlaşmaya varabilirler.