BÜROLARDA TEMEL KAVRAMLAR

Doğru ve etkili bir anlatımda bulunması gereken bazı ilkeler vardır. Bu ilkeler şunlardır;

Doğallık, açıklık, özlülük, akıcılık, doğruluk, tutarlılık, özgünlük. Doğru cevap C’dir.

Tutarlılık: Anlatımda tutarlılık, söylenenlerin ya da yazılanların önceki anlatılanlarla çelişmemesidir. Doğru cevap E’dir.

Anlatım sürecinin anlaşılabilmesi için anlatımın ögelerinin bilinmesi gerekir. Anlatımın gerçekleşebilmesi için dört ögeye gerek vardır;

Kaynak (konuşan ya da yazar), alıcı (dinleyen ya da okuyan), ileti (konu) ve dil (iletişim aracı olarak). Doğru cevap B’dir.

Anlatım sürecinin anlaşılabilmesi için anlatımın ögelerinin bilinmesi gerekir. Anlatımın gerçekleşebilmesi için dört ögeye gerek vardır: Kaynak (konuşan ya da yazar), alıcı (dinleyen ya da okuyan), ileti (konu) ve dil (iletişim aracı olarak). Doğru cevap D’dir.

İletinin içeriğini sınırlandırmak güçtür. Doğru cevap C’dir.

İnsanın çıkarttığı seslerin sözcük seslerine dönüşmesine boğumlanma denir. Doğru cevap A’dır.

Vurgu, sözcüklerde ve sözcük öbeklerinde bazı hecelerin, cümlenin bü- tününde de bazı sözcüklerin diğerlerine göre daha yüksek tonda seslendirilmesidir. Doğru cevap E’dir.

Tek heceli sözcükler vurgusuzdur. “Gel-, koş-, bir, yaz, çok, kaş, kan, al, yan, dar” gibi tek heceden oluşan sözcüklerin söylenişinde vurgu yapılmaz. Doğru cevap B’dir

El, kol, ayak, bacak ya da bedenin tümünün kullanımına jest denir. Doğru cevap B’dir.

“Odadaki çocukları susturarak derse başladı.” cümlesi doğru kullanılmıştır. Doğru cevap D’dir.

Doğru ve etkili bir anlatımda bulunması gereken ilkeler şu şekilde sıralandırılabilir; doğallık, akıcılık, özlülük, doğruluk, tutarlılık, özgünlük. Tekdüzelik bu ilkelerden biri değildir.

Anlatımın gerçekleşmesinde; kaynak, alıcı, ileti ve dile gereksinim duyulurken, kanala gereksinim duyulmaz.

Yukarıda anlatılan örnek olayda Arzu öğretmenin “anlatım sırasında kimi sözcükleri dik kimi sözcükleri ise baskılı ifade etmesi” durumuna vurgu ve tonlamaya dikkat etmesini diğer taraftan, “öğrencilerle göz teması kurmayı ihmal etmemesi” ifadesi ise Dinleyenle göz teması kurmasını ifade etmektedir.

A,B,C ve E seçeneklerinin yazılışı ve okunuşu arasında bir fark bulunmazken E seçeneğinde yer alan “ağız” kelimesinin okunuşu farklıdır (a:z).

Konuşması sırasında ellerini cebinde tutmaktan, elleriyle ağzını örtmekten ve kollarını kavuşturmaktan kaçınan konuşmacı jestlere dikkat ettiği ifade edilebilir.

Bakış açısının egemen olduğu, düşüncelerin işlendiği, kavramların ve sorunların tartışıldığı yazılarda düşünceye dayalı plan uygulanır.

“İki eser arasındaki ayrıntı açıkça belli oluyor.” cümlesinde “ayrıntı” sözcüğünün yerine “ayrım” sözcüğü kullanılmalıydı.

“Yurda dönüş yapan yolculardan biri hava alanında bekliyormuş.” Cümlesinde “yapmak” yardımcı fiili gereksizdir. Bunun yerine “dönen” olmalıdır.

“Kitaplar çok pahalı, alınabilecek gibi değildi.” cümlesi ortak özneli iki cümledir. Birinci cümlenin sonundaki “pahalı” sözcüğü bir yargı bildirmediği için ikinci cümlenin yüklemiyle kullanıldığında “Kitaplar çok pahalı değildi, alınabilecek gibi değildi.” gibi olur. Bu kullanımdaki anlatım bozukluğunu gidermek için cümlenin “Kitaplar çok pahalıydı, alınabilecek gibi değildi.” Biçiminde olmalıdır.

Karmaşık ve çok boyutlu bir süreç olan iletişimin en temel amacı anlamak ve anlatmaktır.