BİZANS - OSMANLI İLİŞKİLERİ
Bizans’ın son imparatorluk ailesi hangi sülaledir?
Bizans’ın son imparatorluk ailesi Paleologos sülalesidir.
Mihail Paleologos nasıl Bizansa imparator olmuştur?
IV. İoannis Laskaris henüz sekiz yaşında imparatorluk tahtına oturdu ve ona Yorgios Muzalon naip olarak atandı. Cesur bir asker, ihtiraslı bir devlet adamı ve geniş bir çevresi olan Mihail Paleologos, Muzalon’u kısa sürede bertaraf ederek çocuk yaştaki İmparator’a naip olmakta güçlük çekmedi. Naiplikle de yetinmeyen Mihail, 1259 yılında ortak imparator olarak taç giydi. Meşru imparatorun varlığına rağmen artık imparatorlukta gerçek gücün sahibi ve tek otorite VIII. Mihail Paleologos idi (1259-1282). Böylece Bizans’ın son dönemine damgasını vuran ve kaderine hükmeden Paleologoslar hanedanı dönemi başlamış oldu
Sahip olduğu büyük deniz gücüyle hangi devlet çıkarları gereği, İstanbul’daki Latin yönetiminin hem sadık müttefiki hem de koruyucusu durumundaydı?
Sahip olduğu büyük deniz gücüyle Venedik, çıkarları gereği, İstanbul’daki Latin yönetiminin hem sadık müttefiki hem de koruyucusu durumundaydı.
VIII. Mihail Paleologos, Venedik tehdidini ne şekilde ortadan kaldırmıştır?
İmparator VIII. Mihail Paleologos, Venedik tehdidini Ceneviz’le ittifak yaparak etkisizleştirmeyi düşündü. Mart 1261’de Cenevizlilerle bir anlaşma yapıldı. Bu anlaşmayla Ceneviz, Bizanslılara askeri yardım taahhüdünde bulunurken, Bizans toprakları üzerinde büyük ekonomik ayrıcalıklar elde ediyor ve gümrüklerden muaf tutuluyordu
İstanbul Latinlerden nasıl geri alınmıştır?
İmparator VIII. Mihail, Aleksios Stratigopulos adlı komutanı küçük bir birlikle Bulgaristan sınırını kontrol etmesi ve İstanbul’a ilişkin isthbarat toplaması için görevlendirdi. Aleksios, İstanbul yakınlarındayken şehirdeki Venedik filosu ve askeri birliklerin Karadeniz tarafına sefere gitmiş olduğunu ve şehrin tamamen savunmasız bir vaziyette bulunduğunu gördü. Bu fırsatı kaçırmayan Aleksios emrindeki az sayıdaki askerle ani bir baskın yaparak 25 Temmuz 1261 günü İstanbul’u zapt etti
İstanbul Latinlerden geri alındıktan sonraki gelişmeler nelerdir?
Şehirdeki Venedik mahallesi yakıldı ve İstanbul’da bulunan Latinler, son Latin imparatoru II. Baudoiun Courtenay da dâhil olmak üzere kaçtılar. İstanbul’un kurtarıldığı haberi Nif’te (Kemalpaşa) bulunan İmparator VIII. Mihail Paleologos’a müjdelendi. VIII. Mihail büyük bir sevinçle 15 Ağustos 1261’de İstanbul’a geldi. İstanbul’un geri alınması ve Bizans’ın kadim başkentinde yeniden ihya edilmesi halk arasında büyük bir coşku ve memnuniyetle karşılandı. Kutlamaların coşkunluğu içerisinde VIII. Mihail Paleologos Ayasofya’da törenle bir kez daha imparatorluk tacını giydi ve oğlu Andronikos’u veliaht ilan ettirdi. Tahtın yasal sahibi olan on bir yaşındaki IV. İoannis Laskaris’in ise gözlerine mil çekildi ve bir kaleye hapsedildi. Böylece Bizans’ta yeni bir hanedan, Paleologoslar hanedanı kuruldu.
Yunanistan’ın bir kısmı hâlâ Latinlerin elindeydi. Balkanlarda Sırplar ve Bulgarlar, Bizans için dikkat edilmesi gereken rakipler olma özelliğini koruyorlardı. Bu durumdan kurtulmak ve Bizans'ı güçlendirmek için neler yapılmıştır?
Bu durumun doğurduğu tehlikeleri imparatorluk yönetiminin göğüslemesi zorunluluktu. Bunun için maddi kaynaklara, askere ve yetişmiş insan gücüne ihtiyaç vardı. 1204 işgali sırasında İstanbul korkunç biçimde yağmalanmıştı. Kamu binaları, kiliseler harap haldeydi. Latin yönetimi boyunca şehrin imarı için yatırımda bulunulmamıştı. Öncelikle şehrin surları tamir edildi ve güçlendirildi. Haliç’e gerilen zincir yenilendi. Yeni bir donanma inşasına başlandı. Tüm bunlar için yapılan büyük harcamaların yükü halkın omuzlarına yüklendi.
Bizans yönetimiyle halkının karşı karşıya gelmesine neden olan ve büyük bir iç buhran doğuran gelişmeler nelerdir?
Papalığın üstünlüğü altında kiliselerin birleşmesine Bizans halkı ve Ortodoks kilisesi şiddetle karşı çıktı. VIII. Mihail Paleologos, İstanbul kilisesi tarafından aforoz edildi. İmparator, birleşmeye karşı çıkanlara şiddetle cezalandırmaya başladı. Bu durum Bizans yönetimiyle halkının karşı karşıya gelmesine neden oldu ve büyük bir iç buhranı doğurdu. Birleşmeye direnen ruhbanlar, aristokratlar, halk ve hatta imparatorluk ailesinden bazı kimseler zindanlara atıldı veya sürgüne gönderildi. Katolik olmayı kabul eden VIII. Mihail Paleologos yönetimine en sert karşı çıkış Anadolu’da yaşandı.
Tekfur nedir?
Tekfur: Taç taşıyan anlamındaki Ermenice Takavor kelimesinden gelen Tekfur sözcüğü, Türk kaynaklarında validen imparatora kadar Bizanslı yöneticileri ifade etmek için kullanılmış bir unvandır.
II. Andronikos'un Batı Anadolu’nun savunulması için büyük bir gayret içerisine girmesine neden olan gelişmeler nelerdir?
Anadolu’da başlayan Türk fetihleri Bizans için daha ağır tehlikelerin habercisiydi. Karia’dan kuzeye doğru, İç Ege’den kıyı Ege’ye, Sakarya boylarından Bitinya yöresine Türkmenler sürekli akınlarda bulunuyorlar, Trallis (Aydın), Magnisia (Manisa), Filadelfia (Alaşehir), gibi şehirler Türk hücumlarının hedefi oluyordu. Türk ilerleyişi Batı Anadolu’yu öylesine kaplamıştı ki bu şehirler ve Karadeniz Ereğlisi, Foça, İzmir, Bursa, İznik gibi müstahkem kale ve şehirler Türk seli ortasında kalmış adacıklar gibiydi.
Bitinya’da Osman Gazi’nin kurduğu Osmanlı Beyliği'nin bu dönemde Bizans'la ilişkileri nasıl olmuştur?
Bitinya bölgesi üzerinde Bizans merkezi imparatorluk yönetiminin nüfuzu sarsılmıştı. Her biri adeta bağımsız hareket eden, Türk kaynaklarında tekfur olarak adlandırılan Bizanslı feodaller otorite sahibi olmuşlardı. Babasının ölümünden sonra Osman Bey, bu tekfurlardan kimileriyle iyi ilişkiler geliştirirken kimilerine karşı da gaza yapmaya başladı. 1288 yılında Eskişehir’in batısında yer alan Karacahisar’ı Osman Bey fethetti. 1290’lı yıllarda Osman Gazi’nin yürüttüğü gaza faaliyetleri başarılı sonuçlar verdi. 1299 yılında Bilecik, Yarhisar, Yenişehir, İnegöl Osman gazi tarafından fethedildi. Bu başarılar Osman Gazi’nin şöhret kazanmasına ve kendisine kalabalık gazi ve Türkmenlerin katılmalarına yol açtığı gibi elde edilen ganimetler dolayısıyla ekonomik kazançlar da sağlıyordu. Osman gazi, bu şekilde günden güne gücünü arttırarak Bitinya’da, sağlam surlarla çevrili İznik ve Bursa gibi şehirlerin haricindeki bütün kırsal alanda egemenliğini kurmayı başardı.
1302 Bafeus Savaşı, önemi, sonuçları nelerdir?
Muzalon komutasında çoğunluğunu ücretli Alanların oluşturduğu 2000 kişilik bir kuvvet Bitinya’ya gönderildi. Bu Bizans ordusunu Osman Gazi, 5000 kişilik bir kuvvetle Yalova civarında Bizanslıların Bafeus, Türk kaynaklarının Koyunhisar adını verdikleri mevkide karşıladı. 27 Temmuz 1302’de yapılan savaşta zafer Osman Gazi’nin oldu. Bozguna uğrayan Bizans birlikleri İzmit’e çekildiler. Bu savaş dolayısıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Gazi’nin adı çağdaşı bir kaynakta ilk defa zikredilmektedir. Bafeus zaferi Bitinya’da Osmanlı Beyliği’nin egemenliğini ilan etmesi anlamını da taşıyordu. Gerçi, Türklerin yüksek surları aşacak teknik ve silahtan yoksun olmaları dolayısıyla müstahkem İzmit, İznik, Bursa, Ulubad gibi şehirler hâlâ Bizanslıların kontörlündeydi. Fakat bu şehirlerin dışındaki tüm Bitinya toprakları artık kesin biçimde Osmanlıların eline geçmişti.
Bursa'nın fethi ve önemi nedir?
Bitinya bölgesinde müstahkem büyük kentler dışındaki yerler Osmanlı egemenliğindeydi. Bursa, Ulubad, İznik ve İzmit gibi şehirlerin hem birbirleriyle hem de başkent İstanbul’la bağlantısı kalmamıştı. Bu şehirlerin Bizans yönetiminde kalmasını sağlayan tek faktör Türklerin aşamadıkları şehir surlarıydı. Surları yıkacak silah ve teknolojiye henüz sahip olmayan Osmanlılar, Bursa’yı düşürebilmek için şehrin her iki yanına burçlar inşa ederek, şehre giriş ve çıkışları engellediler. Bu ablukaya Bursa altı yıl dayandı. En nihayetinde 1326 Nisanında kıtlık ve açlıktan bunalan şehir halkı Osmanlılara teslim oldu. Bizans merkezi yönetimi şehre yönelik Osmanlı ablukasını kırmak için hiçbir askeri girişimde bulunamadı. Bursa’yı zapt eden Orhan Bey yönetimindeki Osmanlılar şehri başkentleri yaptılar. Vefat etmiş olan Osman Gazi’nin ebedi istirahat yeri olarak da Bursa’da Gümüşlü Kümbet’in seçilmesi şehri Türklerin nazarında kutsallaştırdı. Ertesi yıl depremde surları yıkılan Ulubat (Lopadion) da Osmanlıların eline geçti.
Ulubat’a kadar Bursa ovası ve Uludağ hangi olaydan sonra Türkmen yerleşmesine açılmıştır?
Bafeus savaşından sonra Bidnos, Kestel ve Kite (Nilüfer, Ürünlü), Bursa ve Adranos (Orhaneli) gibi Bursa ovasında bulunan yerlerin tekfurları, Osman Bey’e karşı 1303 yılında saldırıda bulundular. Dimbos savaşında (Bursa’nın Kestel ilçesinin Erdoğan köyü) zafere ulaşan Osmanlılar tekfurların son gayretlerini de sonuçsuz bırakıtılar. Dimbos savaşından sonra Ulubat’a kadar Bursa ovası ve Uludağ Türkmen yerleşmesine açıldı
İki Andronikos’un mücadelesi nasıl sonuçlanmıştır?
Genç Andronikos’a bağlı birliklerin Silivri’ye gelmesi üzerine 6 Haziran 1321’de dede ve torun Andronikos’lar arasında anlaşma sağlandı. Buna göre İmparatorluk ikisi arasında paylaşılacaktı. Yaşlı İmparator II. Andronikos İstanbul’da, genç Andronikos ise Edirne’de hüküm süreceklerdi. Ortak İmparator ilan edilen torun, III. Andronikos olarak taç giydi dış dünyaya karşı imparatorluğun birliğini korumak adına, dış işlerini yürütme hakkını II. Andronikos üzerine aldı. Zaman zaman aralarında ufak çaplı çatışmalar yaşansa da her iki imparator anlaşmaya beş yıl boyunca sadık kaldılar.
Bizans’ta iki imparator arasındaki iktidar mücadelesinin son safhası nasıl sonuçlanmıştır?
Bizans’ta iki imparator arasındaki iktidar mücadelesinin son safhası 1327 yılında başlayan büyük çatışmalar oldu. Bizanslılar arasındaki iç savaşa dış güçler de müdahil oldular. II. Andronikos, Sırplarla ittifak yaparken III. Andronikos, Bulgarlarla anlaştı. II. Andronikos’un, torununa karşı Makedonya’da başlattığı saldırı, Sırp yardımı yetişmeden dağıtıldı. Makedonya ve Selanik III. Andronikos’a itaat etti. Başkent İstanbul’da da II. Andronikos’a karşı muhalefet ciddi boyutlara ulaştı. En nihayetinde 24 Mayıs 1328 tarihinde İstanbul’a giren III. Andronikos, dedesini tahttan çekilmeye mecbur etti. Böylece, büyük askeriekonomik kayıplar ve imparatorluğun zafiyete uğraması pahasına Bizans’ta yeni bir imparator III. Andronikos (1328-1341) dönemi başlamış oldu.
Bizans imparatoru ile bir Osmanlı hükümdarının bizzat karşı karşıya geldikleri ilk savaş hangi savaştır?
Pelekanon savaşı, bir Bizans imparatoru ile bir Osmanlı hükümdarının bizzat
karşı karşıya geldikleri bir muharebe oldu.
1341 yılındaki iç savaş diğerlerine göre iki bakımdan farklıydı. Bu farklılıklar nelerdir?
1341 yılında Kantakuzinos ve İmparatoriçe Anna etrafında toplanıp Apokafkos’un önderliğinde faaliyet gösteren muhalefet arasındaki iç savaş diğerlerine göre iki bakımdan farklıydı. Öncelikle bu iç savaşa dış güçler etkin biçimde katıldılar ve kimin Bizans’ta iktidar olacağını onlar belirlediler. İkincisi bu iç mücadelede Bizans halkı önceleri hiç olmadığı kadar kamplara ayrıldılar. Zenginler, toprak ağaları ve aristokrasi Kantakuzinos’a destek verirken tüccar, esnaf, zanaatkâr ve bu kitleler muhalif grubun yanında yer aldı.
1394 yılında, İstanbul’u abluka altına alan Osmalı sultanı kimdir?
1394 yılında Yıldırım Bayezid, İstanbul’u abluka altına aldı.
Sultan II. Mehmed'n İstanbul'u fethi nasıl olmuştur?
Sultan II. Mehmed, 29 Mayıs Salı günü genel büyük taarruzu başlattı. Şehre üç taraftan şiddetli biçimde hücum edildi. Bu sırada savunmada önemli rol oynayan Guistiniani’nin yaralanarak geri çekilmesi Bizans saflarında kargaşa ve paniğin doğmasına yol açtı. XI.
Konstantinos hayatını kaybetti. Savunmayı aşan Türk birlikleri şehre akın ettiler. Fethin gerçekleşmesinden üç gün sonra Osmanlı hükümdarı Fatih unvanıyla şehre girdi. Ayasofya camiye çevrildi ve Cuma namazı kılındı. İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti yapıldı.