aofsorular.com
TAR108U

BİZANS TARİHİNE GENEL BİR BAKIŞ

1. Ünite 20 Soru
S

Günümüzde Bizans ismi verilen devletin diğer ismi nedir?

Günümüzde Bizans diye adlandırılan devlet kendisi için bu kavramı kullanmamıştır. Bizim Bizans olarak isimlendirdiğimiz devlet ve kişiler kendileri için Romalı tabirini kullanmışlardır. Çünkü gerçekte Bizans, Doğu Roma Devleti idi. Hatta 6. yüzyıla kadar içinde Roma şehrinin de yer aldığı Batı Avrupa bölümü Cermen kabileleri tarafından işgal edilmiş olmasına rağmen Bizans, devlet düşüncesi olarak buraları dahi Roma Devletinin bir parçası olarak görüyordu.

S

Bizans devletinin kuruluş ve yıkılış yılları nelerdir?

Bizans İmparatorluğu olarak adlandırılan devlet Roma İmparatorluğu’nun bir devamıdır. Ancak Bizans’ın Roma’dan ne zaman ayrıldığı konusu tartışmalıdır. Bununla birlikte pek çok tarihçi Bizans İmparatorluğunun başlangıcını İstanbul’un 324 yılında inşa edilmeye başlamasıyla almaya ve 1453 yılında İstanbul’un Türkler tarafından fethiyle bitirmeye eğimlidir. Bu yönüyle bakıldığında 11 asırdan fazla yaşayan bir devletin tarihi söz konusudur.

S

Bizans için kullanılan Rum kelimesinin kökeni nedir?

Devletin yıkılışından sonra tarihçiler tarafından Bizans olarak isimlendirilen Doğu Roma İmparatorluğu, resmî dilinin Latince olduğu 7. yüzyıla kadar kendini Roma İmparatorluğu manasında Imperium Romanum şeklinde adlandırıyordu. İmparatorluğunun resmî dilinin 7. yüzyıldan sonra Yunancaya dönüşmesinden sonra Doğu Roma İmparatorluğu kendini Vasilia ton Romeon yani Roma İmparatorluğu olarak isimlendirdi. Bu imparatorlukta yaşayanlar da kendilerini Romalı anlamında Romi, ülkelerini de Romalıların yaşadığı topraklar manasında Romania olarak adlandırdılar. İslam Dünyası’nda ise Romalılar için Rûm kelimesinin kullanımına Kuran-ı Kerim’de rastlanır. Rum suresinin ikinci ayetinde Rum sözcüğü geçer ve sureye adını verir. Arap kaynaklarında Bizans imparatorlarının sıfatı için Meliku’rRûm, ‘Azîmu’r-Rûm, Akdeniz’i ifade etmek için Bahru’r-Rûm ve Bizans ülkesini anlatmak içinde Bilâdü’r-Rûm veya Arzu’r-Rûm, tamlamalarının kullanıldığı görülür.

S

Yunanca Bizans Devletinde ne zaman yeniden önem kazanmaya başlamıştır?

Yunanca 4. yüzyılın ortasından itibaren tekrar önem kazanmaya başladı. İmparator Arkadios (395 408) ve II. Teodosios (408-450) İstanbul’da doğmuş ve yetişmiş imparatorlardı. Zamanla Yunanca, Bizans sarayında etkisini arttırdı. 6. yüzyıldan sonra Bizans hukuk dili Latinceden Yunancaya dönüştü. Bunun sonucu olarak 7. yüzyılda Yunanca, Bizans Devletinin resmi dili hale geldi. Bizans eğitim sisteminde orta ve yüksek eğitimde Antik Yunan yazarlarının eserleri öğretildi. Hıristiyanlık kabul edildikten sonra Antik Yunan kültürü pagan olarak nitelendirilse dahi Antik Yunan tarihi, Antik Yunan felsefesi ve bilimi Bizans eğitim sisteminde kabul edildi ve yeni nesillere aktarıldı. Homeros’un destanları ders kitabı olarak okutuldu. Aristo, Eflatun, Evripidis, Sofoklis, Herodotos ve Tukididis öğretildi. Bunun bir sonucu olarak Bizans’lı tarih yazarları, Antik Yunan müverrihleri olan Herodotos ve Tukididis’in yazdığı gibi zaman zaman kuzeyden gelen Got, Hun ve Bulgarları İskit, Arnavutları İliriyalı, Türkleri de Pers sözcükleriyle adlandırdılar.

S

Bizans ordusu hangi birliklerden oluşuyordu?

Bizans ordusu, dış güçlere karşı askeri sınır bölgelerine yerleştirilmiş savaşçı kuvvetleri, imparatorluk arazisi içinde asayişi temin etmek için yaya ve atlı birlikler ile İstanbul’da imparatorun ve başkentin güvenliğini sağlayan ve çoğunlukla Cermen ve İskandinav kökenli Varangların oluşturduğu muhafız kıtalarını içeriyordu. Zaman içinde tıpkı Roma’da olduğu gibi ücretli askerler Bizans ordusunun vazgeçilmez unsurları haline geldi.

S

Hazreti İsa'nın ölümü sonrası oluşan hangi inancın doğru Hristiyanlık olduğuna dair belirsizliği gidermek için ne yapılmıştır?

Bu belirsizliğe son vermek üzere 325 yılından itibaren Hıristiyanlık inancının ilkelerini belirlemeye yönelik sinod ya da konsil denilen ve yetkili tüm dinî otoritelerin katıldığı toplantılar gerçekleştirilmiştir. Bu toplantılar sonucunda herkes tarafından kabul edilmese de imparatorluğun resmî dinî görüşünün ilkeleri ve Hıristiyanlığın kaynakları belirlenmeye çalışılmıştır.

S

Pavlikanizm ve Bogomilizm nedir?

9. yüzyılın ortasında Doğu Anadolu’da ortaya çıkan ve muhtemelen ilk savunucularından birisi olan Samsatlı Pavlos’un adı verilen Pavlikanizm/ Pavlosçuluk, düalist ve yeni maniheist unsurların Hıristiyanlıkla karışımı sonucu ortaya çıkmıştır. 870’lerde Abbasi halifeleriyle işbirliği yaparak Bizans’a karşı mücadele eden Pavlosçuları Bizans, Doğu Anadolu’dan alarak Balkanlara iskan
etmiştir. Pavlosçuluk Balkanlardan kattığı yeni unsurlarla Slav arasında Bogomilizm adıyla yer bulmuştur.

S

Ortodoks ve Katolik kiliselerinin tamamen ayrılmasını sağlayan olay nedir?

Daha önce İstanbul patrikliğinin muhalefeti ile Hıristiyan amentüsünden çıkarılmış olan İsa’nın özünün oğuldan/”filioque”den geldiği ifadesi 11. yüzyılın başında Roma kilisesi tarafından metne yeniden konuldu. Bu olay tarafların birbirini doğru inançtan uzaklaşmakla suçlamaları ve 1054 yılında shisma denilen Katolik ve Ortodoks kiliselerinin günümüze kadar devam eden bölünmesini ortaya çıkarttı.

S

İstanbul şehrinin kuruluşu hangi yılda olmuştur?

Dioklitianos döneminde (284-305) dört başlı yönetim denilen tetrarhia sistemine geçildiğinde Roma şehri önemini yitirmeye başladı. İmparatorluğun merkezi Diokletianos zamanında İzmit’e nakledildi. I. Konstantinos (306-337) başkenti İstanbul’a taşıma kararı aldı. Bu kararın alınmasında İstanbul’un coğrafi konumu kadar dönemin askeri, siyasi, ticari ve dini nedenleri de rol oynamıştır. 324 yılında
İstanbul’un inşasına başlandı. Roma’da olduğu gibi Sarayburnu’nda da muhteşem bir saray, senato binası, hipodrom ve kiliseler yapıldı. Meydanlar, sanat eserleriyle donatıldı ve karadan gelebilecek saldırılara karşı Marmara’dan Haliç’e kadar uzanan surlar inşa edilerek 11 Mayıs 330 tarihinde İstanbul resmen Bizans’ın başkenti oldu. Şehir, kurucusunun adına izafeten Konstantin’in şehri manasında Konstantinopolis adıyla anıldı.

S

İstanbul'la özdeşleşen kavramlardan birisi olan İstanbul'un surlarının özelliklerini anlatınız?

İstanbul şehriyle özdeşen unsurlardan birisi, onun surlarıdır. İstanbul’un ilk surları kurucusu Konstantinos tarafından 328 yılında yaya halde ve elinde bir mızrakla bizzat çizilmiştir. Konstantinos tarafından inşa edilen bu surlar, kentte daha önce var olan Antik surların üç kat uzağında inşa edilmiştir. İmparator Valens (364-78) tarafından günümüze kadar ulaşan Bozdoğan su kemerleri inşa edildi. Bu su kemerinin 9. yüzyılda yapılan onarımı esnasında altı bin işçinin çaıştırılması bu su kemerinin muhteşemliğini açıklamaya yeterlidir. Hunların Bizans topraklarında ilerlemesi ve İstanbul’u ele geçrime ihtimali karşısında II. Teodosios (M.S.408-450), I. Konstantinos’un inşa ettiği surların 2,5 km ilerisinde batı yönünde Antemios isimli bir mimara kendi adıyla anılacak olan surları 413 yılında inşa ettirtti. Bu surlar İstanbul şehrinin gerçek sınırlarını belirledi. 447 yılında yaşanan deprem esnasında yıkılan surlar 3 ay içinde onarıldı ve Atilla’nın İstanbul’u ele geçirmesine engel oldu. Bu surlara 627 yılındaki Avar kuşatması sırasında Vlaherna tarafında bulunan Meryem adına kurulmuş olan kilisenin de içine alınması ve şehrin savunulmasını arttırmak amacıyla ilave surlar inşa edildi. I. Manuil Komninos (1143-1180) zamanında bugünkü Vlaherna sarayını kuşatan surlar yapıldı. Buna rağmen 1204 yılında Haçlılar, Vlaherna surlarının bulunduğu yerden İstanbul’u işgal etti. İnşa edilen İstanbul surlarının 447’den sonra en kapsamlı tamiratı 1345 ve 1441 yıllarında gerçekleştirildi. Bu surlar 627 yılında Avar ve Pers kuşatmasını, 674-678 yılları arasında Hz. Muhammed’in sancaktarı ve sahabenin hayatta kalan son temsilcisi Ebu Eyyüb’in de katıldığı Arap muhasarasını, 717 Arap kuşatmasını, 813 yılında Bulgar Hanı Krum’un saldırısını, 860 yılındaki
Rus kuşatmasını engelleyebilmiş ve günümüze kadar ulaşmıştır.

S

Bizans tarihinin başlangıç yıllarına ait farklı görüşler nelerdir?

Tarihçilerin bir kısmı Bizans’ın başlangıç tarihi olarak Dioklitianos’un 284 yılında tahta çıkmasını, 324 yılında İstanbul’un inşasına başlanmasını, 330 yılında İstanbul’un resmi başkent olarak ilan edilmesini, 395 yılında imparatorluğun Doğu ve Batı Roma olarak ikiye ayrılmasını ya da 476 yılında Roma şehrinin Cermenler tarafından ele geçirilmesini kabul ederler. Bu tarihleri kabul etmeyen Bizantinistlere de rastlanır. Onlara göre 7. yüzyıldan önceki tarih Roma devletinin tarihidir ve bu dönem ancak protobizans yani Bizans öncesi olarak adlandırılabilir. Bundan dolayı onlar için Heraklios’un 610 yılında tahta çıkışı ya da 711 yılında III Leon’un imparator olması olayı Bizans’ın başlangıç noktası olarak kabul edilebilir. Bizans devletinin başlangıç noktasıyla ilgili enteresan bir görüş de 1204 yılı olduğudur. Çünkü 1204 yılında gerçekleşen Haçlı seferiyle Roma devleti yıkılmış ve bu olayın ortaya çıkarttığı İznik devleti ve onun 1261 yılında İstanbul’u ele geçirerek şehri tekrar başkent haline getirmesi Bizans’ın başlangıç noktasıdır.

S

Bizans devletinin bitiş tarihine dair farklı görüşler nelerdir?

En yaygın olan görüş, 1453 yılında İstanbul’un Türkler tarafından fethedildiği tarih, Bizans’ın bitiş noktasıdır. Bunun yanı sıra 1461 yılında Trabzon ve Mora despotluğunun Osmanlıya bağlanması da Bizans’ın bitiş tarihi olarak verilmektedir. 1204 yılında Haçlıların İstanbul’u ele geçirerek yağmalamasını ve burada 57 yıl süren bir devlet kurmalarını Bizans’ın gerçek yıkılış tarihi olarak gösteren tarihçiler de mevcuttur.

S

Bizans tarihinin hanedanlıklara göre tasnifinde hangi dönemler ortaya çıkmaktadır?

Bu tasnife göre Bizans devletinin dönemlerini 306 - 363 Konstantinos, 364 - 457 Valens ve Teodosios, 457 - 518 Leon, 518 - 578 İustinianos, 610 - 711 Heraklios, 717 - 802 Suriyeli (İsavrian) Leon, 820 - 867 Amorion, 867 - 1056 Makedonya, 1057 - 1185 Dukas ve Komninos, 1185 - 1204 Angelos, 1204 - 1261 Laskaris ve son olarak 1261 - 1453 yılları arasında Paleologos hanedanları oluşturur.

S

Kronolojik tasnife göre Bizans tarihi hangi dönemlere ayrılmaktadır?

Kronolojik ya da klasik yaklaşıma göre Bizans imparatorluğu tarihi üç ana döneme ayrılır. Bunlar 284 - 717 yılları arasında erken Bizans dönemi tarihi, 717- 1204 seneleri arasında orta Bizans dönemi ve 1204 - 1461 yılları arasında geç Bizans dönemidir.

S

Erken Bizans döneminin özellikleri nelerdir?

Erken Bizans döneminin özellikleri arasında Dioklitianos’un tetrarşi yönetimine geçerek başkenti İzmit’e taşıması, İstanbul’un inşası ve başkent olarak ilan edilmesi, II. Teodosios (408 - 450) zamanında İstanbul surlarının inşası ve İstanbul üniversitesi’nin kurulması, Roma şehrinin Cermenler tarafından alınması ve Batı Roma topraklarının kaybı, I. İustinianos (527 - 565) döneminde İtalya, Güney İspanya, Kuzey Afrika’da Bizans egemenliğinin tekrar kurulması ve Aya Sofya’nın inşası, 610 yılında Heraklios’un tahta çıkması, Sasanilerle savaş, tema sistemin uygulanması ve Bizans’ın Mısır, Filistin, Suriye, Güneydoğu ve Doğu Anadolu topraklarını Müslüman Araplara kaptırması ile Balkanlardaki Slav istilası sayılabilir.

S

Orta Bizans döneminin önemli olayları nelerdir?

Orta Bizans dönemi ise Süryani asıllı Leon hanedanının tahta çıkmasıyla başlar. Bu dönemin önemli olayları arasında ikonoklazma hareketi Anadolu’daki Müslüman ilerleyişinin durdurulması ve 1025 yılında ölen Makedonya hanedanından II. Vasil’in Bizans otoritesini Anadolu’da ve Balkanlar’da tekrar kurması, II. Vasil’den sonra Bizans devletinin zayıflama sürecine girmesi, 1071 yılında Selçuklulara karşı Malazgirt’te ve 1176 yılında Miriokefalon’da alınan yenilgiler ve 1204 yılında Haçlıların İstanbul’u işgali gösterilebilir.

S

Geç Bizans döneminin önemli olayları nelerdir?

Geç Bizans döneminin önemli olayları arasında 1204 Latin işgali sonucunda Bizans’ın devamı olduğunu iddia eden Trabzon, Epir ve İznik’te yeni devletçiklerin ortaya çıkması, İstanbulla birlikte Selanik, Tiva, Atina ve Mora’da Latin dukalıklarının kurulması, 1261 yılında İstanbul’un son Bizans hanedanı Paleologoslar tarafından ele geçirilmesi, Anadolu’da Osmanlılar, Balkanlarda Sırp ve Bulgarlarla mücadele, Bizans devletinin İstanbul ve çevresiyle sınırlı bir şehir devletine dönüşmesi ile İstanbul’un 1453 yılında fethi sıralanabilir.

S

Bizans tarihinin sosyal ve kültürel olaylara göre tasnifine göre Bizans tarihi hangi dönemlere ayrılabilir? 

Bu tasnife göre Bizans imparatorluğu 5 döneme ayrılır. Bunlar geç Roma imparatorluğu dönemi, karanlık çağ dönemi, gelişme dönemi, Batılılaşma ve İznik imparatorluğu dönemi ile Boğazlar imparatorluğu dönemleridir.

S

Batılılaşma ve İznik imparatorluğu dönemini anlatınız?

Batılılaşma ve İznik imparatorluğu dönemi 1000 ila 1261 yılları arasını kapsar. Bu dönemde Bizans imparatorluğu, Komninos ve Laskaris hanedanlıkları tarafından yönetilmiştir. 1204 yılındaki IV. Haçlı seferine kadar taşradaki eyaletlerde yer alan kasabaların sayısında bir artış gözlemlenir. Bunun sonucu olarak taşralar da yarı feodal asil sınıfı ortaya çıkmaya başlar. Komninoslar döneminde Bizans, feodal Avrupa toplumlarına benzemek için uğraşır. Ancak model aldıkları Latin Batı devletleri tarafından düzenlenen IV. Haçlı seferiyle başkentleri işgal edilir. Bizans’ın yaklaşık 9 asır boyunca İstanbul’da oluşturduğu hazinesi, sanat eserleri yağmalanır. Bizans bu işgalin sonucu olarak parçalanır. Trabzon, Epir ve İznik’te Bizans’ın devamı olduğunu iddia eden beylik düzeyinde devletler ortaya çıkar. Bunlardan 1204 - 1261 yılları arasında İznik’te varlığını sürdürenler, İstanbul’u 1261 yılında ele geçirerek Bizans’ı tekrar ihya ederler.

S

Boğazlar imparatorluğu döneminin özelliklerini anlatınız?

Boğazlar imparatorluğu dönemi 1261 - 1453 yılları arasını kapsar. Bizans’ın yönetici ailesi bu dönemde Paleologos hanedanıdır. Boğazlar imparatorluğu diye anılmasının sebebi imparatorluğun bu dönemde İstanbul, Trakya, Selanik, Mora’nın bir bölümü ve Ege Denizinde birkaç adayla sınırlı olmasıdır. 13. asırda Bizans, Latin imparatorluğunun tekrar kurulmaması ve rakibi Epir despotluğunun ortadan kaldırılmasıyla uğraşmıştır. Bizans’ın dikkatini Batıya yönlendirmesi Batı Anadolu’da Osmanlıların da dahil olduğu Türk beyliklerinin ortaya çıkmasını kolaylaştırmıştır. 14. yüzyılın ikinci yarısında İstanbul’un Sırp devleti’nin eline geçmesi söz konusudur. Bizans bu tehlikeden Osmanlıdan aldığı yardımla kurtulabilecektir. Bunun sonucu olarak 1371 yılından itibaren Bizans, Osmanlı devletinin vassalı durumuna gelir. İstanbul’un Osmanlının eline geçmesini, Timur’un Yıldırım Bayezid’i 1402 yılında Ankara’da mağlup etmesi engeller. Slav, Latin ve Osmanlı dünyası arasında sıkışmış olan Bizans 1274 yılında Lyon konsilinde 1439 Ferrara - Floransa konsilinde Katolik Latin kilisesinin üstünlüğünü kabul ederek Batı’dan hiçbir zaman yeterince gelmeyen yardımı almayı umar. Osmanlı dünyası arasında bir ada gibi kalan İstanbul 1453 yılında Osmanlılar tarafından fethedilerek Bizans devleti sona erer.