Yukarıdaki kavramlardan hangisi ya da hangileri Sigmund Freud tarafından ruhsal aygıtın elemanları olarak ortaya çıkmaktadır?
Çözüm Açıklaması
Freud, ruhsal aygıtı, üçe ayırır: İd, ego ve süperego. İd kısaca dürtüsel ilkel benliktir. Dürtülerin tatmin edilmesi temel amaçtır ve amacına ulaşmak için “ego”yu zorlar. Fakat doyumsuz ve sonsuz arzuları frenleyen bir mekanizma vardır: o da “süperego”dur. Süperegoya geçmeden egonun ne olduğuna ve işlevine bakmak gerekir.
Soru 2
I- Sentezm
II- Fütürizm
III- Ünanimizm
Yukarıdaki akımlardan hangisi ya da hangileri Sürrealizm akımının estetik alt yapısını hazırlayan akımlar arasındadır?
Çözüm Açıklaması
Tristan Tzara (1896-1963) ile özdeşleşip bütünüyle yıkıcı ve muhalif olan, geleneksel sanata karşıyken sanata ve hatta kendine bile karşı olmakla sonlanan macerasında “dada”, en büyük mirasını gerçeküstü akıma bırakmıştır. Bu miras da akılcılığı yadsımak ve karşı sanat oluşturmaktır. Gerçeküstü akımsa ondan devraldığı mirası daha sistemli ve uzun soluklu bir hâle getirecek ve estetize edecektir. Gerçeküstü akımın estetik alt yapısını hazırlayan bazıları küçük çaplı da olsa başka akımlar da vardır. Bunlar arasında ünanimizm, sentetizm, fütürizm öne çıkanlardır.
Soru 3
Gerçeküstü sanatçıların geneline hakim olan görüş hangisidir?
Çözüm Açıklaması
Dadaizmin felsefesini belirleyen temel çıkış noktası burjuva ideolojisine ve milliyetçiliğe karşı olmalarıdır. Breton bunlara daha çok özgürlük talebini ekler. Sosyalizmin, anarşizmin ve tam da bu sıralarda gerçekleşen (Ekim 1917) Rus Devrimi’nin Breton üzerinde etkisi olmuştur. Yine yozlaşmış ve çürümüş mevcudun karşısında Marksizm, yükselen bir değer olarak iki cihan harbi arasında ciddi bir alternatif oluşturmaktadır. Hatta dönemin pek çok muhalifinin Marksizmi ilk seçenek olarak gördüğü bilinen bir şeydir.
Soru 4
Aşağıdaki eserlerden hangisi ilk gerçeküstü yapıt olarak kabul edilir?
Çözüm Açıklaması
Breton ve Soupault’un birlikte yazdıkları ilk gerçeküstü yapıt olan Les Champs Magnétiques (Manyetik Alanlar) 1920’de yayımlanır.
Soru 5
I- Antonin Artaud
II- Robert Desnos
III- Pierre Naville
Yukarıda ismi verilen sanatçılardan hangisi ya da hangileri sürrealistler grubundan çeşitli nedenlerden çıkarılmış ya da ayrılmışlardır?
Çözüm Açıklaması
Sürrealizme göre sanat insanı özgürleştiren en önemli kurumken diğer cephe için sanat, belirli bir sınıfın (proletarya) çıkarlarına hizmet etmelidir. Breton her ne kadar sosyalizme meyletse de akımın politikanın içinde olmasına karşıdır. Gerçeküstücü bazı sanatçılar siyasi, sanatsal ya da kişisel çeşitli sebeplerden dolayı Breton tarafından bu sırada gruptan çıkarılacaktır. Örneğin Antonin Artaud (1896-1948), Robert Desnos (1900-1945) topluluktan ayrılırlar. Daha önce de zaten güdümlülük konusundaki tartışmanın ardından Pierre Naville ayrılmıştır.
Soru 6
Türk edebiyatında hangi akımın sürrealist manifestodan ve Andre Breton'un fikirlerinden etkilendiği söylenebilir?
Çözüm Açıklaması
Türk şiirinin 1950’lerden sonra gelişen İkinci Yeni Hareketinin de anlamsızlıkla suçlanan pek çok şiirinin imaj yapısı, tıpkı Breton’un bahsettiği gibi uzak anlam alanlarının serbest çağrışım yoluyla bir araya getirildiği imgelerden oluşan şiirlerdir.
Soru 7
Aşağıdaki eserlerden hangisi Louis Aragon'a ait değildir?
Çözüm Açıklaması
Louis Aragon’un eserleri şunlardır: Sevinç Ateşi (1920), Sonsuz Hareket (1925), Parisli Köylü (1926), Gerçek Dünya (1968), Kutsal Hafta (1958), Ölüme Gönderme (1965), Blanche ya da Unutuş (1967), Komünistler (1948), Büyük Acı (1941), Fransız Diana’sı (1945).
Soru 8
Empresyonizmle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
Çözüm Açıklaması
Empresyonizme göre ruh hallerimiz ışığın etkisiyle dış gerçekliğin değişmesi gibi her an değişir. Gerçeklik bakış/göz ile bilince aktarılır ve bilinçte kayıtlı olan başka deneyimlerin ışığında yeniden yorumlanır. Dolayısıyla gerçeğin/nesnelerin resim ya da edebiyat/dil yoluyla yeniden üretilmesi de bireylere göre değişir.
Empresyonizm, sanatkârın zihinsel sürecini de hesaba katan bir sanat anlayışıdır. Bu anlayışa göre bireysel bakış açısı da sanat dahil edilmelidir.
Soru 10
".......... gerçeğin sürekliliğini savunurken, .......... ise an’ları önemini ortaya çıkarma uğraşındadır."
Yukarıdaki cümle sırasıyla hangi sözcüklerle tamamlanabilir?
Çözüm Açıklaması
İçine doğdukları sosyal ve ekonomik durum aynı olsa da natüralizm ve empresyonizm eşyanın nasıl görüldüğüne ve nasıl aktarıldığına ilişkin görüşleriyle birbirinden ayrılır. Natüralistler hayatı donmuş ve bitmiş, tamamlanmış eylemlerden ibaret gibi resmederken, empresyonistler hareket halinde bir dünyayı resmetmişlerdir.
Soru 11
Aşağıdaki isimlerden hangisi kübizm akımının öncülerindendir?
Çözüm Açıklaması
Kübizm, 1907-1914 yılları arasında Paris’in sanat çevrelerinde önce resim sanatında ortaya çıkmış, ardından şiire ve başta mimari olmak üzere sanatın diğer kollarına yansımıştır. 20. Yüzyılın resim sahasındaki en önemli akımlarından biridir. Öncülüğünü İspanyol ressam Pablo Picasso (1881-1973) ve Fransız ressam Georges Braque (1882-1963) yapar.
Soru 12
Kübizm akımı ilk hangi sanat dalında görülmüştür?
Çözüm Açıklaması
Kübik resim, resmin yüzeyinde derinliksiz ve iki boyutlu imgeler yaratmayı amaçlar. Doğanın ve eşyanın yapısını bozarak onları keskin hatlı geometrik şekiller olarak sunar. Bu bakımdan perspektif, hacimlendirme ışık-gölge uyumu gibi geleneksel tekniklere karşıdır. Geleneksel sanatın doğayı olduğu gibi yansıtma (taklit) çabası da söz konusu değildir. Aksine doğa deforme edilir. Elbette yine malzeme doğadır ama doğa, parçalara ayrılmış ve her parça geometrik şekillerle yeniden yorumlanmış ve son olarak tekrar bir araya getirilmiştir. Bu bakımdan resimde yer alan her öge, ayrı bir kimlikle karşımıza çıkar. Alımlayıcı tarafından nesnelerin hem ayrı ayrı hem de resmin bütününde yarattığı kompozisyonun fark edilmesi sağlanır
Soru 13
Aşağıdakilerden hangisi Kübist akım için geçerli değildir?
Çözüm Açıklaması
Doğanın ve eşyanın yapısını bozarak onları keskin hatlı geometrik şekiller olarak sunar. Bu bakımdan perspektif, hacimlendirme ışık-gölge uyumu gibi geleneksel tekniklere karşıdır. Geleneksel sanatın doğayı olduğu gibi yansıtma (taklit) çabası da söz konusu değildir. Aksine doğa deforme edilir. Elbette yine malzeme doğadır ama doğa, parçalara ayrılmış ve her parça geometrik şekillerle yeniden yorumlanmış ve son olarak tekrar bir araya getirilmiştir. Bu bakımdan resimde yer alan her öge, ayrı bir kimlikle karşımıza çıkar. Alımlayıcı tarafından nesnelerin hem ayrı ayrı hem de resmin bütününde yarattığı kompozisyonun fark edilmesi sağlanır.
Soru 14
Aşağıdakilerden hangisi Dadaist şiirin genel özelliklerinden değildir?
Çözüm Açıklaması
Şimdi Dadaist şiirin özelliklerini maddeler hâlinde belirleyelim: 1. Dadaist şiiri diğer şiirlerden ayıran en belirgin özelliklerin başında “Fonetik şiir” algısı gelir. Hugo Ball’la gelişen bu şiir soyuttur ve alışılmış şiir fonetiğine karşı algıyı değiştirir. Dada şiirinin çıkardığı ses aşina bir ses değildir. Örneğin “Karawane” şiirine “Jolifanto bambla o falli bambla” diye başlayan Ball, boru seslerini ve fil kervanının hareketlerini canlandırmak ister. 2. Her türlü geleneksel şiir biçimini ortadan kaldırmak ve o güne kadar denenmemiş yeni biçimler geliştirmek: hatta biçimsizlik. Biçimsizliği biçime dönüştürmek, 3. Sürekli aynı kelimenin tekrarı, sadece tek harfin dağınık biçimde rastgele sayfayı kaplaması, “HAHAHAHAHA….rrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr” vb. yansıma seslerin ya da harflerin kullanılması gibi biçim deformasyonları yapmak, 4. Şaşırtmayı amaçladıkları için imgeleri çoğunlukla birbiriyle bağlantısız kavramlardan seçmek, bunun için serbest çağrışımlardan yararlanmak ve saçma sözlere yönelmek, 5. Kelimeleri sözlüksel ya da sembolik anlamlarının tamamen dışında bambaşka anlamlarda kullanmak, 6. Organik bir tema bütünlüğü aramamak ve anlamdan uzaklaşmak, 7. Alaylı, ironik bir söylem yaratmak, 8. Cinsellik içeren kelimeler kullanmak ve imgeler kurmaktır
Soru 15
Aşağıdakilerden hangisi kübist şiirin genel özelliklerinden biridir?
Çözüm Açıklaması
Kübist Şiirin Özellikleri 1. Dış Dünyanın Gözlemlenmesi: (3. Düzey) Kübizm esasen bir resim sanatı olduğu için dış dünyanın gözlemlenmesi ve en ufak ayrıntının bile kaçırılmaması çok önemlidir. Apollinaire’e göre şair doğadaki hiçbir hareketi küçümsemez. Kalabalıklar, yıldız kümeleri, okyanuslar, uluslar gibi en geniş ve çapraşık sistemler içinde olduğu kadar, bir cebi karıştıran el, sürtülerek yanan bir kibrit, hayvan sesleri, yağmurdan sonra bahçelerin kokusu, ocakta meydana gelen bir alev gibi, görünüşte en basit olayların içinde bir buluş peşindedir (Göker, 1982, 92). Gözlem aşamasından üretim aşamasına geçildiğinde şair, dış dünyadan aldığı kavram ve nesneleri tek bir algı içine toplamaya çalışır. Parçalardan bütün oluşturulacaktır. 2. Şiir Diliyle Resim Yapma: Kübizm nasıl algısal bütünü parçalar ve bu dağılmış ögelere garip, alışılmadık bir görünüm verirse, yeni şiir de parçalanmış bir evreni kendisine hareket noktası olarak alır. Ressamların çizgi ve renklerle yaptıklarını şairler kaligramlarla, metinlerdeki aralarla denge sağlayarak yapmaya çalışır (İnal, 1991, 154-155). Bir resim oluşturulur. Buradaki disiplinler arası ilişki aslında sembolistlerin şiirle musiki yapmaya çalışmasına benzer. Kübist şiirin resimle ilişkisi onu doğal olarak resmin görselliğini yakalama çabasına itmiştir. Şiir metninin kübist olup olmadığı onu kâğıt üzerinde görmekle daha iyi anlaşılır. Bu şiir dikey ya da yatay eksende sözcüklerin geometrik dizilişleriyle; çapraz, simetrik düzenlenişleriyle bir somut görüntü oluşturur. “Algılanan ya da tasarlanan her şeye bir biçim verilir ve böylece de usun uçsuz bucaksız fantazyaları içerisinde görsel olan gerçekleştirilir… Kübist şiir non-figuratif bir resmin geometrik yapısı gibi özgür sözcük ve biçimlerden bir bütün oluşturur (İnal, 1991, 158). Örneğin Blaise Cendrars şiiri hareketin cesur ve yepyeni yöntemlerle söze dökülmesi ve birçok izlenimin aynı anda, imge, duygu, çağrışım ve şaşırtıcı teknikleri içeren karmaşık bir doku içinde, düzensiz ve aksak bir ritimle iletilmesi olarak görür. 3. Aklın ve Mantığın Reddi: “Kübistler olaylara, objelere anlam verirken, sanat için senteze varırken, aklın araya girmesini kabul etmezler. Onlara göre, şiir akla ve mantığa dayanmamalıdır (Göker, 1982, 93). Akıl ve mantık duyguları da hayalleri de sınırlayıcı ve denetleyicidir. Akıl devreye girdiği zaman sanatsal yaratımın resim özelinde düşünürsek taklitten, natürmorttan öteye geçmesi imkânsızdır. Oysa dikkat edilirse klasizm sonrası hızla gelişen akımlar çoklukla akla karşı tavır almışlardır. Çünkü akıl düzendir, normaldir, onaylanandır. Dadaizm gibi başkaldırı tavrıyla ortaya çıkmış marjinal bir akımla sırt sırta gelişen kübizmin aklın içinde kalarak “başka olma” ihtimali yoktur. Dadaizm de sürrealizm de aklı öteleyerek başkalaşmıştır. Bunun için kübist şairler aklın baskısından, müdahalesinden kurtulmaya çalışır.Apollinaire’e göre söylenmemiş ve görülmemiş olanı söylemek konusunda dış dünya ile iç dünyayı birleştiren akıl değil hayal gücüdür. Kübist şair bu güç yardımıyla fikir ve imaj çağrışımlarını cesur, çarpıcı bir şekilde sunabilir. Alışılmamış çağrışımları yan yana getirerek hareket ve olayları yeniden canlandırır. “En zengin, en az bilinen, genişliği sonsuz olan alan hayal etme olduğuna göre, yeni zevkler arayanlara hayalde canlandırılan çok büyük sonsuzlukları belirleyenlere özellikle şair adının verilmiş olmasında şaşılacak bir şey yoktur” (Göker, 1982, 93). 4. Söz Dizimin Bozulması ve Sözcüklerin Parçalanması: Sadece kübist şiir için değil fütürizm, dadaizm, sürrealizm gibi bu dönemin akımlarının hepsinde dil bilgisel kuralların olabildiğince bozulduğu görülür. Geleneksel şiir yapısında cümle büyük ölçüde dizede tamamlanır. Günlük konuşma dilinde anlamın cümlede tamamlanması gibi. Kübistlerse cümlenin anlamsal ve göstergesel ögelerini parçalarlar. Böylelikle yerleşik biçimin yarattığı kanıksanmış güzellik anlayışını da bozmuş olurlar. Sözdizimi bozulduğu ve sözcükler bambaşka bir düzende metne yerleştirildiği için bu defa kendileri başka bir biçim güzelliği elde etmiş olurlar. Sözcükler de sözlükteki birincil ya da ikincil anlamlarının çok uzağında bazen de dışında kullanılır. Dil bilgisel kuralları önemsememelerine örnek olarak Apollinaire’in şu sözleri gösterilebilir: “Şiirde noktalama şart değildir. Şiir noktalamaya muhtaç değildir. O, kendi kendisine yeter. Virgüllere, noktalara, soru ve ünlem işaretlerine ne lüzum var? İyi bir şair şiirine ahenk verebildi mi yeter. Biz çirkini arıyoruz… En bayağı gerçekler de en üstünleri kadar beğenilebilir” (Karaalioğlu, 1965, 123). 5. Kolaj: Kübist ressamlar gazete parçaları, kibrit kutuları gibi materyalleri rastgele ya da düzenli bir şekilde resim içine montajlayarak bir yeni görüntü oluşturur. Buna benzer bir yapıda kübist şiir de insanların konuşmaları, reklam sloganları, reçeteler gibi metinleri şiir içinde kullanır. Dadaizmin de uyguladığı bu yöntemi Tzara çok kullanacaktır. Örnek için Dadaizm bölümüne bakabilirsiniz. Kübizm öncelikle bir resim akımı olduğu için edebiyattaki yansıması kısa soluklu olmuş ve diğer akımlara göre kısır kalmıştır. Kübist anlayış içinde şiir yazan şairler, sanat hayatları boyunca bu akım dâhilinde eser vermez. Bu bakımdan kübizmin temsilcilerini diğer akımların içinde de görebiliriz. Yine de bu yönde şiirler yazmış şairleri yakından tanımak gerekir.
DADAİST ŞİİRİN GENEL ÖZELLİKLERİ Manifestonun içeriğinden kısaca bahsettikten sonra dadaist sanatın neler yaptığını belirlemeye başlayabiliriz. Dadaizm her şeyden önce sınırları yıkan ve özgürlüğe koşan bir “zihniyet değişimi”dir. Sanata da karşı olduklarını düşünürsek sanatsal boyutun ikinci planda kaldığını unutmamalıyız. Uygulama alanında yeni bir estetik yapı getirme amacı olmasa da özellikle şiir sahasında birtakım yenileşmelere yol açtığı gerçeğini de yadsıyamayız. Şimdi Dadaist şiirin özelliklerini maddeler hâlinde belirleyelim: 1. Dadaist şiiri diğer şiirlerden ayıran en belirgin özelliklerin başında “Fonetik şiir” algısı gelir. Hugo Ball’la gelişen bu şiir soyuttur ve alışılmış şiir fonetiğine karşı algıyı değiştirir. Dada şiirinin çıkardığı ses aşina bir ses değildir. Örneğin “Karawane” şiirine “Jolifanto bambla o falli bambla” diye başlayan Ball, boru seslerini ve fil kervanının hareketlerini canlandırmak ister. 2. Her türlü geleneksel şiir biçimini ortadan kaldırmak ve o güne kadar denenmemiş yeni biçimler geliştirmek: hatta biçimsizlik. Biçimsizliği biçime dönüştürmek, 3. Sürekli aynı kelimenin tekrarı, sadece tek harfin dağınık biçimde rastgele sayfayı kaplaması, “HAHAHAHAHA….rrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr” vb. yansıma seslerin ya da harflerin kullanılması gibi biçim deformasyonları yapmak, 4. Şaşırtmayı amaçladıkları için imgeleri çoğunlukla birbiriyle bağlantısız kavramlardan seçmek, bunun için serbest çağrışımlardan yararlanmak ve saçma sözlere yönelmek, 5. Kelimeleri sözlüksel ya da sembolik anlamlarının tamamen dışında bambaşka anlamlarda kullanmak, 6. Organik bir tema bütünlüğü aramamak ve anlamdan uzaklaşmak, 7. Alaylı, ironik bir söylem yaratmak, 8. Cinsellik içeren kelimeler kullanmak ve imgeler kurmaktır
Soru 17
Aşağıdakilerden hangisi Dadaizmle ilgili geçerli değildir?
I-Şiir dışında başka bir sanat dalına yansımamıştır
II-Berlin, Köln, Paris, Zürih, New York, gibi şehirlerde eş zamanlı olarak ortaya çıkmıştır
III-Nihilist ve yıkıcı bir akımdır
IV-Kurucusu Tristan Tzara’dır
V-Savaş karşıtı gençler tarafından kurulur
Çözüm Açıklaması
Sürrealizm ünitesi ve diğer bazı ünitelerin girişlerinde de akımların ortaya çıkışını hazırlayan toplumsal ve kültürel bağlam ortaya konduğu için burada bunları yeniden aktarmaya gerek yok. Ancak şunu hatırlamakta fayda var ki dadaizmi yaratan şey, her şeyden önce o günün toplumsal ve siyasi ortamıdır. Dada dünyayı mevcut duruma getiren toplumsal, siyasi, kültürel, sanatsal ne varsa yıkmaya çalışır. Anarşist bir ruh taşır. Geleneksel olan, geçmişten gelenlerin yanında çağdaş olandan bile kopuşu ifade eder. Nesneleri ve görüntüleri bozar, saptırır, gülünç duruma düşürür. Bunlardan başka yapmak istedikleri ve yaptıkları pek çok şeyi manifestolarla ortaya koymuşlardır. Şimdi bu manifestolara bakalım.
1920’lerin başında Almanya’daki dada hareketinin başında daha sonra gerçeküstücülüğün de içinde göreceğimiz Max Ernst (1891-1976) ve Johannes Baargeld (1892-1927) vardır. Berlin’de Die Schammade, Bulletin D ve Dada W/3 önde gelen dadacı yayınlar arasındadır.
Soru 19
Aşağıdakilerden hangisi kübist bir sanatçı olarak öne çıkar?
Çözüm Açıklaması
Picasso, kübist bir sanatçıdır. Diğer şıklarda verilenler ise kübizm akımı içinde yer almazlar.
1. Dadaist şiiri diğer şiirlerden ayıran en belirgin özelliklerin başında “Fonetik şiir” algısı gelir. Hugo Ball’la gelişen bu şiir soyuttur ve alışılmış şiir fonetiğine karşı algıyı değiştirir. Dada şiirinin çıkardığı ses aşina bir ses değildir. Örneğin “Karawane” şiirine “Jolifanto bambla o falli bambla” diye başlayan Ball, boru seslerini ve fil kervanının hareketlerini canlandırmak ister. 2. Her türlü geleneksel şiir biçimini ortadan kaldırmak ve o güne kadar denenmemiş yeni biçimler geliştirmek: hatta biçimsizlik. Biçimsizliği biçime dönüştürmek, 3. Sürekli aynı kelimenin tekrarı, sadece tek harfin dağınık biçimde rastgele sayfayı kaplaması, “HAHAHAHAHA….rrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr” vb. yansıma seslerin ya da harflerin kullanılması gibi biçim deformasyonları yapmak, 4. Şaşırtmayı amaçladıkları için imgeleri çoğunlukla birbiriyle bağlantısız kavramlardan seçmek, bunun için serbest çağrışımlardan yararlanmak ve saçma sözlere yönelmek, 5. Kelimeleri sözlüksel ya da sembolik anlamlarının tamamen dışında bambaşka anlamlarda kullanmak, 6. Organik bir tema bütünlüğü aramamak ve anlamdan uzaklaşmak, 7. Alaylı, ironik bir söylem yaratmak, 8. Cinsellik içeren kelimeler kullanmak ve imgeler kurmaktır.