BALIK YETİŞTİRİCİLİĞİ - Deneme Sınavı - 53

Balıklar açısından toksikolojide en önemli organ, şüphesiz solungaçlardır. Solunum, boşaltım ve osmoregülasyondan sorumlu olan solungaçlar, toksik kimyasallara sürekli ve direkt olarak maruz kalmaktadır.

Kabul edilebilir maksimum sıcaklık değişim oranları türler arasında farklılık göstermektedir. Örneğin bir ılık su balığı, düşük sıcaklıklara soğuk su balıklarından daha uzun zamanda alışabilir. Dolayısıyla aklimasyon periyotlarının belirlenmesinde su ürünleri yetiştiricilik uygulamalarında balığın doğal ortamda tercih ettiği sıcaklığın bilinmesi önemlidir. Genel bir kural olarak sıcaklık değişimi günlük 5°C’yi geçmemelidir. Çünkü doğal ortamda balığın kalabileceği maksimum sıcaklık değişikliği yaklaşık 5°C’dir.

Neredeyse hepimizin bildiği “dünyamızdan bir damla suyun bile eksilip artamayacağı” ifadesi doğrudur. Ancak;

• İnsan populasyonları için sınırlayıcı faktörlerin geçmişe oranla çok daha azalması

• Dünya nüfusundaki hızlı artış

• Sanayi ve teknolojideki gelişmeler

• Tarımsal faaliyetlerde kullanılan gübre ve pestisitlerin çokluğu

• Toplumlarda çevre bilincinin yeterince yerleşmemesi,dünyamızın su kaynaklarının kirlilik yükünün günden güne artmasına ve dünyanın kullanılabilir supotansiyelinin günden güne azalmasına neden olmaktadır.

Havuzlarda meydana gelebilecek ötrofikasyonolayını engellemek için, ortamın oksijenlendirilmesi, suya herbivor balık ilavesi, havuz ekosistemine temiz su ilavesi ve kirlenmiş suyun değiştirilmesi, organik maddelerin parçalanmadan önce mekanik toplayıcılarla ortamdan uzaklaştırılması gerekir. Özellikle göl çevresindeki tarım arazilerinde kimyasal gübrelerin bilinçli kullanılması ve göl ortamına ulaşmasının engellenmesi amacıyla teraslama uygulamaları yapılabilir.

Bor,yeryüzünün 51.yaygın elementidir ve toprakta, kayalarda ve sularda yaygın olarak bulunmaktadır. Borun doğada bilinen yaklaşık 250 çeşit minerali mevcuttur ve tatlı suların bor içerikleri genellikle 0,001– 1,5 mg/L sınırları içerisindedir. Kayaçlarda genellikle arsenik ile birlikte bulunur.

Tatlı su balıklarında su ve suda eriyen bazı maddeler devamlı olarak solungaçlardan kana geçer ve kanı sulandırır. Bundan dolayı tatlı su balıkları çok miktarda üre üretir. Tatlı su balıkları insanlarla karşılaştırıldığında ml/gr vücut ağırlığı esasına göre 3 kat daha fazla üre üretir. Bunun sonucu olarak da kan elektrotlarının bir kısmı idrarla birlikte atılır. Kaybedilen iyonlar diyetle veya solungaçlar aracılığı ile sudan aktif taşımayla geri kazanılmalıdır.

Üzerinde yaşamımızı sürdürdüğümüz dünyanın, yaklaşık dörtte üçü sularla kaplı olmasına rağmen, bu suyun yaklaşık % 98’i okyanuslarda ve denizlerde tuzlu su formundadır. Dolayısıyla antropojenik faaliyetlerde
kullanılabilirliği oldukça sınırlıdır. Geriye kalan yaklaşık %2’lik tatlı su rezervinin
de büyük kısmı buzullarda (%84), bir kısmı yeraltı suyu olarak (%15), küçük bir
kısmı göllerde (%1), çok küçük bir kısmı ise atmosferde (%0,05) ve akarsularda
(%0,01) bulunmaktadır (Şekil 2.2).

Üzerinde yaşamımızı sürdürdüğümüz dünyanın, yaklaşık dörtte üçü sularla kaplı olmasına rağmen, bu suyun yaklaşık % 98’i okyanuslarda ve denizlerde tuzlu su formundadır. Dolayısıyla antropojenik faaliyetlerde
kullanılabilirliği oldukça sınırlıdır. Geriye kalan yaklaşık %2’lik tatlı su rezervinin
de büyük kısmı buzullarda (%84), bir kısmı yeraltı suyu olarak (%15), küçük bir
kısmı göllerde (%1), çok küçük bir kısmı ise atmosferde (%0,05) ve akarsularda
(%0,01) bulunmaktadır (Şekil 2.2). Kısaca insanlık olarak yeryüzündeki toplam
suyun çok ama çok küçük bir kısmını kullanabildiğimizi söyleyebiliriz. Doğru yanıt A'dır.

Balıklar açısından toksikolojide en önemli organ, şüphesiz solungaçlardır. Solunum, boşaltım ve osmoregülasyondan sorumlu olan solungaçlar,
toksik kimyasallara sürekli ve direkt olarak maruz kalmaktadır. Doğru yanıt D'dir.

İç su balıkları yetiştiriciliğinde sazan için nikel değeri 0,5 olmalıdır. Doğru yanıt B'dir.

İç su balıkları yetiştiriciliğinde kuluçkahanede alabalık için sıcaklık değeri 6-13 olmalıdır. Doğru yanıt A'dır.

Genel bir kural olarak sıcaklık değişimi günlük 5°C’yi geçmemelidir. Çünkü doğal ortamda balığın kalabileceği maksimum sıcaklık değişikliği yaklaşık 5°C’dir.Doğru cevap ''E'' şıkkıdır.

Türkiye, yaklaşık 26 milyon hektarlık su alanına sahiptir.Doğru cevap ''A'' şıkkıdır.

Üzerinde yaşamımızı sürdürdüğümüz dünyanın, yaklaşık dörtte üçü sularla kaplı olmasına rağmen, bu suyun
yaklaşık % 98’i okyanuslarda ve denizlerde tuzlu su formundadır. Dolayısıyla antropojenik faaliyetlerde
kullanılabilirliği oldukça sınırlıdır. Geriye kalan yaklaşık %2’lik tatlı su rezervinin de büyük kısmı buzullarda (%84), bir kısmı yeraltı suyu olarak (%15), küçük bir kısmı göllerde (%1), çok küçük bir kısmı ise atmosferde (%0,05) ve akarsularda (%0,01) bulunmaktadır.

Suyun canlılık açısından çok büyük önem arz eden başka bir özelliği ise oldukça yüksek diyebi­leceğimiz özgül ısısıdır.

Işık, sıcaklık, tuzluluk, elektriksel iletkenlik, bulanıklık suyun fiziksel özelliklerini oluşturur.

Hem ılık hem de soğuk su balıklarının entansif yetiştiriciliği için en uygun sular pH’ın 6.5-9.0,
sertliğin 5-200 mg/L ve alkalinitenin 100-200
mg/L (CaCO3
olarak) arasında olduğu sulardır

Fitoplankton

Fotosentezle kendi besinini sentezleyebilme yeteneğine sahip olan, suda serbest olarak yaşayan ve su hareketlerinin etkisiyle pasif şekilde yer değiştiren organizmalardır.

Balıklar için, kabul edilebilir sıcaklıklar aklimasyonda günlük 3°C’yi geçmemelidir.

Tartılamayan, beş duyu organımızla belirleyemediğimiz ancak laboratuvar şartlarında tespit edilebilen özelliklere kimyasal özellikler denir.