BALIK YETİŞTİRİCİLİĞİ - Deneme Sınavı - 17

Balık yetiştiriciliğinde işletme giderlerinin %60’ını yem giderleri oluşturur.

Poikiloterm
Balıkların termal hemostasis yani iç
dengeyi düzenleme yetenekleri yoktur.
Omurgalı hayvan gruplarından kuşlar ve
memeliler dışında kalan balık, kurbağa
ve sürüngenlerde ortak özellik vücut sıcaklığının
ortam sıcaklığı ile aynı olması
durumudur. Bu canlılara poikiloterm yani
soğukkanlı canlılar adı verilir.

Triptofan eksikliğinin skolyoza (sağa veya sola omurganın eğrilmesine), az sayıdaki olguda da lordoz (aşağı veya yukarı yönlü omurga eğriliği) tipi deformasyona neden olduğu bildirilmiştir.

Eksikliğinde kanın pıhtılaşma süresinde uzama, kas ve iç organlarda (visera) kanamalar (hemoraji) görülebilir.

Patojenlerin hastalık yapma gücüne virülens adı verilir.

Patojen özellik taşıyan organizmaların genel özellikleri aşağıdaki gibi sıralanabilir.
• Patojen organizmalar asalaktır.
• Konaklarını sömürürler.
• Konaklarını besin kaynağı olarak kullanırlar.
• Konaklarını yaşam alanı olarak kullanırlar.
• Konaklarını üreme alanı olarak kullanırlar.
• Konaklarında fizyolojik ve morfolojik değişikliler yaratabilir.
• Normal dışı değişikliklere ve ölüme neden olurlar.
• Patojenler konaklarına özgü olabilir.
• Konaklarında seçtikleri hedef dokulara özgü olabilirler.
• Konak içerisinde bazen hastalık yapmaksızın varlıklarını sürdürebilirler.

Osmoregülasyon: Balığın vücudundaki su içeriğinin dengesini sağlamak için vücut sıvılarının osmotik basıncının dış ortama karşı aktif olarak düzenlenmesini ifade eder.

Kapalı sirkülasyonlu sistemlerde yapılan yetiştiricilik;

• Suyun yeniden kullanımına olanak sağlar.
• Yetiştiriciliği yapılacak türün istekleri optimum düzeyde karşılanır.
• Mevsimsel farklılıklar izlenmez.
• Su ürünleri sağlık yönetimi tam anlamıyla uygulanabilir.
• Doğaya yapılacak deşarj çevre, bitki, hayvan ve insan sağlığı bakımından risk oluşturmayacak düzeyde güvenilirdir.

Ekofizyoloji
Çevresel parametreler ve buna bağlı fiziksel, kimyasal ve biyolojik değişkenlerin balık fizyolojisi üzerine etkilerini inceleyen bilimsel çalışma alanıdır.

Balık sağlığını sürdürülebilir düzeyde tutmak için güvenli saturasyon oranı en fazla %110 olmalıdır.

Vitamin K: Yeşil bitkiler tarafından sentezlenen bir vitamindir. Kanın pıhtılaşması mekanizmasından sorumludur. Aynı zamanda bakteriyostatik ve ko-enzim fonksiyonları da söz konusudur. Eksikliğinde kanın pıhtılaşma süresinde uzama, kas ve iç organlarda (visera) kanamalar (hemoraji) görülebilir. Bu belirtileri kronik eksiklik durumlarında anemi de izleyebilir. Bu durumda viral bir hastalık olan Viral hemorajik septisemi (VHS) ile karıştırılabilir

Patojenlerin hastalık yapma gücüne virülens adı verilir.

Simbiyotik yaşam tipleri; mutualizim, kommensalizim ve parazitizim olmak üzere üç farklı şekilde sınıflandırılmıştır.

Viral hemorajik Septisemi bulaşıcı bir hastalıktır. Akut ve kronik formu vardır. Akut formda belirti izlenmeden şiddetli ölüm görülürken kronik formda İHN’de görülen patolojilere benzer bir seyir rapor edilmektedir. Farklı olarak balıklar yem almazlar, durgunluk yanında hiperaktif bir yüzme davranışı da sergileyebilir. İç bakıda ise böbrekte şişme ve nekrotik odaklar görülür. Karaciğer de sarımsı yeşil bir renk alabilir. Ölüm oranı %100’e yakındır.

İsopod Etkenli Hastalıklar: Deniz balıklarının ağız boşluğu ve baş bölgelerine tutunarak, kan emerek yaşayan ektoparazittir. Bağışıklık sistemini düşürme ve sekonder hastalıkların şekillenmesi için portantrelere neden olur.

Tatlı su balıkları için koruyucu (profilaktik) tedbirlerden biri tuzlu su banyosu yöntemidir. Bu yöntemde tuz olarak Sodyum Klorür ve ya Kalsiyum Klorür (NaCl veya CaCl2 %0,5–3) bir litre suya 0,5-3 gram aralığında ilave edilerek banyo solüsyonu hazırlanabilir. Balıklar bu banyo solüsyonunda 1,5 dakika süreyle bir kepçe içerisinde tutularak ektoparazit enfestasyonlarından ya da deri üzerindeki bakteri ve mantarlardan önemli ölçüde temizlenebilir.

Su ürünleri üretimimizin yapısıyla ilgili A, B, C, D şıklarının hepsi doğrudur.

Denizlerimizden avlanılan en önemli balık türü hamsi olup bu türün av miktarındaki azalış ve artışlar, su ürünleri üretim miktarımızda önemli değişikliklere neden olmaktadır.

Su ürünleri üretiminin en fazla yapıldığı ülke Çin’dir. 2014 yılında 62 milyon ton su ürünleri üretimi gerçekleştirmiş olan Çin’in, avcılık yoluyla gerçekleştirilen üretimdeki payı % 18, yetiştiricilik yoluyla gerçekleştirilen üretimdeki payı % 62, toplam üretimdeki payı ise % 37’dir.

AB ülkeleri arasında en fazla balıkçı gemisine sahip olan ülke 15.393  balıkçı gemisi sayısıyla  bir Akdeniz ülkesi olan Yunanistan’ dır. Yunanistan’ın ardından 12.325 balıkçı gemisi sayısıyla  yine bir Akdeniz ülkesi olan İtalya gelmektedir. Av filomuzun yapısı açısından AB ülkeleri ile bir kıyaslama yapıldığında, 15.680 Balıkçı gemisi sayısıyla AB’ ye üye olan ülkelerden daha  fazla balıkçı gemisi sayısına  sahip olduğumuz görülmektedir. Ancak Türkiye'nin Avrupa Birliği’ ne 14 Nisan 1987'de yaptığı tam üyelik başvurusunun ardından   2005 yılında başlayan Avrupa Birliğine tam üyelik için müzakereler halen devam ettiğinden ve Türkiye AB için aday ülke statüsünde olduğundan AB ülkeleri içinde Balıkçı gemisi sayısı bakımından en fazla sayıya sahip olan ülke Yunanistan’ dır.