Avrupa Birliği Hukuku
AB hukukunun ulus-üstü niteliği ne anlama gelmektedir?
Ulus-üstü kavramı, AB hukuku o zamana kadarki ikili anlayışın (ulusal hukuk-uluslararası hukuk sınıflandırmasının) dışında kalan üçüncü bir yol olarak ortaya çıktığı için geliştirilmiştir. Ulusaluluslararası hukuk ayrımında, öz olarak önce ulusal hukuk vardır ve devletlerin (mutlak) egemenliği üstüne kuruludur. Daha sonra, devletler kendi aralarında işbirliği yaptıkça uluslararası hukuk gelişmiştir ve bu hukuk devletlerin egemen eşitliği ilkesi üzerine kuruludur. Devletler kendi aralarında bütünleşmek istediğinde ulus-üstü hukuk ortaya çıkmıştır ve bu hukuk bir yapıya devletlerin egemenlikten gelen yetkilerinin devredilmesi ve devredilen yetkinin ortak yapı eliyle kullanılması fikri üstüne kurulmuştur. Öyleyse ulus-üstü hukuk (mutlak) egemenlik fikrinden, egemenlikten gelen yetkinin devredilebileceği fikrine geçtiği ölçüde o zamana kadarki ulusal hukuk anlayışını değiştirmiştir. Ulus-üstü hukuk, ayrıca, işbirliği amacından bütünleşme amacına ve devletlerin egemen eşitliği fikrinden devredilen yetkinin ortak yapı eliyle kullanılması fikrine geçtiği ölçüde de o zamana kadarki uluslararası hukuk anlayışından farklılaşmıştır.
Farklılaştırılmış bütünleşme nedir?
Avrupa bütünleşmesi, ortaya çıkışı ile birlikte “bir örnek bütünleşme,” yani kapsadığı her politika alanı bakımından her üye devletin aynı hız ile ilerlemesi mantığını gütmüştür. Ancak sonraları, özellikle üye devlet ve kapsanan politika alanı sayısındaki artış nedeniyle, “farklılaştırılmış bütünleşme” mantığı gelişmiştir. Farklılaştırılmış bütünleşme, en yalın haliyle, ister kalıcı ister geçici biçimde olsun, her politika alanı bakımından her üye devletin aynı hız ile ilerlememesi imkânı veya ihtimali olarak tanımlanabilir. Farklılaştırılmış bütünleşme, hukuki açıdan da, AB hukukunun bazı üye devletlerde farklı içeriğe sahip olabileceği anlamına gelmektedir.
Dışta Kalma İmkanı (Opt-Out) nedir?
Dışta Kalma İmkanı (Opt-Out): Bazı üye devletler bazı politika alanları bakımından dışta kalma imkanına (opt-out) sahiptir. Örneğin, özgürlük, güvenlik ve adalet alanı ile Schengen alanı yönünden Birleşik Krallık, İrlanda ve Danimarka; ekonomik ve parasal birlik yönünden ise Birleşik Krallık ve Danimarka, bu politika alanlarının dışında kalma (opt-out) imkânını kullanmaktadır.
Topluluklar kavramıyla ne kastedilmektedir?
Topluluklar kavramıyla Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT), Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (AAET), Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) / daha sonraki adıyla Avrupa Topluluğu (AT) kast edilmektedir.
Başlıca tadil/değişiklik antlaşmaları nelerdir?
Kurucu antlaşmalar, sabit metinler olmayıp kendi öngördükleri değiştirme usullerine göre üye devletler arasında yapılan antlaşmalar, yani tadil veya değişiklik antlaşmaları aracılığıyla yenilenmektedir. Başlıca tadil/değişiklik antlaşmaları şunlardır:
- 17 Şubat 1986 imza, 1987 yürürlük tarihli Avrupa Tek Senedi,
- 7 Şubat 1992 imza, 1993 yürürlük tarihli Maastricht Antlaşması,
- 2 Ekim 1997 imza, 1999 yürürlük tarihli Amsterdam Antlaşması,
- 10 Mart 2001 imza, 2003 yürürlük tarihli Nice Antlaşması,
- 13 Aralık 2007 imza, 2009 yürürlük tarihli Lizbon Antlaşması.
AB hukukunun kaynakları, hiyerarşik düzen içinde nasıl sıralanmaktadır?
AB hukukunun kaynakları, hiyerarşik düzen içinde ele alındığında üstten alta doğru olmak üzere şu şekilde sıralanmaktadır:
- Birincil hukuk, yazılı olmayan hukuk ve AB Temel Haklar Şartı (ABTHŞ),
- AB’nin uluslararası anlaşmaları,
- İkincil hukuk.
İkincil hukuk nedir?
İkincil hukuk, AB kurumlarının yetkileri çerçevesinde kabul ettiği hukuktur ve normlar hiyerarşisinin en altında yer almaktadır. İkincil hukuk, kendi içinde hiyerarşik olarak en üstten en alta doğru şöyle sıralanmaktadır:
- Yasama tasarrufları,
- Yetki devrine dayanan tasarruflar,
- Uygulama tasarrufları.
Avrupa Birliği hukukunun temel özellikleri nelerdir?
Avrupa Birliği hukukunun temel özellikleri olan; öncelik, doğrudan etki, uygun yorum ve devlet sorumluluğu ilkeleridir.
Öncelik ilkesinin ortaya çıkış nedeni nedir?
Öncelik ilkesinin ortaya çıkış nedeni şöyle özetlenebilir: AB hukuku ile ulusal hukuk, aynı ülke üzerinde birlikte ve yan yana varlıklarını sürdürmektedir. Peki, AB hukuku normu ile ulusal hukuk normu birbirleri ile çatışırsa bu çatışma nasıl çözülecektir? İşte öncelik ilkesi bu soruya verilen yanıttır. ABAD’a göre AB hukuku normu ile ulusal hukuk normu birbirleri ile çatışırsa AB hukuku normu ulusal hukuk normu karşısında öncelik taşır.
Doğrudan etki ilkesinin ortaya çıkış nedeni nedir
Doğrudan etki ilkesinin ortaya çıkış nedeni şöyle özetlenebilir: AB hukuku, “üye devletlerin hukuk sistemlerinin ayrılmaz bir parçası” olduğuna göre üye devletlerdeki gerçek ve tüzel kişiler, bir nevi ulusal hukuklarını kullanabildikleri gibi, AB hukuku normuna dayanarak da, örneğin ulusal mahkemeleri önünde bu normu ileri sürebilecek midir? İşte doğrudan etki ilkesi bu soruya verilen yanıttır.
Dikey ilişkiler yönünden doğrudan etki ile ne kast edilmektedir?
Dikey ilişkiler yönünden doğrudan etki ile AB hukuku normunun bir gerçek veya tüzel kişi tarafından devlete karşı ileri sürülmesi kast edilmektedir.
Yatay ilişkiler yönünden doğrudan etki ile ne kast edilmektedir?
Yatay ilişkiler yönünden doğrudan etki ile AB hukuku normunun bir gerçek veya tüzel kişi tarafından bir başka gerçek veya tüzel kişiye karşı ileri sürülmesi kast edilmektedir.
AB hukuku kuralı hangi durumlarda doğrudan etkili sayılır?
AB hukuku kuralı, ana hatlarıyla (i) yeterince açık ve kesinse, (ii) koşulsuzsa, (iii) uygulanması ya da etkisi yönünden Birlik kurumları veya üye devletlerce önlem alınmasını gerektirmiyorsa yani takdir hakkına yer bırakmıyorsa doğrudan etkili sayılır.
Uygun yorum ilkesinin ortaya çıkış nedeni nedir?
Uygun yorum ilkesinin ortaya çıkış nedeni şöyle özetlenebilir: “Dürüst işbirliği ilkesi” gereği üye devletler, AB hukuku kaynaklı yükümlülüklerin yerine getirilmesini sağlamak üzere, genel veya özel her türlü uygun tedbiri almalıdır. Peki, bu, ulusal hukukun AB hukukuna uygun yorumlanmasını da gerektirir mi? İşte uygun yorum ilkesi bu soruya verilen yanıttır.
Uygun yorum ilkesi, AB hukukunun kaynaklarından hangileri açısından kullanılabilir?
Uygun yorum ilkesi, tıpkı öncelik ilkesindeki gibi, AB hukukunun kaynaklarının “tümü” açısından kullanılabilir. Öyleyse üye devletlerin kurucu nitelikli tasarrufları, AB kurumlarının tasarrufları, AB’nin uluslararası anlaşmaları, AB hukukunun genel ilkeleri ve uluslararası teamül hukuku, ulusal hukukun kendisine uygun yorumlanacağı AB hukuku kaynaklarındandır.
Uygun yorum ilkesi kim tarafından dikkate alınmalıdır?
Uygun yorum ilkesi, tıpkı öncelik ve doğrudan etki ilkeleri gibi, “her ulusal organ” tarafından dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte uygun yorum ilkesi, özellikle ulusal mahkemeler tarafından dikkate alınacaktır.
Devlet sorumluluğu ilkesinin ortaya çıkış nedeni nedir?
Devlet sorumluluğu ilkesinin ortaya çıkış nedeni şöyle özetlenebilir: “Dürüst işbirliği ilkesi” gereği üye devletler, AB hukuku kaynaklı yükümlülüklerin yerine getirilmesini sağlamak üzere genel veya özel her türlü uygun tedbiri almalıdır. Peki, bu, AB üyesi bir devlet AB hukukunu ihlal ediyorsa ve ihlal nedeniyle bir gerçek veya tüzel kişi zarara uğramışsa ilgili zararı devletin AB hukuku gereği karşılamasını da gerektirir mi? İşte devlet sorumluluğu ilkesi bu soruya verilen yanıttır.
Devlet sorumluluğu ilkesi, AB hukukunun kaynaklarından hangileri açısından kullanılabilir?
Devlet sorumluluğu ilkesi, tıpkı doğrudan etki ilkesindeki gibi, AB hukukunun kaynaklarının “hemen hemen tümü” açısından kullanılabilir. Birincisi, devlet sorumluluğu ilkesi AB hukukunun kaynakları arasından üye devletlerin kurucu nitelikli tasarrufları, AB kurumlarının tasarrufları ve AB hukukunun genel ilkeleri açısından kullanılabilir. Bununla birlikte, uluslararası teamül hukukunun devlet sorumluluğu ilkesi açısından kullanılabilir olup olmadığı tartışmalı iken, AB’nin uluslararası anlaşmaları (kural olarak) yalnızca doğrudan etkiye elverişli oldukları müddetçe devlet sorumluluğu ilkesi açısından kullanılabilir nitelik taşır.
Devlet sorumluluğu ilkesi kim tarafından dikkate alınmalıdır?
Devlet sorumluluğu ilkesi, tıpkı öncelik, doğrudan etki ve uygun yorum ilkeleri gibi, “her ulusal organ” tarafından dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte devlet sorumluluğu ilkesi, özellikle ulusal mahkemeler tarafından dikkate alınacaktır.
Devlet sorumluluğu ilkesi nasıl sonuç doğurmaktadır?
Devlet sorumluluğu ilkesinin sonucu olarak, ilgili gerçek veya tüzel kişiler, ilgili AB üyesi devletten tazminat almaya hak kazanabilecektir. İlgili ulusal organ, özellikle ulusal mahkemeler, AB hukukuna dayalı bir hak olarak devlet sorumluluğu ilkesini dikkate alacak ve eğer bu ilkenin koşulları karşılanıyorsa ilgili gerçek ve tüzel kişi lehine, dolayısıyla üye devlet aleyhine tazminata hükmedecektir.