aofsorular.com
İKT401U

Avrupa Bütünleşmesinin Tarihsel Gelişimi

2. Ünite 20 Soru
S

Berlin Ablukası ile ilgili bilgi veriniz?

İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda Almanya, dört galip devlet arasında bölündü: ABD, Fransa, İngiltere ve SSCB. 1948-1949 yılları arasında Sovyetler Birliği’nin Berlin ile Batı arasındaki ulaşım yollarını bloke ettiği Berlin ablukası, ABD, İngiltere ve SSCB arasındaki 1945 tarihli Yalta ve Potsdam Antlaşmaları’nın çökmesi ve Soğuk Savaş geriliminin tırmanması anlamına gelmekteydi

S

Federal Almanya'nın kurulması ile ilgili bilgi veriniz?

Almanya’nın statüsünün netleştirilmesi, Batı Avrupa’da siyasi ve ekonomik açıdan bütünleşme adımları atılabilmesi için gerekliydi. Soğuk Savaş koşullarında ABD açısından Sovyet tehdidi karşısında ekonomisi güçlü bir Almanya önem taşıyordu. İngiltere ve Fransa da benzer görüşler taşıyordu; ancak Fransa, Almanya’nın yeniden silahlanması
konusunda endişeliydi. Dolayısıyla aslında Alman sorunu, Fransız-Alman sorunuydu. Almanya’nın batısındaki Ruhr bölgesinde çıkan kok kömürü Fransa’da bulunmuyordu ve ülkenin çelik üretimini zayıflatıyordu. Artık Ruhr’un kontrolü kilit bir konu haline gelmişti. 

S

Truman Doktrini ile ilgili bilgi veriniz?

ABD Başkanı Harry S. Truman’ın Amerikan Kongresi’nde Mart 1947’de açıkladığı Truman Doktrini, komünist saldırıya uğrayan tüm Avrupa ülkelerine yardım etme sözü verdi. Böylece ABD, Yunanistan’da Sovyetler Birliği’nin destek verdiği düşünülen olası bir ihtilale engel olmaya çalışıyordu. Ayrıca Truman, Türkiye ve Yunanistan’a 400 milyon Dolarlık askeri yardım yapılacağını açıkladı.

S

Marshall Planı ile ilgili bilgi veriniz?

Marshall Planı da (Avrupa İyileşme Programı) bu doktrinin devamı niteliğindeydi. Başlangıçta SSCB, Orta Avrupa ve Doğu Avrupa ülkeleri Marshall Planı’nın dışında tutulmadı; ancak süreç içinde Sovyetler, kontrolü altında bulunan ülkelere yardım edilmesine engel oldu. ABD Dışişleri Bakanı George Marshall, Mayıs 1947’de Harvard Üniversitesi’nde yaptığı ünlü konuşmada açıkladığı plan ile kısa dönemde Avrupa’da Dolar açığının kapanmasına yardımcı oldu.

S

Schuman Deklarasyonu ile ilgili bilgi veriniz?

9 Mayıs 1950’de açıklanan Schuman Deklarasyonu, ulus-üstü bir kömür ve çelik örgütü ile hem Ruhr sorununa çözüm bulunmasını hem de Alman sorununun Avrupa Birliği içinde eşitlik ve ayrımcılığa maruz kalmadan çözülmesini mümkün görüyordu.

S

Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğunu (AKÇT) kuran Paris Antlaşması ile ilgili bilgi veriniz?

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Batı Avrupalı devletler açısından bir siyasi birlik fikri uzak bulunsa da, ekonomik toplulukların kurulması fikrine sıcak bakılıyordu. Aslında bir anlamda ekonomik bütünleşme, ulusal çıkarların korunması için ortak zemin hazırlıyordu. Nihayet Schuman Deklarasyonu’nun açıklanmasından bir yıl sonra
18 Nisan 1951 tarihinde, Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğunu (AKÇT) kuran Paris Antlaşması Fransa, Almanya, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg arasında imzalandı. Antlaşmanın yasama organlarınca onaylanmasının ardından, 25 Eylül 1952 tarihinde AKÇT fiilen kuruldu. Ulus-üstü karar verme yetkisine sahip Yüksek Otorite’nin başkanlığına Jean Monnet atandı. AKÇT’ye üye ülkeler arasında kömür çelik ürünleri ticaretine konulan sınırlamalar kaldırıldı ve Topluluk dışında kalan ülkelere ortak gümrük tarifesi (vergisi) uygulanmaya başlandı.

S

Gümlük Birliği ile ilgili bilgi veriniz?

Üye devletlerin, gümrük vergilerinin ve eş-etkili vergilerin kaldırılmasını ve Topluluğun üçüncü ülkelere
uyguladığı ortak gümrük tarifesine uyum sağlamalarını gerektirmektedir.

S

Tindemans Raporu ile ilgili bilgi veriniz?

Genişleme-derinleşme tartışmasıyla birlikte AT yetkilileri, iki vitesli Avrupa (Europe à deux vitesses) kavramını gündeme taşıdı. Bu görüş, ilk kez Tindemans Raporu olarak bilinen bildiride 1975 yılında yer aldı. Buna göre,
hem ekonomik-sosyal birlik ve bütünleşmenin yayılması hem de siyasal birlik ve halkların yakınlaşması sürecinde hazır olmayan veya yeni katılan üyelerin, bütünleşme yanlısı üye devletleri hukuken geriden izlemesi öneriliyordu.

S

Avrupa Tek Senedi ve Ortak Pazar ile ilgili bilgi veriniz?

Ortak Pazara giden yolda 12 üyeli AT için gümrük vergileri kaldırılmasına rağmen halen devam eden “tarife-dışı /gümrük-dışı engeller” (teknik standartlar, kalite kontrolleri, sağlık ve güvenlik standartları), Topluluk çapında ticarette korumacı önlemler işlevini görüyor ve böylece ekonomik bütünleşme önünde sorun yaratıyordu. Komisyon bu tür düzenlemeleri, ortak AET direktifleri ile uyumlu hale getirmeye çalışıyordu. Aynı şekilde, 17 Şubat 1986’da imzalanan Avrupa Tek Senedi’nin (ATS) temel amacı da Ortak Pazarın Avrupa sanayisi ve ticareti için faydalarını gözetmekti. Ortak Pazar; başta Amerikan ve Japon ekonomileri ile rekabet olmak üzere, küresel düzeyde rekabet gücünün anahtarı olarak görülüyordu. Kurucu Roma Antlaşması’nda değişiklik ile gündeme gelen Avrupa Tek Senedi, 1992 yılına kadar “insanların, malların, hizmetlerin ve paranın serbest dolaştığı ve kendi içinde sınırları olmayan bir alanın” yani Ortak Pazarın (iç pazarın) kurulmasını amaçladı.

S

Maastricht Antlaşması ile ilgili bilgi veriniz?

Aralık 1991 Maastricht Avrupa Konseyi’nde, hükümetler-arası görüşmeler para birliği ve siyasal birlik üzerine odaklanmıştı. Ortaya çıkan Avrupa Birliği Antlaşması’na göre ortak para birimi olan Avro’ya  (Euro) geçiş en geç 1 Ocak 1999 tarihine kadar gerçekleşecekti. Bu süreç, ulusal hükümetlerin kamu harcamaları ve fiyat istikrarı konusunda sıkı düzenlemelere tabi olmalarını gerektiriyordu. 7 Şubat 1992’de imzalanan Maastricht Antlaşması, Toplulukları Avrupa Birliği’ne dönüştürürken ve AB vatandaşlığı kavramını ilk defa kullanırken, “üç sütunlu” bir yapı kuruyordu. Buna göre birinci sütunda Avrupa ekonomik bütünleşmesini ortak para birimine taşıyan Avrupa Topluluklarının politikaları (AKÇT, AET, EURATOM); ikinci sütunda Ortak Dış ve Güvenlik Politikası (ODGP);
üçüncü sütunda Adalet ve İçişlerinde İşbirliği konu ediliyordu.

S

Kopenhag kriterleri ile ilgili bilgi veriniz?

Kopenhag kriterleri siyasal, ekonomik ve müktesebata uyum ile ilgili olmak üzere üç gruba ayrılıyordu:

1. Siyasal kriter: demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, insan haklarına ve azınlık haklarına saygı gösterilmesi ve bu hakların korunmasını güvence altına alan kurumların varlığı;

2. Ekonomik kriter: işleyen bir serbest piyasa ekonomisi ve AB içindeki rekabetçi baskılara ve diğer serbest piyasa güçlerine dayanabilme kapasitesi;

3. Müktesebata uyum kriteri: siyasi, ekonomik ve parasal birliğin hedeflerine bağlı kalmak üzere, üyelik için gerekli yükümlülükleri yerine getirebilme kabiliyeti.

S

AB müktesebatı ile ilgili bilgi veriniz?

AB müktesebatı (acquis communautaire), AB tarafından kabul edilen anlaşmalar, kanunlar ve düzenlemeler bütünüdür. Bu terim yeni üyelerin yükümlülüklerini belirtmek üzere kullanılır.

S

Amsterdam Antlaşması ile ilgili bilgi veriniz?

Orta ve Doğu Avrupa genişlemesiyle karşılaşan AB için çekirdek üye devletlerin bütünleşme hızıyla yeni üye devletlerin ve aday ülkelerin bütünleşme hızlarının ve kapasitelerinin aynı potada değerlendirilmesi hiç gerçekçi değildi. Bu nedenle, Haziran 1997’de düzenlenen Amsterdam Zirvesinin temel konuları esneklik ve farklılaştırılmış bütünleşme oldu. Zirvenin ardından nihayet 2 Ekim 1997’de Amsterdam Antlaşması resmen imzalanmıştır.
Antlaşmada, Orta ve Doğu Avrupalı aday ülkeler dikkate alınarak AB değerlerinin korunması ve izlenmesine yönelik tedbir sayılabilecek yeni bir madde yer aldı. Buna göre, ilkelerin ihlali durumunda üye devletlerin bazı hakları askıya alınabilecekti.

S

Nice Antlaşması ile ilgili bilgi veriniz?

Nice Antlaşması 26 Şubat 2001’de imzalandı ve 1 Şubat 2003’te yürürlüğe girdi. Sonuçta, nitelikli
oy çokluğu için iki yeni eşik kabul edildi: Üye devlet sayısı ve AB nüfusu oranı.
Komisyon ile ilgili olarak Ocak 2005’ten itibaren her üye devletten birer Komisyon üyesinin (komiser) atanması kararlaştırıldı. Dolayısıyla AB üyesi beş büyük devletin (İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya) artık ikişer komiseri bulunamayacak ve gelecekte toplam komiser sayısı 26’yı geçemeyecekti. Amsterdam Antlaşması’nda 700 olarak belirlenen Parlamento üyesi (milletvekili) limiti de, Nice Antlaşması ile 720 üst sınırına çıkarıldı.

S

Avrupa Anayasal Antlaşması (2004) ve Onay Krizi (2005) ile ilgili bilgi veriniz?

Avrupa’nın Geleceği Hakkında Konvansiyon, bir anayasa taslağı hazırlamak üzere Mart-Haziran
2002’de Fransa eski Cumhurbaşkanı Giscard d’Estaing başkanlığında toplandı. Temel konular, AB’nin genişlemeyi nasıl yöneteceği ve kamuoyunun AB’ye yabancılaşmasını önlemeye yönelik tedbirlerdi. Taslak Anayasa, kurucu antlaşmaları tek bir belge haline getirmek ve AB’ye kamuoyu için daha anlaşılır ve açık bir yapı kazandırma amacını taşıyordu. Taslak Anayasa, anayasa vurgusuyla AB’nin federal çizgide ilerleyeceğinin sembolü olmakla birlikte İngiltere’nin muhalefetiyle belgede federal kelimesi değil “Topluluk yöntemi” ifadesi kullanılmıştı. Bu
şekilde AB’nin kendine özgü (sui generis) siyasi yapısı vurgulanıyordu. Nice Antlaşması’nda getirilen üç aşamalı nitelikli oy çokluğu prosedürünün karmaşık olduğu eleştirisi sonucunda prosedür iki aşamalı hale dönüştürülmüştü. Nice ile belirlenen Konseydeki oy dağılımı ise ayrı bir tartışma konusuydu. Örneğin AB bütçesine Almanya kadar katkı yapmayan ve nüfusu daha az olan devletlerin (Polonya ve İspanya) Almanya’ya yakın oy ağırlıkları olması tepki yaratmıştı. İki aşamalı sisteme göre, anlaşma sağlanabilmesi için kararın üye devletlerin %55’i tarafından desteklenmesi ve bunun da AB nüfusunun % 65’ini yansıtması gerekecekti. Taslak Anayasanın bir diğer önemli önerisi AB Başkanlığı makamı oldu. Altı ayda bir gerçekleşen rotasyon yerine, Başkanlık görevinin iki buçuk yıl sürmesinin Birlik politikalarının devamlılığı açısından önemli olduğu vurgulanmıştı. Ayrıca güçlendirilmiş işbirliği kavramı savunma alanına taşınmak isteniyordu.

S

Lizbon (Reform) Antlaşması ile ilgili bilgi veriniz?

Anayasal Antlaşma’nın onay krizinin ardından üye devletler Haziran 2007 Avrupa Konseyi’nde yeni bir reform antlaşmasının hazırlanmasına karar verdiler. AB’nin değişen küresel şartlarda ve yeni tehditler karşısında özellikle dış politika konusunda eşgüdüm ihtiyacı olduğu dikkate alınarak, Lizbon Zirvesinde 13 Aralık 2007 tarihinde yeni bir antlaşma imzalandı. Bu antlaşma Lizbon Antlaşması olarak anıldı. Anayasal Antlaşma’dan farklı olarak Lizbon Antlaşması, temel antlaşmaları tek bir belge haline getirmeye çalışmıyor, önceki antlaşma reformlarındaki gibi sadece antlaşmaları revize ediyordu. Avrupa Topluluğu’nu kuran antlaşmanın adı Avrupa Birliği’nin İşleyişi Hakkında Antlaşma olarak değiştirildi. AB “tüzel kişilik” (tekil hukuki kişilik) haline getirildi ve uluslararası platformda daha etkin kılınması hedeflendi.

S

Lizbon Antlaşmasını referanduma götüren tek üye ile ilgili bilgi veriniz?

İrlanda Cumhuriyeti, Lizbon Antlaşmasını referanduma götüren tek üye oldu. 12 Haziran 2008’de yapılan ilk referandumda İrlanda halkı Antlaşmayı reddetmiştir. Aile politikası ve vergiler konusunda seçmenlerin kaygılarını gideren düzenlemelerle İrlanda ile yaşanan onay krizi aşılmış ve 2 Ekim 2009’da yapılan ikinci referandumda Antlaşma % 67,1 evet oyu ile kabul edilmiştir. Nihayet Lizbon Antlaşması 1 Aralık 2009’da yürürlüğe girmiştir.

S

Avrupa Birliğini diğer uluslararası örgütlerden ayıran temel özelliği nedir?

Avrupa Birliğini diğer uluslararası örgütlerden ayıran temel özelliği ulus-üstü kurumlarıdır. Üye devletler arasında işbirliğine vurgu yapan hükümetler-arası yaklaşım ise Avrupa Konseyi ve Bakanlar Konseyi’nin temel çalışma prensibini yansıtır. Bu durum Avrupa bütünleşmesini benzersiz (unique) kılar.

S

Avrupa Birliği'nde son dönemde ortaya çıkan genişleme tartışmaları ile ilgili bilgi veriniz?

2013 yılında Hırvatistan’ın AB’ye katılımıyla genişleme süreci devam etti. İzlanda ise 2008 yılında yaşadığı ekonomik bunalımın ardından 2009 yılında AB’ye tam üyelik başvurusu yaptı. Ancak İzlanda, 2013 yılında üyelik müzakerelerini dondurdu ve 2015 yılında da başvurusunu geri çekti. Avrupa Parlamentosu seçimleri 2014 yılında
yapıldı. Yeni AB güvenlik politikası belirlendi. Çok vitesli Avrupa tartışmalarını canlandıran önemli bir gelişme Brexit olarak anılan İngiltere’nin AB üyeliğini referanduma sunan süreç oldu. Birleşik Krallık, AB üyeliğini 23 Haziran 2016 tarihinde referanduma sundu ve referandum % 51,9 ayrılma kararı ile sonuçlandı.

S

AB’nin bütünleşme tarihi incelendiğinde ön plana çıkan değişmez unsurlar ile ilgili bilgi veriniz?

AB’nin bütünleşme tarihi incelendiğinde ön plana çıkan değişmez unsurlar arasında ulusal çıkarların üstünlüğü, Fransa ve Almanya’nın ortak çıkarlarının uyumunun lokomotif rolü, İngiltere’nin ulus-üstü politikalar hakkındaki daimi çekincesi, ABD’nin etkisi, birey, fikir ve kurumların önemi sayılabilir. Özellikle bireylerin, fikirlerin önemini
vurgulayan teoriler ve gelişmeler, AT/AB’nin bir elit projesi olarak görülmesi ve eleştirilmesine yol
açmaktadır. Jean Monnet gibi fikir adamlarının ve bürokratların birbirleriyle olan ilişkileri ve uyumları bütünleşme müzakerelerinde son derece önemli olmuştur. Buna örnek olarak, de Gaulle- Adenauer ile Chirac-Kohl gibi Fransız-Alman devlet adamları arasındaki yakın ikili işbirliği verilebilir. Kurumlarda görevli bürokratların bütünleşmeye yaklaşımları ve çalışma şekilleri özellikle de Komisyon başkanlarının girişimleri ulus-üstü süreçleri desteklemiştir. Jean Monnet, Walter Hallstein, Jacques Delors gibi teknokratlar, dönemlerinin ulusal liderlerinden aldıkları destekle önemli gelişmelere imza attılar.