TÜRKİYE- AVRUPA BİRLİĞİ (ORTAKLIK) İLİŞKİLERİ
Türkiye, tarihte en büyük barış projesi olarak nitelendirilen Avrupa bütünleşmesi hareketine Avrupa Ekonomik Topluluğuna (AET, bugünkü adıyla Avrupa Birliği’ne) ne zaman başvurmuştur?
31 Temmuz 1959 tarihinde başvurmuştur.
Türkiye'nin Avrupa Ekonomik Topluluğuna (AET, bugün-kü adıyla Avrupa Birliği’ne) başvurusunun nedenleri nelerdir?
• Batılılaşma ve çağdaşlaşma çabalarını sürdürme
• Soğuk Savaş döneminde siyasi ve ekonomik izolasyondan ve Sovyetler Birliği’nin baskısından kurtulma
• Batı Bloğundaki yerini ekonomik entegrasyonla destekleme
• ABD karşısında denge arayışı
• Avrupa Ekonomik Topluluğunun yardımlarından yararlanma ve Avrupa Ekonomik Topluluğu üye devletlerindeki mevcut pazar payını koruma
• Avrupa’da Yunanistan’ın aleyhteki girişimlerine engel olma.
Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğuna (AET, bugün-kü adıyla Avrupa Birliği’ne) arasında tesis edilmesi amaçlanan ortaklığın ilk adımı hangi tarihte ve hangi anlaşma ile atılmıştır?
Anlaşma, 12 Eylül 1963’te Ankara’da anlaşması ile atılmıştır ve tarafların iç hukuklarında onaylanması ve GATT izninin alınması süreçlerinin ardından 1 Aralık 1964’te yürürlüğe girmiştir.
1963 tarihli Ankara anlaşması neleri kapsamaktadır?
Anlaşmanın ana metninde; ortaklık ilişkisinin amacı, gümrük birliği, tarım, malların kişilerin, sermayenin ve hizmetlerin serbest dolaşımı, ulaştırma, rekabet, mevzuat ile ekonomik ve ticari politikaların uyumlaştırılması, ortaklık kurumları, Türkiye’nin tam üyelik imkânları, ortaklık ilişkisinde çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümü gibi konulara ilişkin hükümler öngörülmüştür. Ana metnin ekini teşkil eden protokollerde ise ortaklığın hazırlık döneminde Topluluk tarafınca tek taraflı olarak Türkiye’ye tanınacak ticari ve mali ayrıcalıklar düzenlenmiştir.
1963 tarihli Ankara Anlaşmasının ekonomik amacı nedir?
Anlaşma’nın ekonomik amacı, Türkiye ekonomisinin hızlandırılmış kalkınmasını ve Türk halkının istihdam seviyesinin ve yaşam koşullarının yükseltilmesini sağlama gereğini tümü ile göz önünde bulundurarak, taraflar arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri aralıksız ve dengeli olarak güçlendirmeyi teşvik etmektir. Bu amacın gerçekleştirilmesi için bir “gümrük birliği”nin gittikçe gelişen şekilde kurulması öngörülmüştür
1963 tarihli Ankara Anlaşması Türkiye'nin topluluğa üyeliği için üç dönem öngörmektedir. Hazırlık, geçiş ve son dönem. Geçiş dönemi neleri kapsamaktadır?
Ortaklığın ikinci dönemi geçiş dönemidir. Hazırlık döneminden geçiş dönemine intikal otomatik olmayıp geçiş döneminin koşullarının ayrı bir protokol ile düzenlenmesi gerekmektedir. Ortaklığın geçiş dönemi, belirli istisnalar dışında 12 yıl sürecek ve âkit tarafların karşılıklı ve dengeli yükümlülükleri esasına dayanacaktır. Türkiye ile Topluluk arasında gümrük birliğinin tedricen kurulması, Türkiye’nin ekonomi politikalarının Topluluğun politikalarına yakınlaştırılması, bunun için de gerekli ortak eylemlerin geliştirilmesi geçiş döneminin öncelikli hedefleri olarak öngörülmüştür.
Ankara Anlaşma'sı, süreklilik arz eden bir hukuki ilişki öngördüğünden ayrıca kurumsal hükümler içermektedir. Anlaşma’nın 6. maddesinde ortaklık rejiminin uygulan-ması ve giderek gelişmesini sağlamak üzere âkit tarafların bir araya gelebileceği bir Ortaklık Konseyinin kurulması öngörülmüştür. Ortaklı Konseyinin işlevi nedir?
Ortaklık Konseyi, Ortaklık rejiminin yürütülmesini sağlamak üzere geniş yetkilerle donatılmış ve taraflar için bağlayıcı kararlar alma yetkisine sahiptir. Ortaklık Konseyi, görevlerinde kendisine yardım edebilecek her komiteyi ve Anlaşma’nın iyi yürütülmesi için ge-rekli işbirliği ve devamlılığını sağlayacak bir komite kurmaya karar verebilir. Ortaklık Konseyi, bu yetkilendirmeye dayanarak bir dizi komite kurmuştur. Anlaşma’da anlaşmazlıkların çözümü için bir usul belirlenmekle birlikte, herhangi bir yargı organı öngörülmemiştir. Ayrıca Avrupa Parlamentosu ve Ekonomik ve Sosyal Komite ile TBMM ve diğer ilgili Türk makamları arasında işbirliğinin sağ-lanması amacıyla gerekli tedbirlerin alınacağı hükme bağlanmıştır
1963 tarihli Ankara Anlaşması ile Topluluğa üyelik için ön görülen aşamalardan biri olan Hazırlık Dönemi hangi tarihler arasını kapsamaktadır?
1964-1969 tarihleri arasını kapsamaktadır.
1963 tarihli Ankara Anlaşması ile Topluluğa üyelik için ön görülen geçiş döneminde hangi protokol hayata geçmiştir?
Katma Protokol, 23 Kasım 1970’de Brüksel’de imzalanmış ve tarafların iç hukuklarında onaylanması ve GATT izninin alınması süreçlerinin ardından 1 Ocak 1973’te yürürlüğe girmiştir.
Katma Protokolün geçiş dönemine ilişkin temel ilkeleri nelerdir?
Taraflar arasındaki ilişkilerin karşılıklı ve dengeli olma esasına dayanması
Taraflar arasında bir gümrük birliğinin aşamalı şekilde kurulması
Tarafların ekonomi politikalarının yakınlaştırılması ve ortak faaliyetlerin geliştirilmesi.
Geçiş Döneminde imzalanan üçüncü mali protokolün tarihi nedir ve neleri kapsar?
Üçüncü Mali Protokol, 12 Mayıs 1977’de imzalanmış ve 1 Mayıs 1979’da yürürlüğe girmiştir. Bu Protokolün 31 Ekim 1981’e kadar uygulanması öngörülmüş ancak daha sonra süre uzatılmıştır. Bu Protokol çerçevesinde Türkiye’ye 220 milyon ECU’lük kısmı Topluluk bütçesinden, 90 milyon ECU’lük kısmı ise AYB öz kaynaklarından olmak üzere, toplam 310 milyon ECU tutarında bir kredi verilmiştir. Kredinin tamamı Türkiye tarafından kullanılmıştır.
Gümrük Birliğine geçiş dönemi ne zaman sona ermiş ve Son Dönemin uygulamaya konması ne zaman başlamıştır?
6 Mart 1995’de Brüksel’de gerçekleştirilen 36. dönem Ortaklık Konseyi toplantısında, ortaklığın (Gümrük Birliğinin) son döneminin 1 Ocak 1996 tarihinden geçerli olmak üzere uygulamaya konulması kararlaştırılmış ve “Gümrük Birliğinin Son Döneminin Uygulamaya Konmasına” İlişkin 1/95 sayılı Karar kabul edilmiştir. Bu Karar’ın 1 Ocak 1996’da yürürlüğe girmesiyle birlikte ortaklığın (gümrük birliğine) geçiş dönemi sona ermiş ve son dönemi başlamıştır.
6 Mart 1995’de Brüksel’de gerçekleştirilen 36. dönem Ortaklık Konseyi toplantısında Gümrük Birliğinin son dönemini uygulamaya koyan 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararının (OKK) dışında hangi düzenlemeler kabul edilmiştir?
Taraflar arasındaki ilişkilerin Ankara Anlaşması’nın öngörmediği alanlar-da da güçlendirilmesini amaçlayan bir Tavsiye Kararı (Ortaklık ilişkilerinin geliştirilmesine ilişkin İlke Kararı).
Türkiye’nin üçüncü ülkelere karşı 1 Ocak 2001’e kadar ortak gümrük tarifesi-nin üzerinde vergi uygulayacağı hassas ürünleri belirleyen 2/95 sayılı Karar.
Türk ekonomisinin Gümrük Birliğine bağlı olarak geçireceği değişiklikler esnasında ihtiyaç duyacağı mali yardım ve iş birliğinin çerçevesini belirle-yen Topluluk Deklarasyonu.
1/95 sayılı OKK, 66 madde, bazı maddelere ilişkin ortak ya da tek taraflı 17 bildiri ve 10 ekten oluşmaktadır. Karar, Gümrük Birliğinin tamamlanması ve işleyişine ilişkin olarak hangi hükümleri içermektedir?
Malların serbest dolaşımı (taraflar arasında gümrük vergisi ve miktar kısıtlamalarının kaldırılması ve Topluluğun ortak gümrük tarifesine uyum)
Topluluğun teknik mevzuatına uyum
Topluluğun ortak ticaret politikasına uyum
Topluluğun tercihli gümrük rejimlerinin üstlenilmesi
Topluluğun ortak tarım politikasına uyum ve tarım ürünleri ticaretinde uygulanacak tercihli rejim
Topluluk Gümrük Koduna uyum ve karşılıklı idari iş birliği
Mevzuat yakınlaştırılması (fikrî, sınai ve ticari mülkiyetin korunması; Güm-rük Birliğinin rekabet kuralları; ticari korunma araçları; kamu alımları; ver-gilendirme)
Kurumsal hükümler (Gümrük Birliği Ortak Komitesi; danışma ve karar usulleri; uyuşmazlıkların çözümü; korunma tedbirleri).
Gümrük Birliğini güncelleme çalışmaları doğrultusunda Türkiye ile Topluluk arasında gerçekleştirilen müzakereler nasıl sonuçlanmıştır?
Gümrük birliğinin güncellenmesine ilişkin Avru-pa Komisyonu ile yürütülen teknik müzakereler sonucunda taraflar arasında 27 Nisan 2015 tarihinde Brüksel’de mutabakat zaptı imzalanmıştır.Bununla, gümrük birliğinin güncellenmesi ile gümrük birliği kapsamında karşılaşılan sistemsel sorunlara çözüm bulunması (örneğin Türkiye’nin karar alma mekanizmalarında yer almasının sağlanması ve Türk mallarının taşınmasıyla ilgili tam bir serbestleştirilmeye gidilmesi), Avrupa Birliği ile tercihli ticari ve ekonomik ilişkilerin tarım, kamu alımları, hizmetler ve e-ticaret gibi yeni alanlara genişletilmesi ve Avrupa Birliği’nin üçüncü ülkelerle imzaladığı ve imzalayacağı serbest ticaret anlaşmalarına Türkiye’nin otomatik olarak taraf olmasının sağlanması amaçlanmaktadır.
Gümrük Birliği genel olarak sorunsuz bir şekilde işlemektedir. Ancak burada Türk girişimcilerin bazı engellerle karşılaştığı söylenebilir. Bunlar nelerdir?
Avrupa Birliği’nin mali, teknik ve güvenlik standartlarından kaynaklanan engeller
Türk menşeli malların Avrupa Birliği’nin iç pazarına taşınmasına getirilen engeller (kotalar, araç sürücülerine giriş vizesi verilmemesi gibi)
Küçük ve orta ölçekli işletme sahiplerine veya görevlilerine fuar, ihale, iş görüşmesi, yer kiralama vs. amaçlı olarak Avrupa’ya gidişlerine getirilen vize engelleri (ticari ve özel hayat sırlarının ifşaı, vizenin zamanında verilmemesi gibi)
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliği Ankara Anlaşması’nın 28. maddesinde hükme bağlanmıştır. Maddenin metni aynen şöyledir:“Anlaşmanın işleyişi, Topluluğu Kuran Antlaşma’dan doğan yükümlerin tümü-nün Türkiye tarafından üstlenebileceğini gösterdiğinde, Akit Taraflar, Türkiye’nin Topluluğa katılması olanağını incelerler.”
Bu maddeye göre Türkiye ile Birlik arasında ortaya çıkan ihtilaf nedir?
Maddenin hukuki bağlayıcılığı konusunda taraflar arasında görüş farklılığı bulunmaktadır. Türkiye, bu maddeye dayanarak ortaklık ilişkisini “sonraki bir üyeliğin bağ-layıcı bir ön aşaması” olduğunu öne sürerken Avrupa Birliği tarafı, bu maddeyi bir ni-yet bildirimi içeren hüküm olarak görmekte ve maddede yer alan üyelik perspektifini sadece “incelenmesi gereken bir olanak” olarak görmektedir. Avrupa Birliği tarafının görüşüne göre, 28. maddede Türkiye’ye Avrupa Birliği üyeliğine giriş hakkı verilme-miştir, daha ziyade Türkiye’nin üyelik imkânının ancak bütün yükümlülüklerin Türkiye tarafından yerine getirilmesi durumunda incelenebileceği hükme bağlanmıştır.
Türkiye Avrupa Birliği'ne tam üyelik başvurusunu ne zaman yapmıştır?
Türkiye, yukarıda da ifade edildiği üzere, Ankara Anlaşması’nda öngörülen aşamalı bütünleşme sürecinin tamamlanmasını beklemeden 14 Nisan 1987’de tam üyelik başvurusu yapmıştır.
Türkiye, yukarıda da ifade edildiği üzere, Ankara Anlaşması’nda öngörülen aşamalı bütünleşme sürecinin tamamlanmasını beklemeden 14 Nisan 1987’de tam üyelik başvurusu yapmıştır. Avrupa Birliği'nin bu erken başvuruya cevabı ne olmuştur?
Bu erken başvuruya verilen cevapta, Toplulukların kendi iç bütünleşmesini tamamlamadan yeni bir üye kabul edemeyeceği; Türkiye’nin, Topluluklara katılmaya ehil olmakla birlikte ekonomik, sosyal ve siyasal alanda gelişmesi gerektiği ifade edilmiş ve ilişkilerin Ortaklık Anlaşması çerçevesinde geliştirilmesi önerilmiştir.
Türkiye Avrupa Birliği'ne ne zaman aday ülke yapılmıştır?
1999’a gelindiğinde özellikle Türkiye’de meydana gelen 17 Ağustos Marmara depremi sonrası Yunanistan ile ilişkilerde oluşan yumuşama havasının Avrupa Birliği ile ilişkilere de olumlu yansıması olmuştur. Komisyonun 13 Ekim 1999’da Türkiye’nin “aday ülke” olmasını tavsiye etmesi üzerine Türkiye, 10-11 Aralık 1999’da Helsinki’de yapılan Avrupa Birliği Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesi’nde Avrupa Birliği’ne “aday ülke” olarak kabul edilmiş, kendisinin diğer aday ülkelerle eşit konumda olacağı açık ve kesin bir dille belirtilmiştir.