aofsorular.com
HUK116U

Temel Hak ve Hürriyetler

2. Ünite 20 Soru
S

Hukuki anlamda hakkın kaç temel unsuru vardır?

Hukuki anlamda hakkın üç temel unsurunun bulunduğu belirtilmektedir.

bunlar; yetki, talep ve saygı gösterilme zorunluluğudur.

S

Hak ve özgürlük kavramları arasındaki farklar nelerdir?

1. Hak somut, özgürlük ise soyut bir kavramdır. Hak özgürlüğün uygulanması aşamasında ortaya çıkar. Diğer bir ifadeyle hak, özgürlüğün somutlaşmış biçimidir ve özgürlüğün somutta gerçekleştirilmesinin
aracıdır. Soyut bir kavram olarak özgürlük, bütün hakların ortak kökenidir.

2. Özgürlüğün gerçekleşmesi için başkalarının veya devletin bir şey yapmaması gerekir; özgürlük bireylerin kendi fiilleri ile gerçekleşir. Burada devlet ve diğer kişiler edilgen durumdadır. Hakkın gerçekleşmesi için ise diğer kişilerin veya devletin hak sahibi lehine bazı olumlu edimlerde bulunması, yani etken durumda
olması gerekir.

3. Özgürlüklerin mahkeme önünde ileri sürülebilme özellikleri yok iken haklar hukuken mahkemeler önünde ileri sürülebilir. Her hak başkalarına, diğer bir ifadeyle devlete ve diğer kişilere yükümlülük getirdiği için,
bunların yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi suretiyle hakkı ihlal edilen kişiler, ihlalin ortadan kaldırılması ve haklarına saygı gösterilmesini mahkemelerden talep edebilirler. Özgürlükler ise kişinin kendi davranışıyla gerçekleştiği, başkalarına bir yükümlülük getirmediği için, mahkemeler önünde ileri sürülemez. Ancak özgürlüğün aynı zamanda herkes için bir hak olması sebebiyle, her özgürlük ihlalinde bir hak ortaya çıkar.

S

İnsan hakları kavramı temel hak ve hürriyetler  açısından nasıl tanımlanmalıdır?

İnsan hakları temel hak ve hürriyetler alanında kullanılan en geniş ve kapsamlı kavramdır. İnsan hakları ırk, dil, din, cinsiyet, vatandaş olan-olmayan vb. ayrımlar gözetilmeksizin insanların sırf insan olmaları sebebiyle sahip olduğu hak ve hürriyetleri ifade etmek üzere kullanılan bir kavramdır.

S

Kamu hürriyetleri neyi ifade etmektedir?

“Kamu hürriyetleri, insan haklarının devlet tarafından tanınmış ve pozitif hukuka girmiş olan bölümünü
ifade eder.” Buna göre kamu hürriyetleri anayasa ve kanunlar tarafından tanınarak düzenlenen hak ve hürriyetleri ifade etmektedir. Bunlara “kamu” hürriyetleri denilmesinin sebebi, sadece belli bir sınıfa veya zümreye değil istisnasız “herkese” (tüm kamuya) tanınmış olmasındandır.

S

Temel hak ve hürriyetler kavramı neyi ifade etmektedir?

“Temel hak ve hürriyetler” ifadesi Alman hukuk terminolojisinden dilimize geçmiştir.

Temel hak ve hürriyetler (temel haklar) terimi, anayasa ile tanınmış ve güvence altına alınmış hak
ve hürriyetleri ifade etmektedir. Bu açıdan kamu hürriyetleri kavramından daha dar bir kavramdır.
Yukarıda da belirtildiği üzere kamu hürriyetleri anayasa ve kanunlar tarafından tanınmış ve düzenlenmiş hak ve hürriyetleri ifade ederken temel hak ve hürriyetler kavramı sadece anayasa tarafından düzenlenmiş olan hak ve hürriyetleri ifade etmektedir. Bunların “temel” olarak nitelendirilmesinin sebebi, anayasal düzeyde bir tanıma ve korumadan yararlanıyor olmalarıdır. Bu hak ve hürriyetler bütün diğer hak ve hürriyetlerden yararlanmanın “temeli” olan hak ve hürriyetlerdir.

S

Temel hak ve özgürlükler öznesi ile ne anlatılmak istenmektedir?

Temel hak ve hürriyetlerin süjesi, diğer ifadeyle öznesi ise en basit anlatımla bir hak ve hürriyetin sahibini, kullanıcısını veya yararlanıcısını ifade eder. Temel hak ve hürriyetlerin kullanıcısı ve yararlanıcısı olabilmek bakımından herkes aynı statüde değildir. Bazı temel hak ve hürriyetlerin yararlanıcısı olmak için insan olmak yeterli iken bazı temel hak ve hürriyetlerden yararlanmak için vatandaş olmak gerekmektedir. Bazı temel hak ve hürriyetlerden yararlanabilmek için ise belli sıfatları taşımak ve belli kategorilerde bulunmak gerekir.
Nihayet hak ve hürriyetlerden yararlanma bakımından yabancıların kendilerine özgü durumları söz konusudur.

S

1982 Anayasasında "sadece vatandaşlara" tanınmış olunan hak ve hürriyetler düzenlenirken hangi kavramlar kullanılmıştır?

Anayasa, sadece vatandaşlara tanımış olduğu hak ve hürriyetleri düzenlerken “vatandaş”, “Türk”, “Hiçbir
Türk” veya “Her Türk” gibi ifadeler kullanmıştır. Anayasa’nın 66. maddesine göre “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür”. Bu nedenle de bu terimler aynı anlama gelmektedir.

S

Georg Jellinek'in devlet ile birey arasındaki hürriyetler konusundaki sınıflandırması hangi kavramlarla ifade edilmektedir?

Georg Jellinek, devlet ile birey arasındaki ilişkinin durumuna göre, temel hak ve hürriyetleri; negatif statü hakları, pozitif statü hakları ve aktif statü hakları olmak üzere üçe ayırmaktadır.

S

Negatif statü hakları nedir?

Koruyucu haklar adı da verilen negatif statü hakları, kişinin devlet tarafından aşılamayacak ve dokunulamayacak özel alanının sınırlarını çizen hak ve özgürlüklerdir. Kişi dokunulmazlığı,
kişi güvenliği, konut dokunulmazlığı, düşünce özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, özel hayatın gizliliği gibi hak ve özgürlükleri içeren negatif statü hakları, kişiyi devlete ve topluma karşı koruyan hak ve özgürlüklerdir. Bu haklar, devlete “karışmama”, “gölge etmeme” şeklinde negatif bir görev yükler; kişinin maddi-manevi varlığının korunması ve serbestçe geliştirilmesi amacını güder ve kişilere siyasi baskılara karşı korunmuş, dokunulmaz, güvenceli bir özel alan sağlar.

S

Pozitif statü hakları nedir, neleri kapsar?

Pozitif statü hakları, kişilere devletten olumlu bir davranış, bir hizmet ve yardım isteme imkânını tanıyan
ve buna karşılık da devlete sosyal alanda belirli görevler yükleyen yani devletin olumlu bir edimde bulunmasına bağlı olan haklardır. Sağlık hakkı, çalışma hakkı, konut hakkı, öğrenim hakkı, sosyal güvenlik
hakkı gibi hak ve özgürlükleri içeren pozitif statü hakları, kişilere devletten bir şey isteme imkânını tanımasından dolayı “isteme hakları” adıyla da anılmaktadır. Bu haklar, toplumun güçsüz ve zayıf kesimlerinin insan onuruna yaraşır bir hayat sürdürebilmeleri için devletin tedbirler alma ve doğrudan edimlerde bulunma şeklinde olumlu müdahalesiyle gerçekleşebilen haklardır.

S

Tarihi gelişim sürecine göre yapılan sınıflandırma hangi kavramlar/başlıklarla yapılmaktadır?

1. Birinci Kuşak Haklar: Birinci kuşak haklar tarihsel süreç içerisinde ilk olarak ortaya çıkan kişi hakları ile siyasi haklardır. Bu haklar 1776 Amerikan ve 1789 Fransız İnsan Hakları Bildirilerinin ardından, 18. yüzyılın sonları ile 19. yüzyılın başlarında anayasalarda yer almaya başlayarak uygulamaya konulmuştur.

2. İkinci Kuşak Haklar: İkinci kuşak hakları sosyal, ekonomik ve kültürel haklar oluşturmaktadır. Birinci kuşak haklar aristokrasi-burjuvazi çatışmasına dayanırken ikinci kuşak haklar, işçi sınıfı ile sermaye sınıfının çatışmasına dayanır. İkinci kuşak haklar, yaşanan toplumsal mücadeleler sonucunda, 19. yüzyılın sonlarından itibaren hukuk metinlerinde yer almaya başlamakla birlikte, esas itibarıyla İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra anayasalarda yer alarak hukukileşmiştir.

3. Üçüncü Kuşak Haklar: Tarihsel süreç içerisinde en son ortaya çıkan ve “yeni haklar” veya “dayanışma
hakları” olarak adlandırılan üçüncü kuşak haklardır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra üçüncü dünya devletlerinin baskısıyla gündeme gelmeye başlayan dayanışma haklarının doğuşunda etkili olan sebeplerin başında bilim ve teknolojinin gelişmesine paralel olarak ortaya çıkan sorunlar yer almaktadır.

S

1982 Anayasası'nda temel hak ve hürriyetlerin sınıflandırması hangi sınıflandırmaya göre yapılmıştır?

1982 Anayasası temel hak ve hürriyetlerin sınıflandırılarak düzenlenmesinde Georg Jellinek’in üçlü sınıflandırmasını esas almıştır. Buna göre, temel hak ve hürriyetler üçe ayrılarak “Kişinin Hakları ve
Ödevleri”, “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” ve “Siyasi Haklar ve Ödevler” başlıkları altında düzenlenmiştir.

S

1982 Anayasası'na göre olağan dönemlerde temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasında dikkate alınması gereken hususlar nelerdir?

1982 Anayasası olağan dönemlerde temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması sistemini 13. maddesinde düzenlemiştir. Buna göre “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”.

Buna göre: 

• Sınırlama kanunla olmalıdır.
• Sınırlama Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olmalıdır.
• Sınırlama temel hak ve hürriyetin özüne dokunmamalıdır.
• Anayasa’nın sözüne ve ruhuna aykırı olmamalıdır.
• Demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmamalıdır.
• Lâik Cumhuriyetin gereklerine aykırı olmamalıdır.
• Ölçülülük ilkesine aykırı olmamalıdır.

S

1982 Anayasası'na göre olağanüstü dönemlerde temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasında uyulması gereken sınırlar nelerdir?

Devletin temel hak ve hürriyetleri sınırlandırırken hatta kullanılmasını kısmen veya tamamen durdururken
uyması gereken sınırlar vardır. Bu sınırlar şu şekildedir:
1. Savaş, seferberlik veya olağanüstü hâllerden biri var olmalıdır.
2. Milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemelidir.
3. Ölçülülük ilkesine uygun hareket edilmelidir.
4. 15. maddenin 2. fıkrasında düzenlenen hak ve ilkelerden oluşan çekirdek alana dokunmamalıdır.

15. madde çerçevesinde temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılabilmesi için, Anayasa’nın 119. maddesinde sayılan savaş, seferberlik, ayaklanma, tabii afet vb. sebeplerden herhangi biriyle olağanüstü hâl yönetiminin ilan edilmiş olması gerekmektedir.

S

1982 Anayasası'na göre olağanüstü hallerde bile dokunulamayacak temel hak ve ilkeler nelerdir?

Olağanüstü hâllerde bile Anayasa’nın öngörmüş olduğu dokunulamayacak temel hak ve ilkeler şunlardır:
a. “Savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz.”,
b. “Kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz.”,
c. “Suç ve cezalar geçmişe yürütülemez.”,
d. “Suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.”

S

Temel hak ve hürriyetlerin korunması mekanizmaları veya yolları kaç şekilde yapılmaktadır?

Temel hak ve hürriyetlerin koruma mekanizmaları veya yolları genel olarak “ulusal alanda (iç) koruma” ve
“uluslararası alanda (dış) koruma” olarak ikiye ayrılmaktadır.

S

Siyasi başvuru yolu nasıl tanımlanmaktadır?

Siyasi başvuru yolu temel hak ve hürriyeti ihlal edilen kişilerin temel hak ve hürriyetlerinin korunması amacıyla siyasi organlar olan yasama ve yürütme organına başvurmasını ifade eder. Bu açıdan yasama organına başvuru yolu olan “teşrii başvuru yolu” ve yürütme organına başvuru yolu olan “Cumhurbaşkanına başvuru yolu” olarak ikiye ayrılmaktadır.

S

Bilgi edinme hakkı nedir ve nasıl bir süreç sonucunda başarıya ulaştırılmaktadır?

Bilgi edinme hakkı, devletin/idarenin tek taraflı iradesiyle, kişilerin ve toplumun hukuki durumunda değişiklik oluşturan eylem, işlem ve kararlarına ilişkin bilgilerin herhangi bir özel menfaatin ispatına gerek olmaksızın bireyler tarafından elde edilebilmesini garanti altına alan bir insan hakkıdır.

Bilgi edinme hakkı, hukuk sistemimizde ilk olarak 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nda (BEHK) daha sonra 2010 tarihli halkoylamasıyla Anayasa’nın 74. maddesinde yapılan değişiklikle doğrudan Anayasa’da düzenlenmiştir. Gerek Anayasa gerekse Bilgi Edinme Hakkı Kanunu herkese istisnalar hariç, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının sahip oldukları bilgi ve belgelere erişim imkânı tanımaktadır (BEHK m. 4, 5). Kurum ve kuruluşlar,
başvuru üzerine talep edilen bilgi veya belgelere erişimi
15 iş günü içerisinde sağlamak zorundadırlar
(BEHK m. 11). Bilgi edinme talebi reddedilen kişiler
doğrudan idari yargı yoluna başvurabilecekleri
gibi, 15 gün içerisinde Bilgi Edinme Değerlendirme
Kurulu’na da itiraz edebilirler (BEHK m. 13).

S

Türkiye'de ulusal insan hakları kurumu hangileridir?

Yargı dışı temel hak ve hürriyetlerin korunması alanında yargı dışında denetim ve faaliyetlerde bulunan ulusal birimlerden bir diğeri de “ulusal insan hakları kurumları”dır. Ulusal insan hakları kurumları, birer ulusal kurum olmalarına rağmen bunların gelişiminde Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi başta olmak üzere uluslararası örgütlerin teşvik ve desteğinin payı büyüktür.

Ülkemizde ulusal insan hakları kurumu olarak iki bağımsız kurum kurulmuştur. Bunlar, “Kamu Denetçiliği Kurumu” ve “İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu”dur.

S

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nasıl kurulmuştur?

Günümüzde uluslararası düzeyde etkinliği en yüksek koruma sistemi Avrupa Konseyi çerçevesinde
yapılan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve onun öngörmüş olduğu denetim sistemidir. Zira bu sistem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi adında bir denetim organı kurarak kararları bağlayıcı yargısal bir denetim mekanizması öngörmektedir. Sözleşme, 4 Kasım 1950’de Roma’da imzalanmış ve yürürlük maddesi gereği 3 Eylül 1953 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye, Sözleşme’yi 10 Mart 1954 tarih ve 6366 sayılı Kanun’la onaylamış ve onay belgesini Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine 18 Mayıs 1954 tarihinde depo ederek
Sözleşme’ye taraf olmuştur.