Anadolu’da Kalkolitik ve Eski Tunç Çağları
Kalkolitik dönemin temel özellikleri nelerdir? Cevabınızda günlük yaşam, üretim ve ticari hayat gibi konulardaki gelişmeleri ve Kalkolitik dönemi önceki dönemlerden ayıran unsurları da belirtiniz.
Kalkolitik Dönem (MÖ 5500-3000) Mezopotamya uygarlığının temelleri gerçek anlamda “Bakır-Taş Devri” anlamına gelen Kalkolitik Dönem‘de atılır. Önce Halaf ve Obeyd kültürleri ile başlayan ve kentsel gelişmenin ortaya çıktığı Uruk’la devam eden süreçte Mezopotamya’da önce gelişkin köyler ve sonra da ilk şehirler ortaya çıkar. Taş aletler eski önemini giderek kaybeder; bunun yerine, madencilik ve özellikle buna bağlı olarak bölgeler arası ticaret giderek daha da önem kazanır; bakırın yanında altın ve gümüş gibi değerli madenler de ilk defa işlenmeye başlanır.
Anadolu'da bulunan İlk Tunç Çağı yerleşmelerinden beşinin adını yazınız.
Alacahöyük, Polatlı, Yazılı kaya, Karahöyük, Acemihöyük, Mahmatlar vb.
Halaf kültürü hakkında, kültürün farklı gelişim evrelerine de değinerek bilgi veriniz.
Kalkolitik Çağ’ın ilk başlarında, Halaf kültürü olarak tanımlanan evrede çekirdek bölge, Güneydoğu Anadolu ile bugünkü politik sınırlarımızın hemen güneyindeki Kuzey Suriye’dir. Halaf kültürünü de kendi içinde İlk, Orta ve Son Halaf olarak üç gelişim evresi içinde ele alabiliriz. Bunlardan İlk Halaf, Çanak Çömlekli Neolitik’in sonunda görmeye başladığımız boya bezemeli çanak çömleğin daha gelişkin türleriyle tanınır. Bu dönemde bölgeler arasında halen yerel farklılıkla oldukça belirgindir. Orta Halaf Dönemi ise bölgenin tümünde bir kültürel bütünlüğün sağlandığı, aynı zevklerin paylaşıldığı, birbirinin aynı denecek kadar benzer şekilde bezeli kap kaçağın yaygın olarak kullanıldığı bir dönemdir. Bu kültürel bütünlük bölgenin tümünü kaplayan politik bir oluşum olmaktan çok geleneklerin kuvvetli olduğu ticaretinde yoğun olduğu bir iktisadi temele dayanır. Orta Halaf Dönemiyle birlikte yerleşim yerlerinin arasındaki farklar belirginleşmeye başlar. Son Halaf Dönemi, aynı zamanda giderek Güney Mezopotamya etkilerinin bölgeye girmeye başladığı süreci yansıtır.
Obeyd döneminde gerçekleşen kültürel ve iktisadi gelişmeleri yazınız. Bu gelişmelerin nasıl ortaya çıktığını, neyle başladığını açıklayınız.
Kalkolitik Çağ’ın ortalarında Obeyd (Ubaid) adı verilen dönemde Güney Mezopotamya, tam anlamıyla dönemin etki alanını belirleyen çekirdek bölgedurumuna gelir. Obeyd döneminde sosyal örgütlenme ve üretim teknolojisinde önemli atılımlar söz konusudur. İlk olarak 6. binin sonunda Orta Mezopotamya bölgesinde Samarra dönemi (Geç Neolitik Dönem) Tell Es Sawwan da keşfedilen ilk sulama kanallarının, yağmur görmeyen Güney Mezopotamya’nın da Obeyd döneminde sulu tarım sayesinde ilk defa yerleşime açılmasına sebep olmuştur. Anadolu’nun dışında gelişen bu kültürel ve iktisadi gelişmeler hızlıca kuzeye yayılarak Anadolu’nun doğusu ve Mezopotamya’nın tümünü etki altına alacaktır. Sulama kanalları ile elde edilen artı ürüne dayanan yeni ekonomik modelle tarımsal nüfusun artışı, yerleşim birimlerinde yeni yönetim biçiminin tetiklediği ruhban, yönetici, bürokrat, zanaatkâr, tüccar nüfusun çoğalması bu kurak bölgelerde giderek sorun hâline gelen bir nüfus artışını da beraberinde getirir.
Hassekhöyük yerleşmesinin hangi döneme ait olduğunu, önemini ve mimari özelliklerini yazınız.
Geç Uruk Dönemi’nin Güneydoğu Anadolu’daki en iyi incelenmiş ticari istasyonu Siverek (Urfa) yakınlarındaki Hassekhöyük’tür. Etrafı 2 km. kalınlığında bir surla çevrili sitadel (kale) ve eteklerindeki aşağı kentten oluşan Hassekhöyük 5. tabaka yerleşmesi, yaklaşık MÖ 3400’e tarihlenen tipik bir sınır istasyonu görünümündeydi. Korunmalı bir kapıyla girilen etrafı surla çevrili yerleşmenin orta yerinde ortadaki merkezi salonu ve onu çevreleyen güney Mezopotamya da gelişen ve yayılan Geç Uruk geleneğinde üç parçalı plan (Tripartite) anıtsal bir yapı dikkati çeker) özelliği taşır.
Orta Kalkolitik dönemde iç ve batı Anadolu'da yerleşme anlayışı, kültür, üretim malzemeleri gibi bir çok konuda değişiklikler meydana gelmiştir. Bu kültürel geçişi örneklerle açıklayınız.
Neolitik Döneminden itibaren iskan gören alüvyonlu ovalardaki yerleşimlerin birçoğu terk edilir ya da yer değiştirir. Buna karşılık daha önceki dönemlerde iskân edilmeyen vadi yamaçları, yüksek sırtlar, yayla kesimlerinde yeni yerleşmeler görülür. Yine aynı şekilde, yerleşmelerin kısa süreli olduğu, sık sık yer değiştirdiği anlaşılır. Bu durum, höyüklerin oluşmasını engellediği için özellikle Orta Kalkolitik Çağ, Anadolu’da zor tanımlanan ve hâlen tam olarak anlaşılmamış bir süreçtir. Bu döneme ait araştırılmış merkezler Kapadokya’da Güvercinkayası, Gelveri (Niğde); Eskişehir’de Orman Fidanlığı, Kanlıtaş Höyük gibi kaya zemin üzerine kurulmuş yamaç yerleşmeleridir. Kültürdeki değişim buluntu topluluklarında da kendini gösterir. Çakmaktaşı ya da obsidyen ok ve mızrak uçları ortadan kalkar, bunun yerini kilden yapılan sapan taneleri alır, kap formları değişir (özellikle süt ürünlerinin işlendiğini düşündüren delikli kaplar ortaya çıkar). Daha doğalcı anlayışı sergileyen Neolitik Dönem figürün geleneğinin yerini daha şematik, cinsel organları vurgulanmış heykelcikler alır ve benzer şematik figürin geleneği Eski Tunç Çağı’nda da fazla değişmeden sürer.
Orta ve Batı Anadolu kültürünün diğer bölgelerden farklı şekilde gelişip "Anadolu Uygarlığı" kültürel birliğini doğurmasına neden olan temel faktör nedir? Açıklayınız.
Doğudan yüksek dağ sıraları ve üç taraftan denizlerle çevrili Orta ve Batı Anadolu’nun bu konumu, dışarıdan bölgeye insan topluluklarının ve kültürel etkilerin girmesini zorlaştırmıştır ve giderek bu bölgede “Anadolu Uygarlığı” tanımına uygun bir kültürel birliğin doğmasına zemin hazırlamıştır.
Anadolu'da Eski Tunç Çağı'nda gözlemlenen temel gelişmeler nelerdir? Yazınız. Bu gelişmelerin öncü faktörlerini açıklayınız.
MÖ 3 binde başlayan Eski Tunç Çağı, Anadolu’da metalürjinin gelişmesini tamamladığı, kentleşme olgusunun ortaya çıktığı ve beraberinde etrafı surla çevrili ilk kent yerleşimlerinin doğudan batıya ticaret yollarının geliştiği bir dönemdir. Bu gelişmeler, bir yerde Anadolu’nun Neolitik dönemden beri süregelen özgün gelişiminin uygarlık noktasında buluşmasıdır. Bu dönemde, Batı’da Troia, Limantepe, Küllüoba, Beycesultan; Orta Anadolu’da Alacahöyük; Güneyde Karataş-Semayük, Doğu’da daha geç olmak üzere Titriş ve Kazane Höyük gibi gelişkin kentsel yerleşimlerin ortaya çıktığı görülmektedir. Bu gelişmelerin en önemli nedenleri, tunç madenciliğinin beraberinde getirdiği ticaret ve zenginleşme, dolaysı ile belli seçkinlerin elinde sermaye birikimi, güneyde Mezopotamya’da MÖ 4. binin sonunda ortaya çıkan (Uruk) yazıyı kullanan erken devlet sistemlerinin oluştuğu ilk uygarlıkların gelişiminin getirdiği etkilerdir.
Akkad Krallığı'yla ilgili bilgi veriniz. Nerede, hangi dönemde hüküm sürmüştür belirtiniz.
Obeyd döneminde kültürel birliğe kavuşan Mezopotamya’da, İlk Tunç Çağı III başında ortaya çıkan Akkad Krallığı ile ilk defa siyasal birlik de sağlanmış olur. Büyük bir siyasal gücü elinde tutan Akkad Krallığı’nın, yazılı kaynaklarda, Anadolu içlerine kadar askeri seferler düzenlediğinden söz edilmektedir.
Anadolu'da madenciliğin gelişmesini sağlayan temel faktörleri açıklayıp, bu gelişim evresinde yaygın olarak kullanılan en az iki metal ve bunların kullanımı hakkında bilgi veriniz.
Metalujrinin Dünyadaki en erken kökenleri ile Anadolu madenciliğin beşiğiydi. Anadolu’nun Önasya içinde bölgesinde en zengin bakır yataklarına sahip olması ile ilk bakır ürünlerin Anadolu da bulunması rastlantı değildir. MÖ 9. binde Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem de Çayönü Tepesi, (Diyarbakır, Ergani) Aşıklı Höyük (Aksaray) toplulukları daha çanak çömlek üretimine geçmeden doğal olarak bulunan nabit bakırı ısıtıp tavlayarak ilk metal ürünleri vermişlerdir. İlk metal ürünlerin hammaddesi olan bakır yumuşak bir metal olduğu için, soğuk olarak çekiç benzeri aletlerle vurarak işlenip şekil verilebilmekteydi. Bakıra, eritme sırasında az miktarda, 1/6 ya da 1/7 oranında kalay katılırsa tunç elde edilir. Kalay odun kömürü ile 232 C’a kadar ısıtılırsa erimekte ve bakıra karışmaktadır. Kalay, bakırın oksitlenmesine engel olduğu için bronz, bakıra göre daha dayanıklı bir metaldir. Bakır ve demir doğada genellikle aynı jeolojik birikim içinde bulunduklarından, bakırın eritilmesi sırasında ocağın dibinde demir parçacıkları, bir yan ürün hâlinde ortaya çıkar. Bu nedenle de, Tunç Çağı’nın başlarından beri, bakır ve tunç işleyen zanaatkârlar bu metali tanıyor ve bilinçli olmamakla birlikte, araç-gereç yapımında seyrek olarak kullanıyorlardı. Orta Anadolu’daki Alacahöyük’te bulunan ve MÖ 2300 yılına tarihlenen demir kamanın yapımının bir rastlantı sonucu olmadığı ve bu parçanın demirden yapılmış en eski alet olduğu kabul edilmektedir. Anadolu insanı ilk defa Eski Tunç Çağı’nın sonuna doğru hematit, magnetit gibi demir cevherlerini eritmeyi ve demir elde etmeyi başardı.
Anadolu kentleşme modelinin Mezopotamya kentleşme modelinden çok daha farklı gelişmesinde rol oynayan etkenler nelerdir? Açıklayınız.
Anadolu’daki kentleşme modelinin Mezopotamya örneğine göre kırsal görünümlü olmasının yanı sıra kendine özgü dinamikleri sahiptir. Bunun başlıca nedenleri, özellikle Holosen sonrası (MÖ 10.000 sonrası) büyük bir kısmının ormanlarla ve dağlar ve dağlar arası ovalarla kaplı olmasıdır. Özellikle Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem Doğu Anadolu ve hatta Orta Anadolu topluluklarının geçimlik sistemlerinin avcılık ve hayvancılığa dayanması, tarımın belli bir süre ikinci planda kalmasıdır. Bir diğer yandan bu toplulukların Anadolu’daki bakır ve obsidyen gibi zengin kaynaklara dayanan uzmanlık ve Önasya ile takaslarının önemli ölçüde gelişmiş olmasıdır. Bir diğer etken, Anadolu’nun özellikle iklim koşullarına duyarlı kuru tarıma dayanmasıdır.
Anadolu'da Eski Tunç Çağı I döneminde ortaya çıkan kültür bölgelerine, adları ve kapsadıkları coğrafi bölgeleri belirterek üç örnek veriniz.
ETÇ I dönemi de Anadolu Yarımadası’nda en az araştırılmış dönemlerden biridir. Özellikle Orta Anadolu’nun bu dönemle ilgili kültür grupları ve kronolojisi ise fazla bilinmemektedir. Batı Anadolu’da bir önceki dönemde şekillenmeye başlayan kültür bölgelerinin sınırları daha belirgin bir hâle gelir. Bunlardan Beycesultan E.T.Ç I Kültür Bölgesi, kabaca Denizli, Uşak, Afyon Kütahya ve Akşehir bölgelerini içine alan geniş bir alanda, İç Kuzeybatı Anadolu’da ise Doğu Marmara’da İznik; Eskişehir bölgesinde de Frigya Kültür Bölgesi ortaya çıkar. Frigya Kültür Bölgesi içinde başından itibaren Eskişehir’ de Demircihüyük ve Frigya Vadisinden Küllüoba yerleşmesi söz konusudur.
Troia yerleşmesinin, arkeoloji bilimi, tarih ve kültür birikimi için önemini açıklayınız.
Hem batı Anadolu hem Ege bölgesi için kritik bir öneme sahip olan Troia yerleşmesinden detaylı bahsetmek gerekmektedir. İlk olarak 1870’te ismi arkeoloji dünyasında hep polemik konusu olan Heinrich Schliemann tarafından kazılmaya başlayan Troia (Hisarlık Tepe) bir yerde tabakalanmasının sistematik şekilde belgelenmesinden dolayı Arkeoloji Biliminin ilk sistematik kazısı sayılır. Troia Yerleşmesi bir asrı aşan detaylı araştırma tarihçesi, Batı medeniyetinin temelini oluşturan Helen Ozanı Homeros’un Iliada destanına konu oluşturması ve Kuzaybatı Anadolu, Ege Dünyası arasında boğazı tutan stratejik konumu ve bu konumun avantajıyla Batı Anadolu’nun zengin buluntularıyla ilk kent örneği olması gibi çeşitli nedenlerden dolayı Anadolu Arkeolojisinde çok önemli bir yeri vardır.
Troia I yerleşmesinin mimari özelliklerini yazınız.
Çanakkale Hisarlık Tepe/Troia kentinin ilk yapı katları olan a-f katları, E.T.Ç I. evreye tarihlenmektedir. İlk kale yerleşiminin ve megaron planlı yapıların görüldüğü Troia I. Tabakası ile başlar (MÖ 2920). Yaklaşık 2 yüzyılı aşan Troia I kenti yangınla son bulur. Troia I. Yapı katlarındaki kap biçimlerinin tüm bölgede kullanılmıştır. Troia I yapı katlarında yaklaşık 90 m sur ile çevrili küçük bir yerleşim bulunmuştur. Güçlü kesme taştan yapılan eğimli surlarla çevrili kente anıtsal sayılabilecek kapılar ile girilmektedir. Bu kapı yapıları Anadolu’daki ilk kapı yapılarındandır. Sur içinde, Ege dünyasında çok sevilen bir yapı tipi olan megaron tipi yapıların ilk örnekleri bulunmuştur. Gerçekte E.T.Ç I. ve E.T.Ç II boyunca devam eden Troia I-III tabakaları birbirinin devamı olup, bu 3 tabaka boyunca gelişen bu kültüre “Denizsel Troia Kültürü” adı verilmiştir (MÖ 2920-2200).
Troia I dönemindeki ölü gömme adetlerini açıklayınız.
Bu evredeki ölü gömme adetlerine göz attığımızda basit toprak mezar, küp mezar (pithos) ve sanduka mezar tipinde ölü gömme görülmektedir. Mezarlık yerleşmenin dışında ama yakınında bir yerde yer almaktadır. Ölüler mezarlara hocker durumunda yatırılmıştır. Troia’da yerleşme içinde I tabakada dah çok çocuk ölülerinin gömüldüğü, fakat bu evrede yeleşme içerisine çok az sayıda çocuk mezarının bulunmasından mezarlıkların kent dışında olduğu anlamaktayız.
Eski Tunç II döneminin sonlarında, Batı ve Orta-Güney Anadolu ile Mezopotamya arasında ticaretin gelişmesiyle sosyal ve ticari hayatta meydana gelen değişmeleri açıklayınız.
Eski Tunç II döneminin sonlarına doğru, özellikle Orta Anadolu’nun güneyi ve Batı Anadolu’nun iç kesimleri ile Mezopotamya bağlantılı ticaret gelişmeye başlar. Özellikle ana ulaşım yolları üzerinde yerel Anadolulu beylerin yönettiği merkezler, ticaret sayesinde giderek zenginleşir ve bu gelişme Batı Anadolu’da yönetici kadronun giderek güçlendiği, işbölümünün giderek organize olduğu gerçek anlamda ilk şehir merkezlerinin ortaya çıkmasına yol açar. Bu şekilde, yöneticilerin oturduğu ve yerleşmenin daha yüksek bir yerinde bulunan ve barındırdığı zenginliği koruma kaygısıyla da surlarla çevrili, korunaklı yukarı şehirler (kaleler) ile halkın oturduğu seçkin yönetici ortaya çıkmış olur. Buna paralel olarak da ortaya çıkmaya başlayan elit tabakanın lüks ihtiyaçlarını karşılamak için, özellikle değerli veya yarı değerli taşlarla, altın, gümüş gibi değerli madenlerin ticaretinde artış büyük bir gözlenir.
Yanık Kent nedir? Hangi bölgeye, hangi dönemde ve hangi olaydan sonra bu isim verilmiştir?
Troia II nin tabakasının en son evresi olan IIg büyük bir yangınla son bulmuş ve bu nedele Anadolu Arkeolojisinde “Yanık Kent” olarak da adlandırılır.
Limantepe yerleşmesinin mimari özelliklerini yazıp yerleşmenin bölgedeki önemini açıklayınız.
Limantepe (Urla /İzmir), MÖ 3. bin yıl yerleşimidir. Olasılıkla bu kıyı yerleşmelerinde Ege adalarının etkileri de özellikle mimari planlamalarda görülmektedir. Bir sur duvarı ile çevrili bir kale yerleşmesinin ancak bir kısmı gün ışığına çıkarılmıştır. Anıtsal kapı olasılıkla iki taraftan çok geniş kulelerle kuvvetlendirilmiş ve dolayısıyla kapının görünüşü Hisarlık/Troia kapıları gibi anıtsal karakterdedir. Surun denize kadar ulaştığı ve liman tesislerini kontrol eden bir konumda olduğu bu yerleşimin Troia gibi bölgenin önemli bir merkezi olduğu anlaşılmaktadır.
Anadolu Yerleşim Planı'nın başlıca özellikleri nelerdir? Bu planın gözlemlendiği yerleşmelerden birini örnek vererek açıklayınız.
“Anadolu Yerleşim Planı” adıyla tanıtılan yerleşim planı yani dikdörtgen ya da trapez biçimli yapıların yan yana ışınsal (radial) şeklinde yerleştirildiği bir planı Eskişehir, Küllüoba’ya da uygulanmış görünür. İlk olarak Alman arkeolog Manfred Korfmann tarafından “Anadolu Yerleşim Planı” olarak adlandırılan E.T.Ç Batı Anadolu’ya özgü yerleşim planı, Küllüoba’nın batı yamacında küçük bu planın öncü özelliklerini taşır.
Alacahöyük Kral Mezarları'nda gözlemlenen ölü gömme adetlerini yazıp mezarların özelliklerinin gömülen kişinin sosyal konumuyla bağlantısını açıklayınız.
Alacahöyük Kral Mezarları’ndan bahsetmek gerekir. Soylu sınıfa mensup bireyler, erkek, kadın ayrımı yapılmadan aynı plan ile inşa edilmiş dörtgen oda mezarlara dinsel ve günlük hayatta kullandıkları özellikle yüksek standartlarda metal eserler birlikte gömülüyordu. Bu eserler stilize geyik, boğa biçimli heykelcikleri de olan bakır/tunç güneş kursları, delikli diskler, tanrı ve tanrıca heykelcikleri olan kült nesneleridir. Mezar içinin bir yatak odası gibi hazırlanmasına dikkat edilmiştir. Oda biçiminde olan mezar boyutları ölünün, toplum içindeki sosyal durumu ile ilişkili olarak değişmektedir. Mezar boyları 3 ile 8 m ve genişlikleri de 2 ile 5 m arasındadır. Mezarın üstü önce ahşap sonra da toprak ile kaplanmıştır. Defin işleminin sonunda büyük baş hayvanların diğer aile bireyleri ve akrabalar tarafından yendiği bir törenin yapıldığı da anlaşılmaktadır.