aofsorular.com
SOS305U

Aile, Yaşlılık ve Değişme

6. Ünite 20 Soru
S

Yaşlılara özgü bunama türü hastalıklara yaşlılık yaş gruplarına göre aşağıdaki yaş gruplarından hangisinde daha az rastlanır?

Yaşlılık çalışmalarında 65 yaş ve üstü homojen bir grup olarak değerlendirilmez. 65 yaşındaki bir yaşlı ile 95 yaşındaki yaşlı arasında gözle görülür biçimde farklılıklar ortaya çıkar. Yeterlilikler ve kapasiteler açısından karşılaştırıldığında aralarında belirgin farklar olduğu dikkati çeker. Bu nedenle yaşlılık kendi içinde kategorilere ayrılmıştır. 65-74 yaş arası grup Genç Yaşlılar olarak adlandırılır. Bu yaş grubunda bulunanlar orta yaş özellikleri gösterebilirler. Çoğunlukla bakım ihtiyaçları yoktur. Emekli olsalar bile çalışmaya devam edebilirler, aktif yaşlanma programlarına de- vam edebilirler, torunlarının ve kendilerin- den yaşlı olan eş, anne-baba ve büyük kardeş- lerinin bakımını yürütebilirler. Aktif yaşlılar olarak hareketsiz yaşam ve kronik hastalıkları bir üst gruba göre daha azdır. Yaşlılara özgü bunama türü hastalıklara bu grupta daha az rastlanır. Genellikle bu yaş grubu yaşlı nüfus içinde en yüksek oranla yer almaktadır. Kadın ve erkek oranları birbirlerine oldukça yakındır.

 

 

S

Nüfus yaşlanması nasıl belirlenir? Açıklayınız.

Nüfus yaşlanması, toplam nüfus içinde yaşlı nü- fusun oranı ile belirlenir. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı %5’ten düşükse genç nüfuslu, %6-%9 arasında ise yetişkin nüfuslu, %10 ve üzerinde ise yaşlı nüfuslu bir toplumdan söz edilir. Günümüzde Batı toplumları %10 üzerindeki yaşlı oranıyla yaşlı nüfuslu toplum grubundadır.

S

Gerontoloji nedir? Açıklayınız.

Gerontoloji, yaşlanmanın ve yaşlılığın pek çok yönünün bilimsel yöntemlerle çalışıldığı çok disip- linli bir alandır. Bu alanın temel soruları yaşlan- manın ne olduğu ve yaşlılık döneminin ne zaman başladığı ile ilgilidir. Gerontolojinin Türkçe anlamı yaşlılık bilimidir. “Geron” Latince yaşlı, “loji” ise bilim demektir. Gerontoloji terimi ilk kez 1903 yılında Tıp Nobel Ödüllü Rus asıllı bilim adamı Ilja Metcniko (İlya Meçnikov) tarafından kullanılmıştır. Gerontoloji biyoloji, tıp, hemşirelik, diş- çilik, fiziksel ve uğraş terapisi, psikoloji, psikiyatri, sosyoloji, ekonomi, siyaset bilimi ve sosyal çalışma gibi birçok alandan araştırmacı ve uygulamacı tarafından çalışılan bir alandır. Gerontologlar hücresel süreçlerden, emeklilik konularına, bakımdan yaşam kalitesine kadar çeşitli konularda çalışmaktadır. Sosyal gerontoloji ise yaşlılığın sosyal konularını çalışan bir gerontoloji dalıdır.

S

Kaç tür nüfus sayımı vardır?

İki tür nüfus sayım yöntemi vardır. De facto sayım yöntemi tek gün içinde ülke sınırlarında bulunan herkesin bulundukları yerleşim yerlerinde sayılmasıyla gerçekleşir. De jure sayımda ise nüfusun daimi ikametgâhı esas alınarak sayım yapılır

S

Gerontoloji ile Geriatri arasındaki farklılıkları açıklayınız?

Geriatri ile Gerontoloji çoğu zaman birbiri ile karıştırılmaktadır. İkisi de yaşlanma ve yaşlılık dönemi üzerine çalışma yapan alanlardır. Ancak; geriatri yaşlıların hastalıklarında ve sağlık sorunlarında tıbbi bakımı ve tedavi uygulayan bir tıp dalı olup yaşlı tıbbıdır.

Gerontoloji ise biyolojik, davranışsal ve sosyal yönlerden yaşlılık dönemini ele alan yaşlanma sürecini ve yaşlılık dönemini çalışan bilim dalıdır. Geriatri yaşlı hastaların tedavisi ve rehabilitasyon çalışmalarını ve yaşlılıkta ortaya çıkan hastalıkları çalışırken, gerontoloji yaşlılara bütüncül bir yaklaşımla yaşamın her alanına yönelik günlük yaşamın sürdürülmesi, sosyal ilişkiler, bakım ve bakım evinde yaşam koşulları aktif yaşlanma ve özellikleri gibi bir çok durumunu ele almaktadır. Gerontoloji  ise,yaşlanmanın ve yaşlılığın pek çok yönünün bilimsel yöntemlerle çalışıldığı çok disiplinli bir alandır. Bu alanın temel soruları yaşlanmanın ne olduğu ve yaşlılık döneminin ne zaman başladığı ile ilgilidir. Gerontolojinin Türkçe anlamı yaşlılık bilimidir. “Geron” Latince yaşlı, “loji” ise bilim demektir. Gerontoloji terimi ilk kez 1903 yılında Tıp Nobel Ödüllü Rus asıllı bilim adamı Ilja Metcniko (İlya Meçnikov) tarafından kullanılmıştır. Gerontoloji biyoloji, tıp, hemşirelik, dişçilik, fiziksel ve uğraş terapisi, psikoloji, psikiyatri, sosyoloji, ekonomi, siyaset bilimi ve sosyal çalışma gibi birçok alandan araştırmacı ve uygulamacı tarafından çalışılan bir alandır. Gerontologlar hücresel süreçlerden, emeklilik konularına, bakımdan yaşam kalitesine kadar çeşitli konularda çalışmaktadır.

 

S

Türkiyenin nüfus yapısındaki değişimleri açıklayınız?

Türkiye’de nüfusun hızla yaşlanması nüfus yapısının değiştiğini göstermektedir. Nüfus yapısı içinde yaş gruplarının oranları, doğumların azalması, doğumda beklenen yaşam süresinin artmasıyla zaman içinde değişmektedir.

Yakın zamana kadar Türkiye, genç nüfusu ile anılan bir ülke olmuştur. Genç nüfus yapısına uygun olarak eğitim ve sağlık alanlarında yatırımlara ver verilmiştir. Genel nüfus sayımları ve adrese dayalı nüfus sayımları yıllara göre incelendiğinde 0-14 yaş grubunun nüfus içindeki oranı 1935 yılında %41,2 iken 1975 yılın- da %40,5, 2000 yılında %29,8, 2019 yılında ise %23,1’e gerilemiştir. Aynı yıllar arasında 65+ yaşlı nüfus ise1935’te % 3,9 iken 1975 yılında % 4,4’e 2000 yılında 6,7’ye 2019’da ise 9,1’e yükselmiştir. Doğum oranlarındaki azalma ile birlikte yaşlı nüfustaki artış Türkiye’nin nüfus yapısının değişmekte olduğunu ve nüfusun hızla yaşlandığını göstermektedir.

S

Yaşlı nüfusun artması nedeniyle Türkiye'de neler yapılmalıdır?

Türkiye’de yaşlıların artan bir nüfus grubu olarak ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için ekonomik düzenlemelerin yapılması, yaşlılıkta bakım sigortasının hayata geçirilmesi ve yaşlılık farkındalığının artırılarak nüfusun yaşlılık dönemine donanımlı girmesinin sağlanması gerekmektedir.

S

Yaşlılığın kadınlaşmasını örnekler ve nedenleriyle açıklayınız?

genel olarak yaşlı nüfus içinde kadınların oranının yüksek olduğunu özellikle 75 yaş ve üstü nüfusun kadınlar tarafında erkeklere göre daha geniş olduğu görülmektedir. Yaşlı nüfusun oranının yükselmesi demek, yaşlı nüfusun içinde çoğunlukla kadınlar bulunuyor demektir. Bu bağlamda yaşlılık dönemi çoğunlukla kadınlar ve onların sorunları üzerinden incelenebilir. Özellikle 74-85 yaş arası ve 85 yaş ve üstü yaş grupları incelendiğinde kadınların oranının erkeklerden daha yüksek olduğu gözlenmektedir. Bu durum “yaşlılığın kadınlaşması” olarak tanımlanmaktadır. Kadınların erkeklere göre daha uzun yaşamasının çeşitli nedenleri vardır. Kadınların genel olarak erkeklere göre daha fazla sağlıklı davranışlara sahip olmaları, örneğin erkekler kadınlara göre daha fazla tütün kullanmaları, erkeklerin çalışma şartlarının kadınlara göre daha ağır koşullar içermesi, genel stres durumu gibi faktörler nedeniyle erkekler kadınlara göre daha kısa yaşamaktadır. Bu nedenle kadınlar erkeklere göre daha yüksek oranda bakıma muhtaç olmaktadır.

S

Dünya nüfusunu etkileyen ana unsurlar nelerdir?

Dünya nüfusunu etkileyen dört büyük unsur bulunmaktadır. Bunlar

-nüfusun artması

nüfus yaşlanması

-kentleşme ve

-uluslararası göçtür.

S

Gerontokrasi nedir? Ortaya çıkmasına ilişkin olarak ilk çağ filozof ve hekimlerinin görüşleri nelerdir?

Gerontokrasi toplum idaresinin yaşlıların elinde bulunması toplumu yaşlıların yönetmesi demektir. Antik çağda uzun yaşamın iyi davranışlar için tanrının bir hediyesi olarak kabul edilmiş ve yaş- lılık yüceltilmiştir. Antik Yunan toplumunda Pla- ton, Aristoteles, Cicero ve Galen gibi filozoflar ve hekimler yaşlılık üzerine düşüncelerini belirtmişler. İnsanın yaşamının dört dönemden oluştuğunu ve en güzel dönemin yaşlılık olduğunu ileri sürmüşlerdir. toplumun idaresinin yaşlılar elinde olması düşüncesi vardır. Platon “Devlet” adlı eserinde gerontokrasiyi tanıtmıştır. Cicero ise yaşlılığa özel bir yer vermiştir. “İhtiyarlık” adlı eserinde yaşlılığı ayrıntılı bir şekilde çalışmıştır. İlk çağda yaşlılık dönemine ulaşmak toplumun geneli için alışılmış bir durum olmamış, tanrının özel kişilere verdiği bir ayrıcalık olarak değerlendirilmiştir.

S

Ortaçağda Avrupa ve Türk İslam Toplumlarında yaşlılara ilişkin bakış açısını karşılaştırarak açıklayınız.

Ortaçağda Avrupa’da veba salgını nedeniyle ortalama ömrün kısa olduğu, yaşlılıkla ilgili özel bilgilere rastlanmadığı, sanat eserlerinde yaşlıların tasvirinin olumsuz ve çirkin olduğu belirtilmektedir. Ortaçağda Türk İslam toplumlarında ise yaşlıların toplumsal konumunun daha iyi olduğu, yaşlıdan “bilge” ve “aksakal” olarak söz edildiği Dede Korkut destanında geçen hikâyelerden anlaşılmaktadır. Osmanlılarda ise düşkünlere ve yaşlılara yönelik vakıfların kurulduğu göz önüne alınırsa yaşlıların dikkatten kaçmadığı görülmektedir.

S

Dünya genelinde yaşlı nüfusun bölgelere göre dağılımını açıklayınız.

Dünyada yaşlı nüfusun dağılımına bakılacak olursa nüfusun kuzey yarım kürede daha erken yaşlandığı ve dolayısıyla yaşlı nüfusun oranının da yüksek olduğu anlaşılacaktır.

Bölgelere göre bakılırsa Sahra-altı Afrika’da 65 yaş ve üstü kişilerin sayısı gelecek 30 yıl içinde üç katına çıksa da toplam nüfus içinde nispeten küçük kalmaya devam edecektir. sahra-altı Afri- ka nüfusunda yaşlıların payı 1990’dan beri sabit (%3 civarı), 2050’de ise %5 civarı olması bek- lenmektedir. Avustralya ve Yeni Zelanda, Doğu ve Güneydoğu Asya, Avrupa ve Kuzey Ameri- ka dâhil olmak üzere bazı bölgeler son 30 yılda toplam nüfus içindeki yaşlıların oranında hızlı artışlar olmuştur ve 2050’ye kadar artmaya de- vam edecektir. hızlı artışlar en çok Asya ve Güney Asya’da olacak, yaşlıların nüfus içindeki oranı en az iki katına çıkacaktır.

2019 verilerine göre dünya yaşlı nüfusunun % 37’si Asya ve Güney Asya’da yaşamaktadır. İkinci en kalabalık yaşlı nüfus Avrupa ve Kuzey Amerika’da (% 28,5) yaşamakta; fakat 2050’de % 19’a düşmesi beklenmektedir. 2019’da Merkez ve Güney Asya’da küresel yaşlı nüfusun %17’sine ev sahipliği yapmış- tır. 2050’de ise %21’ine yapması beklenmektedir.

Küresel düzeyde doğumda yaşam beklentisi ortalama 72,3 yıl iken, kadınların ortalama yaşam beklentisi erkeklerden beş yıl daha yüksektir. Ka- dınların yaşam beklentisi ortalaması 74,7 olurken erkeklerinki 69,9’dur. Cinsiyete göre erkek ve ka- dın arasındaki en yüksek fark Latin Amerika ve Karayipler’de olup 6,5 yıldır. En düşük fark ise Merkez ve Güney Asya’da olup 2,7 yıldır.

S

Kırsal kesimdeki geniş ailelerde yaşlıların drurmunu örneklerle açıklayınız.

Geçmişte kırsal ya da geleneksel olduğu vurgulanan geniş aile önemli bir üretim birimi olarak vaz- geçilmezdi. Bu ailede temel üretim biçimi tarım ve hayvancılık, ona uygun yaşam biçimi de üretimi ve tüketimi gerçekleştiren aile üyelerinden oluşan geniş aile idi. Bilindiği gibi geniş aile her yaştan üyelerin bir arada yaşadığı evlenen gençlerin kendi evini açmadığı babanın evinde yaşamaya devam ettiği bir sistemdir. Bu sistemde evlilik yoluyla kadın kendi ailesinin evinden kocasının ailesine evine taşınır. Aslında burada evlilik oluşurken bir yandan da tarım üretiminin sürdürülmesini sağlayan işgücü transferi ortaya çıkmıştı. Bekar olan kız ve erkek bütün çocuklar, evli erkek çocuklar eşleri ve çocukları, bu aile üyelerinin anne ve babaları ve onların anne ve babalarının (büyükanne-büyükbaba) birlikte yaşamasından oluşan geniş aile kalabalık ve hiyerarşik yapısı ile yaşamaya devam ederdi. Bu ailede yaşlı bakımı, çocuk bakımı gibi her yaş grubunun ihtiyaçları yerine getirilir, her üye üstüne düşen görevleri ve rolleri gerçekleştirerek yaşam devam ederdi. Burada yaşlıların rolüne bakılacak olursa aslında artık üretime aktif olarak katılamadıkları, fiziksel olarak yıpranmış hâlleriyle köşede oturdukları ve ailenin bütün üyeleri tarafından saygı gördükleri, karar verme durumunda danışılan kişi oldukları görülür. Toplumda yaşlılar için “kapı kilidi” ve “söz kesen” olduklarından söz edilir. Ayrıca aile içinde en son karar verici, tecrübe sahibi, olarak değerlendirilir. Yaşlıların en önem- li görevi aslında kuşaklar arası ilişkilerle toplumsal değerlerin daha genç kuşaklara aktarılmasında aracı olmalarıdır. Ancak hiyerarşik yapı içinde yaşlılar, tecrübelerine güvenilen, ailenin en saygın, hürmet edilen ve yaşadıkça otorite ve toprak sahibi olan üyeleridir.

S

Modern toplumlarda gözlenen Kentsel ailelerde yaşlıların konumunu örneklerle tartışınız.

Modern toplumda kentsel aile, anne, baba ve onların çocuklarından oluşan çekirdek bir yapıya sahiptir. Bu ailede aile üyelerinin yerine getirmesi beklenen görevler ve roller kırsal aileden farklıdır. Erkek ve kadın gelir getirici tarım dışı bir işte çalışır, çocuklar ise eğitim sistemi içinde yer alır. Eğitim sisteminde uzun süre geçtiği için çok erken evlenme olmaz. Evlenme zamanında yeni evlenen kişiler kendilerine ayrı bir ev kurar. Kentsel ailenin ihtiyaçları kentin imkanları içinde karşılanır. Ailenin temel hedefi gündelik hayatın başarılı bir biçimde yürütülmesi, çocuğun yaşına göre ihtiyaçlarının sağlanması, tüketim ve gelecek planlaması yapmaktır. Böyle bir ailede yaşlının yeri yoktur. Çünkü kentte yaşlı da kendi çekirdek ailesi içinde yaşamaktadır ve bütün ihtiyaçlarını kentsel olarak karşılamaktadır. Yaşlı bireyler eşleri ölene kadar çok sıkıntı yaşamazlar, ancak eşleri öldükten sonra yalnızlık duygularının arttığı, güçsüzlükleri ve artan sağlık sorunlarıyla başbaşa kalabilmektedir. Böyle bir durumda ya evde ya da kurumda bakım önemli bir faktördür. Eşi ölen yaşlının yetişkin bir çocuğunun yanına taşınması seyrek olarak görülmekle birlikte genellikle yaşlı aileler yetişkin çocukları tarafından desteklenerek yaşamını kendi çekirdek ailesi içinde sürdürmek durumundadır. Bu noktada yetişkin çocuklarıyla aynı şehirde yaşamak gerekli desteklere ulaşmak için kolaylaştırıcı bir nedendir. Yaşlılara yönelik kamu ve özel sektör hizmetleri ve çeşitli destek oluşumlarına erişim kentte daha kolaydır. Yaşlılar için kentin olanaklarından yararlanmak yaşlının durumuna da bağlıdır. Okur- yazar olmak, kentle aktif bir ilişki içinde olmak, hizmetlere erişim konusunda bilgi edinme merakına sahip olmak önemli etkenlerdir.

S

Boş yuva sendronomuu nedir? Açıklayınız.

Boş yuva sendromu, çocukları evden ayrılmış olan çiftin çocukları tarafından terk edilmişlik, görevini tamamlamış olmak, çocuk bakım yüklerinin hafiflemesi, yıllar sonra eşlerin birbirlerini yeniden keşfetme heyecanı gibi değişik duygular hissetmesidir. Modern toplumlarda toplumsal beklentilere göre belli gelişimlerini tamamlamış kişiler 20’li yaşlarında evlenerek kendi ailelerini oluştururlar. Bu aile çocuk sahibi olur, çocukların sayısı artar ve çocukları büyütme telaşını yaşar. Çocukları büyür, okullarını bitirip iş sahibi olur ve evlenme ya- şına gelirler. Ailede en büyük çocuğun evlenmesi ile başlayan yeni bir dönem en küçük çocuğun da evlenip evden ayrılmasına kadar devam eder. En küçük çocuk da evlendikten sonra orta yaş dönemini tamamlamak üzere olan çift için artık evleri “boş yuva” hâlini almıştır. Yaşlı karı-koca için sosyal olarak ailenin görevi yerine getirilmiştir. Çocukların yuvadan ayrılması yaşlı çiftlere zor gelebilir. Bu durum gerontolojide “boş yuva sendromu” olarak tanımlanır.

S

Sosyal bir varlık olarak tanımlanan insanın yaşlılık dönemindeki sosyal iıişkilerini açıklayınız.

Her dönemlerinde olduğu gibi, yaşlılık dönemlerinde de sosyal ilişkiler bireyin gündelik yaşamında oldukça önemli bir yer tutar. Gençlik dönemine göre daha az hareketli bir yaşam biçimi olan yaşlılık dönemi sosyal ilişkileri kısıtlayan bir nitelik taşıyabilir. Yaşlılık döneminde sosyal ilişkiler genellikle geçmişten birikerek getirilmiştir. Bu ilişkiler yaş ilerledikçe çoğunlukla ve yoğunlukla aile üyeleri ve bakım verenlerle sürdürülür. Sosyal ilişkileri sürdürmede yaşlının sağlığı, hareketliliği, ekonomik durumu oldukça önemli olsa da içinde bulunduğu sosyo- kültürel faktörlerin etkisi de çok önemlidir.  İnsanlar yaşlandıkça sosyal ilişkilerinde daha seçici olmaya duygusal refahlarını artıracak kişilerle bağlarını sürdürmeye yönelirler. Sosyal ilişkilerinde geçmişe göre daha az dengesizlik bulunur ve olumlu sosyal deneyim edinebilecekleri kişileri seçmeye yönelirler.

S

Türkiye'de aile ilişkilerini yaşlılıkta sosyal ilişkiler açısından açıklayınız.

Aile ilişkilerinin temel belirleyicisi kan bağı olup; birincil akrabalık ilişkileridir. Baran’ın (2005), yaşlı ve aile ilişkileri araştırmasına göre Türkiye’de aile yapısının güçlü olması ve aile ilişkilerinin sık dokulu olması nedeniyle yaşlıların aile içinde yer alması ve her türlü ihtiyacının karşılanması kolaydır. Bu durum ailenin işlevselliğinin geleneksel bir anlayışla devam ettiğini göstermekte ve yaşlıların sosyal ilişkilerini aile çevresi içinde sürdürmelerini kolaylaştırmaktadır. Bu araştırmada sosyoekonomik düzey farklılıkları boyutunda karşılaştırmalar yapılmıştır. Yaşlıların sosyal ilişkilerinde ailenin yeri tüm diğer ilişkilere göre farklıdır. Aile içine doğduğumuz en küçük çevre olmanın yanı sıra yaşamın son döneminde yakınlık ve destek ihtiyacı yönüyle önem taşımaktadır. Aile ilişkilerinde yaşlı kadınlar erkeklere göre daha aktif durumdadır. Aile ilişkileri zor zamanlarda en doğal duygusal desteği sağlamaktadır.

S

Yaşlılıkta yetişkin çocuklarla ve torunlarla ilişkiler nasıldır? Açıklayınız.

Yaşlıların çoğu yetişkin çocuklarıyla ilişkilerini yüksek oranda sürdürmektedir. Yaşlıların çocuklarıyla ilişkilerinde görüşme sıklığı aralarındaki mekânsal mesafeden etkilense de kız evlatların ebeveynleri ile erkek evlatlara göre daha fazla bağlantı içinde oldukları, kızların anneleriyle erkek evlatlara göre daha yakın ilişki içinde oldukları bulunmuştur. Bekar yetişkin evlatlar ve dul evlatların ise evli kardeşlerine göre ebeveynlerini daha sık ziyaret ettikleri, ve yaşlıların çoğunun çocuklarıyla yakın mahallelerde yaşadıkları bulunmuştur. Yaşlı anne- baba ve yetişkin çocuk arasındaki ilişkide, anne-babanın yetişkin çocuğuna göre daha yüksek düzeyde yakınlık duygusuna sahip olduğu belirtilmiştir. Bakım gerektiğinde eğer kız çocuk yoksa erkek çocuklar ve onların eşleri devreye girmektedir.

Torunlarla ilişkiler yaşlı ebeveynin toruna bakım vermesiyle başlar ve çocuğun annesi çalışırken kendisine bakan anneanne/babaanne ile sıcak ve içten bir ilişki kurulur. Bu ilişki genellikle normal koşullarda yaşlının yaşamı sona erene kadar devam eder. Yaşlılar genellikle gelirlerini harcarken torunlarına da harçlık vermeyi ihmal etmezler. Ancak ekonomik durumun bozuk olduğu ailelerde geliri olan yaşlı, torunların ekonomik istismarına açıktır. En çok istismara maruz kalanlar ise yaşlı kadınlardır. Yaşlı erkekler, otorite figürü olarak görülmeye devam ettikleri için istismara uğrama ihtimalleri kadınlara göre daha düşüktür.

 

S

Yaşlılıktaki sosyal sorunlar nelerdir?

Yaşlıların sosyal sorunları çok çeşitli olabilir. Buların önemlileri:

-yoksulluk ve yetersiz gelir

-medeni durum

-yalnızlık

-sosyal dışlanma ve yaşçı önyargılar

-ihmal ve istismar

S

Yaşlı Bakımı nedir?

Yaşlı bakımı genel olarak 65 yaş ve üstündeki kişilere yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli olan fiziksel, ekonomik, psikolojik, sosyal ve diğer desteklerin sağlanmasıdır. Bir başka ifadeyle yaş- lı bakımı, yaşlılıkta fizyolojik açıdan yeterliliğin azalması, dış ortama uyum sağlama potansiyelinin azalması ile kendi kendine bakamaz olan bireye ihtiyacı olan alanlarda bakım vererek yaşamını sürdürmesini sağlamaktır.