AİLE PSİKOLOJİSİ VE EĞİTİMİ - Deneme Sınavı - 20

Fiziksel şiddet: Tokat atmak, tekmelemek, yumruklamak, hırpalamak, kolunu bükmek, boğazınısıkmak, bağlamak, saçını çekmek, kesici veya vurucu aletlerle yaralamak, kezzap veya kaynar suyla yakmak, vücudunda sigara söndürmek, ellerini, ayaklarını ezmek, sakat bırakmak, işkence yapmak, sağlıksız koşullarda yaşamaya mecbur bırakmak, sağlık hizmetlerinden yararlanmasına
engel olarak bedensel zarar görmesine neden olmak gibi eylemler fiziksel şiddet içeren eylemlerdir.

Bir başka deyişle şiddet tanımı, fiziksel zarar vermeden, simgesel olarak zarar vermeye doğru genişleyen bir evrim geçirmektedir. Simgesel olarak zarar verme kavramına göre şiddet, maddi olduğu kadar zihinseldir de. Maddi olarak şiddet, nesneleri çarpıtmak, hasara uğratmak veya yok etmek için zor uygulanmasıyla ilgilidir. Zihinsel olarak şiddet ise kimliklerin saldırıya uğraması ile ilgilidir.

Bilinen 4000 memeli türünden yalnız insanlar ve şempanzelerde erkek cinsiyete sahip üyelerin karşılıklı olarak birbirini destekleyen saldırgan koalisyonlar kurdukları bilinmektedir. Tecavüz gibi bir saldırganca davranış en sık insan, orangutan ve foklarda rastlanırken, şempanze, goril ve maymunlarda nadiren rastlanmaktadır.

İnsan saldırganlığının veya şiddetin, dürtüsel engellenmeyle yakından ilişkisi olmakla birlikte, insanlardaöfke ve saldırganlık yaratan durumlar, hayvanlarla karşılaştırılamayacak kadar çeşitli, karmaşıktır.

Aile içi şiddetle ile ilgili olarak hukuki yönün ayrıntılarından söz etmeden önce bu ayrıntıları belirleyen ve tüm yasalar için temel uygunluk ölçütü olan Türkiye Cumhuriyet Anayasası’nın ilgili maddelerinden söz etmek gerekir. Türkiye Cumhuriyet Anayasası’nın 41. maddesinde "Aile eşler arasında eşitliğe dayanır" denmektedir. 10. maddeye göre "Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar”. Ayrıca 41. madde devlete “Ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar” yükümlülüğü verir.

Şizofreni

2012

Balayı aşaması

Dünya Sağlık Örgütü şiddeti “fiziksel bir gücün veya herhangi bir baskının bilerek ve isteyerek kişinin kendisine (örneğin intihar amaçlı olan davranışlar), başka birine veya başka bir gruba yöneltilmesi ve bunun sonucunda yaralanma, ölüm, psikolojik zarar, gelişim geriliği veya yoksunluk durumunun ortaya çıkması veya ortaya çıkması olasılığına neden olan eylemler” şeklinde tanımlamıştır. Dolayısıyla soruda verilenlerin tamamı Dünya Sağlık Örgütü'ne göre şiddetin olası sonuçları arasındadır.  Doğru cevap E'dir.

Şiddet eylemleri, şiddetin yöneltildiği kişi ve kişilere göre üç başlıkta sınıflandırılmaktadır. Bunlar, intihar gibi kişinin kendisine yönelik uyguladığı şiddet, aile içinde kadına, çocuklara veya yaşlılara yöneltilebilen şiddet ve sosyal, politik, ekonomik, dini ve etnik özellikleri nedeniyle topluluklara yöneltilen şiddettir. Soruda verilenlerin tamamı bu sınıflamaya örnek oluşturmaktadır. Doğru cevap E'dir.

Tokat atmak, fiziksel şiddet içinde yer almaktadır. Diğerleri psikolojik şiddet içinde değerlendirilmektedir. Doğru cevap D'dir.

Aile içi şiddetin döngüsü içinde şiddet davranışının uygulamaya geçirildiği ve kadının kontrolünün tamamen ortadan kalktığı aşama şiddet aşamasıdır. Şiddet uygulamasının son bulduğu ve bunu yapan erkeğin pişmanlık yaşayıp kendini affettirmeye çalıştığı aşama balayı aşamasıdır. Dolayısıyla yalnızca A seçeneğindeki "Kadın erkeğin şiddet davranışında bulunmaya doğru ilerlediğini fark eder ve bunu engellemek için çabalar" durumu ilk aşama olan gerginliğin tırmanması aşamasında gerçekleşir.

Aile içi şiddeti diğer şiddet türlerinden ayıran bazı özellikler bulunmaktadır. En önemlisi aile içi şiddetin, şiddet uygulayanlarla maruz kalanların günün büyük bir bölümünde aynı ortamı paylaşmalarından kaynaklı devamlılığının yüksek oranda olmasıdır. İkincisi, birlikte yaşayanlar tarafından uygulanıyor olması maruz kalanların bunu anlamlandırmasını güçleştirerek psikolojik olarak daha derinden etkilemesidir. Bir diğer fark da şiddeti uygulayana duyulan duygusal yakınlık nedeniyle diğer şiddet türlerine göre adli makamlara şikayet edilmesinin daha güç olmasıdır. Bunlar arasında sayılabilecek bir diğer özellik de toplumdaki ailenin mahremiyeti miti nedeniyle aile içi şiddeti bilen, duyan veya buna tanık olan kişiler ve yetkililer tarafından şiddet eylemlerine müdahale etme konusunda isteksizlik olmasıdır. B seçeneğindeki ifade ise aile içi şiddetle diğer şiddet türleri arasındaki temel farklardan birisi olarak sayılamaz.

Aile içi şiddetin çocuklar üzerinde pek çok etkisi bulunmaktadır. Çekingenlik, içe kapanma, çevresine saldırgan davranışlar gösterme ve konuşma sorunları yaşama bunlardan bazılarıdır. Ancak şiddet davranışına maruz kalmak tek başına şiddete karşı kendini savunma gücü geliştirmeye etki edecek bir durum olamaz. Bu, kişilerin çocuklara uyguladığı şiddeti meşru gösterme çabalarından birisidir. Doğru cevap I, III ve IV'ü içeren C seçeneği doğrudur.

Kadınlara Karşı Her türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'ni aile içi şiddetle ilgili diğer uluslararası metinlerden ayıran bazı önemli özellikleri bulunmaktadır. Metinde özellikle kadın haklarının altının çiziliyor olması ve kadınların hak ihlallerine en sık maruz kaldığı siyaset, evlilik, aile, eğitim gibi alanlara yer verilmesi bu özelliklerdendir. Kadına yönelik şiddetin konu edildiği bir metin olduğu için dolaylı olarak aile içi şiddete yer verse de metinde doğrudan aile içi şiddetten söz edilmemektedir. Bu nedenle doğru cevap I ve II'yi içeren C seçeneğidir.

Türk Ceza Kanunu madde 103'e göre çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Dolayısıyla verilenlerden yalnızca A seçeneği doğrudur.

Türk Ceza Kanunu Madde 102'ye göre cinsel saldırı suçunun aşağıdaki haller durumunda işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır. 

 
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,
d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle

Dolayısıyla B seçeneğinde yer alan ifade madde 102'de yer almamaktadır.

Türk Ceza Kanunu Madde 104'e göre cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun mağdur ile arasında evlenme yasağı bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun, evlat edineceği çocuğun evlat edinme öncesi bakımını üstlenen veya koruyucu aile ilişkisi çerçevesinde koruma, bakım ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın ikinci fıkraya göre cezaya hükmolunur. Ayrıca bu maddede "suçu işleyen kişinin mağdur ile evlenmeyi kabul etmesi halinde uygulanacak ceza ertelenir" şeklinde bir ifade bulunmamaktadır. Dolayısıyla D seçeneği onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişiye uygulanabilecek cezaya ilişkin doğru bir bilgi içermektedir.

1985

1995

Ailenin Korunmasına Dair Kanun