aofsorular.com
ADY114U

Afetler ve Toplumsal Cinsiyet

5. Ünite 20 Soru
S

Toplumsal cinsiyet kavramı nasıl açıklanmaktadır?

Toplumsal cinsiyet kavramı sosyal bilimlerde ve politik alanda sıklıkla karşımıza çıkan kavramlardandır. Biyolojik farklılıklar temelinde kurgulanan bir kavram aslında birer inşa olarak değerlendirilebilir. Kültürel olarak kadının ve erkeğin biyolojik özelliklerine dayanarak oluşturulan kadınlık ve erkeklik toplumsal cinsiyet olarak ifade edilebilir.

S

Pincha (2009)’ya göre toplumsal cinsiyet nasıl bir niteliğe sahiptir?

Pincha (2009) toplumsal cinsiyetin dinamik bir nitelik gösterdiğini ve hem zamanla hem de bir kültür içinde ya da kültürler arasında farklılıklar gösterebildiğini ifade etmektedir. Farklı bir deyişle, belirli bir zamanda kadınlar için uygun olduğu ya da kadına özgü olması kabul edilen bir davranış, başka bir toplumda ya da başka bir zamanda bu niteliğini kaybetme potansiyeline sahiptir. Kadın ve erkeğe atfedilen kültürel anlamlar toplumsal cinsiyet rolleri olarak karşımıza çıkmaktadır.

S

Kadın ve erkeklerin toplumsal cinsiyet rollerine göre toplumsal rolleri nasıl tanımlanmaktadır?

Kadınların toplumsal rolleri akraba ilişkileri, dinsel faaliyetler, sosyal etkileşim ve törenlerin (doğum / evlilik/ ölüm) vb. devamını sağlamak gibi rolleri barındırmakta, kadınların işleri genellikle ücretsiz iş, işin doğası açısından da yeniden üretim rolüne benzemektedir.  

Erkeklerin toplumsal rolleri siyasi prestij ve güç sağlamayı barındırmakta, erkeklerin işleri ücretli ve fazlaca görünür olmaktadır.

S

Toplumsal cinsiyetin içeriğini oluşturmada ve varlığını devam etmesini sağlamadaki belirleyici unsurlar hangileridir?

 

Bir toplumun, topluluğun ya da grubun varlığını sağlayan siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel unsurlar, toplumsal cinsiyetin içeriğini oluşturmada ve varlığını devam etmesini sağlamada oldukça etkilidir.

S

Kadınların pratik toplumsal cinsiyet gereksinimleri hangileridir?

  1. Kadınların ve erkeklerin pratik toplumsal cinsiyet gereksinimleri onların var olan iktidar yapısı içinde toplumsal olarak kabul edilmiş rolleridir.
  1. Kadınların ve erkeklerin pratik toplumsal cinsiyet gereksinimlerini karşılamaya yönelik politika ve programlar onların ve ailelerinin tıbbi hizmet, gıda, su, çocuk bakımı, geçim fırsatları yaratmak gibi gerekli yasam koşullarının sağlanmasına odaklanma eğilimindedir.
  1. Bu tür politika ve programlar toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri ile doğrudan mücadeleyi içermez.
S

Kadınların stratejik toplumsal cinsiyet gereksinimleri hangileridir?

  1. Kadınların stratejik toplumsal cinsiyet gereksinimleri onların toplum içinde erkeklere göre ikincil/aşağı pozisyonlarından kaynaklanır.
  1. Stratejik toplumsal cinsiyet gereksinimleri karşılayacak politika ve programlar kadınların karar verici güçlerini, liderlik pozisyonlarına gelme ehliyetlerini, istihdama eşit erişimlerini, eşit ücret, eşit yasal haklar, üreme ile ilgili hakları, mülki yet hakları, hareket özgürlüğü ve şiddetten korunma imkanları vb. arttıracak şekilde olmalıdır.
  2. Stratejik toplumsal cinsiyet gereksinimleri karşılayacak şekilde düzenlenmiş politika ve programlar geleneksel toplumsal cinsiyet ilişkileri ve kadınların aşağı pozisyonu ile mücadeleyi içerir. Bunlar, kadın ve erkek arasındaki iktidar ve kontrol ilişkilerinde değişimi gerektirir.
S

Afetler ile toplumsal cinsiyet rolleri arasındaki ilişkiler sosyolojide hangi açılardan incelenmektedir?

Kadınlar ve erkeklerin afetten etkilenme dereceleri, afet ile başa çıkma kapasiteleri farklılaşabildiği için bu boyutlar özel olarak incelenmektedir.

S

Kadın cinsiyet rolü afet yönetimi sürecini nasıl etkilemiştir?

Afetlerin, tehlikelerin bir anlamda afet risklerinin olumsuz etkilerini minimum düzeye düşürmek ve olumlu etkilerini (fırsatlar penceresinde olduğu gibi) mümkün olan üst seviyelere taşımak amacını taşıyan afet yönetimi, afet ve toplumsal cinsiyet tartışmalarında önemli bir yere sahiptir. Özellikle kadının kamusal alanda görünürlüğünün az olması yani stratejik ihtiyaçlarının yeteri kadar sağlanamaması gerçeği afet yönetimi ile ilgili farklı inisiyatifler tarafından uzun bir süre fark edilmemiş ve bu nedenle sorunun çözümü için gerekli adımların atılmasında oldukça geç kalınmıştır.

S

Doğal afetlerin kadınlar üzerindeki etkisi ve bu etkilerin kadınlara özgü olarak ele alınması konusundaki uluslararası alandaki ilk adım hangisidir?

Doğal afetlerin kadınlar üzerindeki etkisini ve bu etkilerin kadınlara özgü olarak ele alınması konusundaki uluslararası alandaki ilk adım 1995 yılındaki Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformudur. Bu deklarasyona göre, doğal afetlerin kadınlar üzerindeki etkilerinin varlığı kabul edilmiş ve bu etkilere yönelik olarak ulusal ve uluslararası girişimlerin önemine dikkat çekilmiştir. Afet, kadını ve erkeği farklı yönlerden etkilemektedir. Diğer bir deyişle, kadının ve erkeğin afet deneyimleri birbirlerinden farklılık göstermektedir.

S

Afet sonrası dönem kadınları nasıl etkilemektedir?

Kadın ya da erkek olmak bireylerin afete karşı daha dayanıklı olma çabalarını belirlemektedir. Afet sonrasında yaşama şansı, yardım ve diğer kaynaklara ulaşabilme, güvenlikli ve hijyen bir ortamda yaşayabilme, bilgiye ulaşabilme, karar verme süreçlerine katılma bu çabalardan bazılarıdır.

S

Kadınların hangi özelliği afet yönetiminin sürdürülebilirliğini sağlamaktadır?

Kadınların sosyal ilişkilerdeki anahtar konumu, yani “sosyal sermayelerinin” güçlü olması, afet yönetiminin sürdürülebilirliğine katkıda bulunmaktadır.

S

 

Afet yönetiminde kritik rol oynayan ve kadın cinsiyet rolüne özgü “sosyal sermaye” kavramı nasıl tanımlanmaktadır?

Sosyal sermaye, diğerleri ile ilişki kura­bilme, kişileri örgütleyebilme yeteneğini kapsayan bir kavramdır ve bu yetenek özellik, kadının toplumsal cinsiyet rolleri ile organik ilişki içinde bulunmaktadır.

S

Kadınların afet yönetimi sürecinde daha fazla güçlük yaşamalarının nedenleri nelerdir?

Kadınların afet yönetimi sürecinde daha fazla güçlük yaşamalarının nedenleri ekonomik eşitsizlikler, politik eşitsizlikler, sağlık alanındaki eşitsizlikler, en genelde hane içi ve dışında karşı karşıya olduğu her türlü şiddet ve baskı kadının riskler ile başa çıkmasında olağanüstü bir çaba sarf etmek zorunda kalmasına neden olmaktadır.

S

Anne rolü afet sürecinde nasıl etkilere yol açmaktadır?

Afet durumunda anne, annelik olgusunun kendine çizdiği rol çerçevesinde çaba göstermekte, kelimenin tam manası ile kendini feda etmektedir. Afet öncesinde farklı toplumsal tabakalarda bulunan kesimlerin afet ile kısa süreliğine de olsa eşitlik kazandığı ancak bu durumun çok da uzun sürmediği bilinen bir gerçektir. Kayıplar hemen hemen her kesimde olabilir. Bu şekilde bir eşitlik olsa a, kayıpların niteliği ve niceliği afet öncesi sosyoekonomik, kültürel ve politik konumlara göre farklılık gösterebilmektedir. Bu nedenle farklı annelik ideolojisine ve pratiğine dahil olan anne ve kadınların da afet sürecindeki etkilenme düzeyleri değişiklik gösterebilmektedir.

S

Afetlerde kadınların hayatlarını kaybetme olasılıklarının yüksek olmasının gerisindeki ortak ve evrensel nedenler nelerdir?

Afetlerde kadınların hayatlarını kaybetme olasılıklarının yüksek olmasının gerisindeki ortak ve evrensel nedenler arasında sosyalizasyon süreci nedeni ile bazı becerilerden yoksun olmasına neden olma yer almaktadır. Sosyalleşme sürecinde kız ve erkek çocuklarına uygun görülen davranış biçimleri (kızların koşmasına, ağaçlara tırmanmasına, yüzmesine izin vermeyen kültürler gibi), kadın ve kızların bu becerilerden yoksun olmasına neden olarak, sel, deprem gibi doğal afetler sırasında hayatta kalma şanslarını düşürmektedir. Afet sırasında kadın ve kızların geleneksel toplumsal cinsiyet rollerine bağlı kalarak, hane içindekilerin korunmasına öncelik vermeleri de afetin gerçekleştiği ortamdan kaçma sürelerini etkileyebilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde ve bu ülkelerdeki kırsal alanlarda yaşayan topluluklarda afet sonrasında kadın ve kızların yaşadıkları önemli sınırlılıklar arasında, yaşamak için kaynak bulmak (barınak, ev, su, giyecek ve tıbbi malzemeler gibi) sürecine erkekler ile kıyaslandığında daha az dahil olmaları önemli yer tutmaktadır.

S

Dünya Sağlık Örgütü “sağlık” kavramını nasıl tanımlamaktadır?

Dünya Sağlık Örgütü sağlık kavramını, kişinin ruhen, bedenen ve sosyal olarak iyi olma hâli olarak tanımlamaktadır. Bütüncül bir bakış açısının yansıması olan bu tanım, psikolojik sağlık, biyolojik sağlık ve sosyal konum ve koşullar (diğer bir deyişle incinebilirlik seviyesini etkileyen unsurlar) arasındaki etkileşime dikkat çekmektedir.

S

Tek ebeveynli ailelerdeki kadın hane reislerinin afetlerden psikolojik olarak daha olumsuz olarak etkilenmesinin temel nedeni nedir?

Afet nedeni ile kadın, depresyon ve duygusal bozukluklara daha fazla yatkınlık gösterebilmektedir. Özellikle tek ebeveynli ailelerdeki kadın hane reisleri toplumsal cinsiyetin iki bileşeninin sorumluluklarını ve sınırlılıklarını aynı anda deneyimlemek durumunda kalmaktadır. Bu nedenle rollerini yeterince yerine getirebilme konusunda yoğun baskıya maruz kalabilmektedir.

S

Afetlerin kadınların duygusal süreçlerine olan olumsuz etkileri nelerdir?

Endişe, korku, utanma, kabus görme, aşağılanma, inanç kaybı, halsizlik, uyuşukluk ve isteksizlik, inkar, öfke ve alınganlıktır.

S

Kadınların afetler nedeni ile yaşadığı sosyo-ekonomik etkiler nelerdir?

Kadınların afetler nedeni ile yaşadığı sosyo-ekonomik etkiler yeni sosyal roller ile tanışmak (dul olma, sakat olma gibi), izole olma, çalışamama, damgalanma, güven kaybıdır.

S

Afetler erkekleri nasıl etkilemektedir?

Afetin psikolojik etkileri, özellikle toplumsal cinsiyetin bir diğer kanadı olan erkekler üzerinde önemli derecede yıkıcı sonuçlara yol açabilmektedir. Bununla birlikte, daha önce de belirtildiği gibi afet ve risklerinin olumsuz sonuçlarının bütüncül bir bakış açısı ile ele alınması afet yönetiminin sürdürülebilir olmasına katkıda bulunmaktadır. Söz gelimi, erkeklerin afet sonrası psikolojik sağlıklarında meydana gelen yıkımların kökenlerinin sadece bireysel boyutta değil; yapısal boyutta da aranması gerekmektedir. Sorunun kaynaklarını bulmak, çözüme ulaşmada rehber işlevi görmektedir. Afet ve erkek arasındaki ilişkiyi ortaya koymaya çalışan girişimler, erkeklik çalışmalarının argümanlarını paylaşmaktadır. Bu tartışmalarda, kadının geleneksel rollerinden kaynaklanan kırılganlığının benzerinin erkeklerde de gözlemlendiği ve bu durumun temel sorumlusu olarak ataerkil düşünce ve pratiğinin olduğu ileri sürülmektedir. Afet sonrasında geleneksel rollerini yerine getiremeyen erkeklerin, psikolojik olarak kendilerini yetersiz hissettikleri ve bu yetersizlik hissi ile başa çıkmak amacı ile farklı teknikler uyguladıkları literatürde karşımıza çıkmaktadır: içe kapanma, şiddet eğiliminde bulunma (özellikle yakın çevresindekilere yönelik), sigara ve alkol tüketiminin artması, intihar girişiminde bulunma ve sıklıkla intihar etme bu tepkilere ve afet ile başa çıkma mekanizmalarına örnek olarak verilmektedir.