Yargı Etiği-I: Yargı Etiğinin Temelleri İle Hâkim ve Cumhuriyet Savcısı Meslek Etiği
Dar ve teknik anlamıyla dava kavramından ne anlaşılır?
“Dava” kavramıyla, dar ve teknik anlamda mahkemeye başvuruyu anlarız. Bu başvuru üzerine gerçekleşen yargılama faaliyeti, özünde ister özel hukuktan ister ceza hukukundan doğsun, bir uyuşmazlığın akla uygun (rasyonel) çözümünü hedefler.
Yargılama hukukunun amacı ne şekilde tarif edilmektedir?
“dava” kavramıyla, dar ve teknik anlamda mahkemeye başvuruyu anlarız. Bu başvuru üzerine gerçekleşen yargılama faaliyeti, özünde ister özel hukuktan ister ceza hukukundan doğsun, bir uyuşmazlığın akla uygun (rasyonel) çözümünü hedefler. Bununla birlikte, dünden bugüne, yargılama hukukunun amacı, gerçeğe ulaşmak, adaleti ve bu sayede bireysel hakların korunmasını sağlamak şeklinde tarif edilmektedir.
Alternatif uyuşmazlık çözümleri ifadesi neye karşılık olarak kullanılmaktadır?
Alternatif uyuşmazlık çözümleri, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri hâllerde, Devlet mahkemesine başvurmadan, aralarındaki meseleyi, bağımsız bir üçüncü kişinin katılımı, gözetimi ve katkısıyla kendi aralarında, bizzat kendilerinin çözebilecekleri yöntemlerin genel karşılığıdır.
Yargı etiğine ilişkin uluslararası metinler nelerdir?
Alternatif uyuşmazlık çözümleri, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri hâllerde, Devlet mahkemesine başvurmadan, aralarındaki meseleyi, bağımsız bir üçüncü kişinin katılımı, gözetimi ve katkısıyla kendi aralarında, bizzat kendilerinin çözebilecekleri yöntemlerin genel karşılığıdır. Yargı etiğine ilişkin uluslararası metinler, Bangalor Yargısal Davranış İlkeleri ile sınırlı değildir. Örneğin, BM’in 1985’te Milan’da düzenlediği konferansta kabul edilen ve yirmi maddeden oluşan Yargı Bağımsızlığı Hakkında Temel İlkeler, Uluslararası Hâkimler Birliği (International Association of Judges) tarafından 1999 yılında, 42 ülkeden hâkim örgütlerinin temsilcilerinin katıldığı Tayvan’daki toplantı sonunda kabul edilen ve on beş maddeden oluşan Evrensel Hâkimler Şartı, Avrupa Konseyinin 1997 ve 1998 yıllarında organize ettiği toplantılar sonunda kabul ve ilan edilen yirmi sekiz maddelik Hâkimlerin Statüsüne İlişkin Avrupa Şartı ve son olarak Budapeşte İlkeleri olarak da bilinen ve savcıların yargı mekanizması içerisindeki yerine ve uymaları gereken etik ilkelere işaret eden Savcılar İçin Etik ve Davranış Biçimlerine İlişkin Avrupa Esasları bu çerçevede sayılabilir.
Hâkim veya Cumhuriyet savcısının bağımsızlığını koruması kadar, bunların dıştan gelebilecek ve bağımsızlığını olumsuz yönde etkileyebilecek etkilerden korunması da önemlidir. Bahsettiğimiz bu konu, hukukumuzda hâkimin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı bağlamında ele
alınmaktadır. Buna ilişkin düzenlemeler nelerdir?
Hâkim ve savcılar, yargı bağımsızlığını sürdürmede esas olan yargıya yönelik kamusal güveni güçlendirmek amacıyla yargı etiği ile ilgili yüksek standartlar sergilemeli ve bunları ilerletmelidir. Ancak bu noktada mesele hâkim veya Cumhuriyet savcısının bağımsızlığını koruması kadar, bunların dıştan gelebilecek ve bağımsızlığını olumsuz yönde etkileyebilecek etkilerden korunmasıyla da ilgilidir. Bahsettiğimiz bu konu, hukukumuzda hâkimin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı bağlamında ele alınmaktadır. Buna ilişkin düzenlemeler hem T.C. Anayasasında hem Hâkimler ve Savcılar Kanununun çeşitli hükümlerinde yer almaktadır:
• Her şeyden önce yargılama yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır (Türkiye Cumhuriyeti Anasası madde 9). Kaldı ki hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine
göre hüküm verirler (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası m. 138; HSK m. 4).
• Görülmekte olan bir dâva hakkında yasama organınca yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz ve herhangi bir beyanda bulunulamaz (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası. m. 138, f. 3)
• Hâkimler, Anayasa’da belirtilen dışında genel ve özel hiçbir görev alamazlar. Örneğin siyasi partiye üye olamazlar; iflâs idare memuru veya hakem olarak görev alamazlar; ancak resmî bir öğretim kurumunda (üniversitede) ders verebilirler. (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası m. 140, f. 5, HSK m. 48, f. 3).
Bağımsızlığın korunması (hâkimlik teminatı) hâkimlerin (ve Cumhuriyet savcılarının) görevlerini bağımsız şekilde yerine getirebilmelerinin garantisi olmasıyla ilgili olarak ne tür düzenlemeler mevcuttur?
Bağımsızlığın korunması (hâkimlik teminatı) hâkimlerin (ve Cumhuriyet savcılarının) görevlerini bağımsız şekilde yerine getirebilmelerinin garantisidir. Bu bağlamda aşağıdaki hususlar ön plâna çıkmaktadır:
- Hâkimlerin bütün özlük işleri, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre Kanunla düzenlenir (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası m. 140/III, HSK m. 1)
- Hâkimler ve savcılar azlolunamazlar.
- Hâkimler, yaş haddi ve maluliyet hali dışında kendileri istemedikçe 65 yaşından önce emekliye sevk edilemezler (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası m. 139, I ve m. 140, IV; HSK m. 44).
- Hâkimler, kadronun daraltılması veya kaldırılması sebeplerine dayansa bile; aylık, ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamazlar (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası m. 139, I; HSK m. 44-45).
- Bir hâkim isteği dışında savcılık sınıfına nakledilemeyeceği gibi bunun tersi de söz konusu değildir.
- Hâkimlerin atama, terfi, disiplin, yer değiştirme gibi bütün özlük işleri hakkında karar verme yetkisi; yasama, yürütme ve hatta yargı organlarından bağımsız olan Hâkimler ve Savcılar Kuruluna aittir (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası m. 159).
Hâkimlerin ve cumhuriyet savcısılarının uymaları gereken etik ilkeler nelerdir?
Temel ilkeler şu şekilde sıralanabilir: bağımsızlık, tarafsızlık, dürüstlük, mesleğe yaraşırlık, eşitlik, ehliyet ve özen. Bu başlıklar kendi içlerinde detaylanmaktadırlar.
Tarafsızlıkla ilişkili olarak somut kurallar nelerdir?
- Davanın taraflarına veya vekillerine beyanlarını hukuka uygun ve eşit olarak açıklama hakkı tanımak,
- Kanunun izin verdiği haller hariç olmak üzere, mevcut veya müstakbel bir davanın esası veya esasını etkileyen usulleri hakkında taraflarla iletişim kurmamak,
- Mahkemede veya mahkeme dışında, yargı ve hâkim tarafsızlığı açısından kamuoyu, yargı mensupları ve dava taraflarının güvenini sağlayacak ve artıracak davranışlar sergilemek,
- Davaların duruşma, karar, temyiz veya diğer işlem aşamalarında, kendisini yargılamadan zorunlu olarak el çektirecek olayları makul ölçüler çerçevesinde asgariye indirecek şekilde hareket etmek, kendisinin ve ailesinin kişisel veya ekonomik faaliyetlerini bu doğrultuda düzenlemek,
- Önündeki veya önüne gelmesi muhtemel bir dava hakkında, bilerek ve isteyerek, yargılama aşamasının sonuçlarını veya surecin açık biçimde adil olma niteliğini makul ölçüler çerçevesinde etkileyecek veya zayıflatacak aleni veya zımni herhangi bir yorumda bulunmamak.
Hâkimin dâvaya bakmasının yasak olduğu ve sınırlı sayma niteliğindeki haller nelerdir?
Hâkimin dâvaya bakmasının yasak olduğu ve sınırlı sayma niteliğindeki haller şunlardır:
- Hâkimin, kendisine ait olan veya doğrudan veya dolayısıyla ilgili bulunduğu dâvalar: Kendisine ait dâvadan kastedilen, hâkimin dâvanın tarafı olmasıdır. Aynı şekilde ceza mahkemesi hâkimi de suçtan zarar görmüşse o davaya bakamaz. Doğrudan veya dolaylı olarak ilgili bulunma ise o dâvanın sonucundan etkilenecek durumda olma hâlidir. Örneğin, hâkim davalının kefili ise, durum bu şekildedir.
- Hâkimin evlilik bağı kalkmış olsa bile eşinin dâvası
- Hâkimin kendisinin, eşinin, altsoy veya üstsoyunun dâvası veya hâkimle evlatlık ilişkisi bulunanın dâvası
- Hâkimin yakın akrabalarının dâvası: Hukuk mahkemesi hâkimi, üçüncü derece dâhil olmak üzere, kan ve kendisini oluşturan evlilik bağı kalksa dahi kayın hısımlığı bulunanların dâvasına bakamaz (m. 34 1/. Örneğin, amca, dayı, hala, teyze ve yeğeninin dâvasına bakması yasaktır. Bu yasak ceza mahkemesi hâkimleri için ikinci dereceye kadar akrabalık (örneğin şüpheli, sanık veya mağdurun hâkimin kardeşi olması) ile
sınırlandırılmıştır. - Hâkimin nişanlısının dâvası
- Hâkimin tarafın vekili, vasisi, kayyımı veya yasal danışmanı olması
Ceza mahkemesi hâkimleri özelinde, aynı davada Cumhuriyet savcılığı, adli kolluk görevi, şüpheli veya sanık müdafiliği veya mağdur vekilliği yapmış olmak veya aynı davada tanık yahut bilirkişi sıfatıyla dinlenmiş olmak, hâkimin görev yapamayacağı haller arasındadır.
Mesleğe yaraşırlık ilkesi kendi içinde hangi başlıkları kapsamaktadır?
- Yakışıksız ve yakışık almayan görüntüler içinde olmaktan kaçınma,
- İfade ve inanç hürriyetini mesleğe yaraşır şekilde kullanma,
- Menfaat içeren ilişkilerden kaçınma,
- Sır saklama,
- Hâkimlik veya Cumhuriyet Savcılığı görevi sırasında yapılabilecek veya yapılamayacak işlere dikkat etme,
- Hükmüyle konuşma,
- Psikolojik taciz (mobbing) uygulamama ve uygulanmasına engel olma,
olarak ifade edilebilir.
İfade ve inanç hürriyetini mesleğe yaraşır şekilde kullanma kuralı doğrultusunda kaçınılması gerekenler nelerdir?
İfade ve inanç hürriyetini mesleğe yaraşır şekilde kullanma: Gerek hâkimler gerek Cumhuriyet savcıları, diğer herkes gibi ifade, inanç, dernek kurma ve toplanma özgürlüğüne sahiptirler. Ancak bu özgürlüğün kullanım alanının sınırları, buna ilişkin genel sınırların öncesinde, yargı görevinin onuru, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığını korumak zorunluluğuyla çizilmiştir. Öte yandan yargı mensuplarızikrettiğimiz özgürlükleri kullanırken:
• Siyasi niteliğe bürünmüş, çekişmeli tartışmalara aleni olarak katılmaktan ve görüş bildirmekten kaçınmalı,
• Sosyal medya kullanırken öz denetim yapmak suretiyle siyasi, etnik, mezhepçi, cinsiyetçi ve benzeri paylaşım yapmamalıdırlar (Yargıtay Yargı Etiği İlkeleri).
Hakim ve cumhuriyet savcısı için sır saklama kuralı ne anlama gelmektedir?
Hâkim veya Cumhuriyet savcısı, görevi sebebiyle, yargılamanın konusunu oluşturan veya ilgilendiren yahut taraflar ile ilgili, sır (kişisel, mesleki
yahut ticari) teşkil eden bir bilgiyi öğrenmiş, hakkında fikir sahibi olmuş olabilir. Yargı mensubu, yargı görevinin ifası esnasında elde etmiş olduğu
bu sırları ifşa etmez. Öte yandan ister sır teşkil etsin ister etmesin, hakim veya Cumhuriyet savcısı görevi sebebiyle elde ettiği bu bilgiyi, yargı görevi dışındaki amaçlarla kullanmaz.
"Hâkimlik veya Cumhuriyet Savcılığı görevi sırasında yapılabilecek veya yapılamayacak işler" kuralı doğrultusunda hâkim, yargı görevlerini olumsuz şekilde etkilememek şartıyla ne tür faaliyetlerde bulunabilir?
Hâkimin içinde yaşadığı toplumdan kendisini tamamen soyutlaması mümkün olmadığı gibi yararlı da değildir. Adaletin tesisi için toplumu tanımak vazgeçilmez bir unsur olduğundan, hâkim, yargı görevlerini olumsuz şekilde etkilememek şartıyla, aşağıdakileri yapabilir:
• Hukuki konularda yazılar yazabilir, konferans ve ders verebilir ya da diğer etkinliklere katılabilir.
• Hukuki konularla ilgili olarak kamu kurumları, özel kuruluşlar ile görüşebilir ve açık oturumlara katılabilir.
• Hâkim, tarafsızlık ve siyasi yansızlığı ile çelişmemek ve böyle bir izlenim oluşturmamak kaydıyla resmi organ, komisyon ve sair kurullarda üye olarak görev alabilir.
• Hâkim, makamını ve mesleki onurunu zedelememesi ve görevine engel olmaması kaydıyla sivil toplum faaliyetlerine katılabilir.
• Hâkim, davanın taraflarına menfaat karşılığı olmasa bile danışmanlık yapmaz.
• Hâkim, kanunun açıkça izin verdiği haller dışında, mesleki veya bireysel hakemlik ya da arabuluculuk yapmaz veya yargı işlevi ifa etmez.
• Hâkim, mesleki örgütleri kurabilir, üye olabilir veya mevzuata aykırı olmamak kaydıyla hâkimlerin çıkarlarını temsil eden diğer örgütlere katılabilir.
Mesleğe yaraşırlık bağlamında hakim için hükmüyle konuşma kuralı ne anlama gelmektedir?
Hükmüyle konuşma: Hâkim, esas olarak verdiği hükümle konuşur. Kendisinin veya meslektaşlarının kararlarını görev gereği olmadıkça etki altında bırakacak şekilde eleştirmez, bu tarz eleştirenler ile iletişime girmez, yetkili olmadığı sürece medyada çıkan bu nitelikteki haber ve yorumlar hakkında açıklamada bulunmaz. Hâkim, zorunlu olmadıkça yargı görevinin ifasına yönelik meşru eleştirileri sınırlamak için idari, cezai ve hukuki yaptırımlara başvurmaktan genel olarak kaçınır.
Hâkimlik makamının gerektirdiği performansın ön koşulu olan etik ilke nedir?
Ehliyet ve özen hâkimlik makamının gerektirdiği performansın ön koşuludur. Her meslek, ehliyet sahibi olmayı gerektirir. Her mesleğin hakkıyla ifası özen gerektirir. Adaleti sağlamak, gerçeğe ulaşmak, hakkı korumak (himaye etmekle) yükümlü olan bir hâkim de ehliyet sahibi olmalı,
özenli davranmalıdır. Şüphesiz ki, bu ehliyet ve özen mesleğin niteliği gereği hassas bir mesele teşkil eder.
"yargı" ifadesinin geniş ve dar anlamlarıyla karşılığı nedir?
Yargı faaliyeti geniş anlamda mahkemelerin her türlü işlemini, yazı işleri faaliyetini, hâkimlerin terfi ve tayinlerini kapsarken, dar anlamda yargı ile soyut bir hukuk kuralının somut olaya uygulanmasını anlarız.
- Mahkeme kararlarındaki muhalefet şerhlerinin yazımı da dâhil olmak üzere tüm yargısal görevlerin etkin bir şekilde, adilane ve makul bir süre içerisinde yerine getirilmesini,
- Mahkemede düzen ve nezaketin korunması ve davanın tarafları, tanıklar, avukatlar ve resmi sıfatla ilişkide olunan herkese karşı sabırlı, vakur ve nazik olunması,
- Hâkim, avukatlar ve mahkeme personelinin de aynı biçimde davranmasını sağlar.
Hakimlerle ilgili olarak verilen bu davranışlar hangi etik ilk ile ilgilidir?
Ehliyet ve özen sahibi olmak ilkesiyle ilişkili gerekliliklerdir.
Bangalor Yargı Etiği İlkeleri'nde "doğruluk" ilkesi ile ilgili olarak yer verilen ifadeler nelerdir?
Doğruluk
İlke: Doğruluk, yargı görevinin düzgün bir şekilde yerine getirilmesinde esastır.
Uygulama:
Hâkim, davranışlarının makul bir kişinin gözünde tasvip edilir nitelikte olmasını sağlamalıdır.
Hâkimin hâl ve davranış tarzı, insanların yargının doğruluğuna ilişkin inancını kuvvetlendirici nitelikte olmalıdır. Adalet sağlanmakla kalmamalı, sağlandığı görüntüsü de yansıtılmalıdır.
Bangalor Yargı Etiği İlkeleri'nde yer alan değer başlıklarından hangisi Türkiye Cumhuriyeti Yargıtay Başkanlığı Yargıtay Yargı Etiği İlkeleri'nde değer başlığı olarak yer almamaktadır?
Bangalor Yargı Etiği İlkeleri'nde yer alan "doğruluk" isimli değer başlığı, Türkiye Cumhuriyeti Yargıtay Başkanlığı Yargıtay Yargı Etiği İlkeleri'nde bir değer başlığı olarak yer almamaktadır.
- Türkiye Cumhuriyeti Yargıtay Başkanlığı Yargıtay Yargı Etiği İlkeleri'nde "dürüstlük" değeri ile ilgili olarak neler verilmiştir?
İlke: Dürüstlük, yargı görevinin doğru biçimde ifası için vazgeçilmez bir unsurdur.
Kurallar:
- Adaletin gerçekleştirilmesi kadar, gerçekleştirildiğinin görülmesinin önemi de gözetilerek, hâkim kişisel ve mesleki ilişkilerinde söz ve davranışlarında makul bir değerlendirme ile yadırganabilecek ve taraflılık görüntüsü verebilecek durumlardan ve halkın yargıya olan güvenini sarsacak nitelikteki davranışlardan kaçınır.
- Hâkim, tüm faaliyetlerinde, hukukun üstünlüğüne saygılı olduğunu gösterir, yargının dürüstlüğüne ve bağımsızlığına halkın güvenini yükseltecek biçimde davranır.
- Hâkim, yargı görevini, kendisine veya başkalarına menfaat sağlamak amacıyla kullanmaz.
- Hâkimin, yargılama faaliyetine ilişkin olarak yaptığı, yapacağı veya yapmaktan kaçınması gereken herhangi bir eylem veya işleme ilişkin olarak, kendisi veya aile fertleri, hediye, borç, ağırlama, yarar, ayrıcalık veya lütuf gibi bir menfaat talep etmeyeceği gibi kabul de etmez. Hatta makul ölçüler çerçevesinde yargı görevinin ifasını etkilemeye yönelik olarak algılanabilecek diğer davranışlardan da kaçınır.
- Hâkim, yargı personelinin, yargılama faaliyetine ilişkin olarak yaptığı, yapacağı veya yapmaktan kaçınması gereken herhangi bir eylem veya işleme ilişkin olarak, hediye, borç, ağırlama, yarar, ayrıcalık veya lütuf gibi bir menfaat talep etmelerine ve kabul etmelerine izin vermez.